Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 06 .05.2025 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, öncelikle söz verdiğiniz için teşekkür ederim.
Yine, Sayın Genel Başkanımıza yönelik kabul edilemez saldırıya yönelik sizin ve diğer milletvekillerinin net tavrı ve dayanışması için de -tabii Sayın Genel Müdürünün de aynı şekilde- teşekkür ediyorum. Ben de gazeteci olarak ilk defa tanıdığım sevgili Sırrı Süreyya Önder'in ölümünden duyduğum üzüntüyü ifade etmek isterim. Ailesi, sanat camiası, siyaset camiası; hepimizin başı sağ olsun diyorum.
Aslında çok değinildi ancak bir kez daha değinilmesine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. 19 Mart 2025 sabahında İstanbul Büyükşehir Belediyesine yönelik başlatılan soruşturmanın ardından medya hizmet sağlayıcı kuruluşların bu konuya yoğunlaştığı, haber bültenleri ve canlı yayınlarla süreci aktarmaya çalıştıkları görülmektedir. 6112 sayılı Kanun'un "Yayın Hizmeti İlkeleri" başlıklı 8'inci maddesinin (1)'inci fıkrası "Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla bu fıkrada yer alan ilkelere uygun olarak sunarlar." şeklinde belirlenmiş ve hizmet sağlayıcı kuruluşların uymakla yükümlü oldukları yayın ilkeleri bentler hâlinde sıralanmıştır. Bunlardan (1)'inci fıkradaki ilkelerden biri de "Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz." şeklindeki (i) bendidir. Geçtiğimiz yıllarda, son iki yılda bu bent gerekçe gösterilerek çeşitli yayın kuruluşlarına değişik konularda, örneğin Sinan Ateş suikastıyla ilgili olarak Ülkü Ocakları Genel Başkanının başvurusu üzerine, sonrasında Bolu Kartalkaya'daki yangın faciasıyla ilgili yorum ve haberlerde bakanların masumiyet karinesinin ve dolayısıyla (i) bendinin ihlal edildiği gerekçesiyle çeşitli kanallara yaptırım uygulanmıştır. Söz konusu yayın ilkesinin özel medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar kadar kamu yayıncısı olan ve vatandaşlarımızın vergileriyle fonlanan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu için de geçerli olduğuna kuşku yoktur. Ancak TRT Haber'in yayınları incelendiğinde "Suçlu olduğu yargı kararıyla kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez." ilkesi konusunda gereken hassasiyetin gösterilmediği, haber bültenlerinde kullanılan ifadeler ve alt yazılarla kişilerin suçlu ilan edildiği ve masumiyet karinesinin çok kez ihlal edildiği görülmektedir. Örneğin, TRT Haber'in 20/3/2025 tarihli yirmi dört saatlik yayını incelendiğinde, haber ve yorum programlarında İBB soruşturmasıyla ilgili 78 ayrı başlık altında yaklaşık on bir saat altı dakika yayın yapıldığı, bu yayınlarda "Para trafiği nasıl takip edildi?" "Rüşvet çarkı mı kurdular?" "İBB yolsuzluk soruşturmasında yeni görüntüler." "Şüphelilerin evinden balya balya para çıktı." "İşte ele geçirilen paralar." gibi suçlayıcı başlık ve alt yazılar kullanılmıştır. Bir programda sunucu ile program konuğu arasında... Sunucu: "Yavaş yavaş detaylar ortaya çıkıyor, AVM'den istenen para miktarı 5 milyon euro. Ne dersiniz, daha yeni ayrıntılar gelir mi?" Konuk: "Bunlar yeni ortaya çıkan ayrıntılar, sonuç itibarıyla zaten çetevari yaklaşım, mafyatik yaklaşım olduğunu gördük, bildik, söylüyoruz, mafyatik yapılanma içerisinde olanlar cezasını çekecekler. Çete mensubu olarak çok uzun yıllar hapiste olmaları gerektiğini biliyoruz." şeklinde ifadeler kullanılmıştır. Söz konusu ifadelerin haber verme ile basın ve ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı açıktır. Sunucunun da program konuğunun masumiyet karinesini ihlal eden sözlerine müdahale etmediği görülmektedir.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Vekilim, 17-25 Aralık soruşturmasıyla mı ilgili bu okuduğunuz?
