Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü (TTK) ile müesseseleri olan Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesinin, Armutçuk Taşkömürü İşletme Müessesesinin, Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesinin, Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesinin, Üzülmez Taşkömürü İşletme Müessesesinin 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 20 .05.2025 |
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli Komisyon üyeleri, değerli kurumumuzun temsilcileri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum: Daha önce Vakıfbankın denetimi sürecinde de bazı tartışmalar yaşanmıştı. KİT Komisyonunun teknik bir Komisyon olduğu, burada siyaset yapılmaması gerektiği yönünde hem iktidar milletvekillerinden hem de Komisyon Başkanımız tarafından uyarılmıştık. Bizler burada kamuya ait teşebbüsleri yurttaş adına denetlemekle elbette ki yükümlüyüz, kamu yararını gözetmek temel ilkemizdir. Burada harcanan paralar ve kurumların izlediği politikalar iktidarın yönetim anlayışının bire bir yansımasıdır. Bu denetimlerin yeterli olup olmadığı ise tabii ki ayrı bir tartışma konusudur. Bizim eleştirilerimiz kurumların yönetim anlayışına yöneliktir ve esas muhatap tabii ki iktidardır. Tenkitlerimiz kurum müdürlerine ya da şahıslara değil onların uygulamalarına ve bağlı oldukları siyasal tercihlere yönelik olabilir. Eleştirilerimizi kişiselleştirmek ve polemik konusu hâline getirmek de tabii ki doğru olmamalı. Hepimiz burada politik kimliklerimizle bulunuyoruz, partilerimizin duruşunu ve bize oy veren insanların, temsil ettiğimiz halkın ideolojik konumlanışını yansıtıyoruz. Teknik denilen şey bizzat halkın vergileri ve kamu kaynakları olmalıdır diye düşünmekteyim.
Şimdi, burada Türkiye Taşkömürünün 2021-2022 Sayıştay denetim raporlarını üst komisyonda tartışıyoruz. Kamuoyuna da yansıyan ve Sayıştay raporlarında ayrıntılı biçimde yer verilen hayatî bir sorunu; iş kazalarını ve meslek hastalıklarının bir kez daha sizlerin ve halkımızın dikkatine sunmak istiyorum:
Türkiye Taşkömürü Kurumu başta olmak üzere kamuya bağlı maden işletmelerinde yaşanan iş kazaları ne yazık ki her geçen yıl artmaktadır, mekanize kazı sistemiyle çalışan diğer maden sahalarına kıyasla iş kazalarının sayısı çok daha yüksektir. Bu kazaların nedenlerine bakıldığında, kurum bünyesinde ciddi bir tecrübeli işçi eksikliği olduğu açıkça görülmektedir. Yani yalnızca bir iş güvenliği ihmalinden değil, aynı zamanda emek gücüne de gereken değerin verilmemesinden kaynaklı bir sorunla karşı karşıyayız.
Öte yandan, iş kazalarıyla birlikte meslek hastalıklarında da tehlikeli bir artış söz konusudur. Kuruma bağlı 5 ayrı işletme müdürlüğünde pnömokonyoz vakaları giderek çoğalıyor. Bu, madencilerin yıllarca zararlı tozlara maruz kalmasıyla ortaya çıkan ciddi bir hastalıktır ancak hâlâ gerekli önlemler alınmamakta, işçilerin sağlığı sermaye birikiminin gölgesinde kalmaktadır.
Değerli arkadaşlar, redevans usulü sözleşmeler de bu tablonun bir diğer maalesef karanlık yüzüdür. TKİ'nin de işletemediği sahaları özel şirketlere devretmesiyle birlikte bu alanlar âdeta bir denetimsizlik cennetine dönüşmüş, taşeronlaştırmanın ve güvencesizliğin merkezi hâline gelmiştir. Firmalar, işçi sağlığı ve güvenliğini hiçe sayarak kâr hırsıyla hareket etmektedir. Denetim yapılıyor yönündeki resmî açıklamalar ise ne yazık ki Amasra'da yaşanan faciayı ve diğer maden kazalarını engelleyememiştir. Bu açıklamaların artık yurttaşın vicdanında hiçbir karşılığı yoktur, inandırıcılığı da kalmamıştır. Çevresel yıkımı da göz ardı etmemek gerekiyor. Redevans sahalarında sadece işçiler değil, doğa da sömürülmekte, ekolojik yıkım derinleşmektedir. Bu sahalarda aynı zamanda kayıt dışı üretim ve satışların yapıldığı Sayıştay raporlarına da yansımıştır.
Amasra'da yaşanan facia hepimizin yüreğini dağladı, 43 maden işçisi yaşamını yitirdi, emekçiler çalışırken hayatlarını kaybetti. Şimdi, sormak istiyorum: Bu acıdan gerçekten ders çıkarabildik mi? TTK Genel Müdürlüğü Sayıştay tarafından tespit edilen eksiklikleri gidermek için neler yaptı? Yeni Amasra facialarını önlemek için somut hangi adımlar atıldı?
Yine, Sayıştay raporlarında Türkiye Taşkömürü Kurumu bünyesindeki Armutçuk, Karadon, Üzülmez, Amasra ve Kozlu müesseselerinde üretim ayaklarında yeterli işçi bulunmadığı, redevans usulünün kurumu zarara uğrattığı, metalurjik kömür üretiminin artırılamadığı, iş sağlığı ve güvenliği hükümlerine uyulmadığı, norm kadro eksikliği yaşandığı ve meslek hastalıklarında ciddi artış olduğu net bir şekilde Sayıştay raporlarında da tespit edilmişti.
Tüm bu sorunlar karşısında kurumun Covid-19 pandemisi bahanesinin arkasına sığınması ne kamuoyunu ne de bu ülkenin emekçilerini tatmin etmektedir. Bu sorunların çözülmesi için geçici cevaplar değil, köklü bir zihniyet değişimi ve kamucu bir yaklaşımla hareket edilmesi gerekmektedir diye düşünüyoruz. Bizler diyoruz ki: İş kazaları kader değildir, meslek hastalıkları önlenebilir. Madenlerdeki her ölüm, her hastalık önlenmemiş bir cinayettir. Kamu kurumları halkın malıdır, özel şirketlerin kâr alanı değil, taşeronluk ve güvencesizlik değil, kadrolu ve güvenli istihdam esas alınmalıdır. İşçinin, emekçinin canı bu ülkenin en kıymetli değeridir ve biz bu değeri korumak için buradayız.
Sayın Genel Müdürüme sormam gereken bazı sorular da var: Türkiye Taşkömürünün ısrarla zarar ettirilmesi bir tasfiye politikası mıdır? Kurumun hazine üzerindeki yükünü azaltmak için hangi yapısal adımlar atılmaktadır? İşçi açığına rağmen neden personel alımı yapılmamaktadır? Norm kadro çalışması ne aşamadadır? Redevans sahalarında kamu zararı doğuran firmalara yönelik ne tür yaptırımlar uygulanmıştır? Yüksek kaliteli kömürün sanayi yerine sosyal yardıma yönlendirilmesi kamu zararı doğurmuyor mu?
Teşekkür ediyorum, çok sağ olun.