Komisyon Adı | : | (10/2608,2609,2610,2611,2612,2613) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Sigortaları ve Doğal Afetler Daire Başkanı Kamil Özdemir ile Tarım Sigortaları Havuz İşletmesi Anonim Şirketi Genel Müdürü Bekir Engürülü tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 28 .05.2025 |
AYHAN BARUT (Adana) - Başkanım, teşekkür ediyoruz sunumlarınız için.
Önemli bir Komisyon, sondan başa doğru gitmek istiyorum. Son TARSİM'i konuştuk, ondan öncesi de Tarım Reformu Genel Müdürlüğüyle ilgili.
Bekir Bey'in gözünden TARSİM'i dinledik, bir de bizim gözümüzden, hem çiftçi gözü hem de çiftçi vekil olan bir arkadaşınızın gözünden sizinle sorunları paylaşmak istiyorum. Öyle bakalım ki sizin de biraz önce söylediğiniz gibi çiftçi bakış açısıyla TARSİM nasıl orada.
Yıllardır meslek örgütlerinde çalıştım ziraat mühendisleri odasında, Mecliste Tarım Komisyonu üyesiyim, çok sayıda soru önergesi, araştırma önergesi, basın bülteni; en çok da gelen şikâyetler üreticilerden TARSİM'le ilgili ama ilk defa sizinle, nihayetinde Allah'a çok şükür bir TARSİM yetkilisiyle karşı karşıya geldik. En azından dertlerimizi, sorunlarımızı direkt size aktarma şansı bulduk çünkü Meclisten sesleniyoruz, basından sesleniyoruz, sorunlara pek çare, çözüm bulamıyoruz. Dolayısıyla, biz TARSİM'i aslında çok önemsiyoruz, işleyişi düzgün olursa aslında muazzam bir katkı sunacağını düşünüyoruz ama derdimiz burada bağcıyı dövmek değil üzüm yemek, TARSİM'i işlevsel hâle getirmek lazım. Siz her ne kadar parlak bir şekilde anlattıysanız da fiilî durumda yaşanan sorunlar oldukça fazla.
Örneğin, son afet çok büyük bir afet yani neredeyse -maddi anlamda söyleyeyim, manevi anlamı çok tabii ki ayrı bir şey- 6 Şubat depreminin verdiği felakete, maddi felakete yakın bir felaketle karşılaştık. Gerçi siz TARSİM'de 21 milyar zarar olduğunu söylediniz de ülkede yüz milyarlarca liranın üzerinde olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili bir bilgi de bize henüz daha aktarılmadı.
Bu son afette TARSİM olsun olmasın aslında üreticinin zararının karşılanmasını biz defalarca gündeme getirdik. Bu anlamda, TARSİM konusunda kapsayıcılık açısından da üretici lehine de düzenlemelerin yapılmasını gerçekten talep ediyoruz. TARSİM ücretleri gerçekçi değil üreticilerin arasında çoğunluğu bundan kaçınıyor. Siz aslında "Az kişi yapıyor, ondan dolayı yüksek görünüyor." dediniz ama TARSİM'in uygulaması da işlevsel değil. Niye? Uygulanan metot, yönetim, yöntem hepsi farklı bir hâlde ve karmaşık duruma sokuyor. Sıcak veya don veyahut dolu, fırtına gibi afet yaşanıyor, bahçede, ağaçta ürün dökülüyor, meyve buna dâhil edilmiyor. Siz biraz önce söylediniz ya "Çiçeği görmediğimiz için dâhil edilmiyor." ama bu bir çiçek açacak. Örneğin, bölgemizde 20-25 Şubat tarihlerinde bir don yaşandı, Çukurova için söylüyorum, Akdeniz Bölgesi için söylüyorum, çok müthiş bir dondu, narenciyeye çok büyük bir zarar verdi. Hissedileni eksi 10-11 dereceydi, hiç yaşamadığımız bir donu yaşadık. İki tane büyük engelle karşılaştık. Birincisi: "Efendim, niye 1 Martta olmamış don?" Ne yapalım, yukarıdakiyle sözleşmemiz mi var? Keşke hiç don olmasaydı da TARSİM'in kapısını çalmasaydık. 1 Marttan önce oldu, 1 Marttan sonra olmayla ilgili bir sözleşme yok. İkincisi: "Meyve değilmiş, çiçek yokmuş üzerinde." Dolayısıyla, TARSİM'in bu şekilde... Ya da ağaçta, çiçekte meyve dökülüyor, kalan ürün üzerinden daha sonra hasar tespiti yapılıyor. Bu da doğru bir yöntem değil, burada üretici çok mağdur oluyor.
