Komisyon Adı | : | (10/2262,2263,2264,2265,2266,2267) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Komisyon raporunda yer verilebilecek hususlara, görüş ve önerilere ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .06.2025 |
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Başkanım, "Çalışıyorum." diyorsun ama dizi izliyorsun.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Anladım ama bu dizi bugünün dizisi değil, o ta seferberlikte yayınlandı. Yaşımız ortaya çıkmasın diye demiyorum, o çok eski bir dizi biliyorsunuz.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Eski, eski, doğru haklısınız.
Çok teşekkür ediyorum Başkanım ben de.
Bu dört ay boyunca büyük bir emekle burada çalışan kıymetli milletvekili arkadaşlarımıza, bürokrat arkadaşlarımıza, katkı ve destek sunan gerek bakanlıklar gerek belediyeler gerekse sivil toplum örgütlerine de teşekkür etmek gerekiyor.
Zor bir konu, zor bir mesele ama çözmemiz gereken bir mevzu. Artık bu saatten sonra bizim böyle bir yangınla bir daha literatüre girmememiz gerekiyor. Hepimizin bildiği gibi, dünyadaki en büyük 6'ncı, 7'inci yangından biri bu.
Şimdi, öncelikle şunu söylemek gerekiyor: Yani ne yaparsak yapalım, önce kafayı değiştirmek gerekiyor. Bizde mantalite değişikliğiyle, kafa değişikliğiyle ilgili sıkıntılar hâlâ devam ediyor. Ben bu süreçte 5-6 otelde konakladım böyle çeşitli illere ziyarete gittiğimde, merakla hep bekledim, acaba bu resepsiyonist soracak mı "Sigaralı mı, sigarasız mı?" diye; bütün oteller sordu ya: "Sigaralı mı, sigarasız mı?"
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - O ne demek ya? Öyle oluyor mu?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Tabii tabii, Sayın Bakanım, gidiyorsunuz, otele giriyorsunuz.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Hayır, hayır, öğrenmek istiyorum yani sigaralı oda olur mu?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sigaralı oda var efendim.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Var mı öyle?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sigara içilen oda var. Yani böyle bir şey olmaz.
KADEM METE (Muğla) - Şöyle bir açıklama getireyim, özür dilerim: Bir odada havalandırılmadan bir sigara bile içseniz alarm sistemi çalışmaz yani belirli bir duman yoğunluğunun olması lazım alarm sisteminin çalışması için.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Kadem ağabey, ben elektrik elektronik mühendisiyim, yangın algılama konusunda uzmanım.
KADEM METE (Muğla) - Yok, yok sigara diyorsunuz ya, odanın kokması açısından söylüyorum.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Şöyle söyleyeyim sana: Resepsiyonundaki görevli "Sigaralı mı, sigarasız mı?" diye soruyor.
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Yurt dışında öyle, Balkanlarda öyle.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - "Sigaralı nasıl oluyor, sigarasız nasıl oluyor?" diye sordum.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yurt dışında da mı öyle?
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Balkanlarda öyle.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - "Sigaralı oda olursa efendim, oradaki dedektörler algılamıyor, kapatıyoruz." diyor, kapatıyorlar efendim yani şimdi mesele bu, "Daha az algılıyor." diyorlar.
KADEM METE (Muğla) - Yok, yok, o doğru değil. Araba satılıyor ya, "sigarasız, sigara içilmemiş araba" diye. Odada sigara kokusuna alerjiniz varsa sigarasız oda istersiniz, o bakımdan söylenir.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yok, Kadem ağabey, sonuçta demek sigara içiliyor ya.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Kadem Bey, bütün otellerin vebalini kendi üzerine almanın bir mantığı yok.
KADEM METE (Muğla) - Konuya açıklık getiriyorum.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ama ben, tabii, Türkiye'de çok otelde kalmıyorum ama Ednan Bey'e hak veriyorum yani içiyorsa sigara içebilir insanlar. "Sigara sağlığa zararlı." televizyonda diyorlar ya genelde, reklam olmasın.
