KOMİSYON KONUŞMASI

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Öncelikle ben bir süre ayrılmak zorunda kaldım, Genel Kurulda bir konuşmam vardı. Bu maddeyle ilgili dün de kısmen belirtmiştik, aynı zamanda genel değerlendirme yaparken de Avrupa örneklerinden bir kısım değerlendirmede bulunmuştum. Bu Avrupa örneklerini biraz detaylandıracağım ama tekrar ediyorum: Mesele caydırıcılıksa caydırıcılık trafik cezalarının had safhada arttırarak olmaz, had safhanın çok daha ötesinde olmaz. Bunun ekonomik, sosyal, altyapısal, psikolojik birçok yönü vardır, bu yönlerle yaklaşmak lazım. Aynı zamanda, biz vergi konuştuğumuz zaman yıllardır şunu savunuyoruz, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması yönünde biz bir teoride bulunuyoruz. Aynı zamanda bunun trafik cezaları için de uygulanması gerektiğini söylüyoruz.

Şimdi, Avrupa örneklerinden mesela Finlandiya'da, Almanya'da, İsviçre'de uygulanan bir sistem var, Avrupa'nın birçok ülkesinde uygulanan bir sistem var. Mesela, Finlandiya'da "günlük gelir temelli ceza" diye yani "day fine" diye bir sistem uygulanıyor. Bu, kişinin günlük kazandığı miktarın bir kısmına orantılı olarak hesap edilen bir miktar. Örneğin çok kazanan bir iş insanı bir trafik cezası, hız ihlalinden kaynaklı bir trafik cezası yediğinde 6 bin-10 bin euro gibi bir ceza alabiliyorken asgari ücretli bir çalışan 150-300 euro civarında bir cezayla karşı karşıya kalabiliyor. Yani burada aslında doğrudan kişilerin gelir durumuna göre, ekonomik durumuna göre, sosyal durumuna göre bir hesaplamadan söz ediyoruz. Bunu niye söylüyoruz? Çünkü ekonomik durumu çok çok iyi olan biri için hız sınırını, limiti, ceza miktarını ne kadar belirlerseniz belirleyin bir önemi yok çünkü o kendince bunu da satın alabileceği bir husus olarak görebiliyor yani satın alınabilecek bir ceza olarak görüyor; bu algıyı değiştirmek lazım. Dolayısıyla, kişilerin "Ben 200'le de giderim, gerekirse -atıyorum- 30 bin de öderim, 200 bin de öderim, umurumda değil." yaklaşımını kırabilecek, kişilerin ekonomik ve sosyal durumunu esas alabilecek bir yaklaşımla cezaların yeniden belirlenmesi gerekiyor. Tekrar ediyoruz: Bu miktarlar belirlenirken bir önceki uygulamadan, kanuni düzenlemeden daha farklı bir yönteme gidilmiş ama miktarlar belirlenirken aşırı yüksek, toplumun, Türkiye toplumunun önemli bir kesimin yoksul olduğu, hele hele önemli bir kriz sürecinden geçtiği bir süreçte...

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Hep yoksullar niye cezaya düşüyor, onu anlamıyoruz ya! Yoksullar belki hiç cezaya düşmeyecekler, kurallara çok uyacaklar. Niye hep yoksullar düşüyor?

İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Adamın arabası 100 bin lira ne yapacak?

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Dikkat edecek o zaman, ödeyecek işte onu.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Mikrofonunuzu açtım Sayın Bakanım, eğer hepsine cevap verecekseniz buyurun.

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Şimdi, efendim, söz almışken ben şunu söyleyeyim...

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Yani son cümlemi söylüyorum Sayın Bakan.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Vekilimiz, tamamlasın, bitirsin Sayın Bakanım.

Sayın Uçar, bitirin, Sayın Bakanımız cevap versin.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Bakanım, özetle, az kazanandan az vergi alabiliyorsak aynı şekilde ekonomik ve sosyal durumuna göre yeni bir hesaplama...

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Ya, bu vergi değil, bu suç ve suçun karşılığı.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Bu vergi değil, evet, suç ve suçun karşılığı ama "Cezayı satın alabilirim." mantığından çıkarmak lazım.

