KOMİSYON KONUŞMASI

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri; bugün önümüzde duran bu torba kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yapma yetkisinin arındırıldığının ve anayasal denetimin fiilen askıya alındığının açık bir göstergesidir. Teklif, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümleri neredeyse virgülüne dokunmadan yeniden Meclis gündemine taşımaktadır. Ortada ne anayasal bir irade ne yasama tekniğine uygunluk ne de demokratik teamüller vardır; ortada sadece yürütmenin yani Cumhurbaşkanlığı makamının Meclisi kendi kararlarını onaylatan bir makama dönüştürme çabası vardır ne yazık ki.

Değerli Komisyon üyeleri, bu teklifin geneline sinmiş olan zihniyet şudur: Anayasa Mahkemesi iptal ettiyse biz kanun yapar gibi yapar, aynı düzenlemeyi bir kez daha geçiririz. Bu anlayış, anayasal yargı kararlarına karşı hukuki değil, siyasi bir misillemedir. Bu, hukukun üstünlüğü değil, gücün hukuku anlayışıdır.

Sayın Başkan, iktidar 4, 9 ve 10'uncu maddelerin tekliften çekileceğini açıkladı. Geç de olsa atılmış olumlu bir adımdır. Çünkü bu maddeler açıkça Anayasa'ya aykırıydı. Ancak teklifin içinde kalan 3'üncü madde, en az bu geri çekilen maddeler kadar sakıncalıdır ve hâlâ Meclisin gündemindedir. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 30'uncu maddesinde yapılan değişiklikle subayların barış zamanında rütbe bekleme sürelerinin Cumhurbaşkanı kararıyla uzatılabileceği veya kısaltılabileceği düzenlenmektedir. Bu maddeyle yürütmeye yani Cumhurbaşkanına terfi sistemini doğrudan belirleme yetkisi veriliyor. Bu, teknik bir detay değil, doğrudan özlük hakkı tanımlamasıdır. Çünkü bir subayın rütbe bekleme süresi yalnızca görev süresini değil, aynı zamanda maaşını, sosyal güvenliğini, emeklilik tarihini ve statüsünü de etkiler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun, toparlayın.

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Yani, bu düzenleme Anayasa’nın 128'inci maddesinde güvence altına alınan "özlük haklarının kanunla düzenlenmesi" ilkesine açıkça aykırıdır. Anayasa Mahkemesi bu hükmü daha önce iptal etmiştir, kararda çok net biçimde şunu söylemiştir: "Bu düzenleme yürütmeye verilemez çünkü Yetki Kanunu kapsamında değildir ve özlük hakkını doğrudan etkiler." Bu maddeyle Cumhurbaşkanı herhangi bir gerekçe sunmadan bir subayın terfi süresini yirmi beş yıla kadar uzatabilecek bir yetkiye kavuşuyor. Bu durum, hem hukuki belirlilik ilkesini hem de ölçülülük ilkesini ihlal eder. Çünkü süre uzatımı ya da kısaltımı için herhangi bir objektif kriter, denetim mekanizması ya da sınırlayıcı bir hüküm öngörülmemiştir. Böyle bir yetkiyle liyakat değil, sadakat esas alınır. Terfi sistemi siyasi mülahazalarla şekillendirilir, komuta zincirinin dengesi bozulur, kurum içi güven ve motivasyon ne yazık ki zedelenir. Bu düzenleme Cumhurbaşkanına subaylar arasında kadro mühendisi yapma yetkisi verir. Kim terfi eder, kim bekletilir, kim sistem dışına itilir, buna yürütme karar verecekse artık ortada kurumsal bir ordu değil, siyasallaşmış bir komuta zinciri kalır.

Değerli milletvekilleri, bu teklif yalnızca TSK'yi değil, devletin tüm yapısını etkileyen bir merkezileşme tasarımıdır. Örneğin, kamu iktisadi teşebbüslerinin anonim şirkete dönüştürülerek Sayıştay denetiminden çıkarılması kamu kaynaklarının şeffaflığını yok ederken, rektör atama yetkisinin nitelik aranmaksızın doğrudan Cumhurbaşkanına verilmesi üniversite özerkliğini fiilen ortadan kaldırır. Kamu tüzel kişiliklerinin Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulması veya kaldırılması ise yerel yönetimlerin iradesini işlevsiz hâle getirir. Teklifin içerdiği düzenlemelerin çok büyük kısmı Plan ve Bütçe Komisyonunun doğrudan görev alanına girmemektedir. Yükseköğretim düzenlemeleri Millî Eğitim Komisyonunda, Türk Silahlı Kuvvetlerine ilişkin...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Genç, bu, maddeden ziyade geneli üzerinde bir konuşmaya benziyor benim anladığım.

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Az kaldı.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Geneli üzerindeki konuşmada bekledim, siz yoktunuz.

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Az kaldı, toparlayacağım.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şöyle yapsak olur mu? Diğer maddelerde, sonra hakkımızı alsak...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Vallahi sabaha kadar buradayız, istediğiniz yerde hakkınızı alın yani.

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Az kaldı Başkanım, az kaldı.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

CAVİT ARI (Antalya) -

Çok güzel devam ediyordu.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Çok da güzel yerde kestiniz Başkanım.

CAVİT ARI (Antalya) - Konsantrasyonunu bozuyorsunuz konuşmacının.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Arı, siz burada kimde konsantrasyon bıraktınız, herkesinkini bozdunuz ya!

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Teklifin içerdiği düzenlemelerin çok büyük bir kısmı Plan ve Bütçe Komisyonunun doğrudan görev alanına girmemektedir. Yükseköğretim düzenlemeleri Millî Eğitim Komisyonunda, Türk Silahlı Kuvvetlerine ilişkin hükümler ise Millî Savunma Komisyonunda, yerel yönetim yapısına dair değişiklikler ise İçişleri Komisyonunda görüşülmelidir ama bu teklif tüm kurumsal düzenlemeleri tek torba içinde Plan ve Bütçe Komisyonuna havale ediyor. Neden? Çünkü burada asıl amaç, kurumları ve anayasal denetim mekanizmalarını baypas etmek, Meclisin ihtisas denetimini işlevsiz hâle getirmektir. Bu usul sadece içerik açısından değil, yasama süreci bakımından da sorunludur çünkü Anayasa'ya uygun yasa yapma teknikleri ortadan kaldırılmakta, komisyonlar arası denge yürütmenin takvimine kurban edilmektedir. Soruyorum: Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği her hükmü bu şekilde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, son bir dakika...

CAVİT ARI (Antalya) - Çok güzel gidiyordu Başkanım.

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Son bir dakika olsun Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Efendim?

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - "İki dakika istemiyorum, bir dakika olsun." diyor yani "İki dakika istemiyorum, bir dakika olsun." diyor.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği her hükmü bu şekilde dönüp dolaşıp yeniden getireceksek mahkeme kararlarının ne anlamı kalıyor? Bu Meclis yürütmenin kararlarını yasa hâline getirmekle mi görevlidir? Cumhuriyet Halk Partisi olarak anayasal denetimi hiçe sayan, Meclisin yasa yapma iradesini baypas eden ve kurumları kişilere indirgemeyi hedefleyen bu anlayışa karşıyız. Devlet sadakatle değil, liyakatle yönetilir; ordu biatle değil, hukukla yürür ve unutulmamalıdır: Anayasa'yı tanımayan bir yürütmeye Meclis eliyle hukuk üretilemez.

Teşekkür ediyorum.