KOMİSYON KONUŞMASI

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyonun değerli üyeleri; İnfaz Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, konuşmaya başlamadan önce bir iki hususu düzeltme gereği duydum. Konuşmacı arkadaşlardan bazıları cezaevindeki tutuklu ve hükümlü sayılarıyla ilgili rakamlar verdiler, ben şimdi doğru rakamları söylüyorum: Cezaevlerinde bugün itibarıyla 415.732 tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır. Bunlardan hükümlü sayısı 358.582 olup kalan 57.150'si tutukludur yani tutuklu oranı yüzde 15'tir. Değerli arkadaşlar, şimdi elbette Adalet Komisyonunda, Anayasa Komisyonunda adaletle ilgili her konuyu konuşuruz ancak Anayasa'mızın 138'inci maddesi çok açık, burada hepiniz hukukçusunuz, burada Anayasa 138 der ki: "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz." Bu hüküm Anayasa hükmüdür. Anayasa’nın bu hükmü karşısında henüz bir soruşturma evresinde olan İstanbul merkezli bir belediye soruşturmasında burada CMK 157'nci maddeyi görmezden gelerek, savunma hakları zarar görmeden... Orada usulle ilgili işlemlerin tamamı gizli. Bu konuda konuşulması, herkesin soruşturma hakkındaki gizliliğe uygun davranması, soruşturma süreçlerine saygı duyması gerekir.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Herkesin... Herkesin değil mi?

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Herkes.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Herkesin...

FETİ YILDIZ (İstanbul) - "Herkes" diyorum zaten konuşurken.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Şu anda...

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Süleyman Bey, "herkes" diyorum söylerken.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - ...Twitter'da her şey var, ifadeler de var.

FETİ YILDIZ (İstanbul) - Soruşturmalar adli merciler tarafından titizlikle yürütülmekte, gereği tarafsız ve bağımsız yargı mercileri tarafından elbette değerlendirilecek ve bir hüküm kurulacaktır.

Buradan bazı arkadaşların henüz işin başında bu kadar telaşlanmasını doğrusu anlayamıyorum. Değerli arkadaşlar, iyi bir infaz rejimi olmadan ceza ve ceza muhakemesi ne kadar iyi olursa olsun ceza adaleti tam olarak sağlanamaz. Dünyanın her yerinde devletin cezalandırma hakkı ile sanığın hakları çatışma hâlindedir. Hukuk devletlerinde bu çatışmanın sınırları kanunlar, Anayasa ve insan hakları sözleşmeleriyle çizilmektedir. Gazi Mecliste öncelikle devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etme zorunluluğunda oldukları konusunda herhangi bir çekişme yoktur. Anayasa'mızın tarif ettiği eşitlik ilkesindeki amaç hukuksal durumu aynı olan kişilerin kanun karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak olmalıdır. Değerli arkadaşlar, öncelikle insan onurunu merkeze alan, hâkim, savcı, avukat gibi uygulayıcıların yanında hükümlülerin de anlayabileceği, karmaşık olmayan, sade, cezanın ıslah edici fonksiyonlarını gözeten, infaz eşitliğini ve adaletini sağlayacak ve bu arada cezasızlık algısına sebep olmayacak, sık değiştirilmeye ihtiyaç duyulmayacak bir İnfaz Kanunu baştan ele alınmalıdır. Tabir yerindeyse sıfırdan yapılmalıdır. İnfaz Kanunu'muz her bir iki yıl içerisinde eklemeleri, çıkarılmalarıyla hakikaten yamalı bohçayı da geçmiştir.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifinin gerekçesinde de yazılı olduğu gibi infaz hukukunda temel amaç, hüküm giymiş suç faillerinin belirlenen ceza miktarına göre bir süre toplumdan uzaklaştırılması ve bu surette toplumun suç ve suçlulara karşı korunması hedeflenir. Hükümlülerin yeniden suç işlemesinin engellenmesi, topluma kazandırılması, teşvik edilerek kanunlara duyarlı hâle getirilmesi sağlanmalıdır. Değerli arkadaşlar, hukuk kuralları yerinde dururken hayat değişiyor, değişirken gelişiyor. Her gün başka bir yapıya dönüşebiliyor. Adalet dağıtımında görev alanlar soyut hukuk kurallarını somut olaylara uyarlarken kanunları doğru yorumlamakla, isabetli uygulamakla yükümlüdür. Bütün mesele Edirne'de farklı bir uygulama Kars'ta başka bir uygulama görüyorsak özellikle de infazla ilgili bu kanunları yorumlamadaki sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. "Müddetname" dediğimiz şey hükümlünün cezaevinde ne kadar kalacağı, ne zaman şartlı tahliyeyle dışarı salınacağıyla ilgilidir. Bir suçtan iki suç ortağı aynı cezayı almış ama biri Edirne'de diğeri Bursa'da yatıyor. İnfaz savcıları maalesef... Ben bunu bir şey olarak söylemiyorum yani bilgi olarak söylüyorum, gördüğüm bir şeyi söylüyorum, itiraz ettiğim bir şeyi söylüyorum, farklı müddetnameler var. Aralarındaki fark öyle on beş-yirmi günle ilgili değil, bayağı yıllarla ilgili, farklı uygulanmış. Sebep şu: Bizim infaz rejimimiz 1/2'den başlıyor, söylediğiniz gibi, 2/3, 3/5, mükerrer için de "4'te 4" tabir edilen cezanın tamı yatılıyor.

