KOMİSYON KONUŞMASI

TÜRKER ATEŞ (Bolu) - Efendim, teklifin 5'inci maddesiyle birlikte madencilik faaliyetlerinden sonra sahaların eski hâline getirilmesini sağlamak amacıyla alınan teminatın yapısında bir değişikliğe gidiliyor. İlk bakışta bu düzenleme çevre koruma açısından olumlu bir gelişme gibi görülebilir ancak dikkatle bakıldığında ciddi soru işaretleri ortaya çıkarmaktadır. Öncelikle belirteyim: Bugüne kadar uygulanan sistemde "çevreyle uyum teminatı" adı altında alınan bedelin yüzde 20 oranında olması öngörülüyordu. Sayıştay raporlarında bu oranın yeterli olmadığı defalarca dile getirildi. Özellikle terk edilen veya ruhsatı iptal edilen maden sahalarında bu teminatların çevreyi eski hâline getirmeye yetmediği açıkça ortaya konuldu. Yeni düzenlemeyle bu bedelin oranı artırılmış gibi sunulsa da aslında yalnızca şekilsel bir ayrım yapılmaktadır yani rehabilitasyon bedeli artık ruhsat bedeli içerisinde değil ama bire bir aynı oranda ayrı bir kalem olarak tahsil edilecek. Bu teknik ayrım pratikte çevre açısından nasıl bir fark yaratacak, açıklanmamıştır. Ayrıca, bu bedelin ayrı bir özel hesapta tutulacağı belirtiliyor ancak bu hesabın nasıl işletileceği, nasıl denetleneceği, hangi kurumların ve ne zaman devreye gireceği net değildir. Bu gibi hesaplamalar çoğu zaman bütçe dışı alanlara kayabilir, bu da şeffaf bir kamu denetçisi açısından risklidir.

Ruhsat iptalleri siyasi müdahalelere, idari yorumlara açık bir alandır yani yasal olarak iptal gerekçesi sunulursa da uygulamada görmezden gelinebilir. Bu risk hâlâ ortada kalmıştır. Öte yandan, MAPEG'in Sayıştay denetim raporlarında, terk edilen maden sahalarının rehabilitasyonunda çok sayıda eksiklik olduğu tespit edilmiş; personel yetersizliği, bütçe eksikliği, planlama sorunu gibi nedenlerle bu alanlar doğaya terk edilmiş durumda. Şimdi, bu kanunun teknik bir tanımında değişiklik yapılıyor ama asıl sorun olan denetim mekanizması güçlendirmiyor yani sistemin kalbinde sorun var. Rehabilitasyon bir maliyet meselesi olduğu kadar bir uygulama ve irade meselesidir. Bu yasa taslağında sadece teminatın nasıl alınacağı söyleniyor ama nasıl harcanacağı, nasıl denetleneceği, nasıl izleneceği açıkça belirtilmiyor. Çevre koruma adına daha güçlü, daha bağlayıcı ve daha şeffaf bir sistem kurulmalı, aksi takdirde bu düzenleme de geçmişteki gibi kâğıt üzerinde kalacaktır.

Teşekkür ediyorum.