Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven ve Çorum Milletvekili Yusuf Ahlatcı ile 143 Milletvekilinin Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3138) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 28 .05.2025 |
SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Başkanım, sizi ve şahsınızda komisyon üyesi olan, olmayan milletvekili arkadaşlarımı ve değerli bürokratları sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.
Beş saat bekleyip beş dakikalık konuşma... Ama bize -bazen- isim sırasına veya soyad sırasına göre söz verildiğinde de talihsiz bir isim ve soyad, il sırasına göre verildiğinde baktığımızda "T" harfi de sonda... Komisyon üyesi olmadığımız için de şimdi de geç söz alma durumunda kalıyoruz. Ben de süreye uymaya çalışacağım. Niye geç söz almanın zararından bahsediyorum? Çünkü konuşulacakların çoğunu milletvekili arkadaşlarımız söylediler. Biz avukatlar çokça yaparız, benden önceki meslektaşımın anlatımına katılıyorum deriz; büyük çoğunlukla, hemen hemen hepsine aynen ben de katılıyorum. Ama ben de öncelikle şunu söylemek istiyorum Başkanım: Düzenleyici etki analizi raporu... Kanunlar ve Kararlardan alınmamış, Anayasa'ya uygun olup olmadığına dair bir rapor almadan bunların görüşülmesi doğru bir şey değil. Bu bence de İç Tüzük'ümüze uygun değil ama Anayasa'ya aykırılıklarla ilgili görüşlerini arkadaşlar çok net söyledi. Neresinden bahsedelim? Keyfîlik, ölçülülük, orantılılık, hukuki güvenlik sağlaması vermesi, öngörülebilirlik, geriye yürümezlik gibi hukukun evrensel kurallarından hepsinin çiğnendiği bir yasa teklifi önümüzde. Dolayısıyla bu teklif Anayasa'ya aykırıdır. Yarın öbür gün eğer çekmezseniz, olduğu gibi çıkarsa da Anayasa Mahkemesinden büyük oranda da bu unsurları taşıyan maddelerin iptali gelecektir diye düşünüyorum.
Şimdi, Sayın Başkanım, hepimiz hukukçuyuz, biliyoruz ki bir kanun düzenlemesi bir menfaat içeriyorsa anlam ihtiva eder. Nedir? Sayın Vekilim de burada yakın zamanda bir trafik kazası geçirmiş, ona da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Elbette ki onun bu trafik kazasından dolayı etkilenmesi sadece fiilî de değil, aynı zamanda manevi yönü de var ama etkilerini de vücudundan uzunca süre atamayacaktır. Dolayısıyla bu tür etkileri gösteren maddelerin düzenlenmesi ayrıdır ama az önce diğer vekillerimin verdiği maddelerin düzenlenmesi de farklı farklı olmalıdır. Ama baktığımız zaman hepsinin aynı şekilde değerlendirildiği ve sadece ceza miktarının artırılması suretiyle bunlardan çözüm üretileceği düşünülen bir sistem üzerine yürümüş bir kanun yapıcılık var burada. Biz, şimdi baktığımız zaman, bunun bir görünebilir... Genel gerekçe kısmında, çok haklı bir şekilde buna hepimiz katılıyoruz. Trafik cezalarının azaltılması, ölümlerin, yaralanmaların azaltılması gerekçe yapılmış ama bir de arka planı var, bu arka planda çok net gözüküyor ki bütçe kalemine ek gelir sağlamak üzere hazırlanmıştır. Buna hiç itiraz edilmesi gerekmiyor çünkü artırılan miktarlara bakıldığı zaman bunların hiçbir dayanağı olmadığını, keyfî artırımlar olduğunu görüyoruz.
Diğer bir yönden de baktığımız zaman, mesela 6'ncı madde... Yine, milletvekili arkadaşım dedi, 6'ncı maddeden sonra 33'üncü madde, 27'nci madde, suç ihdası bile var. 6'ncı maddeye baktığımız zaman valilikten alınıp İçişleri Bakanlığına bu yetkinin verilmesi, genel zabıta yetkisiyle donatılması, yine 27'nci maddede bunları aktarmanın, yayımlamanın ayrıca cezalandırılıyor olması çok açık, net, arka planda farklı bir ajandayla bu teklifin hazırlandığını ortaya koymaktadır. Ne yazık ki biz burada aslında tekliflerin bile hazırlanmasından önce oturup belki tartışabilseydik çok daha faydalı olabilirdi.