Şimdi, bu içinden geçtiğimiz dönemde bir zaruretten dolayı çok sayıda hâkim, savcı alınmak zorunda kalındı. Tecrübeli bazı hâkim, savcıların da kimlere hizmet ettiğini burada anlatmaya da gerek yok. Onlar elden çıkınca maalesef genç arkadaşlar uygulamada bazı hatalara düştüler. Bunları da düzeltmek ve herkesin anlayacağı şekilde yasa yapmak sizlerin elinde.

Şimdi, arkadaşlar, toplumu suç ve suçluya karşı korurken, suçluyu da yanlış uygulamalara karşı, hatalı uygulamalara karşı korumak zorundayız. Bunun için de tereddüt edilmeyecek, ailelerin de herhangi bir hükümden sonra tereddüt etmeyecekleri şekilde yasalar yapmak zorundayız. Yani "Derli toplu, aklı başında, ihtiyaçlara cevap veren bir yasa yapalım." diyoruz baştan.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu infazla, önümüzdeki infaz düzenlemesiyle ilgili de çok uzatmadan bazı şeyler söyleyeceğim. Hükümlülerin denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için cezaların belli bir süresinin mutlaka ceza infaz kurumunda geçirmesi sağlanacak. Yani bazı cezalar, bazı sürelerde "cezaevine gir, çık" dedikleri, pratikte kapıdan gelip, evrakını verip, hiç cezaevine girmeden, eğer infaz memuru hızlı hareket ederse, işini iyi yaparsa aynı gün içerisinde girdi, çıktı yapılarak -tabir biraz şey ama- evine gönderilebiliyor; bazılarının da "Bir saatliğine gidiyorum." deyip bir ay kaldığı da oluyor. Şimdi, cezasızlık algısı kalksın diye en az beş gün... Saygı duyulur ama bu gerekli miydi? Bunu da bir düşünmek lazım diye de beyan etmek isterim.

Bununla birlikte değerli arkadaşlar, bu ikinci defa tekerrürle ilgili uygulama. Bunu gerçekten izah edemiyorduk. Geçen dönem Mecliste Adalet Bakanlığı bütçesi konuşmasını yaparken partim adına, bir kişinin bir suçtan bir ay ceza aldığını, daha sonra bir suç işleyip 600 lira para cezası aldığını, daha sonraki suçundan yirmi yıl hapis cezası aldığında yirmi yılın tamamını kapalı cezaevinde çekmesinin hukuka, vicdana uygun olup olmadığını -uygulamaların yanında- sorduğumuzda Genel Kurulu salonundaki tüm arkadaşlar bu işte bir yanlışlık olduğunu en azından bakışıyla, baş işaretiyle anlattılar.