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Suç ve cezada eşitlik olması lazım yani ceza hukuku açısından diyorum.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Bence bu kanuni düzenlemeyle toplum fahiş miktarlarla resmen cezalandırılıyor. Yeni bir vergisel kazanca da yol açmamak gerekiyor.

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Şimdi, efendim, soruların bir kısmına ben cevap vereyim, bir kısmına Sayın Vekilimiz cevap versin.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Tamam, olur.

Buyurun.

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Şimdi, radar tespit cihazlarının yasaklanması meselesi. Değerli Başkanım, sayın milletvekillerim; biz şu anda bir aplikasyon üzerinde çalışıyoruz, bitmek üzere. Biz vatandaşa şunu yapacağız: "Siz Ankara'dan Konya'ya seyahate niyetlendiğinizde o aplikasyona girdiğinizde aplikasyon size şunu söyleyecek, diyecek ki: 'Ey vatandaş! Ankara ile Konya arasında 10-12 noktada radar var; lütfen hızınızı düşürün, radara düşmeyin!' Ama noktasal olarak radar, işte, Kulu'nun girişinde, 2 kilometre kala demeyecek." Bizim yasakladığımız şey: Noktasal tespit. O zaman hiçbir manası olmaz. Adam noktasal olarak oraya geldiğinde hızını limitin altına düşürür, geçince yine diğer istediği hıza çıkar. Burada biz "caydırıcılık" dedik ya, bu yasanın getirilmesinin en büyük özelliği caydırıcılık. Biz vatandaşımıza zinhar tuzak kurmuyoruz, zinhar. Şu anda zaten kursak, mahkemeler iptal etmek için bekliyor, birçoğunuz avukatsınız. Tuzak yok, şu anda zaten ilan etmek zorundayız ama biz bunu daha ileri ileriye taşıyoruz. Aplikasyonda vatandaşımıza kesinlikle diyeceğiz ki: "İstanbul ve Ankara arasında 80 noktada radar var, aman dikkat, aman dikkat!" Ama "Bolu'ya 1 kilometre kala radar var." demeyeceğiz. Vatandaş her an bir korku içerisinde ama her an da bir ümitle yaşayacak. Böyle bir sistem üzerinde çalışıyoruz.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Korku iklimi, vatandaşı korkutacaksınız ama...

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Ama hayır, korkutmayacağız, korkutmayacağız.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ya sanki korkudan öldürecek bizi yani.

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Buna ne deniyormuş Albayım? Siz söyleyin.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Korku iklimine mi devam edeceksiniz Sayın Bakan?

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Hayır, hayır; zinhar, zinhar Sayın Vekilim.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun, mikrofonunuzu açtım.

JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI TRAFİK DAİRE BAŞKANI ALBAY TOLGA ÇEMREK - Sayın Vekilim, Sayın Bakanımızın söylemiş olduğu "Algılanan yakalanma risk duygusu." dediğimiz bu şey, uluslararası literatürde de geçen, vatandaşa karşılaşabileceği bir durumla ilgili öncesinde haber vermek. Yapmak istediğimiz şey de bu aplikasyon. Bu aplikasyonla da biz vatandaşlarımıza gidecekleri güzergâh üzerindeki radar sayısını vereceğiz ama yerlerini vermeyeceğiz. Bu zaten dünya genelinde...

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Bu da uluslararası standartlara uygun Sayın Vekilim, hiç merak etmeyin.

Efendim, bir de esprili bir konu var, onu da anlatayım.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Buyurun.

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Geçen sene bayramda Düzce'ye yakın bir noktada şoförler birbirini uyardılar işte...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Ama trafik ceza yazdı uyarana.

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - Efendim, şimdi onu anlatacağım.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - İptal ettiniz değil mi Sayın Bakanım?

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI MÜNİR KARALOĞLU - "Aman dikkat et, radar var!" diye uyardı, polisimiz de orada ceza yazdı vatandaşa. Biz Bakanlıkta Sayın Bakanın Başkanlığında toplandık, bunu değerlendirdik "Ya, vatandaşa teşekkür etmek lazım. Hızını düşürtmüş, niye ceza yazıyoruz?" dedik. Cezaları kaldırdık efendim, o cezalar daha sonra silindi, vatandaşa da teşekkür ettik. Yani birbirinizi uyarın yeter ki kaza olmasın; bizim anlayışımız, bakış açımız o.