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Balkonlu oda isteyin efendim.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ama balkonlu olsun veya ne bileyim, çıksın dışarıda içsin yani odada sigara içilir mi kardeşim?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ya, şimdi, Sayın Bakanım, ben bu örneği niye veriyorum? Mantık ve mantalite değişmiyor. Yani şunu demek istiyorum: Biz üst katta ailemizle burada bütün yangın tedbirleri alınmış, güvenli otel diye gittiğimiz bir otelde...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Çok özür diliyorum, burada arkadaşlar uyardı beni, otelcilik hizmeti veren... 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun'u hemen değiştirmek lazım eğer öyleyse. "Otelcilik hizmeti veren işletmelerde tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir." Ne kadar yanlış bir şey.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ben de onu diyorum işte. Ben de onu anlatmaya çalışıyorum.
KADEM METE (Muğla) - Yani odalarda sigara içmek yasak değil yani.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ben onu anlatmıyorum, ben yasak...
Kadem ağabey, ben onu anlatmıyorum, ben şunu anlatmaya çalışıyorum...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ama bunu da değiştirelim.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ben diyorum ki ben gittim, yangın tedbirleri alınmış bir otel diye tercih ettim. Benim altımdaki oda ilgili yönetmeliğe binaen sigara içilen bir oda, adam geldi...
KADEM METE (Muğla) - Ama duman dedektörü çalışmıyor demek değildir o.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ne demek değil. Çalışmıyormuş ağabey, söylüyor, kendi söylüyor, resepsiyonist söylüyor, kapatıyorlarmış.
KADEM METE (Muğla) - Resepsiyonist yanlış biliyor.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Duman yoksa nasıl olacak, nasıl algılamayacak?
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - O dumandan alarm çalmaz.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Arkadaşlar, Kadem Bey; ben burada Ednan Bey'e katılıyorum. Arkadaşlar, önerilerimizden bir tanesi, 4207'deki bu maddenin değiştirilmesi olmalı bence.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - İsabetli olur. Tamam Başkanım, teşekkür ediyorum. Neyse, bunu daha fazla...
Ya, şeye benziyor; eskiden önce otobüslerin tamamında sigara içiliyordu, sonra arkadaki 3-5 koltukta içiliyordu, sonra tamamen çıkarıldı ya, bizim otelcilik otobüslerin gerisinden geliyor.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Maddeyi de inşallah şeye yazalım, artık bunun, maddenin ortadan kalkmasını yazmamız lazım.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yazalım, yazalım Sayın Başkanım, rapora yazalım.
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Türkiye'de yok ama. Türkiye'de var mı böyle bir şey?
SÜREYYA ÖNEŞ DERİCİ (Muğla) - Ne var mı?
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ne var mı?
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Yani Türkiye'de sigara içilen oda, sigara içilmeyen oda...
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bana soruyorlar, son birkaç gittiğim otelde de sordular ya.
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Ben Balkanlarda gördüm de Türkiye'de hiç görmedim yani.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Soruyorlar, maalesef soruyorlar, maalesef. Milletvekili arkadaşlarımızla gittik, hatta biraz da üzüldüm oradaki resepsiyonist arkadaşa yani bunu yapmayın ya, niye soruyorsunuz sigaralı oda, sigarasız oda...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Mevzuatta varsa onu değiştirmemiz lazım.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Neyse değişmesi gerekiyor; tamam Başkanım, öyle.
Şimdi, burada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına aslında çok önemli bir görev düşüyor çünkü bu ana mevzuat biraz onların işi gibi duruyor. Tabii, kafa karışıklığı var yani herkes kendine göre bir şey oluşturmuş ta İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ilk itfaiyeyle ilgili, yangın yönetmelikleriyle ilgili tedbirlerinden, o günden bugüne kadar gelmiş bu süreç.