Banka ve kooperatiften kullanılan krediler için de TARSİM zorunluluğu getiriliyor ancak hasar tespiti için eksperler çağrılmalarda geç kalıyorlar. Tuttukları raporlar da gerçekçi değil yani ovada pratikte çiftçinin yaşadığı, üreticinin yaşadığı gerçeklerle örtüşmüyor. Yüzde 40 hasar oluşuyor ama ağacın üzerinde meyve varsa neredeyse sıfır hasar çıkıyor. Yani tarım eksperleri bu anlamda bilimsel ve fiilî durumlara göre hareket etmemiş oluyor. Bu da üreticiyi çok mağdur ediyor, kendi belirledikleri şablonlar üzerinden hareket ediyor, çok bürokrasi uygulanıyor yani tabiri caizse kılı kırk yarıyorlar, tuttukları hasar tespit oranlarında da hepsinin ayrı ayrı düşünceleri var, bunların hepsi birbiriyle çelişiyor. Sonuçta ne oluyor? Sonuçta mağdur olan üretici oluyor.
Sayısal olarak da şunu söylemek gerekiyor: Türkiye'de bilinen bir ÇKS kaydına göre 2 milyonun üzerinde çiftçi kaydı var, 2 milyon 100 bin gibi ama Bakanlık kayıt sistemlerine göre yaklaşık 2,9 milyon civarında tarımsal destekten yararlanan çiftçi var. Sadece ne kadarını yaptırıyor biliyor musunuz? 1 milyon kişi yaptırıyor, o da zorunluluktan yaptırıyor. Prim tutarları, miktarları çok yüksek, ne kadar derseniz deyin daha az... "Çiftçi vadinin içerisinde don görmeyen yere şey yaptırmıyor ama don gören yere yaptırıyor." diyorsanız siz devletseniz "Devletiz." diyorsunuz, "Kâr amacı gütmüyoruz." diyorsunuz, o prim düşük olmak zorunda, düşük olmalı. Tarımın başka koruyucusu, kollayıcısı yok ki, tarım rekabete terkedilemez ki, özel sigorta şirketi değilsiniz ki tabii ki tarımın lehine bunları düzenlemiş olacaksınız.
Çukurova için donun üzerinden üç buçuk ay geçti, martta Ege Bölgesi'nde oldu, 10, 11 ve 12 Nisanda da Türkiye'nin her tarafında oldu, 65 civarında ilde oldu, şu ana kadar somut, çiftçinin eline verilerle geçen Tarım Bakanlığından olsun, Tarım Reformundan olsun -belki TARSİM, siz kısmen yaptığınızı söylüyorsunuz- henüz bir zarar ziyan, bir tablo, zararın büyüklüğü ne kadar belli değil, bildiğimiz bir şey yok. Dolayısıyla, TARSİM uygulamasında üretici lehine yeniden bir düzenleme yapılması gerekiyor Bekir Bey. Yani tarım sigortasını çiftçinin yapabilmesi için, önümüzdeki yıllarda dondan, doludan, sıcaktan, poyrazdan kurtarılması için sizin bu tarım sigortasında, TARSİM'de köklü bir şekilde değişiklik yapmak gerekiyor; günün koşullarına, gerçeklerine ve çiftçi şartlarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Geçen yıllarda söylediğiniz narenciyedeki sıcakla ilgili, bizatihi benim kendi narenciyelerim de var, o işin içerisindeydim; yaptınız ama iki sene sonra yaptınız; o ilk senedeki zarar ve ziyanların hepsini, maalesef, çiftçi sinesine çekti. Birçok eksiklikler var teminatlarda, say say bitmez; kapsamları genişletilmeli, poliçe fiyatları uygun hâle getirilmeli. Sizin söylediğiniz uygun olmuş olsaydı "Ucuza yapıyoruz." dediğinizde bütün çiftçi TARSİM yaptırmaktan vazgeçmezdi ya da kaçmazdı. Dolayısıyla, demek ki pahalı geliyor. Bunlarda lütfen bizleri de çağırın. Tarım Komisyonu var Türkiye Büyük Millet Meclisinde, partilerin tarım komisyonu var; bu tür görüşmelerinize çağırın, bizleri de çağırın, bizler de sizlere görüş bildirelim. Burada amaç eğer TARSİM devlet sigortasıysa, kamuysa çiftçi de bu devletin öz evladı; çiftçi üretmezse, üretemezse aç kalırız, kıtlık yaşarız. Onun için, burada amaç çiftçiyi desteklemek olmalı diyorum. TARSİM'le ilgili söyleyeceklerim bunlar.