Dün yapılan toplantıyı çok önemsiyorum Sayın Başkanım. Ancak baktığım zaman -belki bugün burada saatlerce süren tartışmalar olacak- Anayasa'ya aykırılık ve yasanın amaca uygun olup olmadığı yönünde burada çok yerinde endişeler, haklı itirazlar dile getiriliyor. Ama ben üzülerek söyleyeyim ki iktidarın son zamanlarda iyice artırdığı hiç kimseyi dinlememeyi, haklı da olsa söylediklerinden geri caymamayı, yaptıklarından geri caymamayı burada bir kez daha yaşayacağız. Burada size sunulan taleplerden, önerilerden hiçbirini, haklı önerilerin hiçbirini yerine getirmeden Mecliste bunu getireceksiniz, yine öyle gözüküyor.
Şimdi, cezalandırmadan önce şunları söyleyelim: Bir kere, öncelikle bu hız sınırlarının doğru dürüst saptanması gerekiyor. Gerçekten hız sınırları uyulabilecek nitelikte değil. Yani bunu teknik anlamda Karayolları ortaya koymadan biz cezalandırma üstüne gidiyoruz. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Öyle mekânlardan geçiyoruz ki -hızın azaltılmaması- yürüsek, insek, bıraksak arabayı daha iyi ya da inip yürüsek arkadan araba gelse bizi yakalayacak durumda. Bu durumda bunların ihlal edilmesi kaçınılmazdır.
Yine, ceza hukukundan hepimiz biliyoruz ki eğer cezaları gereğinden fazla artırırsak hâkimler ceza verme yerine vermemeyi seçiyorlar, Cumhurbaşkanım çok güzel bir şekilde bunu da açıkladı. Dolayısıyla tekrara çok düşmemek istiyorum.
Şimdi, biz bunları biliyorsak biz o zaman niye tekrara, tekrara, tekrara gidiyoruz? Bu kadar para cezasının artırılması hiçbir önleyici vasıf taşımayacaktır. Ha, bazılarında mantıklı gelebilir, dediğimiz gibi, bazılarında ise hiç kabul edilebilir nitelikte değildir.
Bir de alkol ölçüm cihazları meselesi var. Ya, böyle bir şey olur mu? Bunlar niye bozuk olmayan şekilde polislerimizin, kolluk güçlerinin eline verilmiyor ki? Bunlarla ilgili de çok açık, net problem yaşanıyor. Çoğu zaman ölçüm cihazlarında yanlış ölçümler yapılıyor.
Şimdi, ben bürokratların bu yasayı niye yaptıklarını anlıyorum: Daha çok ekonomik nedenlerle, birkaç maddede de başka nedenlerle ama siz milletvekillerinin, özellikle Cumhur İttifakı'na mensup milletvekillerinin burada bunu niye itirazsız kabul edeceğini anlamıyorum. Hangi Türkiye'de yaşıyorsunuz? Ekonomik tablo bu kadar kötüyken bu ortaya koyduğunuz ceza miktarlarını nasıl açıklayacaksınız? Sadece "Trafik kazalarını önleyelim, kimse ölmesin, kimse yaralanmasın."la bunu açıklamanız mümkün değil çünkü içinde alakasız o yönde hükümler var. Yani insanlar "Yarın nasıl karnımı doyuracağım?"ın endişesi içerisindeyken bu kadar ölçüsüz ceza artırımı kabul edilemez; bunu hiçbir şekilde izah edemeyeceksiniz, bunu da böyle kullanacağımızı da açıkça söylemek gerekiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Elinizde kanun yapma yetkisi var ama bunu siz halkın aleyhine kullanmayı tercih ediyorsunuz; bu kabul edilebilir değil. O yüzden bu kadar ölçüsüz bir şekilde para cezalarının artırımının tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor.
Ben buradan Sayın İçişleri Bakan Yardımcımı burada bulmuşken söyleyeyim -yine bir arkadaş dedi- bu Vatan Emniyetteki durum nedir Sayın Bakanım ya, böyle bir şey olur mu, bize yakışıyor mu? İnsan onuruna aykırı bir şekilde masumiyet karinesine sahip insanların orada günlerce o şekilde tutulması... Bırakın hani ben tutulmaların, yakalanmaların, bilmem nelerin hukuksuz olduğundan da bahsetmiyorum. Gidin lütfen görün, böyle bir şey olmaz, bu kabul edilebilir değil.