Ben değerli arkadaşımıza teşekkür ediyorum, güzel bir şema hazırlamış aslında. Murat Bey değil mi, Murat Bey'e çok teşekkür ediyorum ben, bir emek var burada.
Tabii, burada şunu yapmak lazım: Asansörden girdi, doğru bir yerden girdi aslında. Evveliyatında da asansörlerle ilgili bir yönetmelik vardı, bir standart vardı ama bunu kim, nasıl denetleyecekle ilgili herhangi bir isim konulmadığı için... Yani bir kaza olduğu anda ona -işletme dediğimiz- belgeyi veren belediye mi suçludur, ilgili bakanlık mı sorumludur ya da onu piyasaya arz eden şirket mi sorumludur; burada bir muallaklık vardı. Ondan sonra bir akredite, A tipi muayene kuruluş şeklinde bir şey oluşturuldu. Burada mühendisler odası da gitti, akredite oldu, bu konuda özel şirketler de akredite oldu ve onlar belediyeler adına... Yani belediyenin sınırları içerisindeki belediye kiminle anlaşıyorsa o konuda, o işle ilgili, gidip anlaşıyor ve onlar adına denetim yapıyor. İşte, kırmızı, mavi, yeşil etiketler var. İşte, mavi varsa az kusur, kullanılabilir, kırmızıysa elektriğinin kesilmesi gerekiyor -ama işte orada bir sorun var, elektrik kesmeyle ilgili bir problem var- yeşilse güven içinde kullanabilirsiniz. Vatandaşlar da bunu gördüğü zaman o asansöre güvenli bir şekilde biniyor ya da tercihini değiştiriyor ama "Bu asansör güvenli değil." diyor yani en azından asansörün durumuyla ilgili bilgi alıyordu. Bizim bu konuda, evet, doğru bir şey yapmamız lazım, bir akredite kuruluş oluşturmak gerekiyor. Bu akredite kuruluş kim olabilir? Sonuç itibarıyla burada ben baktım, gördüm işte şey diyor bizim arkadaşlarımız, önerilerden biri diyor ki: "İşte bu yangın önlem uzmanı tanımlamış. Bu yangın önlem uzmanlarıyla ilgili de işte, makina mühendisi, inşaat mühendisi, elektrik elektronik mühendisi, mimar, kimya mühendisi..." Yani inşaat mühendisliğini bilmiyorum, bu işin ne kadar, neresinde bilemem ama bir elektrik elektronik mühendisi, bir mimar -çünkü tasarım aşamasında- ve makina mühendisi tesisatın ve hidrantların oluşturulması, doğru planlanması açısından olmazsa olmaz. Bir de elektronik algılamada elektrik elektronik mühendisinin olması gerekiyor. Bunu bünyesinde barındıran, bu bir oda da olabilir, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odası olabilir, oda olabilir yani bu 3 oda ortak bir akredite kuruluş da oluşturabilir ya da ayrı ayrı oluşturabilir.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ekstra itfaiye yüksekokulu ve üniversitesi, dört yıllık mezunlar da olabilir.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Oraya eklenebilir.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ya, şöyle söyleyeyim size: Bu, bir disiplin Sayın Başkanım ya. Yani ben şunun şöyle olacağını düşünmüyorum, ben elektrik elektronik mühendisiyim: Yani gitmiş iki yıllık bir yerden ya da bir yerden bir sertifika almış kişinin gelip elektrik projesi çizmesine benzer bu, bu doğru değil.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yok çizmesin.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Bölüm var.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Denetlemede öyle. Ben size şöyle söyleyeyim... Bölüm oluşur, bölüm oluşur.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Dört yıllık bölümler var ya.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ha, tamam, o olabilir.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Var, var, dört yıllık...
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Dört yıllıklar eklenebilir yani.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - O olabilir, tamam, dört yıllık olabilir, o konuda haklısınız.
