Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
Konu | : | Google temsilcileri tarafından yapılan sunumlar ile Google algoritma değişiklikleri ve sonuçlarına ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 08 .05.2025 |
OKAN KONURALP (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım, çok naziksiniz.
Ya, Sayın Tuncay Özkan'ın bu geniş, kapsamlı, detaylı konuşmasının ardından çok tekrara düşmemeye çalışarak belki de biraz daha somut birtakım veriler üzerinden düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Arkadaşlar, siz, biz Google'ız, dünya deviyiz, küresel bir gücüz ve bu küresel gücün "x" lira maaşlı çalışanlarıyız; Türkiye Büyük Millet Meclisi ne ki, Zeynep Hanım ne ki, Nazım Başkan ne ki, Tuncay Özkan, Okan Konuralp ne ki diyebilirsiniz, buraya geldik işte, lütfettik, size bir şeyler söylüyoruz, bununla yetinin üslubuyla birtakım değerlendirmelerde bulunuyor olabilirsiniz fakat bu, bizim inandığımız, doğruluğundan da şüphe duymadığımız itirazlarımızı en azından seçmenlerimiz nezdinde Meclis tutanaklarına geçirmemizi engellemiyor. Ne demek istiyorum? Arkadaşlar, 12 Mart itibarıyla bu ülkede bir medya kuruluşu öldü. Bu medya kuruluşu sonrasında da bir grup medya kuruluşu girmiş oldukları ekonomik darboğazın en önemli nedeninin Google algoritmasının değişikliği olduğunu ifade ettiler ve bunun üzerine bunun kadar önemli bir başka cümleyi de bildirilerine koydular. Google'la sağlıklı ve sürekli bir muhataplık ilişkisi de kurabilmiş değiliz. Kusura bakmayın, bu arkadaşlarımızın yalan söylüyor olduklarına inanmıyorum. Arasında T24 de var, Artı Gerçek de var, BirGün de var, metnin çoğuna katılmakla birlikte imza koymamış Evrensel de var, Diken de var, Gazete Pencere de var, Kısa Dalga da var, belki de beyefendinin arkadaşı Ruşen'in yöneticiliğini yaptığı Medyascope da var ama bu toplantı öncesinde ben dâhil Komisyon üyelerini ziyaret eden sizler beni ziyaret ettiğiniz tarih itibarıyla nezaketen bile bu bildirinin altına imza atmış hiçbir kuruluşla gayriresmî olarak bile bir araya gelmemişsiniz; ayıp değil mi ya? Bu arkadaşlar diyorlar ki: "Ekonomik bir darboğaza doğru girdik, gazete Duvar öldü, biz de öleceğiz; bunun nedeni Google'dır." Ya, siz "Bu arkadaşlarla bir oturalım, konuşalım, yanlışları varsa düzeltelim, yanlışımız varsa onlarla bir ortak nokta bulalım." dememişsiniz ve öğrendiğim kadarıyla bu sabah itibarıyla bile onlarla resmî ya da gayriresmî bir diyalog kurmamışsınız. Sonra da diyorsunuz ki: "1.200 gazeteciyi eğittik, 2024 yılında 21 şehirde bir araya geldik." Bu arkadaşlar, bunlar mı? Bu arkadaşlar bunlar değilse bunlarla ne zaman diyalog kurmayı düşünüyorsunuz ya da bunlarla niye diyalog kurmuyorsunuz? Şimdi, öyle bir tablo koydunuz ki az önce de yani şimdi de ifade ettiniz: "Evet, algoritma değişikliği sonrasında birtakım dalgalanmalar olur, yeniden yoluna girer." Ya "2 milyon, 1,5 milyon" diye iddia edilen trafiğin 100 binlere, 200 binlere düşmesi nasıl bir dalgalanma ya? Bu bir fırtınadır arkadaşlar. Türkiye gibi -çok detaya girmeyeceğim- ağır ekonomik problemleri de bir nedenden dolayı yaşayan bir ülkede, kusura bakmayın, bu bir dalgalanma değil, T24 için, Medyascope için, BirGün gazetesi için bu bir fırtınadır ama bu fırtınayı ne yabancı konuklarımızın ne sizin ne de sizin adınıza burada avukat olarak da görevli olan arkadaşımızın çok da önemsediğini düşünmüyorum.
