KOMİSYON KONUŞMASI

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri, sayın bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Meclis Başkan Vekilimiz Sırrı Süreyya Önder'in vefatı hepimizi çok üzdü. Bundan dolayı taziyelerde bulunan, başsağlığı mesajları ileten herkese çok teşekkürler. Hepimiz için büyük bir kayıp olduğunu düşünüyoruz, yerinin de doldurulamaz olduğunu açıkçası.

Şimdi, ben de sözlerime aslında bugünün önemi dolayısıyla, üç fidanı anmakla başlamak isterim. Türkiye halklarının eşitlik, özgürlük ve sosyalizm ideallerini gerçekleştirmek için yola çıkan ve bu uğurda yaşamlarını feda eden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ı özlem ve minnetle anıyoruz. Darağacına giderken bile "Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği!" diye haykıran Deniz ve yoldaşlarının idamı bu ülkeye, halka ve geleceğe karşı işlenmiş bir büyük günah olarak varlığını korumaktadır. Onları idam edenler Türkiye halklarının vicdanında mahkûm edilirken hayatlarını halka adayan üç fidan, aradan geçen yarım asra rağmen gittikçe büyüyen bir sevgiyle milyonların yüreğinde taht kurmuştur. Adanmışlığın, fedakârlığın ve büyük yaşamanın timsali olan üç fidanın yaktığı meşale bugün hem bizlerin hem de eşitlik ve özgürlük isteyen herkesin yolunu aydınlatmaya devam ediyor. Anılarına bağlılık sözüyle, sevgi ve minnetle anıyoruz, asla unutmayacağız.

Bir üzücü olay da tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına karşı işlenen çirkin saldırı. Bunun özellikle taziye sırasında gerçekleşmiş olması da bizleri ayrıca üzdü. Bundan dolayı Cumhuriyet Halk Partisine öncelikle geçmiş olsun diyoruz. Sorumluların mutlaka açığa çıkarılması gerektiğini ve cezalandırılmalarının gerektiğini, aynı zamanda bunun bir provokasyon olduğunu düşündüğümüzü belirtmek isterim.

Bunun dışında ben birkaç tane soru sormakla yetineceğim, bunları şöyle sıralayabilirim: Aslında, enflasyon tabii ki önemli. Enflasyon hedeflerinin tutturulamadığı herkesçe malum. TÜİK'in açıkladığı şaibeli enflasyon rakamları da Türkiye halkları tarafından zaten kabul edilebilir ölçüler değiller. En son nisan ayı enflasyonu yüzde 3, yıllık da yüzde 37,8 olarak açıklanmış. Bağımsız enflasyon araştırma grupları var, bunun çok üzerinde enflasyon rakamları tanımlıyorlar; nisan ayını yüzde 4,46; yıllık enflasyonu da yüzde 73 olarak tanımladılar. Şimdi, aslında burada sizin daha önceki bir beyanınızdan yola çıkarak bir soru sormak istiyorum: Siz enflasyonun nedeninin asgari ücret olabileceğiyle ilgili bir söz kullanmıştınız önceki bir açıklamanızda. Asgari ücret 22.104 lira olarak...

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BAŞKANI FATİH KARAHAN - Kullanmadım.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Biliyorum, daha önce de sordum ve sonrasında kullanmadığınızı söylediniz bunu ama böyle bir ifadenizin olduğunu...

TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI BAŞKANI FATİH KARAHAN - Bir gazetenin haberi.

HEVAL BOZDAĞ (Ağrı) - Peki.

Ben şöyle ifade edeyim o zaman: Asgari ücret sabit, en düşük emekli maaşı ortada, bunların enflasyon oranlarının çok çok altında zamlar aldığı da yine hepimizin malumu; şimdi, bu durumda -enflasyon rakamları da yine ortada ve sürekli revize ediyorsunuz- işçinin, emekçinin aldığı ücretler, asgari ücrete yaptığınız zamlar mıdır hâlâ enflasyon rakamlarını yükselten diye sormak istiyorum.

Bir soru da aslında şu: Geç müdahale etmediniz mi yani Merkez Bankası gecikmiş adımlar atmadı mı? Bu da piyasaya güven kaybına neden olmadı mı ve bugün acaba enflasyon artık kalıcı hâle de gelmiş olabilir mi? Sadece para politikalarıyla enflasyonla mücadele etmek sizce mümkün mü? Bunu başarabildiğinizi düşünüyor musunuz? Şu anda sarf ettiğiniz efor buna yetiyor gibi mi? Mesela, yaşadıklarımız; ülkede adaletsizlikler var, siyaseten Hükûmetin, iktidarın yönetme tarzı çeşitli krizlere neden olabiliyor ve bunların sonuçlarında da ilk etkilenen ekonomi, para politikaları, döviz kurları, enflasyon rakamları. Siz bu mücadelede kendinizin tek başınıza yeterli olacağını, bunun sürdürülebilir olduğunu düşünüyor musunuz? Ve bundan doğru iktidara, ekonomik kurmaylarına herhangi bir tavsiyeniz oluyor mu? Bunu da öğrenmek isterim.

Şimdi, uzmanlar şöyle diyorlar: "İki yıl geçti, henüz bir sonuç alamadık." İstikrar programlarında kısa sürede aslında sonuçlar alınır. İki yıllık bir süreçte artık bir istikrar programı tanımlamasının geçerli bir tanımlama olduğu noktasında fikriniz nedir bu konuda? Bunun artık aslında bir kalkınma stratejisine dönüşmüş olması gerekmez miydi diye ben sormak isterim.

Bir konu da aslında, tabii ki maliye politikalarıyla ilgili, vergilendirme... Servet vergisi, zenginden vergi alma meselesi. Biz bunu neredeyse tüm Plan ve Bütçe Komisyonu oturumlarında dile getirmeye çalıştık ama maalesef ki mevcut vergilendirmenin bile yeterli düzeyde sonuç almadığının farkındayız. Böyle bir şey düşünmez misiniz? Neden bu konuda herhangi bir tartışma yürütülmemekte hâlâ ve sosyal politikalar açısından bunun bir yeri yok mu diye sormak isterim.

Bir soru da hâlâ döviz satıyor musunuz? Yani 57 milyar dolardan bahsediliyor. Bunun şu anda devam edip etmediğiyle ilgili olarak devam ediyorsa ne kadar, nasıl, hangi miktarlarda bu satışlara devam ediliyor diye sormak isterim. Buradaki 19 Mart operasyonu, darbesiyle ilgili olarak sizin görüşleriniz nedir? Açıkçası bunu da öğrenmek isterim.

Bu kadar.

Teşekkürler.