Şimdi, tabii, sözlerimize başlamadan önce Sayın Başkanımız da söylemişti. Biz bir kere bu 2012'de bürokrasiyi azaltmayla ilgili bir şey yapmıştık; bazı yetkileri, bazı bürokratik iş ve işlemleri azaltmıştık. Burada yaptığımız en yanlış işlerden biri de projelerin inşaat ruhsatı almadan önce itfaiyeye gitmesine engel olduk biz. Yani siz şimdi itfaiyeden bu yetkiyi almışsınız -projeyi denetleme- işte onu mimari olarak denetliyor, mekanik olarak denetliyor, elektronik algılama olarak denetliyor ve onay veriyordu. Şimdi o yetkiyi adamdan almışsın, sonra diyorsun ki adama: "İşte oturma raporu aşamasına gel. Bu binaya yangın belgesi ver." Adam gidiyor, ölçüyor, çıkış kapısı uymuyor.
KADEM METE (Muğla) - Belediye gidiyor, itfaiye de denetlesin işte.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - İşte "Belediye gidiyor." değil, büyükşehirde itfaiyeler, ilçe belediyesinde değil yani büyükşehir sınırlarından bahsediyorum ve büyükşehir belediyeleri aslında bu işi yaptıklarında çok iyiydi. Benim bildiğim kadarıyla hâlâ Konya Büyükşehir Belediyesi bu işi yapıyor yani o bürokrasiyi azaltmayla ilgili işe uymamış, iyi de yapmışlar, böyle yapmak lazım. Yani biz bundan sonra hangi binaysa yani yangın... Çünkü her binada yangından korunma tedbiri alınmıyor, her binada yok, mesela müstakil konutta yok böyle bir şey ama özellikle kamu binalarında, insanların çok olduğu, işte hastaneydi, okuldu, AVM'ydi -bunları biliyorsunuz- buralarla ilgili, özellikle akredite kuruluştan daha ziyade Değerli Başkanım, itfaiyelerin denetim yapması kıymetlidir, itfaiyelerin bu anlamıyla personel sayısı artırılmalıdır, mimar, mühendis sayısı artırılmalıdır ve bunları bir şekliyle akredite olmuş kuruluşlar değil... Yani o akredite olmuş kuruluşların hepsini biz de biliyoruz yani yapı denetim gibi olacak bunlar. Asansör denetim firmalarının hepsi çok mu iyi çalışıyor? Bence hepsi çok iyi çalışmıyor ama olmamasından çok iyi. Eğer belediyenin itfaiye teşkilatları denetlerse çok daha kıymetli olur.
Bakın, şimdi, Danıştay bir karar vermiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bir karar almış, Çevre Şehircilik Bakanlığına demiş ki: "Bakın, bu yönetmeliğin ilgili ek 3 -yanlış hatırlamıyorsam- ek 5, o ek 7 vardı ya, onun 3'üncü, 5'inci, 6'ncı, 7'nci maddelerinde bunları düzelt." Yürütmesini durdurmasını vermiş, niye? Biz orada şunu yapmışız: Yönetmeliği çıkarmışız, kısıtlama getirmişiz, demişiz ki: "Okullar 21,50'den yüksekse elektrik elektronik algılama sistemini devreye sok." İşte, hastanelere metrekare ve yatak sayısı kıstası, kısıtı getirmişiz; aslında bu çok yanlış bir şey. Yani şimdi bir de savunma yaparken arkadaşlar şöyle savunma yapmışlar: "Zaten gündüz en iyi algılayıcı insandır, öğrenciler var; akşam da zaten yangın çıksa öğrenci yok." demişler. Bakın, arkadaşlar, insanlar