KOMİSYON KONUŞMASI

SADULLAH KISACIK (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının Değerli Başkanı ve değerli bürokratları, basınımızın güzide mensupları; hepiniz hoş geldiniz. Saygıyla tüm hazırunu selamlıyorum.

Konuşmamın başında, geçen hafta sonu kaybettiğimiz Meclis Başkan Vekilimiz Sırrı Süreyya Önder'e tekrar Allah'tan rahmet diliyorum. DEM ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Gerçekten de hem taziye süreci hem cenaze süreci gösterdi ki birleştirici, bütünleştirici, babacan bir abimizdi; Allah rahmet eylesin.

Yine, taziye çıkışında çirkin bir saldırıya uğrayan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'e yapılan saldırıyı kınıyorum.

Yine, babasının mezarı başında çirkin bir saldırıya uğrayan Değerli Komisyon üyemiz, Adana Milletvekilimiz Ayyüce Türkeş Taş'a yapılan çirkin saldırıyı da kınıyorum, tekrar geçmiş olsun diyorum.

Şimdi, tabii, Merkez Bankası yöneticileri olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kurulduğu 1931 yılından bugüne bence en zor görevi yürütüyorsunuz. Bunu kalpten söylüyorum, Allah yardımcınız olsun -biraz sonra konuşmamın detayında açıklayacağım- çok zor bir dönemde, çok zor bir siyasi iklimde ve siyasi iktidarda zor yapılacak bir işi yapıyorsunuz; Allah yardımcınız olsun, bunu kalpten söylüyorum.

Şimdi, 2023 Genel Seçimlerine kadar maliye yönetiminde ve para politikalarında kimsenin anlamadığı ve öngöremediği irrasyonel politikalarla yönetilen bir dönem yaşadık. Biliyorsunuz, 2021 yılının Eylül ayında Merkez Bankası politika faizi yüzde 19'du, enflasyon yüzde 19'du, dolar kuru 8 lira 30 kuruştu; birdenbire Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yeni bir ekonomi politikası ortaya atıldı, ben buna "nas ekonomi politikası" diyorum. Bu nas ekonomi politikasıyla birlikte faiz dört ayda yüzde 19'dan yüzde 14'e indi; bunun sonucunda, 8 lira 30 kuruş olan dolar kuru dört ayda 18 lira 30 kuruşa çıktı; sonrasında, enflasyonun önce yüzde 35, sonra 85'lere kadar çıktığı bir süreç yaşadık bu nas ekonomi politikası çerçevesinde. Bu süreçte, maalesef, kur koruma garabetini de yaşadık; ekonomimiz büyük yara aldı, halkımız çok büyük bedeller ödedi. 2023 Genel Seçimleri sonrasında Sayın Mehmet Şimşek rasyonel politikalara dönüleceğini açıkladı. Yeni ekonomi yönetimi geleli iki yıl oldu, bugün itibarıyla çok da bir yol almış gözükmüyoruz. Şimdi, neden rasyonel maliye politikalarından sonuç alamıyoruz? Bunun sebebi şu: Çünkü siyaseti rasyonel zeminde yapmıyoruz; siyaset, öngörülebilirliğini kaybetti.

Şimdi, Napolyon'a atfen anlatılan bir hikâye vardır: Bir savaş kaybedildikten sonra Napolyon, komutanını çağırır "Savaşı neden kaybettik?" diye sorar; komutan "Bu savaşı kaybetmemizin beş temel sebebi var majesteleri; birincisi, barutumuz yoktu." der; "Tamam, gerisini anlatmaya gerek yok." der. Şimdi, biz de şu anda öyle bir durum yaşıyoruz ekonomi yönetiminde; siyasi akıl olmayınca, rasyonel siyaset yapılmayınca maliye politikasının da para politikasının da finansal istikrarın da hepsinin boş olduğunu görüyoruz. Yani, aslında bunların birinci şeyi siyasetin rasyonel zeminde olması, siyaseti rasyonel zemine taşımak olmalı.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, halkımızın ağır fedakârlıklar sonucunda büyük bedeller ödeyerek ve yine Merkez Bankamızın binbir güçlükle, emek emek iki yıldır biriktirdiği döviz rezervini 19 Mart sürecinde bir haftada tükettik, yazık oldu. İşte, onun için iş siyasetten başlıyor diyorum; yazık oldu, iki yıldır verilen emekler maalesef bir haftada tükendi. İki yıldır kazanılmaya çalışılan güven... Rakamlar ortada; yabancı hemen pılını pırtısını toplayıp gitti. Zaten borsada yıllardır çıkış var, büyük şirketler de önüne geleni satıyor, önüne geleni satıyor yabancı, şimdi bulsa şimdi de satıp çıkacak ama böyle durumlarda arkasına bile bakmadan satıp çıkıyor. Bunu nereden anlıyoruz? Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in -siz de vardınız herhâlde- yabancılara yaptığı sunumdan -orada rakamlar da var- ilk önce yabancı yatırımcıların anında nasıl çıktığını net bir şekilde gördük çünkü döviz talebinin çoğunluğu oradan geldi doların ilk 42'ye çıktığı zamanlarda.

