KOMİSYON KONUŞMASI

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Teşekkür ederim Başkanım.

"Dağ fare doğurdu." diyebilir miyiz? Evet, deriz. Söze en sondan başlamak lazım ve acısı da bu. Ben bugün Bakanlıktan açık ve net olarak yapılan çalışmayı bekliyordum. "Şu kadar araziyi gezdik, şu kadar araziyi kontrol ettik ve şu kadar arazide don zararımız var." diye bunu beklerdim. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü gelmiş, bana hikâye anlattı. Benim hikâyeye ihtiyacım yok. Vatandaş bizden çözüm bekliyor, dertli. Lahanasını diken çiftçimizin lahanası dondan zarar gördü; Bakanlık uyurken mecbur kaldı üretimde kalması için, tekrar fidesi dikmesi gerekiyordu. Ben bunları beklerken ama biz bugün gene hikâye dinledik. Arkadaşlar, biz bunları biliyoruz zaten. Ben meslektaşınızım ve Sayın Engürülü karşımda benim ve geçen dönemde Bakan Bey'e de bütçe görüşmelerinde ifade ettim kuraklıkla ilgili. "Köy bazında biz kuraklığa şey aldık." diyor. Sayın Genel Müdürün bilmesi lazım, köyün iki tarafındaki parsellerde bir tarafı yağış alır, diğer tarafı almamış olabilir ve son dönemde bırakın onu, yan parsellerde dahi yağış olmuyor, kuraklıktan zarar görüyor ama siz köy bazında alırsanız, çiftçiyi tabii küstürürsünüz, sigorta yaptırmaz. Uyudunuz geçen dönem, Sayın Bakana söylediğimde "Ben bu talimatı vermiştim ama atlanmış." diyor. İnşallah, 2026 bütçesinde geldiğinizde ben bunun hesabını size soracağım; bakalım ne yaptınız, ne yapmadınız çünkü benim derdim üretici, efendi, milletin efendisi, köylü.

Şimdi, Tarım Reformu Genel Müdürüm anlattı "Şunu yaptık, bunu yaptık, işte, şunu bilgilendirdik, SMS attık." diye. Ya, SMS'i bırakın, siz Tarım Reformu olarak şu ana kadar Çiftçi Kayıt Sisteminde olan ve Çiftçi Kayıt Sisteminde olmayan arazilerden kaçar dekarda donla ilgili tespit yaptınız? Biz bunu bekliyorduk ve vatandaş da bunu bekliyor. Don ne zaman oldu? 10-11-12-13 Nisanda oldu. Ayın kaçı bugün? Mayısın kaçı olmuşuz? Haziran ayı gelmiş. Evet, 28 Mayıs, yarın 29 Mayıs. Arkadaşlar, ayıptır, günahtır; o çiftçiye yazıktır, efendiye yazıktır. O, alın teriyle üretimde kalmaya çalışıyor. Akıllanmadık herhâlde biz daha.

