KOMİSYON KONUŞMASI

FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri ve Türkiye'nin dört bir yanından gelen doğa savunucuları; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Buraya gelmeden önce merdiven üzerinde oturan bir annenin yanına gittim, sohbet ettik ve anneyle şöyle bir sohbet aramızda geçti, ellerini açarak bana gösterdi: "Yıllardır ben tarlamda, toprağımda çalışıyorum, tek amacım çocuklarıma 10 zeytin ağacı miras bırakmak. Eğer bu yasa Meclisten geçerse yarın öbür gün iş makinaları köyümüze girecek, tarlamıza girecek ve bir talan başlayacak." dedi.

"Şu an Komisyonda görüştüğümüz yasayı bir cümleyle anlatın." derseniz, çoğunluğunuza güvenerek Meclise getirdiğiniz bu torba yasa, bir grup sermaye sahibi için milyonlarca yurttaşın yaşam alanını yok sayan bir rant projesidir deriz. Bu yasa teklifi Meclisten geçerse zeytinlikler yok olacak. Oysa biz biliriz ki zeytin kutsaldır.

Kur'an'da Tin suresi şöyle der: "Ant olsun incire ve zeytine, Sina Dağı'na ve şu güvenli beldeye..." Kur'an'da zeytin, üzerine yemin edilecek kadar kutsaldır. Zeytin, yalnızca bir meyve değil, bir medeniyet sembolüdür.

Peki, bu kanun teklifiyle ne yapılıyor? Bu ağaca, bu kutsala katliam layık görülüyor. Bu toprağın bin yıllık emaneti olan zeytin ağacı taşınabilir bir eşya ilan ediliyor. Hangi inanç, hangi vicdan bunu kabul edebilir? Bu toprakların hafızası şöyle der: "Zeytin ağacına baltayı vuran kendi kökünü keser." Ege'den Toroslara, Munzur'dan Kaz Dağları'na kadar bu halk zeytinle ve asırlık ağaçlarla yaşar. Sizler ağaca, doğaya bir meta gözüyle bakıyorsunuz ve yanılıyorsunuz. Ağaç, insan kadar kimliği olan bir öznedir.

Bu yasa teklifiyle, Kaz Dağları'nda, İkizköy'de, Yırca'da olduğu gibi binlerce zeytin ağacının kökünden söküldüğü, halkın zeytiniyle arasına jandarmayla bariyer çekildiği o günleri kalıcı hâle getiriyorsunuz ve siz bu ağacı "taşınabilir" ilan ediyorsunuz. Bilin ki siz, bu yasa teklifiyle sadece zeytinlikleri değil, halkın belleğini, inancını, geleneğini, toprakla olan bağını yok ediyorsunuz. Bu yasa teklifiyle sadece doğayı değil, aynı zamanda yerel halkın geçimini, kültürünü, mülkiyet hakkını da hedef alıyorsunuz. Acele kamulaştırma yetkisiyle köylünün evine, tarlasına el koymak için hiçbir yargı sürecine ihtiyaç duyulmuyor. Şimdi, siz bu yasa teklifiyle toprağın ruhunu öldürüyorsunuz.

Bu yasa teklifi geçerse ne olacak? Yırca'da olduğu gibi gece yarısı kepçelerle 6 bin zeytin ağacı katledilecek. İkizköy'de olduğu gibi köylü jandarma eşliğinde mezarlığına bile gidemeyecek. Munzur'da olduğu gibi meralar, vadiler şirketlere devredilecek, göllerimizin üzerine yüzen HES'ler kurulacak, suya muhtaç çocuklar büyüyecek.

Peki, biz bu doğa katliamına karşı sessiz mi kalacağız? Elbette ki hayır. Biz bu Mecliste yalnızca bugün için değil, yüz yıl sonra dünyaya gelecek çocukların gelecekleri için de direniyoruz. Onlara miras olarak yemyeşil bir dünya mı bırakacağız ya da sizin yaptığınız gibi molozlar mı bırakacağız?

Sayın Başkan, sayın iktidar vekilleri; daha yolun başındayız ve uyarıyoruz: Bu yasa teklifi geçerse bunun siyasi ve tarihî bedeli ağır olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Buyurun.

FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Zeytin ağacı kesilirse adalet kurur, zeytin dalı ezilirse barış biter, zeytin halktan alınırsa bu topraklar çöle döner.

Şirketlerin talepleri doğrultusunda hazırlanan bu yasal düzenlemeye sonuna kadar karşı çıkacağız, doğasını koruyan çiftçilerimizin yanında olacağız.

Konuşmamı son bir anekdotla bitireyim. Bir dervişe sormuşlar: "Hayat nedir?" "Hayat 'bir varmış, bir yokmuş'tan ibarettir." demiş. Sizler iktidarınızın sonsuz olduğuna kendinizi inandırmışsınız. İktidarınız da yakında bitecek, ömür de bir gün bitecek. Geçen hafta Cumhurbaşkanı toprak rengi bir takım elbise giyerek size bir mesaj verdi. Toprak, insanlara ölümü hatırlatıyor. Bir avuç sermaye için 85 milyon insanın vebalini alıyorsunuz, 85 milyon insanın kul hakkına giriyorsunuz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Teşekkür ediyoruz.

O ceket şal şepikti yalnız, siz bilirsiniz şal şepik kumaşını.

FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Elbise diyelim.