KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Ben öncelikle EXIMBANK'ımızın Yönetim Kurulu Başkanına, Genel Müdürüne ve yöneticilerine, kamu kurum ve kuruluşlarımızın değerli yöneticilerine hoş geldiniz diyorum.

Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Genel Müdürün sunumunda da ifade etmeye çalıştığı gibi, EXIMBANK'ın bilançosuna baktığımızda, aslında finansal yapısının son derece bankacılık ilkelerine uygun olduğunu ifade edebiliriz. Yani kurumun amaçları itibarıyla baktığımızda, bilançonun yüzde 91,5'i kredilere kullandırılmış, kaynaklar itibarıyla da bakınca kurumun kullandığı kredilerin, kredilerin daha üzerinde bir kredi verildiği yani aldığı krediden daha fazla verilen bir kredi olduğunu aslında görebiliyoruz; 259 alınan kredi iken verilen 316; aradaki farkın da diğer finansal kaynaklardan sağlandığını görüyoruz. Bu anlamda, sisteme baktığımızda bankanın amaçlarıyla, hedefleriyle uygun bir şekilde gittiğinin genel bir fotoğrafının görüldüğünü ifade edebiliriz.

Şimdi, tabii, burada EXIMBANK son derece alanında profesyonel bir banka; belli görevler verilmiş, bu görevleri kendi imkânları ölçüsünde yerine getiriyor; danışmanlık, aslında işin daha bambaşka bir yönü belki günümüzde yön ve yol gösterme anlamında. Döviz kuru riski açısından ve diğer bankacılık riskleri açısından ben şöyle bir baktım, daha doğrusu döviz kuru riski açısından türev ürünlerin kullanıldığını görüyoruz ama bunların bir kısmı satın alma amaçlı, bir kısmı da riskin "hedge" edilmesiyle alakalı.

Ben burada bir soru sormak istiyorum. Döviz kuru boyutuyla bankanın "hedge" edilmeyen veya türev ürünlerle ki türev ürünlerde zannediyorum, yine gördüğüm kadarıyla sadece swaplar kullanılıyor, diğer "future" "forfaiting" ya da "future" araçların kullanılmadığını, opsiyonların kullanılmadığını görüyoruz. Bir, bu risk "hedge" etme anlamında kullanılan araçlar; ikincisi, açıkta kalan bir riskimiz var mı "hedge" edilmeyen, açıkta bir riskimiz var mı? Bir de şirketlerle yapılan anlaşmalarda bu türev ürünler konusunda herhangi bir anlaşma ya da yönlendirme yapılabiliyor mu?

Aslında, Türkiye 2001 yılında yaşanan mali krizden sonra, bankacılık krizinden sonra bu konularda ciddi bir deneyim kazandı, bilgi kazandı. Yine, 2001 yılında yapılan o mali düzenlemelerle, finansal sisteme yönelik yapılan düzenlemelerle Türkiye'nin mali sistemi hakikaten çok güçlü bir hâle geldi. Bunu daha sonraki yıllarda da dünyada yaşanan krizlerle mukayese ettiğimizde gördük. Bu anlamda, çok ciddi, yetişmiş uzman kişilikleri, elemanları var yani mali sistemimiz açısından ben genel olarak söylüyorum, siz sermaye yeterlilik oranını "yüzde 17,5" dediniz ama Türkiye'de zaten sermaye yeterlilik oranları hiçbir zaman düşmedi yani bu Basel I, Basel II'yle birlikte başlayan sermaye yeterlilik rasyosu, şartları sonrasında Türkiye'de bankacılık sistemimizde, bankacılık sektöründe genellikle çok yüksek oldu. Onun için, ben sermaye yeterlilik rasyosu oranlarının tabii yüksek olması banka açısından önemli ama bunu çok ayırt edici bir veri olarak da görmüyorum.

Bilançoda anormallikler, çarpıklıklar söz konusu değil. Sadece biraz önceki sorduğum sorulara ilişkin de bir cevap alabilirsem çok daha faydalı olacak ve özellikle merak ettiğim de bunu bilgi olarak burada da söyleyebilirsiniz yani sektöre bu konularda danışmanlık veriyor musunuz? Sektörün -yani kredi almaya gelen müşteri açısından söylüyorum- bu konulardaki yaklaşımı nedir, türev ürün kullanımı, riskten kaçınma veya riski elimine etme anlamındaki yaklaşımları nedir? Çünkü biz artık bugünün çağında, bu kadar enstrümanın olduğu bir şeyde yani döviz kuru risklerini böyle büyük kurumlar için konuşmamamız lazım çünkü bunların da işte birer, tabiri caizse, sigorta niteliğinde ifade edebileceğimiz sigortaları söz konusu.

Bir de finansal varlıklarla ilgili değerlemelerinizde tabii iki ayırım söz konusu; gerçeğe uygun değerin kâr ve zarara yansıtıldığı, gerçeğe uygun değerin kapsamlı gelire yansıtıldığı şeklinde. Biz, aslında, diğer bankalarımızda bu konularla ilgili bazı sorunlar yaşıyoruz. Sorunlardan kastımız, biliyorsunuz, ilk başta bu finansal varlıkların ayrımları tanımlandığında bu şekilde devam edip gitmesi gerekiyor. Çok önemli neden ve gerekçelerin olması gerekiyor ki -bir iki şartı var bunun- burada bir sınıf değişikliği olabilsin. Sizde de öyle bir durum var mı? Bulgularda söz konusu değil ama ağırlıklı olarak da yine gördüğüm kadarıyla alım satıma konu finansal varlık... Pardon... Burada gerçeğe uygun değer farkı diğer kapsamlı gelirlere dâhil edilen yani öz kaynaklara alınan varlıklar ağırlıkta.

Bir de bunların sınıflandırılmasıyla ilgili, sınıflandırma konusunda yaşanan sorunların olup olmamasıyla ilgili bilgi eklerseniz çok memnun olurum.

Çalışmalarınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum, başarılı görünüyor. Hakikaten ülkemizin buna ihtiyacı var, ihracata ihtiyacı var, ihracatın artmasına ihtiyacı var. Kurum da bu anlamda, bu yapının içerisinde kendisine görev yüklenmiş, misyon yüklenmiş önemli bir kurumumuz.

Ben tekrar teşekkür ediyorum. Görüşmelerin kurumumuz açısından, ülkemiz açısından güzelliklere, başarılara vesile olmasını diliyorum.

Teşekkürler.