oteldeydi, yüzlerce insan vardı, en iyi algılayıcı insanlardı, insanlar o yangının başladığını gördüler ama 78 canımızı maalesef kurtaramadık, 78 canımız gitti; hepsine Allah'tan rahmet diliyorum. O yüzden, bizim zorunlu olarak okul, hastane, AVM, kamu alanları, kamu binalarının tamamında bu tedbirleri almamız gerekiyor. Şimdi, periyodik tedbir, kontrol, doğru. Şimdi, hangi binaya, ne kadar zamanda periyodik tedbir alınması gerektiğini gene değerli bakanlık bürokrasisi belirleyecek? Şimdi, burada yani -atıyorum- patlayıcı, parlayıcı üreten bir fabrikanın yangın tedbirleri, bir termik santralin yangın tedbirleri, bir AVM'nin yangın tedbirleri ile bir konutun yangın tedbirlerinin periyodik olarak denetlenmesi aynı süre içerisinde olamaz. Daha elzem, daha -Allah korusun- riski yüksek olduğunda, olay çıktığında sıkıntı yaratabilecek alanlarda daha kısa süreli periyodik denetimleri yapmak çok önemli diye düşünüyorum. Yani o yüzden biz de... Bir de şunu çok hızlı bir şekilde, o ek 7 tablosunu belirleyip hangi binalar için yangın yönetmeliğinin ne kısmı uygulanır, hangisinde elektrik elektronik uygulanır, hangisinde yangın hidrantı ve pompası kullanılır, nerede sprink kullanılır, nerede kullanılmaz ya da nerede sadece -bizim bu tozlu dediğimiz- karbondioksit tüplerle tedbir alınır; bunların hepsini tek tek yazıp tek elden bir yönetmelik oluşturmamız gerekiyor.
Tabii, haklı olarak arkadaşlar şunu söylüyorlar: "Yahu, tamam, sonrasını anladık da öncesini ne yapacağız?" İşte, öncesinde bir mevcut bina tanımı geçmiş dönemde vardı zaten bizim başımıza bela olan da o mevcut bina tanımını yapmak oldu bence. Biz mevcut bina tanımını şöyle yapacağız: Yani zaten tarihî eserlerle ilgili belediyelerin gidip yapabileceği hiçbir şey yok. Oralara zaten -değerli arkadaşlar da izah etti, anlattılar burada- ilgili koruma kurulları izin vermeden çivi çakamıyorsunuz ama "99 öncesi bu bina yapılmış." deyip de bazı şeyleri de geçmemek lazım, tarihî binaların haricinde bakıyorum ben eski binalar açısından. İşte "2002'den, 2007'den önce yapılmış; ya yönetmelik şimdi çıkmış, buna nasıl uyduralım?" kolaycılığına bence kaçmamak gerekiyor, tedbir alınabilir. Yani bazı yerlerde en fazla şunu yapabilirsiniz ya, eğer bir yerde kaçışla ilgili bir problem varsa, tek bir kaçış varsa o zaman onun kapasitesini ona göre belirlersiniz ya da "Kardeşim, bu binada okul yapamazsın, hastane kuramazsın, AVM, alışveriş yapamazsın. Bu binada şu şu şu özellikli iş ve işlem yapabilirsin." deyip daraltıcı birtakım tedbirler alabiliriz. Ama biz şunu yaparsak aynı hataya düşeriz: "Yahu, zaten yönetmelikten önceki binaları ne yapacağız, onları kurtaralım." Bu bakış açısının ben doğru olduğunu düşünmüyorum. Zaten o tür binalar ekonomik ömrünü tamamlamıştır, süreç içerisinde de o binalar zaten...
