KOMİSYON KONUŞMASI

AYTEN KORDU (Tunceli) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli misafirlerimiz, Muğla'dan gelen, STK'lerden gelen kurumsal temsiliyeti olan arkadaşlarımız burada, sayın değerli vekillerimiz burada, herkese merhaba diyorum öncelikle.

Sayın Vekil telefonu kurarken güldü, gördüm. Vallahi o kadar güçlü medyalarımız yok yani siz iktidarsınız, gücünüz var, bütün medya emrinizde, almışsınız zaten tahakkümünüze; dolayısıyla bizler bazen halka da kendi fikirlerimizi duyurmak için böyle telefonlardan paylaşarak duyurmaya çalışıyoruz, onu belirtelim; yoksa, maksat böyle telefonlarda şov yapma, şov üzerine söz söylemek değil. Bu konu çok geçtiği için özellikle belirtmek istedim, tamamen halkımızla düşüncelerimizi kendi olanaklarımız çerçevesinde medya üzerinden paylaşmak üzerine kurulu çünkü halkımızın da bizim ne düşündüğümüzü bilmesi gerekiyor, bunu belirterek başlayayım.

Şimdi, tabii, daha önce, bir gün önce Komisyonda da paylaşmıştım bazı düşüncelerimi, onları burada tekrarlama gereği duyuyorum. Ben İliç Komisyonunda da yer almıştım ayrıca, Çevre Komisyonundayım kendim ve İliç Komisyonunda da bizzat yer almış birisiyim. Gerçekten, yasaları inşa etme konusunda AKP Hükûmetinin yani bu Hükûmetin ciddi yapısal ve zihniyet sorunu olduğunu düşünüyorum yani bir meseleyi nasıl ele aldığımız, nasıl yaklaşacağımız, onu nasıl inşa edeceğimiz konusunda ciddi sorunlar olduğunu düşünüyorum ve çoğu da biraz aslında bu yapısal düşünceden kaynaklı diye ele almak istiyorum. Neden böyle düşünüyorum? Çünkü biz gerçekten bazı ihtiyaçları konuşurken neye göre alıyoruz, kime göre bu kararları alıyoruz, o önemli. Yani bir şeyi yaparken "Ne için yapıyoruz ve kim için yapıyoruz?" sorusu önemli. Biraz önce Başkan dedi ki: "İhtiyaçlar var, mesela bir ev yapmak için sizin taş ocağına ihtiyacınız var." dedi. Doğru yani bazı elementlere ihtiyaç var, elbette ki iş insanlarının iş yapmaya ihtiyacı var, elbette ki sanayinin bu konuda belli ihtiyaçları var fakat siz eğer bu ülkede endüstriyalizm inşa ederseniz, her şeyi ticari bir meta hâline getirirseniz, her şeyi ticari bir araç olarak görürseniz orada canlı yaşam, insan, kültür, varlık kalmaz. Dolayısıyla bu teklifin içerisindeki yaklaşımın kendisi de biraz bunun üzerine kurulu yani tamamen bir ticari ilişkilenme üzerine kurulu, sürekli bir yasa silsilesi var. Yani torba yasalarla aslında Hükûmet kendisini götürmeye çalışıyor. Oysaki biz bu yasaların kendisine baktığımızda, Orman Kanunu'ndan tutalım Çevre Kanunu'na, Enerji Kanunu'na kadar çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız.

Şimdi, ÇED sorunlarıyla ilgili yaşanan problem yeni mi yaşanıyor? Hayır. Ormanlarla ilgili yaşanan sorun yeni mi yaşanıyor? Hayır. Çok önceden de bu sorunlar vardı ve sık sık kamuoyunda aslında ifade edildi. Niye ifade ediyoruz? Diyoruz ki: Ağaçlar kesiliyor, fütursuzca ormanlar kesiliyor. Bunun yenilenmeyle falan ilgisi yok, her yere RES ve GES inşa ediliyor. Elbette yenilebilir enerji masum gösterilerek inşa ediliyor. Bu torba yasa teklifinin içerisinde aynı sorun var ama RES'ler ve GES'ler nereye inşa ediliyor? HES'ler nereye yapılıyor? İnsanların, halkın, köylülerin, STK'lerin, kurumların, paydaşların, yerel yönetimlerin düşüncesi alınıyor mu? Hayır. Onun için diyoruz, sermayeye çalışıyor, onun için söylüyoruz, ranta çalışıyor, onun için söylüyoruz, bu yasalar talan için işliyor, işte bu zihniyetten kaynaklı işliyor. Hiçbirisi halkın yaşamını önceleyen, insanların hayatlarını önceleyen, emeklerini önceleyen, ekolojisini önemseyen bir yerde durmuyor, tamamen ticari amaçla inşa ediliyor.