Sevgili Başkanım, değerli komisyon üyeleri; Covid dönemini yaşadık. Covid döneminde gıdanın ne kadar önemli olduğunu hep beraber gördük ve hatırlarsınız -çayda dahi- Covid döneminde özel izinle bölgelere gitmeyle ilgili izin verildi. Üretimde kalmaları için çiftçilere belge verildi; gittiler, tarlalarını ektiler, diktiler, bahçelerine baktılar. Yazıktır, günahtır. Şimdi diyor ki Sayın TARSİM Genel Müdürümüz: "Çiftçi sigorta yaptırmıyor veya işte, belli kısmı yaptırıyor." Ya, baktığınız zaman, arabalarına herkes kasko yaptırmıyor ama trafik sigortasını yaptırıyor ve kasko yaptırmak tamamen isteğe bağlı. Burada da ben tarım sigortasında bir kısmını yaparım, şunu yapmam. Bunu ben zorlayamam ki siz neyi zorluyorsunuz, zorlayamazsınız. Öncelikle, sizin zorlamanız gereken eksperleriniz. Şu ana kadar kaç eksperiniz var, ben merak ediyorum. Şu ana kadar kaç tane tespit yapıldı, merak ediyorum ve bunları bizim bugün burada dinlememiz gerekiyordu. Ben TARSİM'in geçmişini dinledim, hikâye dinledim. Ben TARSİM'i biliyorum zaten, vatandaş da TARSİM'i biliyor ama TARSİM'e öcü gibi bakıyor. Neden? Sizin geçmişte yapmış olduğunuz uygulamalardan. Siz muafiyet kesiyorsunuz; benim hasarım var yüzde 40, zaten yüzde 20'si gitti -yüzde 10, yüzde 20, değişiyor duruma göre- kalan kısım benim ödediğim parayla zaten örtüşmüyor. O zaman ben neden sigorta yapayım ki? Artı, diğer bir konu da "Çiftçi Kayıt Sistemi" diyoruz. Ya, bıktım, ağzımda tüy bitti geldiğimden bu tarafa. Aslında "TÜKAS" denilen sistem var Bakanlığın elinde; siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum, Tarımsal Üretim Kayıt Sistemi. Buradan gitseniz, bu çiftçiyi neden zorluyorsunuz? Neden sadece sisteme kayıtlı olanlar, ÇKS... ÇKS diye bir şey, artık zorunluluk da kalmadı son çıkardığımız kanunda. Siz çiftçinin ne kadar bahçesi olduğunu, ne kadar ineği olduğunu, ne kadar tarla bitkisi ektiğini görüyorsunuz, ne kadar traktör olduğunu biliyorsunuz, her şeyi biliyorsunuz ama burada işi yokuşa koşuyorsunuz. TARSİM'in burada yapması gereken, bir an evvel entegre olması o sisteme. Sistemi sen de biliyorsun, ben de biliyorum Sayın Genel Müdürüm, hepimiz biliyoruz. Bütün veriler sizin elinizde var mı? Türkiye'deki tarımın verileri var mı? Var. O zaman hâlâ daha biz neden Çiftçi Kayıt Sistemi'ne göre çiftçiyi sıkıştırmaya çalışıyoruz, ben anlamış değilim. Neden bu kadar işi yokuşa koşuyoruz, anlamış değilim.

Şimdi, diğer bir konu, Sayın Bakan çıktı, açıklama yaptı: "Çiftçimizin -kayıtlı, kayıtsız- bütün zararını karşılayacağız." Ben buna inanmıyorum. Bakınız Sayın Ök, gerçekler acıdır çünkü neden inanmadığımı da söylüyorum, yaşadığım gerçeği anlatacağım için Sayın Başkanım; ifade edeceğim kayıtlara geçsin diye. Geçmişte Trakya'da ayçiçeğiyle ilgili kuraklık oldu, iki yıl önce; ondan önce çayır tırtılı zararı oldu ve tarım ilçe müdürlükleri yine tuttular tutanaklarını ve hem çayır tırtılından zarar gören ayçiçeği üreticisinin zararı karşılanacaktı hem de işte, geçtiğimiz dönemde kuraklıkla ilgili... Ve kanun teklifi verdik biz burada, maalesef doğal afet olarak Trakya kabul edilmedi ve sonuçta geldim, elde var sıfır. Çiftçi sadece imza attığı kâğıtlarla baş başa kaldı, bir kuruş ödeme yapılmadı. İnşallah, aynı mağduriyet bu yıl bu şekilde olmaz. Ben sadece fotoğrafı ortaya koyuyorum, hem iktidar milletvekillerinin hem muhalefet vekili olarak bizim görevimiz o çiftçilerin hakkını savunmak. Sizler de bölgenize gittiğiniz zaman siz de karşılaşırsınız. Şimdi Sayın Tüfenkci ayrıldı, Malatya'ya gittiği zaman Malatya'daki kayısı üreticisi onu bekliyor dört gözle, acaba ne olacak?

SEYİT TORUN (Ordu) - Fındık da bekliyor.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Şimdi, Seyit Torun burada, fındık bekliyor. Gidecek Rize'ye, çay bekliyor; Trakya'dakiler aynı şekilde, Manisa'ya gidiyorsun, Manisa'da üzüm...

CAVİT ARI (Antalya) - Antalya'yı unutmayalım.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Hepimizin Sultan üzümü vardı, Sultaniye'miz vardı, Sultaniye üzümü bekliyor. Türkiye'nin her yerinde... Ben geçen toplantıda da ifade ettim, sadece bizim lokal ziyaretlerimiz çözüm olmaz. Türkiye'nin 7 bölgesinde şu anda hasar var mı Sayın Genel Müdürüm?

