KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ya, şöyle Başkanım çok özür dilerim sizden.

ADEM ÇALKIN (Kars) - Oyladık artık, oyladık.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ben bir süre sonra ayrılacağım aslında, bu 8'inci maddeyle de ilgili görüşlerimi kısaca söyleyeyim.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Evet, hızlıca o zaman, buyurun.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Çok teşekkür ederim öncelikle.

Şöyle söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, ben 11'inci madde, 14'üncü madde ve 15'inci maddeyle ilgili kısaca bir bilgi paylaşmak isterim. Birincisi, çok tartışma konusu oldu "Zeytin taşınır mı, taşınmaz mı?" Arkadaşlar, eğer zeytini arabaya bindirip bir yerden bir yere taşımaksa taşınır arkadaşlar ama 100 yaşında, 70 yaşında, 50 yaşında, 30 yaşındaki bir zeytin ağacını bir yerden hangi yöntemle alırsanız alın başka bir yere taşıdığınızda; bir, kılcal damarlarının çalışmasını sağlarsınız ama iki, odunsu damar dediğimiz topraktan mineral ve suyu taşıyan damarları oraya bağlayamazsınız. Götürdüğünüzde 40 kilo, 50 kilo zeytin veren o yapıya ulaşmanız mümkün olmaz. Ancak on beş yıl, yirmi yıl sonra o verimin çok altında ya da yarısında ya da hiç yakalamayabilirsiniz. O yüzden bu zeytin taşıma işini evet, bir süs bitkisi üzerinden değerlendirip yapabilirsiniz ama o çiftçinin kaybettiği verimliliği sağlayamazsınız, özellikle onu paylaşmak istedim. Ha, ben ziraat mühendisi ve çiftçiyim. Bu arada özellikle söyleyeyim, hayatım bu alanda geçtiği için, bilim insanımıza da bunu soracaktım ama olmadı.

Yine Sayın Başkan, siz kamulaştırmayı söylemiştiniz. Kamulaştırma iki şekilde yapılıyor Sayın Başkan. Bir, tarım toprağının kendi arazi değeri; iki, üzerindeki ağaç değeri. Ama bu da iki şekilde yapılıyor. Son zaman yeni bir içtihat gerçekleştirdi bizim Türkiye'deki kamulaştırma sistemi. Tuttular o bölgedeki üretim biçimiyle yani buğdayla, arpayla, orada hangi ürün üretiliyorsa onunla münavebe etmeye kalktılar. Bu da çiftçi için bir zarar ama kabaca kamulaştırma şekli böyle oluyor.

Yine, değerli arkadaşlar, mera... Meraların yani 4342 sayılı Yasa bunun ilgili maddesiyle meraların hiçbir şekilde başka bir amaçla kullanılması yasak arkadaşlar, bu kanuna direkt muhalefet. Bu kanunda 14'üncü maddede getirdiğiniz mesele meralara büyük bir saldırıdır, bunu bilin. Tabii, biz Anayasa Mahkemesine götüreceğiz bunu ama şöyle söyleyeyim: Türkiye'de 146 milyon dekar mera olduğunu söylüyor TÜİK 2002'den bugüne kadar. Tarım Bakanlığı da diyor ki: "Benim elimde 130 milyon dönüm mera tahsisi yaptım." Ama aynı Tarım Bakanlığı diyor ki: "Ben yüzde 25 ıslah ettim." Bu yaklaşık 30 milyon dönüme karşılık gelmekte. 100 milyon dönüm meramız ıslah edilmemiş, kendi kaderine terk edilmiş, bu şekilde sürdürüyor. O yüzden merayı da korumak gerekiyor.

Elbette ormanla ilgili de şunu paylaşmak isterim: Değerli arkadaşlar, her yere RES yapılmaz, her yere HES yapılmaz, her yere JES yapılmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN SARIBAL (Bursa) - 25-30 metre yüksekliğindeki ağaçların olduğu bölgelerde yapmayın bunu, bu RES'i yapmayın.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Evet, teşekkür ediyorum.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Kısaca Başkanım, bitirmek üzereyim, lütfen...

ŞAHİN TİN (Denizli) - Orhan Bey, yeter artık!

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Mikrofonu açmadan konuşun, buyurun. (Gürültüler)

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Arkadaşlar, Orman Kanunu 169'uncu madde çok açıktır, dokunamazsınız, herhangi bir vatandaş köyde bir ağaç kestiğinde cezaevini boylar. Siz âdeta bu kanunla beraber ormanları yağmalıyorsunuz. Bakın, bir şey daha söyleyeceğim: 12 milyon metreküpmüş iktidara geldiğinizde orman kesim miktarı, şu anda 25 milyon metreküp ve her yıl 38 bin hektar orman yangını oluyor bu memlekette. Bu ormanları korumayacağız da karbon yutak alanlarını korumayacağız da neyi koruyacağız?

Son sözüm de tarımda ihracat diyen arkadaşları uyarıyorum, 23 milyar dolar ihracattan bahsedenler bilsinler, 30 milyar dolar ithalat var. Bu ihracatın büyük bir kısmı işlenmiş gıda, yaş meyve, sebze ve tahılda çok yüksek oranda, 1/6 oranında ithalatçıyız.

Saygılar sunarım.