Komisyon Adı | : | (10/2262,2263,2264,2265,2266,2267) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan'ın, kamu kurumlarının kusurları veya sorumluluklarıyla ilgili düşünceleri ve mevzuatta yapılması gereken değişiklikler hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 07 .05.2025 |
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum, sunumlar için de teşekkür ediyorum.
Şimdi, gerçekten biz de burada Cem Vekilimle kendi aramızda konuştuğumuzda, aslında geçen haftaki olaydan sonra bugünkü tartışmalar bu Komisyona yakışmadı. Öncelikle bunu söyleyerek başlamak istiyorum. Cem Bey de bunu söyledi, ondan önce bana söz hakkı verdi diye ben bunu söyledim ama...
Şimdi, ilk gün burada konuştuk, hepimiz dedik ki: Siyasi fikirlerimizi bir tarafa bırakıp bu olayın aydınlanması için konuşacağız. Ama görüyorum ki bazen -duygusallık var herhâlde- bir şekilde bir savunma mekanizması devreye geçiyor, herkes birilerini savunma peşinde koşuyor. Kimse kimseyi burada suçlamıyor, bakın, buraya girer girmez ilk başta Nurettin Bey konuştuğunda bir tartışma başladı. Şimdi, biz, evet, yargı makamı değiliz, biz burada kimseyi yargılamıyoruz, biz bunu ilk gün de söyledik ama biz ne dedik; dedik ki: Dosyada sürecin şeffaf ve açık, güvenli bir şekilde ilerleyebilmesini tespit etmek için buradayız. Bazı kafalarda şüpheler oluşabilir. Bunu söylediğimizde "Ya, siz şüphecisiniz, şüpheyle davranıyorsunuz." değil, sürecin daha şeffaf ilerlemesi için biz içimizde olanları...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Sizler hukukçusunuz ya, şüpheyle bakmanız normaldir hukukçu olarak.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Tabii, hukukçuların şüpheyle bakması normal, aslında herkesin şüpheyle bakması normal.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Öyle mi? Yani siz daha iyi biliyorsunuz, o işi bizden daha iyi biliyorsunuz.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Herkes şey yapıyor, şimdi ben size bunu söyleyeyim: Aileler geldi, geçen hafta dinledik, ben o aileleri bir buçuk aydır dinliyorum. Biz bir hafta dinledik, bütün Komisyon gözyaşlarına boğuldu, ben o aileleri bir aydır dinliyorum, hemen hemen hepsiyle tek tek görüştüm. Hani, inanın bana o aileler burada hangi kurumun ne yaptığını, ne eksiklikler olduğunu, o otelde yangının nasıl çıktığını, saat kaçta çıktığını, kimlerin ne yaptığını, hangi araç plakalarının oradan önce çıkarıldığına kadar biliyor. Yani bunu buna emin olabiliriz ki o aileler burada olan her şeyi çok iyi biliyor, o yangında yaşanan her şeyi çok iyi biliyor ve inanın bana, bizden, o mahkemeden, savcıdan daha iyi araştırıyorlar. Onlar bize güvenmek istiyorlar. Tam anlamıyla onların o gün, geçen hafta buraya gelip konuşmaları bizim onlara bir güven vermemiz...
Şimdi, o gelsin, bu gelsin, Tanju Başkan gelsin, Turizm Bakanı gelsin. Şimdi, Turizm Bakanı geldiğinde ya da Belediye Başkanı geldi, burada konuştu, birimiz suçladık mı? Biz sadece onun ağzından dinlemek istedik. Benim için Turizm Bakanının ya da Çevre ve Şehircilik Bakanının gelip gelmemesi umurumda değil ama bilin ki birçok kişinin umurunda yani bu Komisyonu dikkate alıp almaması konusunda birçok kişinin umurunda. Aileler bunu söylüyor "Niye gelmiyor?" "Suçlu mu gelmiyor?" Ben suçlu veya suçsuzdur demiyorum, gelsin; evet, Bakan Yardımcıları geldi, bilirkişiler geldi, konuya ondan daha hâkim olan kişiler geldi; o da gelsin, o da burada otursaydı, ben bu konuya hâkim değilim ama bak, arkadaşlar anlatıyor." deseydi, çok zor bir şey değil, insanların yüreğine su serpecekti ama gelmemesi ya da soruşturma izni vermemesi, bu işler artık insanın aklına başka soru işaretlerini de getiriyor. Niye vermedi? Niye bunu yapmak istiyor? Bizim demek istediğimiz bu. Ha, dil önemlidir, bunu farklı bir dille anlatabiliriz. Hani diyoruz ki gelsin, konuşsun Turizm Bakanı, kaçmasın yani biz adam yemiyoruz sonuçta. Geldi, konuştu, kimse sıkıştırmadı, sorularını sordu, gitti. O da gelecek, aynı şey olacak. Yani biz bunu söylüyoruz.
Tahir Bey anlattı, gerçekten teşekkür ediyorum yani birçok kişinin vicdanını rahatlattı. Hiçbir kurum "Biz hatalıyız." demiyor. Bir hukukçu olarak söylüyorum...
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Sonunda Komisyona bırakacaklar herhâlde yani.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Öyle oluyor, bak, ben bir hukukçu olarak söylüyorum, mevzuata baksan, kanuna nizama baksan, ben bütün kurumların avukatlığını yapsam hepsini aradan sıyırırım, o kadar açık. Ama şimdi, Bolu Belediye Başkanı bildirmemiş "Bildirme yükümlülüğüm yok." diyor. Var, bildirme yükümlülüğün var mesela, bildirmem gerekiyordu, vicdanen de şeyden de bildirsen iyi olurdu. Tahir Bey dedi ki: İşte "Turizm Bakanlığı bakar itfaiye raporu var mı diye, var, tamam, bitti." İşte, orada bitmiyor ama aslında bitmemesi lazım. İtfaya raporu var mı? Var. Ben de gidip bir denetleyeyim, ben Turizm Bakanlığıyım, burası bana bağlı. İl özel idare gidiyor da ben ana şeyim, bir gidip bakayım. Yani bu kadar işin içinden sıyrılıp... Senin Turizm Bakanlığı olarak görevin, sadece sana gelen raporları incelemek mi? İşte, Kartalkaya Otel'inde, evet, bütün evraklar tamam, hiç kontrol etmemek mi? Bu mu yani? Mevzuat bunu demiş diye bu kadar mı yani? Yani her Bakanlığın var, onu söylüyorum. Yani mevzuata bakarsan açıklıklardan yararlanır, inanın bana bir suçlu bulunacaksa en sonunda bu Komisyon, Türkiye Büyük Millet Meclisi suçlu olacak. Yeterince işini yapmadığımızdan dolayı biz suçlu olacağız.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Ömer Faruk Bey'in dediği doğru yani herkes bir kenara çekildiği için bir suçlu arayacaklar...
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Ama ben de diyorum ki: Gerçekten, ilk gün konuştuğumuz gibi, anlaştığımız gibi herkes siyasi fikrini bir tarafa bıraksın, şeffaf olsun. Kim suçluysa değil, açıklıkları bulalım.
BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Kimin suçlu olduğunu biz belirlemeyeceğiz, bizim işimiz değil.
ÖMER FARUK HÜLAKÜ (Bingöl) - Biz yargı değiliz, biz yargılamıyoruz, yargılama makamı değiliz; araştırıyoruz ama bu konuda da şeffaf olsun, elini taşın altına koysun, yapsın etsin yani, bu kadar basit; bu Komisyonun amacı da bu zaten.