KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Değerli arkadaşlar, Maden Kanunu'nda bir kez daha değişiklik yapılmakta ve zeytinliklerimize, orman alanlarına, tarım alanlarına, doğal sit alanlarına bir kez daha zarar verilmeye çalışılmakta, telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya bırakılmakta.

Değerli arkadaşlar, bir kanun yapılırken yapılan kanunun sonrasında Anayasa'ya uygun olup olmadığına karar verebilir Anayasa Mahkemesi ve bu karar açılan dava sonrası mahkemenin verecek olduğu kararla ortaya çıkar. Ancak bugün görüşülen bu kanun sizler de çok iyi biliyorsunuz ki açıkça Anayasa'ya aykırı. Anayasa'ya aykırı olduğunu bile bile bu kanunu yapmaktasınız ve bu kanun çıktıktan sonra ne mi olacak? Ben size söyleyeyim: Anayasa Mahkemesine dava açılacak, Anayasa Mahkemesinin en azından bir yıl gibi bir süre sonra iptal kararı verme ihtimali yüksek ve iptal kararı verirken de son dönemlerdeki alışkanlıkları gereği işte dokuz ay ya da bir yıl gibi süre içerisinde idareye "Bu hususu düzelt." diye süre verecek. Yani en az iki yıl süre ve bu süre içerisinde atı alan Üsküdar'ı yani kömür ocaklarını, maden ocaklarını açanlar işini görmüş olacak ve bu geçen süre sonrasında da kanun iptal edilecek. Bunu siz bile bile böyle yapıyorsunuz arkadaşlar. Yaklaşık belki de iki yıl sonra bu madde iptal edildikten sonra burada yeniden bu konular görüşülecek ama o şirketler amacına ulaşmış, o doğa tahrip edilmiş olacak.

Şimdi, değerli arkadaşlar, şunu söyleyeyim: Bakın, 2002 yılında AKP iktidarı işbaşına geldiğinde çayır ve meralar dâhil tarım alanı toplamı 41 milyon hektar, 2021 itibarıyla ise bu rakam 38 milyon hektar; şimdi 2025 yılındayız, bu sayı daha da azalmıştır yani şunu söylemek istiyorum: Siz iktidara geldiğiniz günden itibaren gerek tarım alanları gitgide daralmakta gerekse tarımla uğraşan köylümüz, çiftçimiz tarımdan çıkmakta. Bunda en önemli etken, faktör AKP iktidarının tarıma karşı bakıştır.

Şimdi deniyor ki: "Efendim, enerjide dışa bağımlılık mı olsun?" Olmasın, biz de olsun istemiyoruz ama gün gelecek bu tarım alanları yok edile edile "Enerjide dışa bağımlılık olmasın." derken gıdaya ulaşmada sayenizde dışa bağımlılık olacak.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu kanunu görüşme sırasında "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı yani halk arasında da "ÇED Gerekli" kararı yani "ÇED Olumlu" ya da "ÇED Olumsuz" kararı ile "ÇED Gerekli Değildir" kararı şeklinde alınan kararlar vardı. Şimdi, burada, "Efendim, çevresel etki değerlendirme kararından vazgeçiyoruz." denilmekte.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, çevreye dair yapılan işlemlerde en önemli konu ÇED raporudur. ÇED raporları her ne kadar idare tarafından kolaylaştırıcı maalesef ki işin görülmesi noktasında kararların bolca alındığı bugünleri yaşasak da en azından halkın bilgilendirme toplantılarında çok net şekilde kamuoyu baskılarıyla ve sonrasında açılan davalarla ÇED kararlarının iptal edildiğine şahit olduk, örnekleri var. O nedenle, ÇED süreçleri çok önemlidir, değerlidir ve bu süreçten kesinlikle vazgeçmememiz gerekir. "Madencilik faaliyetlerine izin sürecinde ruhsat düzenlenmeden önce genel müdürlük ilgili kuruma proje hakkında görüşünü sorar, üç ay cevap verilmezse ilave bir ayla birlikte cevap gelmez ise sonucu itibarıyla dördüncü ayın sonrasında izin verilmiş sayılır." hükmü var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Son dakikanız Sayın Vekilim.

CAVİT ARI (Antalya) - Değerli arkadaşlar, böyle bir idari usul görülmüş değildir, böyle bir idari usul olmaz. "Eğer burada cevap vermezse idare bunu reddetmiş sayılır." demeniz lazım. Aksi hâlde, bu düzenlemeyle bakın, bu karara imza atacak bürokratlar "Artık ben bu kararlara imza atmıyorum, cevap da vermiyorum." diyecek. Dolayısıyla bu zımni iradeyle artık ÇED süreçleri aşılmış olacak ve artık bürokrat da "Nasıl olsa ben imza da atmadığım bir projeden dolayı sorumlu da olmayacağım. Dolayısıyla bu süre içinde cevap vermeyerek bu sürecin işlenmesine katkı koyayım." diyecek ve cevap vermeyecek. Böylelikle ne olacak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Böylelikle, verilen bu kararlarla, alınan bu kararlarla tarım toprakları yok edilecek.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Cavit Bey, tamamlayalım lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - Bakın, tarım topraklarının korunması noktasında AKP iktidarının anlayışıyla maalesef ki bürokratlar bu maden ocaklarına, taş ocaklarına destekler nitelikte kararlar almakta. Örnek vereyim: Antalya Dereköy'de zamanında Toprak Koruma Kurulunda kurula katılan defterdar, bürokrat, Vali Yardımcısı bürokrat, anladık, onay veriyor. Tarım topraklarını koruması gereken Tarım İl Müdürü herkesten önce gidip 5 bin dönüme yakın bir alana kömür ocağı açılmasıyla ilgili girişime "Evet." dedi. Yani siz neden bahsediyorsunuz?

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Sayın Vekilim, toparlayalım.

CAVİT ARI (Antalya) - Böyle bir anlayış içerisinde tarım topraklarının korunması mümkün değildir. Dolayısıyla bu uyguladığınız yöntemden vazgeçin. Aksi hâlde, başta bu kanunla birlikte zeytinlik alanlarının yok edilmesi, açıkça o zeytinlik alanlarının yok edilmesi söz konusudur. Bununla birlikte tarım alanları, sulama alanları ve tarihî eserlerin bulunduğu birçok alan yok edilecektir diyorum ve bu düzenlemeden mutlaka vazgeçilmesi gerektiğini buradan çiftçimiz adına, üreticimiz adına ve doğa adına ifade etmek istiyorum.