KOMİSYON KONUŞMASI

LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Ben de Doğu Hocam çok teşekkür ediyorum. Gerçekten farklı bir ufuk açtı bu sanattaki yapay zekânın, dijitalin kullanılması. Benim anladığım kadarıyla sizin az önceki sorulara verdiğiniz cevapta bu ruhu beslemeyen yani sanatçı ruhu olmayan birisinin bu algoritmayı yazması da bir önem taşımayacak yani üslup kopyalanacak ama tabii ki ondan anlayan, o ruhu yansıtabilecek, eserleri çıkarabilecek insanlara ihtiyacımız var. Bu anlamda da iş çok da kolay değilmiş gibi görünüyor açıkçası. Bu üslup kopyalanmasında sizce farklı farklı sanatçıların üsluplarını kopyaladı ve yeni bir eser ortaya çıkarttı. Burada bir telifin olması gerekiyor mu yani burada o üslup ne kadar... Az önce dediniz ya, yüzde kaça kadar tolere edilebilir veya 5-6 sanatçının üslubunu kopyalayıp bir eser çıkardığında nasıl bir yol izlenmelidir?

Bir de sizce sanatın ruhu korunabilecek mi? Yani yapay zekâyla yapılan bu eserlerde bu ruh korunabilecek mi? Geleneksel sanatlara geldiğimizde bunu yapay zekâ bir şekilde yine öğretilerek, makineye öğretilerek çıkarabilecek mi, bir eser üretebilecek mi? Bizim iyi olduğumuzu söylediniz bu konuda Türkiye olarak; dünyada en iyi örnek diyebileceğiniz hangi ülke?

SANATÇI ALP DOĞU ESER - Vallahi bir kere sondan gireyim hemen aklımdayken. Gerçekten moMA'da sergilenen bir sanatçımız var; eleştiriliyor, çok eleştiriliyor. "Yaptığın iş o kadar da önemli değil." diyenler var ama benim için önemli. Bir vatandaşımız Türkiye'den çıkmış, dünyanın en önemli müzelerinde sergilenebilir bir konuma gelmiş. Bir kere bu başarıyı bir takdir etmek gerekiyor. Refik Anadol, bugün benim gördüğüm bütün kaynaklarda başı çekiyor yani bu çok acayiptir. Ben de sanatın daha farklı yönlerine merak duyan birisiyim ama bu onun başarısını gölgeleyebilecek bir şey değil. Dünyanın en önemli eleştirmenlerinin de eleştirdiği bir insan olmak da kolay bir şey değil. Bu anlamda çok kıymetli sanatçılarımız var. Refik Anadol, bu anlamda yapay zekânın sanat alanındaki etkilerinin yükselmesindeki en önemli anekdot gibi görünüyor. Yani biz şeyi çok seviyoruz, Arda Güler gidiyor yurt dışına "Sakat..." Ya, bir sevinsene bir vatandaşımız işte yani. Refik Anadol yükseliyor "Ya, bunun yaptığı da ekran koruyucusu." Öyle değil yani bunları aşmamız gerekiyor, ülkemiz çok iyi durumda bu anlamda. Herkes yapay zekâyı çok güzel, önemli sorular sormak amacıyla, sanatla sorular sormak amacıyla, dünyaya dair konuşmak amacıyla kullanıyorlar. Bu önemli bir şey gerçekten ve bence gelecekte daha da iyi duruma geleceğiz. Bugüne kadar bizim özellikle modernleşme sürecimizde hep bir ulusallık-evrensellik tartışmaları vardır. İşte, üslupta ulusal olalım ama teknikte evrensel olalım; işte o "d Grubu" Kübizm vesaire vesaire. Bugünün var olan teknolojisini bizler kullanıyoruz bugün. Yani o sürece en azından bu güncel teknolojiyi kullanarak yetişmiş durumdayız. Buna mümkün mertebe yatırım yapılmalı, desteklenmeli. Tabii ki demiyoruz ki... Ben hiçbir zaman bir sanatçının telifinin, canının yanmasını isteyecek birisi değilim, onların da kazanabileceği bir sistem her zaman diliyoruz sanatçılar için, her zaman iyi şeyler diliyoruz ama çok güzel bir noktaya değindiniz: "Farklı sanatçılardan oluşan bir eser." dediniz mesela. Biz yapay zekânın bu şeylerini... Açıklanabilir yapay zekâ yok şu an, şeyi bilmiyoruz mesela atıyorum: Picasso'dan yüzde 4 aldı, Braque'dan yüzde 1 aldı, Altan Gürman'dan yüzde 5 aldı, Refik Anadol'dan... Biz onu şu an bilmiyoruz mesela ve bu sistemler dijital bir manipülasyon yapıyor. Yani belki de yüzlerce eser arasından bir ortalama sonuç çıkarıyor bize. Şimdi, bu da ilginç bir şey yani biz burada nasıl anlayacağız da... İşte ben hep onu soruyorum, görüntü geldi önümüze, mesela şu görüntüye bakalım: Şu görüntüden ben nasıl anlayabilirim ki yüzde 3 oradan alındı, yüzde 5 buradan alındı? "Sanat" dediğimiz şey zaten var olan dilin üzerine yeni bir dil inşa etmektir. Sanatçılar birbirlerinden etkilenirler, yanındaki arkadaşından etkilenir bir sanat öğrencisi, yaşadığı toplumdan etkilenir, gördüğünden etkilenir, haberlerden etkilenir; zaten onlardan etkilenerek bir şey ortaya koyar. Hocasından etkilenir, Pinterest'te gezer, yurt dışındaki bir sanatçıdan etkilenir. Zaten hiçbir şeyi biz sanatçılar sıfırdan üretmiyoruz, onu söyleyelim. "Sıfırdan üretim" diye bir şey yok. "Her şey bir remikstir." diye bir belgesel var. Bu belgeselde de hep 80'li yıllarda bir müzisyen çıkıyor, bir şey, bir şey çalıyor, 90'lı yıllarda aynı tınıyı bir başka müzikte görüyoruz mesela ve o yüzden elbette ki bir taklit, taklitten öğrenme vardır. Zaten akademide öğrenci taklit ederek temrinlerle öğreniyorlar. Sonra kendi üsluplarını buluyorlar ama bunu biz göremeyiz. Yani buradan baktığım zaman ben hep onu soruyorum bu telif kavgasını edenlere: Yüzde 3 şuradan alınmış, yüzde 5 buradan alınmış diyebiliyor muyuz şuraya baktığımız zaman? Var olan bir kültür ezberinden hareketle yeni bir ürün ortaya koyuyoruz burada. Yani bu sanatçının bire bir üslubuyla yapıldığını da tehlike arz ediyor olabilir ama "Burada yüzlerce mi sanatçı var, hangi istatistiksel verilerle bunlar meydana getirildi?" bunları da bilmiyoruz. Bedri Baykam örneği verdim, Bedri Baykam gibi resim yaptığında bu bir tepki görebilir mesela çünkü onu Bedri Baykam gibi yapmıştır ama burada görebiliyor muyuz mesela hangi sanatçıdan ne kadar veri alınmış, kullanılmış? O yüzden her şey bir remikstir, bunu unutmamak lazım. Ben bir yazı yazacaksam, bugün bir tez yazacaksam-akademide olanlar bilirler- kendi alanıma gelene kadar hep "O öyle dedi, bu böyle dedi, bu şöyle dedi." ve kendi alanım yani kendi düşüncem... O yüzden bu şeylerde de mesela bu çıktıya müdahale de ediyorlar; "photoshop"ta müdahale ediyor, "Procreate" diye bir programla müdahale ediyor, müdahalesini de koyuyor sanatçı çünkü diyor ki: "Yapay zekâdan çıktığı gibi olmasın." Gerçekten bu konuda bizim ülkemiz iyi kullanım, hakkaniyetli kullanım açısından da güzel bir noktada görünüyor çünkü belirtiyor "Bakın, ben bunu yapay zekâyla yaptım." E, para kazanmak için de "NFT" diyorduk, "dijital sanat" diyorduk, satın alınabilir hâldeydi değil mi? Şimdi, NFT çok düşük durumda. Satsa nereden satacak yani? Mesela, hani ondan bir gelir elde ettiğini düşünelim, o da yok. O yüzden bu remiks, hibrit, makine ve insan ortaklığı bence bu konuda önemli ama inşallah ki daha böyle istatistiksel analiz gelişir, açıklanabilir hâle gelir. Kimse hak kaybı yaşamasın.