TARSİM GENEL MÜDÜRÜ BEKİR ENGÜRÜLÜ - Var.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Var, değil mi? O zaman bizim Komisyon olarak tüm 7 bölgeye bakarak bu işi çözmemiz gerekiyor çünkü şu andaki o yelpaze tüm ürünlerde var. Şimdi, Karadeniz'e gidiyorsunuz; Ordu'da fındık, çay hakeza. Aşağıya geliyorsunuz, üzüm; öte gidiyorsunuz, ceviz; beri geliyorsunuz, Çorum'da ceviz ile badem. Yani Akdeniz ikliminin olmadığı zaten ortaya çıktı, tüm Türkiye'de şu anda bu sıkıntı var ve küresel iklim krizi var diyoruz ama kimse bunun farkına varmadı. İşte, geldik, şimdi dayandık, sıkıntı burada ama geldiğimiz noktada maalesef, TARSİM Genel Müdürümüz 20 milyar 281 milyon 496 bin 336 liralık bir hasar tespiti... Bana göre öncesi Hatay'da, Mersin'de ve Adana'da o erken zamandaki don zararlarıyla ilgili rakam mı? Ben merak ediyorum, bu ödenen rakam oradaki 1 milyon 112 bin 174 lira 123 kuruş, onlar mı yoksa şu andaki son tespitlerle çiftçiye ödenen ön ödemeler mi bunlar, onu da merak ediyorum çünkü Mersin Vekilimiz burada, o da birazdan bahsedecek; Mersin'de çiftçilerin limon bahçeleri gitti, portakal bahçeleri gitti. Şimdi, geldiğimiz noktada, rakamsal olarak baktığımız zaman, değerli arkadaşlar, tarımsal hasılanın yüzde 20'sini oluşturan meyvecilik sektörünün 14 milyar dolarlık katma değeri varmış; ben söylemiyorum, TÜİK rakamları söylüyor bunu. Bu alanda yüzde 10'luk zarar olduğu zaman, 14 milyar dolarlık katma değerin meyvedeki zararı yüzde 10 olduğu zaman tam 1,4 milyar dolar benim ülkem para kaybetmiş. Yine, yüzde 20 ise bu zarar 2,8 milyar dolar yani rakamın ne kadar büyük olduğunu kimse şu anda bilmiyor. Ben Bakanlığın da bunu bildiğini düşünmüyorum çünkü görünen tabloda bugün Komisyona gelirken böyle objektif, net rakamlarla gelinmesi lazımdı. Ben merak ediyorum, eğer bugünkü sunum buradaki bütün milletvekili arkadaşlarımın vicdanlarını rahatlattıysa diyecek sözüm yok ama ben bugün vicdanen rahatsızım, mutlu değilim, huzurlu değilim çünkü bu konularla ilgili, donla ilgili, nisan ayından bu tarafa bir buçuk ay geçmiş, Bakanlık sahada ama bir arpa boyu yol almamışız şimdi baktığınız zaman. Veri lazım, veri, ne kadar veri... Az önce bahsettim, 14 milyar dolarlık ihracat rakamımız olan meyvede yüzde 10 olduğu zaman 1,4 milyar dolar zararım var benim. Şu anda ülkenin kaybettiği ne? Diyecekler ki "İşte, daha belli ürünlerde hasat olmadı, şu olmadı, bu olmadı." Arkadaşlar, bazı ürünler komple bitti, görüyorsun, cevizde şey kalmamış veya üzümde çiçeklerle beraber o şeyler olduğu gibi bitmiş. Şimdi, bunları görüyorsak ve bunlara da hâlâ çözüm bulamıyorsak en büyük problem bu.

Şimdi, başka bir soru daha; kayıt sisteminin dışında sigortalı olarak kaç dekar alan yapıldı? ÇKS diyorsunuz, sigortalı olarak TARSİM'e yaptırılan alan ne kadar, onu merak ediyorum. Bir de Türkiye'deki tarım arazisi ne kadar?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - ÇKS'de mi?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - ÇKS'den giderseniz, zaten Sayın Ök, yanlış gidiyorsunuz. Bakınız, ben kasko yaptırırken aracıma hiçbir şey sormuyor; istediklerini istiyor senden, plakanı verirsen, artı, adam şeyine bakıyor, istediğin klozlara bakıyor. Ben sigorta yaptırmak istiyorum ama işte diyor ki Sayın Genel Müdür: "Bizim TARSİM'deki fiyatlarımız düşük." Zaten Bakanlık bu işi niçin yapıyor? Bizim de destek verdiğimiz, çiftçimizi ayakta tutmak için. Kâr gütmüyorsa... Ben merak ediyorum şimdi, bizim en çok konuşulanlardan bir tanesi, hepimizi de üzen, milletvekili maaşları. Şu anda Yönetim Kurulunun aldığı aylıkları ve Genel Müdürün aldığı aylığı merak ediyorum o zaman ben de baktığınız zaman çünkü bizi devamlı vuran, işte "Milletvekilleri şu kadar maaş alıyor, şunu yapıyor, bunu yapıyor." Ama aldığımız maaşın da hakkını vermemiz lazım. Benim şu anda, değerli arkadaşlar, Tekirdağ'dan tutun Kars'a kadar, Ordu'dan tutun Hatay'a kadar tüm çiftçilerimin hakkını savunmam gerekiyor. Bunun için de biz buradayız ama gelinen noktada her zaman yaşadığımız sıkıntıyı yaşadık yine bugün. Yani ben saat 15.00 itibarıyla -öncesinde geldim Komisyona- merakla sunumları bekledim. Sunumlar da dediğim gibi, maalesef, hayal kırıklığı oldu. Sayın Başkanım, sizden istirhamım, bundan sonraki gelecek arkadaşların buraya gelirken daha donanımlı olması konusunda uyarılması.