Bakın, MAPEG'e verdiğiniz olanaklar, tamamen şirketlerin vekili gibi, verecek ruhsatı MAPEG üzerinden, götürecek. Kurul kuruyorsunuz, Cumhurbaşkanlığı emrinde bir kurul kuruyorsunuz ve diyorsunuz ki: Acele kamulaştırma kararıyla ben oranın ruhsatını alacağım. Yani onu söylüyorsunuz, "El koyacağım." diyorsunuz aslında. Şimdi, buna nasıl ikna olunabilir, kim için yapıyorsunuz? Şirketler için yapıyorsunuz. Madenler hangi ihtiyaçlar için var, Türkiye'nin ne kadar madene ihtiyacı var, ne kadar ihtiyaç var gerçekten, HES'ler ve GES'lere bu kadar niye ihtiyaç var? Büyük çimento fabrikalarını sürdürmek için mi, termik santralleri sürdürmek için mi? İşte burada ihtiyaçlar nedir gerçekten? Bu zihniyetle bakıldığı sürece tabii ki rant, para. Biz İliç Komisyonunda arabada giderken mühendisler şöyle demişti: "Biz bu dağlara bakarken maden görüyoruz." Ben ağaç görüyorum, ben talan görüyorum, ben büyük bir yıkım görüyorum ama o maden görüyor; bakış açısı böyle bir şey işte.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Bir dakika uzatıyorum.

AYTEN KORDU (Tunceli) - Dolayısıyla bakın, İliç'ten yola çıkalım. Siz bu torbanın içerisine rehabilitasyon koymuşsunuz, rehabilitasyon diye bir şey yok, o topraklar zehirleniyor, hele altın madenleriyle, devasa alanlarda. "Rehabilitasyon ücreti" diye koyduğunuz şey var ya yani şirketler onu ödemeye razıdır, niye biliyor musunuz? Onu rehabilite etmeye kalksa edemez, zaten kazandığından çok daha fazlasını harcamak zorunda. O yüzden, Dersim için Munzur neyse, Muğla için zeytin odur; kutsaldır, emektir, yaşamdır, varlıktır. Siz oralara el atarsanız, halkın yaşam alanlarına el atarsanız, oraları ranta, ticarete "İhtiyaç var." diye açarsanız, işte burada insanı önceleyen değil, kapitalizmin inşası olan şirketleri, sermayeyi önceliyorsunuz demektir. Bu yasaları da onun için çıkartıyorsunuz, zaten açıklama yaptı Maden Başkanı dedi ki: "Teşekkür ediyoruz iktidara, çok güzel bir yasa çıkardılar." Hatta başka talepleri de var, onları da yazmışlar. "Onlar yetersiz." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYTEN KORDU (Tunceli) - Bir de "Bunları, bunları eklemeleri lazım." diye eklemişler.

Biz sonuna kadar bu ekolojik yaşamı, yaşam alanlarımızı, kültürel varlıklarımızı... Ki örnekler verecektim, Çemişgezek'te bir şeyler yapıyorsunuz, bakın HES... Orada Osmanlı zamanında bir köprü yapılmış, Yusuf Ziya Paşa yapmış o köprüyü. Çemişgezek de mağaraların, Urartu mağaralarının olduğu bir yer biliyor musunuz? Küçük bir regülatör var, orası insanların ihtiyacı için elektriğini karşılayan bir yerdi. Ne yaptılar? ÇED raporlarını aştılar, önce ÇED raporlarına takılmadan inşaya devam ettiler, kamuoyuna açıklama yaptılar, orada platformlar kuruldu, duyuru yaptılar, hızlıca ÇED raporunu çıkardılar, onun için ÇED raporlarının zilyetliğinde de sorun var; çıkardılar ve şu an bu. Ve siz bunu "Kültürel mirasa zarar veriyor." diye çıkartın, yasanızda var torba yasanızda. Ne olacak bu inşa edilen yer? Bakın, inşa edilmiş, yapılmış yani yarısına kadar gelmiş.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Evet, teşekkür ediyoruz.

AYTEN KORDU (Tunceli) - Dolayısıyla bu torba yasanın kendisindeki bir çok madde gerçekten sıkıntılı, gerçekten hiçbir kamu yararı olmayan, talana, ranta dayalı bir tekliftir.

BAŞKAN MUSTAFA VARANK - Teşekkür ediyoruz.

AYTEN KORDU (Tunceli) - Sonuna kadar mücadele edeceğiz, karşısında olacağız. Anayasa'ya aykırı olan bu torba yasa teklifinin de takipçisi olacağız.