Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 07 .05.2025 |
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Başkanım çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
Özellikle tarımın gelişmesine büyük katkı sağlayacak olan değerli bir kuruluşumuzu konuşuyoruz. Biz, tabii, hatayı nerede yaptık diye ona bakmak lazım. Neden bu noktaya geldik, neden sıkıntılar var? Geçmiş yıllarda bu Kemal Derviş döneminden başlayan, işte serbest piyasa ekonomisi, liberal ekonomi, "Çiftçiye destek vermeyin." diye dışarıdan bir güç buraya, bu noktalara getirdi. İnanın ki köyleri boşalttık, tarımsal üretim azaldı, hem süte hem yumurtaya ulaşamaz olduk. Böyle olunca da büyükşehirlerde yoksulluk ve işsizlik arttı. Oysa büyükşehrin sorunlarını büyükşehirde değil, Anadolu'da çözebiliriz. O insanlar Anadolu'da kalsaydı daha mutlu olurdu, daha da keyifli olurdu. Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler dedik ve tarım, gerçekten şu anda hepimizin, Parlamentoda sorumluluk taşıyan bütün siyasi partilerin bir araya gelip üzerinde hep birlikte çalışmamız gereken bir konu. Şöyle bir şey söylediler: "Efendim, devletin fabrikası olmaz, devlet çiftçilik yapmaz." Her şeyi özelleştirdik, özelleştirdik. Efendime söyleyeyim "Çiftçiye para vermeyin, tarımı boş verin, dışarıdan ithalat yaparız." diye yıllardan beri böyle gelen bir yapılanma oldu. Şimdi, şöyle bir şey düşünelim: Tütünümüz var, bakıyoruz, sigarayı kim üretiyor? Sigarayı yabancılar ve Amerikalılar üretiyor. Pancarımız var, şeker ithal ediyoruz. Fındığımız var, fındıkta en büyük parayı kim kazanıyor? İtalyanlar kazanıyor. Su kaynaklarımız var, yabancı şirketlere vermişiz, Fransızı Amerikalısı bizim suyumuzu alıyor ve satıyor, bizde de bakıyorsun, bir damacana, bir şişe su fiyatı inanın ki almış başını gitmiş vaziyette. Bize "Pamuk ekmeyin, tütün ekmeyin, pancar ekmeyin, Avrupa Birliği kuralları var, Avrupa Birliği standartları var." gibi yıllardan beri buna benzer çalışma yaptılar. Özellikle fındık, çay, üzüm, buğday, pamuk bizim için petrolden daha da kıymetlidir. Biz bu ürünlerin değerini hep beraber bugüne kadar bilemedik, bugünden sonra iyi bir şekilde de bilmemiz lazım. Bu ürünleri korumak inanın ki Misakımillî sınırlarımızı korumak kadar değerlidir. Bu ürünleri korumayı ben bir millî görev olarak sayıyorum. Bir ülkenin beslenme meselesi inanın ki millî güvenlik meselesi kadar son derece kıymetlidir ve değerlidir. Bir ülkenin beslenme sorununu, gıda sorununu bir ulusal birlik sorunu olarak düşünmemiz lazım ve bizim bu konuyu siyasetüstü değerlendirmemiz lazım. Tarım ve hayvancılık meselesi, inanın ki varlık ve yokluk meselesidir. Bu konunun partisi olmaz, gereken neyse bunu yapmamız gerekiyor. Devletimizin bir Millî Güvenlik Siyaset Belgesi var; bu "kırmızı kitap" diye adlandırılır, ben bunu son derece değerli bulurum. İktidarlar gelir gider ama devletimizin arşivi her zaman inşallah yerindedir. Devletin bekası için yapılması gereken faaliyetler bu belgede yer alır. Bugün şunu ifade etmek istiyorum Sayın Genel Müdürümüzü de dinledikten sonra: Devletimizin önemli bekası tarımdır; tarım, tarım, tarım! Devletimizin bir tarım politikası olması lazım, hükûmetler değişse bile bu tarım politikasının değişmemesi lazım. Almanya'da kalmıştım, o zaman Willy Brandt dönemiydi ve o konudaki tarımı incelemiştim, Sayın Başkanım, bir gün sizinle bu konuda sohbet etmek isterim.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Memnuniyetle.
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Türkiye'nin kurtuluşu tarlada, fabrikada üretimdir; tarlada, fabrikada üretim yapmakla mükellefiz. Bunun adı, hep birlikte planlamamız gereken ekonomik milliyetçilik. Tarımda ekonomik milliyetçilikten yanayım. Tarım başta olmak üzere tüm alanlarda kendi kendine yeten inşallah bir Türkiye'miz olması lazım. Ekonomik milliyetçilik; yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı. Ekonomik milliyetçilik, Brezilya'dan, Avusturya'dan, Uruguay'dan besicilik yapmak değil kendi besicilerimizi yoğun bir şekilde desteklemektir. Ekonomik milliyetçilik, Amerikan, Rus çiftçisine değil Türk çiftçisine destek vermek ve kendi çiftçilerimizi inşallah kalkındırmaktır. İmkân dâhilinde ise kendi çiftçimize mutlaka alım garantisi vermemiz lazım; ekilmedik, biçilmedik arazi bırakmamamız lazım. Ekonomik milliyetçilik için bu noktada tarım ürünlerimizi çok uluslu şirketlerin inisiyatifine bırakmamamız lazım. Ekonomik milliyetçilik için yabancı ülkelerin şirketlerinin ne ekip biçeceğimizi kesinlikle karışmaması lazım. Ekonomik milliyetçilik, bu noktada ithal öncelikli politikaları terk etmek, üretim odaklı kendi çiftçimize mutlaka sahip çıkmaktır.
Özellikle şu konuda Sayın Genel Müdürümüz açıklama yaparken son derece mutlu oldum, teşekkür ediyorum, değerliydi, inşallah bunlar yoğun olarak devam eder: Sertifikalı tohum gerçekten bir başarı öyküsü, kutluyorum, tebrik ediyorum, yoğun olmasını arzu ediyorum. Ata tohumuna tekrar dönülmesiyle ilgili yapılan çalışmayı son derece değerli buluyorum. 230 bin ton tohum üretmek, bu noktada diğer ülkelere ihracat yapmak son derece değerli. Biz ne yapıp edip bu tohumları köylümüze mutlaka dağıtmamız lazım, başka bir fon bulmamız lazım ve ata tohumuna mutlaka sahip çıkmamız lazım. Yani buradan "İsrail tohumuna güle güle, hoş geldin ata tohumu." denmesini sunuşunuzdan aldım, çok teşekkür ediyorum.
Evet, Yönetim Kurulunuza da baktım -özellikle Orman Genel Müdürümüzün bulunması- kadronuzun da son derece değerli olduğunu gördüm ve gerçekten, üretim ekim planlamasını, bu noktada özellikle ata tohumuyla ilgili, özellikle besicilikle ilgili yaptığımız çalışmaları çok değerli buluyorum ve özellikle üretimin artırılması konusunda yapılan sunuşa teşekkür ediyorum. Hayırlı ve uğurlu olsun. Allah'ım bizi Uruguay'a, Fransa'ya, Ukrayna'ya bırakmasın; Allah'ım bizi kendi çiftçimizi mutlu edecek olan noktaya inşallah kavuştursun efendim.
Teşekkür ederim.