BAŞKAN ADEM KORKMAZ - Bir söz hakkı verelim isterseniz.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Bitireceğim Başkanım, bitireceğim.

Onun ötesinde, TARSİM'in yapısının kâr gütmediğini kendiniz ifade ettiniz. Eğer kâr gütmüyorsa bizim o zaman bu yapıyı daha da iyileştirmemiz lazım. Şimdi, ayçiçeğindeki kuraklığı nasıl aldırabildiysek, diğer ürünlerdeki kuraklığı Meclisin baskısıyla aldırıyorsak yine, hep beraber bu Komisyondan çıkacak güzel sonuçlarla beraber şu TARSİM'in yapısını iyileştirelim çünkü ÇKS'den işi ayırarak bütün o kayıtlı sistemdeki çiftçilerin o şeye bakmadan... Çünkü şimdi diyecek ki "Desteklemeyi biz şeyden veriyoruz, ÇKS'ye kayıtlı..." Arkadaşlar, ÇKS'yi biz geçen dönem şeyden çıkardık zaten, yeni sistemde istediği zaman çiftçi gidip onu kaydettirebiliyor. Burada önemli olan özendirmek, özenmesi. Çiftçiyi bu işe yönlendirmek gerekiyor. Onu da eğer siz dediğiniz gibi primleri ucuzsa... Bana göre primler ucuz değil. Geçtiğimiz hafta ben Amasya'daydım, Amasya'daki bir hanımefendinin de Komisyona çağrılması konusunda isim de belirttim, ismini hatırlayamıyorum, bakmam lazım.

REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Ayşe...

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Ayşe Hanım, evet, Amasya Vekilimiz de burada. Ayşe Hanım "Benim seram var, zar zor sera yaptım 4,5 dekar büyüte büyüte, çalışarak ama sigorta yaptıramıyorum. Sigorta yaptırdığım zaman, ben zarar görmediğim zaman benim bütün kârımı götürüyor." diyor. Şimdi, onu da o zaman tartışmamız lazım. Bir yerde bir yanlışlık var yani sigorta ettiren arkadaşları da öldürmememiz lazım. Burada eğer Bakanlık... Ne güzel diyorsunuz işte "Yüzde 65 destek verdik, yüzde 35 destek verdik, yüzde 5 şunu yaptık, bunu yaptık." Ama demek ki bir yerde eksik var Sayın Genel Müdürüm, o eksiği yapmamız lazım. Tarım Reformunun da bir an evvel kendine yeni bir yapı olarak çünkü desteklemeleri siz ödüyorsunuz ama buradaki destekleri öderken son çıkan kanunda biz ÇKS'den bunu kurtardık. Çiftçinin burada beyanı önemlidir. O beyanlara göre desteğin ödenmesi ve sisteme alınması gerekiyor ve onu da bırakınız, zaten sizin elinizdeki TÜKAS Tarımsal Üretim Kayıt Sistemi'nde her şey var. Yani neden dolanıyoruz, ben merak ediyorum. Ben diyorum ki Sinop'a gitmek istiyorum, beni neden Ağrı üzerinden Sinop'a gönderiyorsunuz, merak ediyorum. Burada yolu kestirmeden gitmek varken bunu yapalım, çözüm bulalım arkadaşlar, çözüm. Parlamentonun görevi çiftçinin veya vatandaşın sorunlarına çözüm bulmak, kanun yapmak. Bizim yaptığımız kanunların işi engelleyici değil, işi daha çok kolaylaştırıcı olması lazım vatandaşın, halkın nazarında ama biz bir şeyler yapıyoruz fakat ondan sonra sonuç yine sarmal.

