KOMİSYON KONUŞMASI

KAYIHAN PALA (Bursa) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, öncelikle bir soruyla başlayalım: Bu kanun içerisinde Çevre Kanunu'nda bir değişiklik var. Çevre Kanunu'ndaki değişikliğin hangi komisyonda ele alınması gerekir? Sanayi Komisyonunda Çevre Kanunu'ndaki değişikliğin ele alınmasını doğru buluyor musunuz? Bir örnek vereyim: "ÇED Gerekli Değildir" kavramını ortadan kaldıran bir düzenleme var. İki gün önce konuşmuştuk, Sayın Bakan Yardımcısı burada yok ama kendisiyle de konuşmuştuk. Biliyorsunuz, ÇED süreçlerine katılmış birisi olarak söyleyeyim, "ÇED Gerekli Değildir" kavramıyla "ÇED" kavramları arasında prosedür olarak farklılık var. Örneğin, "ÇED Gerekli Değildir" gibi bir karara varılırken halkın katılımı toplantısı yapılmaz. Burada "ÇED Gerekli Değildir"in yalnızca ortadan kaldırılması, maalesef, ÇED süreçlerindeki muafiyet alanını genişletmeye dönük bir düzenleme olarak ortaya çıkabilir. Komisyon üyelerine özellikle vurguda bulunmak istiyorum: "ÇED Gerekli Değildir." kavramı ortadan kaldırılacaksa her bir başvurunun ÇED süreci başvurusu olarak mutlaka ele alınması gerekir, aksi hâlde ÇED muafiyeti genişleyebilir.

Bu arada hiç konuşulmuyor ama Avrupa Birliğinin de Dünya Sağlık Örgütünün de böylesine sağlığı etkileme potansiyeli olan bütün girişimlerde sağlık etki değerlendirme yapılması önerisi var. Maalesef, bugüne kadar bu gündeme gelmedi, bu Komisyonun gündemine gelmesini de önemli buluyorum.

Yine, kayıtlara geçsin diye söylüyorum, sürekli enerji arz güvenliğinden söz ediliyor. Türkiye'deki mevcut kurulu güç santrallerinin tamamının çalışması hâlinde Türkiye'de tüketilen enerjinin iki katından daha fazla enerji üretilebileceği biliniyor. Ben kişisel olarak karşıyım ama nükleer santral devreye girdikten sonra bu çok daha ciddi olacak. Dolayısıyla, ikide bir fosil yakıtlara dönük bir düzenleme yapılırken sanki Türkiye'de bir enerji arz güvenliği sorunu varmış gibi bir kavramın ortaya çıkarılması doğru değil. Dünya, fosil yakıtlardan çıkarken Türkiye'nin hâlen fosil yakıtlarda, kömürde ısrar etmesi doğru değil.

Bakın, Sayın Başkan, siz de Bursa Milletvekilisiniz, bilmiyorum en son ne zaman gittiniz ama...

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Geçen hafta.

KAYIHAN PALA (Bursa) - Orhaneli'den söz ediyorum Sayın Başkan.

Orhaneli Termik Santralinin nasıl çevreyi kirlettiğini, nasıl sağlığa zarar verdiğini, nasıl ormanlık alanları ve çevreyi harap ettiğini siz de görüyorsunuzdur. Yolu İstanbul'dan İzmir'e geçenler Soma'da aynı durumla karşılaşıyorlar. Dolayısıyla, kömürlü termik santrallerin sağlık zararları çok açık ortaya konmuş olduğu hâlde kömürden çıkacak bir takvim belirlemek yerine kömürde ısrarcı olmanın kimseye yararı yok.

Yeri gelmişken söyleyeyim, hemen şu karşımıza çıkıyor: Peki, kömür çıkaran emekçiler, kömür santralinde çalışan emekçiler ne yapacak? Bunu yıllardır söylüyoruz, IMF raporlarına bakın, IMF raporlarına göre Türkiye'nin kömüre açık ve örtük desteği gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1,2'sinden fazla; bir rapora göre yüzde 1,7. Burada bizi dinleyen emekçilere söyleyeyim: Bu rakamlarla, kömürü yer altından çıkarmak için hayatınızı tehlikeye atmadan, kömürlü termik santrallerde çok uzun saatler boyunca düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalmadan istihdam yaratılabilir, yeter ki böyle bir niyet olsun.

Bu arada çok önemli bir şey, kömürün sağlık etkilerinin burada çok fazla konuşulmuyor olması. Bu konuda çalışan bir akademisyen olarak en son yayınladığımız araştırma bulgularını sizinle paylaşayım: Dünya Sağlık Örgütü terminolojisine göre yaptığımız araştırmada, yalnızca kömürlü termik santrallerden salınan PM 2,5'la ilgili bir yıl içerisinde erken ölüm sayısının Türkiye'de 50 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Bizim bu kadar kirletici olduğunu bildiğimiz, erken ölümlere yol açan, çok ciddi bir şekilde hastalıklara yol açan, çocuklarda ciddi sıkıntılara yol açan kömürde ısrar etmemiz gerçekten anlaşılabilir gibi değil.

Ayrıca, burada birkaç kez söylendi, Sayın Başkan, buradaki talebimi size de iletmek isterim: Bu kanun teklifini veren bazı milletvekillerinin çıkar çatışması olduğu iddia edildi. Lütfen, çıkar çatışması beyanlarını alalım, bu kanun teklifinde imzası olanların kendilerinin ve yakınları için herhangi bir bu kanunun yasalaşması hâlinde çıkarlarının olup olmadığı çok net ortaya konsun.

Değerli milletvekilleri, "Sermaye yararına düzenleme." denildiği için bazı milletvekillerimizin bundan alınganlık gösterdiğini duyuyorum. Hiç alınganlık gösterecek bir şey yok. Yalnızca iki şirket değil gerçekten yine sermaye yararına bir düzenleme yapılıyor. Umarım ki halkın yararına, toplumun yararına, ormanları yok etmeyecek, ekolojik kırıma yol açmayacak düzenlemeleri de bir gün yapma şansımız olur.

Teşekkür ediyorum.