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Hayır, 20/3/2025, son süreçte.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Devam edin, buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Haklarında yargı kararı olmayan kişileri suçlu ilan eden ve hatta cezaevinde kalacakları süreye ilişkin tahminleri yayınlamanın kamu yayıncısı sorumluluğuyla bağdaşmadığı açıktır. Ayrıca, soruşturmada gizlilik kararı olmasına karşın soruşturma kapsamında servis edilen, elde edilen birçok görüntü de defalarca TRT Haber ekranlarına taşınmış ve kamu yayıncısı tarafından gizlilik kararı ihlal edilmiştir. Halkın vergileriyle fonlanan kamu yayıncısı konumundaki TRT'nin, yayınlarında tarafsız ve hukuka saygılı olması zorunludur. 2954 sayılı TRT Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1'inci maddesinde "Bu Kanunun amacı, radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından yapılan yayınların düzenlenmesine ve özerkliği ve tarafsızlığı Anayasada hükme bağlanan Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna ilişkin esas ve usulleri belirlemektir." "Yayın Esasları" başlıklı 5'inci maddenin (k) bendinde "Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ve çabukluk ilkeleri ile çağdaş habercilik teknik ve metotlarına bağlı olmak." ilkesine yer verilerek yayınlarda tarafsızlık esasına bağlı kalınması gerekliliği hüküm altına alınmıştır. Ancak, işte, bahsettiğimiz gibi, bu tek yönlü, taraf tutan yayın yapılmaması, doğruluğundan emin olmayan iddiaların yayımlanmaması, kişilerin şeref ve haysiyetlerine saygılı olunması ilkeleri maalesef hiçe sayılmıştır. TRT Haber'de yine aynı şekilde, RTÜK üyesi Tuncay Keser'in yaptığı incelemede 29 Mart-6 Nisan 2005 döneminde sadece TRT Haber'de dört saat on üç dakika yirmi beş saniye süren haberlerde tek taraflı yayınlarla soruşturmanın gizliliğini ihlal edici içeriklere yer verilmiş, sistematik olarak hukuk çiğnenmiştir.
Yani demek istediğim odur ki Sayın Genel Müdür, değerli milletvekilleri: TRT haberlerinde 19 Marttan bu yana bir linç sürmektedir. Soruşturma gizli ama birilerinin servis ettiği görüntüler, iddialar TRT tarafından hiç sorgulanmadan yayına sürülmektedir, ekran mahkemesinde ceza miktarı belirlenmektedir. Kamu yayıncısının hukuku bu kadar çiğnediği bir dönem hiçbir zaman olmamıştır. Doğal olarak baktığımızda -sayın milletvekilleri de söylediler- kamu yayıncılığı görevini yerine getirmeyen TRT'nin kamu kaynaklarıyla finansmanını tartışmak zorundayız. Pek çok ülkede evet, kamu yayıncılığı söz konusudur ve kamu yayıncılığı yapan kuruluşlar reklam ve diğer faaliyet gelirlerinin yanında ruhsat ve bandrol ücretleri gibi çeşitli vergi benzeri gelirlerle kamu kaynakları kullanarak finanse edilmektedir. Kamu kaynaklarıyla finansmandaki temel yaklaşım bu kurumların kamusal yayıncılık ilkelerine uygun olarak kamunun doğru haber alma ihtiyaçlarını bağımsız ve tarafsız olarak sunmalarıdır. Türkiye'de de kamu yayıncılığı yaptığı varsayımıyla sadece 2023 yılında TRT'ye 18 milyar liranın üzerine zorunlu vergi benzeri bir unsur olan bandrol ücreti ödedik. Sadece seçmenler değil yani AK PARTİ'lisi CHP'lisi demiyorum, seçmen olmayan çocuklarımız bile kullandığı bilgisayarında, iPad'inde, telefonunda TRT'yi finanse etmektedir, 86 milyon finanse etmekteyiz. Peki, 2954 sayılı TRT Kanunu'nun 5'inci maddesinde yer alan ilkeler ne? Ülkenin kurucu değerlerine sahip çıkmak; haberlerin toplanması, seçilmesi, yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ilkelerine bağlı kalmak; kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak; tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak; bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç çevresinin, düşüncesinin menfaatlerine alet olmamak şeklindeki yayın ilkelerine bu TRT uymakta mıdır?
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Çakırözer, toparlayalım.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bitiriyorum.