Bakınız, bu kanun teklifini çıkardık desteklemelerle ilgili. Şimdi, hâlâ TARSİM diyorsa bana "ÇKS'den gidecek." diye, ben bu sefer çıldırıyorum. Sayın Başkan, arkadaşlar; o zaman biz neden çalıştık geçen dönem? Sayın Tüfenkci, siz de vardınız geçen dönem, o zaman neden çıkardık bu kanunları ki?

Şimdi, burada bir eksiklik var. Bundan sonraki gelişte, inşallah, diğer kurumların yetkilileri gelirken Komisyona, geçmişte bütçeye nasıl geliniyorsa, işte, bu Cumhurbaşkanlığı sisteminin bize verdiği şu andaki bu sıkıntı aslında, geçmişte bakanların güvenoyuyla ilgili sıkıntısı vardı, bürokratların korkuları, kaygıları vardı, Parlamentoya gittiği zaman hesap verme yeri olarak görülüyordu burası ve bana göre burada biz kendimiz hesap sormuyoruz. Biz kimin için hesap soruyoruz? Bizi buraya gönderen vatandaşımızın hesabını soracağız. O bizim görevimiz arkadaşlar.

Onun için ben sözümü uzattığımı biliyorum, uzadı, kusura kalmayın ama ben bugün farklı şeyler beklerdim. Çiftçinin neden üretimden çıktığını, neden bir Hollanda büyüklüğünde tarım arazisinden çıkıldığını, artı, çiftçinin borcu 2002'de 1,2 milyon lirayken şimdi 2,5 milyarlara nasıl geldiğini ve Ziraat Bankasının -geçmişte de ifade ettim, ben bugün de burada kayıtlara geçmesi için Sayın Başkanım, bunu da hep beraber belki rapora da yazacağız- çiftçilerin diğer özel bankalara olan borçlarının... Nasıl bir ara futbol kulüpleriyle ilgili bir çalışma yaptılar "Yapamazsınız." dedik ama BDDK'dan döndü sonra, asıl Ziraat Bankasının kurucu felsefesindeki çiftçiyi desteklemesi konusundaki o yapısına uygun bir şekilde diğer özel bankalardaki borçlarını Ziraat Bankasında kabul ederek tek bir çatı altında borçların yapılanması gerekiyor ve faizlerin düşürülmesi gerekiyor.

Ben bugün beklerdim ki Tarım Reformu Genel Müdürlüğümüzden "Bu çiftçilerimizle ilgili bizim çalışmamız vardı Sayın Komisyon üyeleri, çalışmamız şudur..." şeklinde demesini beklerdim. Ziraat Bankasına olan bu zirai donla ilgili zarar gören çiftçilerimizin borçlarını sıfır faizle öteledik, iki yıl ödemesizdi, artı çünkü zarar gören çiftçiler sadece bu sene zarar görmeyecek, seneye de zarar görecek bazı ağaçlarda, ürünlerde, bu şekilde iki yıl faizi öteledik. Yine, aynı şekilde "Hayatta kalmaları için kendilerine ilave krediyle ilgili Tarım Reformu olarak, Bakanlık olarak biz bu çalışmayı yaptık." demesini bekliyordum ama maalesef dağ fare doğurdu, hiçbir şey yok. Yine, ben sonunda çiftçi kaderiyle baş başa kalacak diyorum.

Hepinize tekrar teşekkür ediyorum, sabrınızı zorladım ama biraz gerçekleri de ifade etmemiz gerekiyor.

Sayın Tüfenkci'nin Malatya'ya gittiği zaman, Malatya çiftçisi ona soru sorduğu zaman ona net bir cevap vermesi lazım. Benim Tekirdağ'a gittiğim zaman buna net cevap vermem lazım. Adana'ya gittiği zaman Ayhan Barut'un, Ordu'ya gittiği zaman Sayın Seyit Torun'un, bütün arkadaşlarım, sizlerin de kendi illerinize gittiğiniz zaman buradan bir sonuç beklentisi var insanlarda ama maalesef, bir buçuk aydan bu tarafa daha biz bir sonuç alınmadığını görüyoruz, üzüldüm, içim acıyor. İnşallah, bugün bu ders olur, hızlı bir şekilde biz bir reaksiyon alırız ve çiftçimize üretim yapması için ön ödemelerle ilgili çalışmalar bir an evvel başlar diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ederim.