KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Ben Orhan Sarıbal, Bursa Milletvekiliyim, ziraat mühendisiyim, çiftçiyim, üreticiyim.

Değerli Komisyon üyeleri; biz üreticiler olarak gerçekten yıllık giderlerimizin nasıl azalacağına ve yıllık üretimimizden nasıl kâr edeceğimize bakarız. Hani, kısaca bir iki örnek vermek isterim bununla ilgili. Gübrede şu anda 5,5 milyon ton gibi bir rakam konuşuldu, doğru ama 2002'yi örneklemek isterim: 2002'de yüzde 38'i ithalat, kullandığımız gübrenin yüzde 38'i ithal; 2014 sonu itibarıyla yüzde 57,8'i ithalat.

İki: Gübrede yüzde 18 KDV indirimi başladı biliyorsunuz, uygulamaya geçti ama şu anda çiftçiye yansıyan kısmı yüzde 5. Yani, sizin kâğıt üzerinde yüzde 18 olarak indirdiğiniz, ucuzlattık dediğiniz gübrenin üreticiye şu anda yansıma şekli yüzde 5.

Üç: Evet, hocam da ifade etti, şu anda dünyanın ve ülkemizin en önemli problemlerinden bir tanesi toprakların çoraklaşmasıdır. Dünyada yüzde 4'ten daha az organik madde içeren toprak var, verimsizliğe doğru giden, çoraklaşmaya doğru giden ve mutlaka kontrol altına alınması ve organik yapısının düzenlenmesi gereken topraklardır bunlar. Oysa bizim ortalama yüzde 2'nin üstünde olmayan, özellikle de yılda 2 ve meyvecilik yapılan bölgelerde yüzde 1-1,5 seviyesinde organik madde içeren topraklarımız aslında büyük bir tehlike vermektedir, hızla çoraklaşmaya doğru gitmektedir.

Ne demek istiyorum? Bu yöntemle vereceğiniz ya da indireceğiniz KDV'yle sadece seçimde topluma öngörmüş olduğunuz bir vaadi gerçekleştirmiş olacaksınız. Tarımsal üretime ve toprakların birleştirilmesine, daha fazla verim almaya kesinlikle ve kesinlikle olanak ve imkân sağlamayacaktır. Çünkü biz biliyoruz ki gübrenin tümü tarımda kullanılmıyor. Bunun için toprak analiz raporları, o toprak analiz raporlarına uygun gübreler, o gübrelerin faturaları bir bütün olarak ele alınmalı, bölgenin iklim, toprak, toprak yapısı ve yağış koşulları ve daha sonra bize göre en doğru yöntemin bu KDV'nin fatura üzerinden çiftçiye iadesi yöntemidir. Geçmişte, 2000'li yıllarda, 99'lu yıllarda, 98'li yıllarda, 90'lı yıllarda uygulandı ve çok başarılıydı. Yani -Hocamın da ifade ettiği gibi- gübre, fazla gübre kullanılması ya da gübreye çok olanak tanınması bize verimlilik artışı ve kaliteli ürün getirmeyecektir. Gübre açısından kısaca söyleyeceğim bunlardır. Uygulama yönetmelikleri yeniden doğru tartışılmalı. İlgili kurum, kuruluş, çiftçi örgütleri, mühendisler odası, bakanlık yetkilileri bir araya gelip bunu uygulama metodunu değiştirmek ve gözden geçirmek zorundalar.

Yem, kısaca... Bakın, hayvancılıkta biz çok kötü durumdayız, bitik durumdayız. Kuzu etinin 60 TL olduğunu akşam sabah televizyonlar söylüyor. Bunun tek bir gerekçesi var. Özellikle -kırmızı et- küçükbaş ve büyükbaş hayvancılıkta verimi artırmanın ve et sorununu çözmenin yolu mera kullanımıdır. Oysa bizde meralar çok az kullanılmaktadır, hatta meralar amaç dışına itilmekte ve ne yazık ki yandaş şirketlere Büyükşehir, bütünkent yasası nedeniyle ve diğer kamusal araçlara kamu eliyle -ama bizzat kamu eliyle- peşkeş çekilip ve... Son, 30 Ekim tarihinde çıkardığınız Mera Kanunu'ndaki bir yönetmelik değişikliğiyle 1/5.000'lik planlamayla da imara açıldı. Bu kadar vahim bir durumdayız. 1 kilo yemle siz 2 litre süt alamıyorsanız ya da şu anki fiyatlar itibarıyla 1 litre süt=1 kilogram yemse -kusura bakmayın- hayvancılıkta da tamamen dışarıya bağımlı olarak yaşamımızı süreriz. Buna siz şap salgınını da ilave ederseniz şu alınan tedbirler ya da seçim vaatlerinin çiftçiye, köylüye getirebileceği hiçbir artı değer kesinlikle ve kesinlikle yoktur.

Bu katkıların yanında bir olumsuzluğu da sizinle paylaşmak isterim. Makine destekleme veriyordunuz, makine desteklerinin tümünü kaldırdınız. Orta ölçekli çiftçiye, özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçinin kullandığı, hayvancılıkta 500 bin TL, bitkisel üretimde 500 bin TL olan, yoğunlukla kullanılan kredi limitlerini hayvancılıkta 200 bine, bitkisel üretimde de 250 bine düşürdünüz. Yani, yemle ya da gübreyle vermek istediğinin fazlasını öbür taraftan kredi yoluyla ve ekipman yoluyla zaten çiftçiden aldınız, götürdünüz.

Sonuç itibarıyla, bu sadece politik bir karardır. Kaldı ki, görünüyor ki teknik altyapısı da ülke koşullarına veya çiftçinin durumuna ve tarımın durumuna göre net hazırlanmamış. O yüzden -evet, Hocamın dediği gibi- çiftçiye verilen her kuruşa, desteğe saygımız var, destekliyoruz ama paydaşlarıyla paylaşılıp daha doğru, daha üretken... Hatta daha ilerisini söyleyeyim: Bu ülkenin tarımı kurtulacaksa üretim planlamasıyla kurtulmalı -ve bütün desteklemeler üzerinden- ve bu desteklemeler de üretim planlamasının bir aracı olmalı. Hatta daha da ileri gitmek isterim: Gerçek Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarım politikası gıda egemenliği ve gıda güvenliği üzerinden olmalıdır.

Bu düşüncelerle hepinize teşekkür ediyorum.