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Sayın Vekilim, dediğim şöyle ki sözünüzü kesiyorum: Otel önceden yapılmış, belirli bu yönetmelik öncesi yapılmış, 2 tane yangın merdiveni de bulunmakta, sayı da tutuyor fakat "Yangın merdiveninin şekli şu şu olmalı ve şu şu kenarlarda olmalı." gibi ya da "Köşeli olmamalı." gibi detaylara takılıyor ama o binanın yanlarına konacak yeri de yok ve 2 tane yangın merdiveni de var yani. Bu tür durumlar, böyle detaylar var.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Şimdi, Değerli Başkan Vekilim, çok haklısınız zaten ben o yüzden bizim bu Bakanlıktaki arkadaşların bu çalışmasını inceledim, çok hoşuma da gitti, bir komisyon kurulmasından bahsediyor. İşte, o komisyonun içerisinde, itfaiye, belediye birimleri var, TMMOB var, Belediyeler Birliği var, Standardlar Enstitüsü var, TÜRKAK var, Çevre Şehircilik Bakanlığı var; bu komisyonu kurduğunuz zaman onlarda "bu işin öncesi" ve "sonrası" şeklinde makul ve mantıklı bir tanımlamayla bu dediğimiz sorunları aşabiliriz. Geçen ben de karşılaştım "Ya, işte yuvarlak merdivene izin verilmiyor, zikzak merdiven olmak zorunda." diyorlar. Yani biri "Neden yuvarlak merdiven olmuyor?"un mantığını izah ederse kabul edebiliriz ama eğer "Yok kardeşim, böyle bir şey yani bu yuvarlak olsa da..."
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Hayır, adamın yapacak yeri varsa da gene yapsın ama bazısında gerçekten çok bitişik nizam "Arkam, önüm, sağım solum sobe." gibi durumlar var, çok zorlayıcı durumlar var.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ya, haklısınız mesela...
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Çözüm getirebildiği noktada gelmeli.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Gelebilir yani benim bildiğim yurt dışında böyle portatif kaydırak gibi şeyler var. Sadece yangın anında kullanılıyor, böyle, o binada duruyor, yangın olduğunda biri çekiyor onu, oradan kaydırarak insanlar iniyor, tahliye de oluyor yani bu tedbirler de var.
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Tabii, tabii.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Tabii ki bu teknolojiyle beraber, dünyadaki uygulamalarla beraber, bir daha, bir daha Roma'yı keşfetmeye gerek yok, sonuç itibarıyla bir yönetmeliğimiz var. Ben yönetmeliğin çok da sıkıntılı olduğunu düşünmüyorum, iyi bir yönetmelik var ama bunun -dediğim gibi- eksik yönlerini de hep beraber ben toparlayabileceğimizi...
DERYA BAKBAK (Gaziantep) - Çözümcül olmak lazım, biraz çözümcül yöntemler getirilmeli.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Kesinlikle, kesinlikle, kesinlikle öyle olmak zorunda. Ama dediğim gibi, işte, mesela, ben bu itfaiyelerin belediyelerden alınma fikrini çok doğru bulmuyorum. Yani itfaiyenin yetkisi yerelde kalmalıdır, eksikleri düzeltilmelidir. 81 il itfaiyesi kesinlikle ve kesinlikle eş güdüm hâlinde çalışmalı, birinin sorduğu ya da "checklist" dediğimiz şeyin hepsinde aynı olması gerekir yani farklı farklı kriterlerle çalışmaması gerekiyor. Bence bunun tek elden bir düzeltilmesi gerekiyor, eğer bunu düzeltir ve bu anlamıyla da itfaiye teşkilatlarını bir eş güdüm hâline getirirsek çok doğru olur bu. Mesela, ben itfaiyelerde personel alımının Türkiye'deki en adil sistem olduğunu düşünüyorum. Mesela, geçen İzmir Büyükşehir Belediyesinde bir alım vardı. Yani, orada bir kere KPSS istiyor, KPSS puanının haricinde beden eğitimi var, ciddi anlamda bir efor testi var ve noter huzurunda, kameralar kaydediyor zaten oradan geçemedikten sonra bir şey olma şansınız yok. Atletik yapı, şey olma...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - İşte, onun da eğitimini alsınlar diye şart koşarsak, eğitimini almışlardan...
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Başkanım, zaten almamış adam zaten o sınavı geçemiyor ki.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Onu demiyorum. İtfaiyecilik Yüksek Okulu veya İtfaiyecilik Fakültesi...
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ha, olabilir, doğru...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Bu AFAD Arama Kurtarma Fakülteleri varmış. Mesela oralardan alsınlar diye şart koşmak lazım.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Doğru, doğru, haklısınız Başkanım.