Sanatın ruhu da son sorunuzdu. Bütün bu araçlar yeni bir tuğla sanat yolculuğunda, ben her zaman öyle görüyorum, bir yazım da vardı "toola" diye; "tool" araç İngilizcede, "a" koymuştum şey yapıp. Hepsi aslında bu sanatın gelişmesini... Sanat, tabii, yapıt gelişebilen bir şey değildir ama yeni ufuklar arayışı sürecinde yeni tuğlalar koyabilmemiz için hem bilimin hem teknolojinin hem de sanatın bir arada olması gerekiyor. Hâliyle yapay zekâ da bu sürece önemli bir katkı sunuyor ve sanatın ruhundan bir şey götürmesinden ziyade, bence şeyini artırıyor, daha da etkin hâle gelmesini sağlamaya başlıyor. Geleneksele de gelince birçok sanatçımız var mesela: Hakan Yılmaz var İstanbul'da, yapay zekâyla çalışıyor ama geleneksel üretimler yapmaya çalışıyor, geometrik formları kullanıyor, işte, yapılardaki motifleri, bezemeleri kullanıp ürünler ortaya koyuyor, bu anlamda da yapay zekânın kullanıldığını görüyoruz. Dijital sanat alanında Selçuk Artut Hoca vardır, o da geometrik desenleri, işte Sivas olsun, Konya olsun, birçok farklı şehirden motifleri bir matematiksel anlamda değerlendirip ürünler ortaya koyuyor. Her anlamda, ben açıkçası güzel bir görüntü görüyorum ve düşünüldüğü kadar da, en azından plastik sanatlar özelinden bakacaksam, bir hak kaybının olduğuna da asla inanmıyorum şu anki durumda, ha gelecekte başka bir şey olur, değerli davetleriniz olur, yine belki konuşuruz ama şu ana kadar böyle bir durumun o kadar da çok olduğunu ben düşünmüyorum açıkçası, öyle söyleyeyim.