İkincisi: Sayın Gürkaynak, "dostum Daron Acemoğlu" diyorsunuz. Dostunuz Daron Acemoğlu'yla bu meseleleri nasıl konuşuyorsunuz, merak ediyorum. Kendisi söylüyor illa bir referans alacaksak, Google'ın dijital reklam ekosistemini kontrol ederek bağımsız haber kuruluşlarını finansal olarak çökerttiğini kendisi de ifade ediyor, sıradan birisi de değil, şahsen benim de tanıdığım birisi, Nobel Ödülü'yle de onurlanmış, biz de onurlandık ve benzer değerlendirmeleri de düzenli olarak yapıyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde, Amerika dâhil, Google ile kamu otoritesi arasında mahkemelik olmuş da bir durum var ama siz bunların hiçbiri yokmuş gibi ve bütün suç bizdeymiş gibi, bu arkadaşlar başarısız medya kuruluşlarıymış da trafikleri ondan düşmüş gibi böyle bir tozpembe bir dünya kuruyorsunuz ve dediğim gibi detaya da girmiyorsunuz. Ben biliyorum arkadaşlar, şimdi bunları reddediyorsunuz ama ruh hâlinizi biliyorum. Ruh hâliniz "Türkiye Büyük Millet Meclisi kim ki?" ruh hâli. Bir önceki toplantıda sorduğumuz sorulara, hadi o toplantı ilk olduğu için yanıt alamadık, ya, insan nezaketen buraya birtakım yanıtlarla gelir ya. Ya, tek bir cümle koymadınız üzerine arkadaşlar ve büyük bir ihtimalle de koymadan da gideceksiniz. Çünkü neden? Bilinçaltınız işgal edilmiş, Google'sınız siz. X, Google, TikTok; Meclis kim ki? Ya, şimdi, bakın arkadaşlar, burada bir bildiri var. Bu bildiride haksızsa bu arkadaşlar haksız oldukları için bile bunlarla oturup konuşmak zorundasınız. Bir nedenden dolayı T24'e verilen röportajla kurtaramazsınız kendinizi. BirGün'le de Medyascope'la da konuşacaksınız. Konuşmamışsınız, nezaketen kapılarını çalmamışsınız. Belki işte dediğim gibi, ikili ilişkilerden kaynaklı bir yerlerde kahve içmişsinizdir ama "Evet ya, biz Google'ın yöneticileriyle bir araya geldik. Bu bildirilerimize karşı bunlar da bize..." Ama şimdi, bu kurumlarla neden oturmadığınızı da yine Google'ın ne olduğu belli olmayan ilkeleriyle de açıklayabilirsiniz biraz sonra. Hâliyle arkadaşlar, bu iş bizim açımızdan sürdürülebilir bir olgu olmaktan çıktı. Yani yabancı konuklarımız Sayın Müller, Helena Hanım kendi ülkelerinde, kendi ülkelerinin demokratik, özgür hâlleri içerisinde, ekonomik güçleri içerisinde birtakım durumları sorunsuz yaşıyor olabilirler ama yaşamadıkları da zaten hepimizin gördüğü üzere, kendi ülkelerindeki ya da Amerika'daki ya da Fransa'daki ya da İngiltere'deki dava konusu olmuş ya da olmak üzere olan bir tekelleşmeye, bir heyulaya dönüştünüz yani. İlla böyle şey yapmak istemem ama gerçekten hepimizin üzerinde bir canavar gibi dolaşıyorsunuz.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Vekilim, şöyle bir araya gireyim mi?
OKAN KONURALP (Ankara) - Buyurun.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Soruları özetleyelim, bakın, zaman geçiyor.
OKAN KONURALP (Ankara) - Tamam, son, bitiriyorum.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Bir cevap versinler.
OKAN KONURALP (Ankara) - Haklısınız, çok haklısınız.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Çok benzer şeyler.
OKAN KONURALP (Ankara) - Ben somut olarak şunu öğrenmek istiyorum: Sayın Tuncay Özkan'ın ve belki de benden sonra da konuşacak arkadaşların sorularına ek olarak, çok somut olarak bu arkadaşlar diyorlar ki: "Bizim, Google'ın okur trafiğimize uyguladığı ambargo ve bu ambargonun yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Tüm kamuoyunun, özellikle okurlarımızın durumun ciddiyetinin farkına varmasının hayati önemde olduğunu vurgulamak istiyoruz." diyen saygın 8 tane yayıncı kuruluş var ve siz bu yayıncı kuruluşla neden hiç diyalog kurmadınız? Neden onlarla bu meseleyi tartışmadınız?
Teşekkür ederim.