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - "Olur mu öyle şey!" diyerek...

FETİ YILDIZ (İstanbul) - "Olur mu öyle şey!" diyen de oldu ama maalesef oluyor. Şimdi, bu uygulamayla eğer iyi niyetliyse tabii, bir pişmanlık içindeyse bu 3/4'e çekiliyor ki yani terörün bile 3/4 uygulandığı yerde 4'te 4 uygulama gerçekten vicdanları kanatıyordu, bu burada düzeltiliyor. Buna burada hiç kimsenin karşı çıkacağını da zannetmiyorum. Yani bir ihtiyaçtı bu gerçekten.

Şimdi, Avrupa'ya bakıyoruz, bazı ülkelerde infazlar Finlandiya, İngiltere... Yani 1/2 olanlar var daha çok, 2/3 olan da uygulayanlar da var ama bizim gibi böyle çok çeşitli uygulayan ülke yok. Kanunun gerekçesinde arkadaşlarımız çok ayrıntılı şekilde anlatmışlar, sağ olsunlar, oradan da görebiliriz. Şimdi, ülke adını söylerken yani evet İngiltere, Finlandiya, İtalya, Polonya'da kural olarak yarısı yatılıyor cezaevlerinde yani infaz böyle yapılıyor. Belçika'da çok düşük, 1/3; bizde dediğimiz gibi yani 1/2'den 2/3'e, 5/3'e, 4'te 4'e kadar. Neyse bu yasayla bu düzeltiliyor.

Değerli arkadaşlar, bunun için çok fazla konuşmaya da bu işin felsefesini yapmaya da gerek görmüyorum. Yani bu konuda mutabakat da görüyoruz aşağı yukarı. Yalnız, cezaevine koyduğumuz, ceza verdiğimiz insanların dış dünyaya uyum sağlaması, rehabilite olması, yeniden suç işlemesinin önlenmesi amacıyla yapılan uygulamalarda bu koşullu salıvermeye de dikkat etmek gerekir. Eğer gerçekten iyi hâl komisyonları görevini iyi yaparsa, ehil kişilerden olursa bu mesele hakkaniyete uygun şekilde düzenlenir gider.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bir özel infaz usulleriyle ilgili düzenlememiz var. Ben baştan beri hasta ve yaşlı tutuklularla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu, hatta bir Adli Tıp raporu ya da tam teşekküllü bir hastaneden kendi ihtiyaçlarını göremez raporu alan tutuklunun siyasi görüşü, dini inancı, kanaati, partisi, rengi, dili ne olursa olsun onu sadece ve sadece hasta olarak görüp, tedaviye muhtaç insan olarak görüp infazını durdurmak gerekir diye defalarca söylüyorum. Burada bir iyileştirme var, biz parti olarak bu yasanın arkasındayız, sonuna kadar arkasındayız; Ufak tefek elbette eleştirilerimizi de sıralarız. Mesela bu 70 yaşı bitirmiş kişilerin cezalarının iki yıldan dört yıla evde çekilmesi, 75 yaşın beş yıla çıkarılması, 80 yaş üzerinin altı yıla çıkarılması, bunlar gayet güzel. Doğum nedeniyle üç yıl yerine beş yıl uygulanması, 1/3 hapis cezasının infazının konutta görülmesi, çocuklarla ilgili düzenleme yapılması, çocukların korunması; bunların hepsi gerçekten çok iyi düşünülmüş, hesaplanmış, kitaplanmış ve huzurunuza getirilmiş.

Şimdi, buradaki ihtilaf gördüğüm kadarıyla Covid iznindeki eşitsizlik konusu, buradaki tüm arkadaşlar bu konuya odaklanmış vaziyette. Değerli arkadaşlar, bu konu tamamen çıkarılmış değil, gözden çıkarılmış, bir tarafa atılmış değil. Bu kadarını size söyleyeyim fakat derin bir araştırmaya, analiz yapmaya ihtiyaç vardı. Bunu inşallah eylül, ekim aylarında otururuz, etki analizlerini yaparız, inşallah, bu kanunu da çıkarırız diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.