Şimdi, mesela, iş sağlığı güvenliğiyle ilgili ve uzmanıyla ilgili sorunlar vardı. Mesela maaşını verdiğiniz adamın sizi denetlemesini beklemek çok mantıklı değil yani bu OSGB işinde gidiyoruz biz, yapı denetim de önceden öyleydi ama yapı denetimi de mesela aldık, havuza koyduk, bu sefer yapı denetimler bela oldu, bu sefer de yapı denetimler mal sahipleri ya da o işi yapan müteahhitler üzerinde bir baskı aracı olmaya başladı, değişik bir iş oldu orada. Son bir düzenleme yapıldı orada, böyle 2 tane havuzdan firma çıkacak, müteahhit beğendiğiyle çalışacak falan diye bir şey oldu. Bu iş sağlığı güvenliği uzmanlarının bence bir havuzda olması gerekiyor. İhtiyacı olana o il içerisinden gerek Bakanlık tarafından görevlendirilmesi gerekiyor, maaşını havuzdan almalı ve periyodik olarak da denetlediği yerlerin raporlarını bir sisteme giriyor olması lazım. Yani biz bunu böyle yapmadığımız sürece ya düşünsenize Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iki yıldır orada bir iş sağlığı güvenliği uzmanı olup olmadığından bihaber ama iki sene önce, on iki sene önce orada görev yapmış insanları "Sizin orada bu işlerden haberiniz vardı, bildirmediniz." diye tutukladılar. Peki, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ne yapacağız? Oradaki bürokrata ne diyeceğiz? "Sen niye bu sistemi kurmadın?" Turizm Bakanlığı sürekli erteleme verdi, en son Bakan erteleme verdi, yangın raporlarının güncellenmesiyle ilgili.
Peki, erteleme veren neye göre erteleme vermiş oluyor? "Evet, burada eksiklik var, ben bu eksikliği biliyorum, sen bu eksikliği gideremeyeceksin, ben o yüzden süre ötelemesi yapıyorum..." O zaman Bakanlık da biliyor bunu. Yani itfaiyedeki adam gitti gördü biliyor da Bakanlıktaki adam bilmiyor mu? Süreyi ertelediyseniz siz orada eksiklik olduğunu biliyorsunuz, bunun farkındasınız ama iş şeye geldiğinde -Kadem ağabeyin dediği gibi- "Çarşaf, peçete, hijyen; biz bunlara bakarız. Biz oturma raporunu gördük mü gerisini bilmeyiz..." Ki burada Bakan Yardımcısı kendi söyledi, dedi ki: "Biz, iki Libyalı ya da Lübnanlı turist öldü, ondan sonra gittik, otellerde dedektör -ki tutanaklarda var- kontrolü yaptık, yangın dedektörü kontrolü yapıyoruz." dedi burada.
Yani sonuç itibarıyla aslında biz her şeyi biliyoruz, her şeyi görüyoruz, her şeyin de aslında farkındayız. Biraz daha samimi olmaya -yani uygulama anlamında söylüyorum- biraz daha kafamızı kuma gömmekten vazgeçmeye, biraz daha çok fazla para kazanma hırsıyla yanıp tutuşan insanlara göz yummamaya, biraz kamusal ahlaka, bu anlamda biraz daha fazla sorumluluk almaya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Böyle yaptığımız sürece... Tabii ki bu ülkede turizm olacak, tabii ki turizm durmayacak, tabii ki turizmcimizin yanında olacağız, onu teşvik edeceğiz ama 2007'den sonra her şey belli, kapı bugünün meselesiymiş gibi ortaya çıkıyorsa burada bir sorun var demek. Yani biz bu kapı işini öteleyelim, belki hayati bir şey de değildir, risk de yaratmayabilir -yangını anlamında, bilemiyorum, onun değerlendirmesini uzmanlar daha iyi bilir- ama iki sene sonra bu işin tamamen çözüleceğinin bir garantisi var mı? 2007'den beri çözülmemiş, bundan sonra çözülecek mi? Onu da bilmiyoruz. Yani o yüzden biraz daha bizim bu konularda sert olmamız gerekiyor; işin özü bu, sert olmamız gerekiyor.