Kamuoyundaki hâkim inanış -sadece biz değil- TRT'nin kamu yayıncılığı ilkelerine riayet etmediği yönündedir. Gelirlerinin onda 9'u vergi benzeri kamu kaynaklarından oluşan TRT'nin kamu yayıncılığı ilkelerinden sapması veya ilkelerin tam tersi yönünde faaliyet göstermesi durumunda ödediğimiz TRT vergilerinin hesabını sormak hepimizin hakkıdır. Sadece 19 Mart sonrasındaki süreç değil, biliyorsunuz değerli arkadaşlarım, maalesef, TRT iktidarın televizyonuna dönüşmüş durumda; Tayyip Erdoğan'ın, AK PARTİ'nin radyo televizyonuna dönüşmüş durumda.
İşte, bir örnek vereyim, biz her seçim dönemi söylüyoruz bunu ama durum değişmiyor: 31 Mart yerel seçimlerinde AK PARTİ Genel Başkanı Erdoğan'a iki bin beş yüz doksan iki dakika süre ayıran TRT, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'e sadece kırk üç dakika ayırdı. 3 büyük şehirdeki AK PARTİ adaylarına yirmi dört saat içinde toplam yetmiş üç dakika yer verirken muhalefet adayları Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Cemil Tugay'a sıfır dakika yani hiç yer vermedi, sıfır dakika saniye yer verildi. Seçimde, depremde muhalefete, onun görüşlerine yer vermiyorsunuz. Yetmiyor, montaj videolar yayınlanıyor, siz de TRT olarak bu utanca ortak oluyorsunuz. TRT'nin geliri 86 milyonun vergisinden oluşuyor, çalışanların maaşını, aynı şekilde, bandrol vergileri, elektrik fatura bedelleriyle tüm millet ödüyor; sadece AK PARTİ'li, MHP'liler ödemiyor, CHP'lisi, İYİ Partilisi, Saadetlisi, DEM'lisi, partili partisiz 86 milyon ödüyor; maalesef, siz onların sesini duymuyor, duyurmuyorsunuz.
Burada tekrar Sayın Genel Başkanımızın çağrısını hatırlatmak istiyoruz: Bu TRT sadece sarayın, AK PARTİ'nin TRT'si değil milletin TRT'si. Madem bu konuda... Biz iddialıyız, sizlerin de eğer işte, başsavcılığın haber ajansı olmadıysa eğer TRT, Sayın Ekrem İmamoğlu'nun yargılamaları TRT'den yapılsın, millet kanaatini bu konuda versin, milletin TRT'si ayırımcı ve partizan yayınlarıyla dezenformasyonu, iftirayı yayan suç yayınlarına artık son versin diyoruz. Objektif, kanununda yazan, anayasasında yazan hususlara geri dönsün istiyoruz.
Mesela, bir başka örnek notlarımız arasına, Meclis kürsüsünden de...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Toparlayalım Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Son sözlerim Sayın Başkanım, sabrınız için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Ama "Son sözlerim." diyorsunuz, devam ediyorsunuz.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Çok teşekkür ediyorum, bitiriyorum.
Mesela, Türkiye ayakta milyonlar, hukuksuzluklara karşı meydanlarda, dünya basını manşetlere çekmiş dakikalarca gösteriyor ama bakıyorsunuz, TRT'de Saraçhane mitinglerinden, 100 bin, 500 bin, 1 milyon kişinin katıldığı mitinglerden görüntü yok. Benzer şekilde Maltepe'de 2 milyon yurttaş katılıyor, yirmi yılda 12 milyar dolar toplayan TRT, bir saniye dahi göstermiyor Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'i. Tekrar tekrar hatırlatıyoruz, kimin parası? Hepimizin bütçesi ama milletin duygularına, milletin ifadesine, milletin tepkisine bir tek saniye yer vermiyor. O nedenle, bir kez daha bir kez daha kanunda yazan, Anayasa'da yazan ilkeleri TRT'yi uymaya davet ediyoruz.
Az önce sayın milletvekillerimizden biri ifade etti, benzer şekilde yine bir TRT çalışanının dışarıya kapalı olan sosyal medya hesabında yaptığı bir paylaşım nedeniyle işinden çıkarılması, benzer şekilde yine oyuncuların, senaristlerin fikirleri nedeniyle, ifade özgürlüklerini kullanmaları nedeniyle yine dizilerden ya da TRT'nin programlarından çıkarılıyor olması da Türkiye'de demokrasi ilkesiyle, hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Çok teşekkür ediyorum Mustafa Başkanım.