Şimdi, şunu görüyoruz: Siyasi krizler, para politikasını da maliye politikasını da geçersiz kılıyor. Para politikası, maliye politikası, finansal istikrar önemli ama siyasal istikrarın olmadığı bir ülkede bunun hiçbir anlamı yok. Şimdi, biraz önce sunumda yaptığınız öngörüler benim için çok bir şey ifade etmiyor çünkü bu ülkede altı ay veya bir yıl gibi kısa bir sürede siyasetin nereye evrileceğini ben bilmiyorum. Yani ben milletvekili olarak, bir siyasi partinin Genel Başkan Yardımcısı olarak, altı ay sonra, bir yıl sonra -o da ekonomide kısa bir dönemdir- ne olacağını ben bilmiyorum; birçok şeye evrilebilir. Şimdi, maalesef, öngörünün bu kadar zor olduğu bir yerde siz tahmin yapabilir misiniz; sanayici neye göre borçlanacak, ticaret neye göre dönecek, siz neye göre politika üreteceksiniz? İşte, bundan dolayı, konuşmamın başında Allah yardımcınız olsun dedim.

Şimdi, mesela sizin işiniz enflasyon tahmini bir taraftan. Bakıyorum, Merkez Bankası, 2024 yılı -2024 yılı için konuşuyorum- enflasyon tahminini ilk raporda yüzde 34 olarak belirledi, 2'nci raporunda yüzde 38'e çekti, 3'üncü raporunda böyle bir bant aralığı verdiler, yüzde 34-yüzde 42 yani 42'ye kadar bir marj tanıdı. Son raporda yani 4'üncü raporunda 44'e yükseldi. Bakın, tahmine bakın, 1'inci rapor ile 4'üncü rapor arasında 10 puan fark var. Şimdi, bence bu, Merkez Bankasına yakışmıyor. Böyle bir tahmin olur mu ya? Bir yıl içerisinde 1'inci rapor ile 2'nci rapor arasında 10 puan fark var.

Şimdi, gelelim 2025 yılı enflasyon hedeflerine. Şimdi, 4 Eylül 2022 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan 2023-2025 Orta Vadeli Program'a göre 2025 yılı için öngörülen enflasyon oranı yüzde 9,9. Bunu da herhâlde Fahrettin Altun orada bir imza atmış. Pazarlamada psikolojik fiyatlama diye bir şey vardır, "10" yazmazsınız da "9 lira 90 kuruş" yazarsınız. Hani bu da tek hane olsun diye, tek haneye düşürme hedefi olsun diye yüzde 9,9 diye yazılmış. Bakın, şu anda ne kadar uzaklaştık orta vadeli programdan.

Şimdi, Merkez Bankasının açıkladığı tahmin Kasım 2024'te yüzde 21, son olarak 7 Şubat 2025'te açıkladığınız tahmin yüzde 24 olarak güncellendi. Tabii, orada da yine bir aralık oldu. "Yüzde 19 ile yüzde 29 arası olabilir." diyor Sayın Mehmet Şimşek de katıldığı bir televizyon programında. Tabii, bu yüzde 19'a nasıl düşecek, neye göre bir tahmin yaptınız? Bunu gerçekten de merak ediyorum. Yani hangi parametrelerle en iyi gitse bile yüzde 19 yıl sonu enflasyonu var, ben bunu merak ediyorum eğer böyle bir şey varsa.

Şimdi, son iki yılda enflasyon tahminlerinin tablosu ortada. Şimdi, böyle bir tahmin modeli ulusal ve uluslararası yatırımcılara güven verebilir mi diye de soruyorum. Ya, Merkez Bankası bizim kurumumuz, prestiji önemli paramızın değeri açısından, ekonomimizin sağlıklı işlemesi açısından önemli. Bu anlamda tahminlerinin, raporlarının da bu hassasiyetle hazırlanması lazım. Bakın, yani "Aman, iletişimi güçlendirelim, işte burada halkı yatıştıralım, mesaj verelim." moduyla olmaması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