YÜKSEL COŞKUNYÜREK (Bolu) - Caydırıcı olacağız.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Caydırıcı olacağız. Tabii ki işletmecimizi, tabii ki turizmcimizi de boğacak hâlimiz yok, onu sıkıntıya sokacak hâlimiz yok, zaten ülkenin ve dünyanın ekonomik koşulları ortada ama 78 insanın öldüğü gerçeğini de göz ardı etmeyeceğiz. Bakın, Diyarbakır'da bir yangın oldu, 4-5 kişi öldü, dün gene Antalya'da bir otel yandı yani demek ki bu işler sürekli olmaya devam edecek.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Onun için iyi tedbir alacağız.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Onun için daha iyi tedbir alacağız. Bu anlamıyla, Sayın Başkanım, bu rapor önemli; bu raporda, burada, arkadaşlarımızın üç aşağı beş yukarı söyledikleri ortak. Yani ben şöyle bir şeyi temenni etmek istiyorum: Şerhi olmayan bir rapor olursa... Yani biz bir şerh yazmak zorunda kalmayalım çünkü bu vicdani bir mesele. Yani bu işin başından beri diyoruz ki siyasetle bir alakası yok.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Kendiniz, arkadaşlarımızın hiçbirisi şerh yazma mecburiyetinde de hissetmesin.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Yok, hissetmeyelim yani rapor...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ya, illa iktidar muhalefet falan deyip de... Bazen arkadaşları görüyorum yani muhalefette olunca iktidarla aynı pencereden bakıyormuş gibi algılanmasın diye... Bakıyorum, su ürünleri raporu falan, orada bile şerhler var. Biz olabildiğince makulü yazalım. İnşallah, hiçbir arkadaş şerh de yazmaz.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Başkanım, inşallah, aynen.
Dediğim gibi, bu Bakanlığın çalışmasını çok kıymetli ve önemli buluyorum. Eksik yerleri vardır, bu bir süre içerisinde düzelir, düzeltilir ama böyle bir sistemin kuruluyor olması hem merkezî ve yerel yönetimler arasındaki iş birliğini...
RIDVAN UZ (Çanakkale) - Bakanlığın ilgisi yok, buradaki arkadaşların çalışması.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Bakanlığın değil mi bu çalışma?
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Yok, kendi çalışması.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Sizin çalışmanız, teşekkürler.
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Uzman çalışması.
EDNAN ARSLAN (İzmir) - Tamam, uzman çalışması çok daha iyi. Yani buradan çıkmışsa bu çalışma demek ki Komisyonun bir parçası olan arkadaşımızın, Komisyonun bir çalışmasıdır, çok da kıymetli ve değerli. Bu anlamıyla da bunu sahiplenip yani eksiği varsa da arkadaşlarımız bence tenkit etsinler, daha da geliştirelim biz bunu, bu doğru bir yol ve yöntem. Dediğim gibi, iki türlü denetim öngörmüş, bende öyle görüyordum. Yani bir itfaiye biriminin, bir de akredite olmuş kuruluşun itfaiye birimlerinin denetlemesi gereken şeyleri akredite olmuş kuruluşlar denetleyemez. Yani kesinlikle ona ne teçhizatı yeter ne ekipmanı yeter ne de gücü yeter o işe; onların akredite kuruluşlara devredilmesi büyük felakete sebep olur. İtfaiye birimlerinde kalıyor olmasını doğru buluyorum. Bir yazılım üzerinden bunun sürekli kontrol ediliyor olması da çok kıymetli ve değerli. Dediğim gibi, ben de iyice inceleyeceğim eğer varsa tenkit edilecek bir şey değerli arkadaşımıza ya da Emrah Bey'e iletiriz, o da kendisi buraya ekler.
Herkese teşekkür ediyorum, sağ olun.