Bir merakım da... Türkiye'nin her yerini bariyerlerle çevirdiniz. Açıkça bariyerlere ne kadar miktar ödediniz? Ne kadar aldınız, ne kadar ödediniz? Tarihte adliyelerin barikatlarla çevrildiği bir başka ülke var mıdır bilemiyorum,. Varsa söylesin, ben olduğuna inanmıyorum. Şimdi, bir de yetmezmiş gibi mahkemelere de zimmetlemişsiniz bu bariyerleri yani gerçekten bir hukuk devletinde olmaması gereken şeyleri yaşıyoruz. Az önce bazı milletvekilleri "İddianameleri okumadık." dediler ama lütfen okuyun. Hukuk tarihin farklı zamanlarında herkese lazım oluyor. Çok önemli bir süreçte bunu yaşadık. Bugün yine gözaltına alınanların, yakalananların çoğu hukuksuz bir şekilde alınıyor, yakalanıyor ve maalesef açıkçası Türk Ceza Kanunu'na, Ceza Muhakemesi Kanunu'na da aykırı bir şekilde tutuklanıyor. Katalog suçuna girmeyen Cumhurbaşkanlığına hakaret suçuna oradaki sayın savcı soruşturma açabiliyor ve diyor ki: "Katalog suçlar nedeniyle tutuklamaya sevk ediyorum." Bunlar hukuken kabul edilebilir olaylar değil.
Bir başka şeyi söyleyeyim: Soruşturma evresi gizlidir ama biliyorsunuz, Sayın Ekrem İmamoğlu'nun koruma görevini yürüten arkadaşın Giresun'daki yayla evinde yapılan aramanın görüntüleri herkes tarafından görünür oldu. Ya, insan yayla evine değerli bir şey bırakır mı Sayın Başkanım? Artık ayılar giriyor, zaten her tarafı kırıyor döküyor oralarda yani böyle komik şey olur mu? Orada kasa bulunmuş. İçinde para varsa veya suça konu bir şey varsa orada bırakır mı şu kadar kasayı? Şimdi, bunları niye anlatıyorum biliyor musunuz? Hepiniz görüyorsunuz, biliyorsunuz ama biz hukukçular sesimizi yükseltmeliyiz her zaman; siyasi olabiliriz ama eğer hukukçuysak bizim ışığımız hukuktan yana olmalı. "O parti, bu parti" demeden, aynı şekilde hukuka aykırı her fiilde birlikte hareket etmeliyiz.
Bir başka konuyu söyleyerek de bitiriyorum. Az önce Zülküf Başkanım, kamu görevlilerine uygulanan cezasızlık politikasını sanki sadece bazı illerde uygulanıyormuş gibi gösterdi ama üzülerek söyleyeyim ki ülkemizde genel bir uygulama bu, sadece belli bölgelerde ya da illerde değil. Baktığınız zaman Bolu'daki yangında da hâlâ kamu görevlilerinin yargılanması sağlanamadı. Çorlu tren kazasında ne kadar uğraşıldığını biliyorsunuz. Yine, bir sürü deprem olayında da bunu gerçekleştiremedik. Dolayısıyla bu hukuka aykırı uygulamaları sadece belirli bir illere yönelikmiş gibi göstermenin de haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bu hukuksuzluklar Türkiye'de maalesef herkese ve her bölgeye, her ile uygulanan hukuka aykırılıklar.
Sabrınızı fazla zorlamak istemiyorum ama... Cevdet Bey'i az önce dinledik. Cevdet Bey ekonomik verilerle bu yasanın ne anlama geldiğini, etki analizinin eksikliğinin ne olduğunu ve cezaların artırılmasıyla ceza kesimiyle, tahakkuk ile tahsil edilenin çok farklı olduğunu çok güzel bir şekilde bize anlattı. Eğer bu yasayı geçirirseniz bir, halktan ne kadar kopuk olduğunuzu bir daha göstereceksiniz ama onun yanında, yaşayarak göreceksiniz ki istediğiniz şekilde bütçeyi denkleştirmek için bu parayı, cezaları toplayamayacaksınız, sadece tahakkuk ettirmekle kalacaksınız. O yüzden bir kez daha seslenelim: Gelin, bu Anayasa'yı çiğneyen kanunu geri çekin. Etkili ve yetkili olan öteki komisyonlarda da tartışılsın, görüşülsün, etki analizi raporu çıkarılsın ve ona uygun, Anayasa'mıza uygun bir kanunu göğsümüz kabara kabara buradan çıkaralım. Yoksa, yine geleceğiz buraya, yine, Anayasa Mahkemesi tarafından birçok maddesi iptal edilmiş bir yasayı tekrar buradan gözden geçireceğiz.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.