SADULLAH KISACIK (Adana) - Şimdi, sizi de anlıyorum yani onun için işiniz zor dedim, sizi de anlıyorum. Bu kadar siyasi belirsizliğin olduğu, "Yok artık, bu kadar da olmaz." denen olayların olduğu, bir şeyi eleştirdi diye, bir sunum yaptı diye hakkında soruşturma başlatılan, tutuklama talebinin olduğu iş adamı derneklerinin olduğu, her gün yeni bir belediye başkanının içeriye alındığı, kayyum atandığı, tutuklama talebiyle içeriye alındığı bir dönemde, siyasi parti liderlerinin içeride olduğu bir ülkede sizi de anlıyorum; tahmin yapmak zor. Bu belirsizlikte nasıl tahmin yapacaksınız? Çok iyi anlıyorum, doğru. Onun için size bir önerim olacak. Enflasyon tahmini yaparken modellemenize bir de otoriter rejim katsayısı ekleyin yani normal şartlarda çıkan sonucu bir de otoriter rejim katsayısıyla çarpın çünkü bu ülkede -biraz önce Sayın Usta da bahsetti- turplar bitmez. Yani biz Türkiye olarak inanın bir siyasi afet yaşıyoruz, her sabah kalktığımızda bir deprem yaşıyoruz, her sabah kalktığımızda şaşırdığımız olaylar oluyor. Demokrasi açısından "Ya, bu kadar da olmaz." dediğimiz, şimdiye kadar olmamış, şimdiye kadar yaşanmamış olayları yaşıyoruz. Onun için, bence tahmin yaparken böyle bir katsayıyla biraz alanı geniş tutmanız lazım diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SADULLAH KISACIK (Adana) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Başkanım, toparlayalım.

SADULLAH KISACIK (Adana) - Şimdi, eskiden -yaşı yetenler bilir- doğan görünümlü şahinler vardı yani araba şahin...

ERHAN USTA (Samsun) - Merkez Bankasında pek öyle ona yaşı yetecek yok.

SADULLAH KISACIK (Adana) - Var maşallah, Başkanımız yeter, biz aynı yaştayız hemen hemen.

Şimdi, doğan görünümlü şahin... Bakarsınız, şahin ama görünümü doğan. Şimdi, biz de dalgalı kur rejimindeyiz. Nasıl dalgalı ki müdahaleyle sabit tutuyoruz ama rejim dalgalı kur rejimi ama müdahale ettiğimiz açık. Şimdi, ben buna "dalgalı görünümlü sabit kur rejimi" diyorum. Aslında bizim şu anda yönetim sistemimiz de öyle, demokrasi görünümlü otoriter sistem yani görüntüde demokrasi var ama demokrasi görünümlü otoriter sistem. İşte, bunu biz halka yutturabiliyoruz belki. Bakın, şu Çukurambar'da zaten güzel bir İletişim Başkanlığı var, o işi yürütüyor ama bunu yabancı yatırımcılara yutturamıyoruz, yabancı yatırımcılara anlatamıyoruz. Bu nedenle, buradan, Merkez Bankasından benim ricam mümkün olduğu kadar işin şeffaf olması.

Burada şunu sormak istiyorum: Kur müdahalelerini niçin şeffaf olarak açıklamıyorsunuz? "Bugün şu kadar alım yaptık." diye açıklayın. Zannediyorum, Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan zamanında bunlar internet sitesinde yayınlanırdı, doğru mu Başkanım? Yani bugün şu kadar alım yapıldı ya da satımla müdahale edildi gibi.

ERHAN USTA (Samsun) - Tabii, hem ihalelerin hem de doğrudan müdahalelerin hepsi yayınlanırdı.

SADULLAH KISACIK (Adana) - Tamam, bu, Berat Bey zamanında "Aman, her şey iyiye gidiyor." algısını yıkmamak için gizlendi, örtüldü ama artık açıklayın bunu. Yani millet hafiye gibi "Acaba Merkez Bankası ne kadar kur sattı?" diye onu hesaplıyor. Bu size de zarar veriyor; bir bakıyorsunuz, biri "50 milyar sattı." diyor, biri çıkıyor "150 milyar sattı." diyor yani dilin kemiği yok. Onun için şeffaflık...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SADULLAH KISACIK (Adana) - Başkanım, son, bitiriyorum.

OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen...

SADULLAH KISACIK (Adana) - Bu gizlilik Merkez Bankasına yakışmıyor.

Diğer bir sorum, son sorum: Şimdi, TÜİK'in enflasyon sepetindeki fiyatları açıklaması... Yani TÜİK, şu anda enflasyon sepetindeki fiyatları açıklamıyor; enflasyon verilerini bu anlamda millet güvenilir bulmuyor. Yine bundan dolayı da başka kurumlar referans alınıyor. TÜİK'e bir uyarınız oldu mu? "Ya, bu enflasyon sepetindeki verileri açıkla, sepetteki fiyatları açıkla." diye TÜİK'e bir uyarınız, isteğiniz oldu mu ya da olacak mı? Bunun sebebini söyleyeyim: Enflasyon verilerine güvenin artması sizin yani Merkez Bankasının enflasyonla mücadelesinin başarısını arttırır. Yani TÜİK'i bu konuda uyardınız mı veya uyarmayı düşünüyor musunuz diyorum.

Ben teşekkür ediyorum.