Tarım Reformuyla da ilgili bir şey dikkatimi çekti. "Dona karşı hızlı bir şekilde sahada aksiyon alıyoruz." dedi Kamil Bey. Ben nasıl hızla aksiyon aldığınızı merak ediyorum yani biraz önce söyledim, üç ay, üç buçuk ay geçti. Türkiye'deki donun üzerinden de 10-11-12 Nisan; bu Don Komisyonu kuruldu, bu Don Komisyonu bile gecikmeli kuruldu. Şu anda hâlâ alana çıkmış değiliz. Çiftçi şu anda sökeceği ürünü dondan zarar gördüyse -sebzesi, ne bileyim ben, işte, meyvesi vesaire- hepsinin yerine ya yenisini dikti ya da kuruyanları kaldırdı, attı. Nasıl bir hızla aksiyon aldınız? Sayın Cumhurbaşkanı çıktı, bir konuşmasında dedi ki: "TARSİM'li olanın, olmayanın zararını telafi edeceğiz." Güzel bir yaklaşım ama TARSİM'li olmayanın eline şu ana kadar geçmiş bir veri, bir para, maddi zarar ve ziyana karşı bir şey yok ve üstelik de Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurmuş olduğu bu Don Komisyonu araştırma komisyonudur, herkes bizi dört gözle bekliyor, sanki zararlarını telafi edecekmişiz gibi bekliyor. Yani sizin görevlerinizi, Tarım Bakanlığının görevlerini sanki biz yapacakmışız gibi de bir algı var. Böyle bir aksiyon... Ne yaptınız mesela yani ne yaptınız? Geçmiş yıllara göre bu dönemdeki en ağır don afetini yaşadık. Ne yapıldı ortada? Sadece ilçe müdürlükleri bir imzalı dilekçe aldı, onun dışında hiçbir tane... Ben Adana'da dondan, zarardan... Belki TARSİM bir şeyler yapmıştır, bilmiyorum Adana'da var mı? TARSİM'in söylediği rakam da çok ufak, 21 milyar. Biraz önce söyledim, mesela siz ne yaptınız? Yani bir tane zararını ödediğiniz çiftçi var mı? Yok. Adana'da yani güney illerde Adana, Mersin, Osmaniye, Hatay'da, 20 Şubat ile 25 Şubat arasında yaşandı, üç buçuk ay oldu; daha bir arpa boyu yol gitmemişiz yani anlatabiliyorum değil mi Saygıdeğer Müdürüm? Dolayısıyla, bununla ilgili elinizde bir şey varsa öğrenelim. Bir de "65 ilimizin 34'ünde yoğun çalışmalar yapıyoruz." dediniz. Dona karşı biz ilk toplantıda da söyledik; bu donu siz çıkardınız demiyoruz, tabii, bu doğal afet olayı, bu ne ilktir ne de son olacak. Belki de önümüzdeki sene bir daha olacak, bir daha olacak. Önümüzdeki yıllardaki don afetinden daha az nasıl etkilenebilirize karşı elde bir enstrüman var, don kırıcı pervaneler, o da belli bir dereceye kadar çalışıyor, böyle eksi 2-3 dereceye kadar çalışıyor. 45 dekara bir tane don pervanesi geliyor, maliyeti 50 bin dolar. Şimdi, siz "Yüzde 25'ini, 30'unu destek veriyoruz." diyorsunuz. Ne yapar ki yüzde 25'i, 30'u? Yani don kırıcı pervanelerin daha geliştirilmesi için eksi 10 dereceye kadar koruyacak bir sistem, yatırım, uygulama, araştırma yaptınız mı? Demek ki bu da yani... Örneğin, Çukurova'da don kırıcı pervaneler bahçelerde oldukça yaygın, birçok çiftçi yaptırmış; önce devlet desteği yokken de yaptırmış, şimdi varsa kısmi miktar, yine yaptırmış ama yine büyük alan etkilendi. Bunun da daha ileri boyutu var mı ve bu yüzde 25-30 destekle bu iş olmaz. Yani araştıracaksak... Önümüzdeki yıllardaki dondan daha az etkilenilmesi için gerçek bir çözüm bilim insanlarıyla olur, üniversitelerle olur, AR-GE'lerle olur ve çiftçiye bu anlamda yüzde 100 destek vermekle olur yoksa bir çiftçi o malını sigorta yaptırmaktan niye kaçınsın ki? Malı kurudu, gitti; 100 dönümü olanın 100 dönümü gitti, 200 dönümü olanın 200 dönümü gitti. Siz bunu devlet olarak teşvik etmelisiniz yani bu yüzde 25-30 desteğin de yetersiz olduğunu da belirtmek istiyorum. Şimdilik söylemek istediklerim bunlar.
Teşekkür ediyorum.