| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Toplu Konut İdaresi Başkanlığının 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 30 .04.2025 |
GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Tabii, burada hem Komisyon üyelerimizin hem milletvekili arkadaşlarımızın TOKİ'nin faaliyetleri, çalışmaları ve bütçeleriyle ilgili kendilerine göre haklı gerekçelerden dolayı hem eleştirileri hem de bilgilendirme talepleri var çünkü her ilin gerçeği farklı. Her ilde hem depremden kaynaklı yaşanan olumsuzluklar farklı, depremin boyutundan kaynaklı hem de tabii, Komisyon üyelerimiz doğal olarak kendilerine göre yaptıkları çalışmalar doğrultusunda hem TOKİ Başkanımızdan hem de Komisyonumuzdan bilgi isteme hakkına ve yetkisine sahip. Sanıyorum ki Sayın TOKİ Başkanımız ve çalışma arkadaşları da arkadaşlarımızın bu endişelerini, kaygılarını giderecek bilgiyi, belgeyi kendilerine en kısa zamanda aktarırlar.
Ben farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak istiyorum çünkü bu Parlamentoda ilk günlerde TOKİ'yi en şiddetli eleştiren milletvekillerinden birisiydim ama süreç geliştikçe ve Elâzığ'da yapılan işler ortaya çıkıp vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderildiği, hak sahipliğinin yerine getirildiği süreç yaşandıktan sonra, ben o günden sonra hem TOKİ Başkanına hem de Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum'a hem Parlamentoda hem Komisyon çalışmalarında, her yerde teşekkür ettim. Hatta, salı günü yine gündem dışı bir konuşmam vardı, bu çalışmalardan dolayı teşekkür ettim.
Tabii, kolay değil arkadaşlar yani biz 2020 yılında Elâzığ'da bir deprem yaşadık. Bizde topu topu 3 tane bina yıkıldı Mustafa ağabey. Bu 3 bina için bütün devlet organları ve kurumları oradaydı yani parti ayrımı yapmaksızın belediyeler oradaydı, işte Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, diğer bakanlarımız, İçişleri Bakanımız. Biz bu 3 tane binanın enkazını yirmi günde zor kaldırdık; bu, beceriksizlikten dolayı değil. Bir binada eğer bir canlı varsa, bir mağdur varsa onu kurtarmak için Sayın Bakanım, bütün o binadaki tüm malzemeyi elle, tek tek alıyorsunuz, tek tek, elle; uzun bir süreç. Şimdi, doğal olarak 11 ilde yaşanan bir deprem var ve 2020 yılındaki deprem belki de Elâzığ için bir şans oldu çünkü can kaybımız çok yüksek oranda olmadı, binalarımız çok fazla yıkılmadı ama Bakanlık müthiş bir şekilde organize olarak hemen harekete geçti, çevre illerden binlerce teknik eleman gelerek ağır hasarlı binaları tespit ettiler. Ağır hasarlı binalar tespit edildikten sonra çok seri bir şekilde yıkımlar başladı ve 2020 yılından 2022 yılına kadar sanıyorum, herhâlde 20 bine yakın hak sahipliğiyle ilgili konutlar yapıldı ve teslim edildi. Daha sonra, 2023 yılında Maraş merkezli, 11 ili kapsayan depremde Elâzığ'da bir can kaybımız olmadı, bir binamız yıkılmadı yani Malatya sınır komşumuz, müthiş bir hasar aldı, binlerce can kaybı oldu, binalar yıkıldı. Biz 2020 yılındaki depremi bir şansa çevirmiştik yani o talihsizlik, şanssızlık aslında Elâzığ açısından bir şans oldu, bir talih oldu ve bizim Elâzığ'da ne can kaybımız oldu ne de bir binamız yıkıldı ve sınır ilimiz Malatya'ya can suyu Elâzığ oldu yani depremde koştu sivil vatandaş, kamu kuruluşlarımız. Bunları anlattıktan sonra bir noktaya geleceğim. Yani bu anlamda, ben hem Çevre Bakanlığımız bürokratlarına, Sayın Bakanımıza, TOKİ Başkanımıza ve TOKİ bürokratlarına, emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Yapılan eksik işler oldu mu? Evet, yapılan eksik işler de oldu. Mesela, TOKİ konutları yapılırken yalnızca yerleşim alanı ve barınma alanı olarak değerlendirildi ama orada bir yaşamın, bir mahalle kültürünün yaşaması gerekiyordu ve kendilerini uyardık Plan ve Bütçe görüşmelerinde, "Buralarda okulların, sosyal donatı alanlarının, alışveriş merkezlerinin, ticari alanların da olması lazım." dedik ve arkasından onlar da başladı. Elâzığ'da 2+1 konutlar yapıldı, dedik ki: "Anadolu kültürüne 2+1 konutlar çok uygun değildir çünkü nüfus yoğun yani kız çocuğu ile erkek çocuğunu aynı odada yatıramazsınız. Ya, bu, Anadolu kültürünün geleneksel bir davranışıdır." 2+1 konutlar iptal edildi ve 3+1 konutlara çevrildi ve 3+1 konutlar yapıldı.
Geçtiğimiz aylarda 23 milletvekiliyle hem Elâzığ'a hem Tunceli'ye seyahatimiz oldu. Ben arkadaşlarımı TOKİ konutlarına götürdüm, gezdirdim, dedim ki: "Arkadaşlar, ben teşekkür edince beni eleştiriyorsunuz. Gelin, görün yani Elâzığ'da TOKİ neler yapmış?" Yani Elâzığ bir başarı hikâyesi ama diğer illerde de Elâzığ'daki gibi bir başarı hikâyesinin beklentisinin olması o illerin milletvekilleri için en doğal hak. Yani biz Elâzığ'da başardık ama diğer illerin milletvekillerinin de tabii ki doğal olarak kendi seçmenlerinin bir an önce mağduriyetlerinin giderilmesini, hak sahipliklerinin bir an önce planlanmasını, yaşamın devam etmesini isteme gibi doğal bir talebi olabilir; tabii ki bu en doğal talebi. Dedim ki: "Gelin, sizi gezdireyim -Mustafa ağabey, Sayın Bakanım- görün neler yapılmış." O dairelerde oturan herkes koşarak, gelerek "Ya, Sayın Milletvekilim, Allah senden razı olsun, senin emeğin çok." diye... Niye? Çünkü biz sürekli yönlendirdik yani itiraz etmek yerine doğru bilgilendirdik, yönlendirdik, talepleri gündeme getirdik ve Elâzığ'daki halk da bu sürecin bir parçası olarak bizi sahiplendi.
Arkasından, yine, bu sefer... Ben 26'ncı Dönem Tunceli Milletvekilliği yaptım. Tabii, Tunceli benim için milletvekili seçilmemden kaynaklı vefa duyduğum bir ilim yani insanın "Seçim bitti, hadi eyvallah." diyerek bir yaklaşım göstermesi doğru değil ve bu dönem Cumhuriyet Halk Partisinin Tunceli'de milletvekili yok. Bilim adamlarının Tunceli ve Bingöl depremiyle ilgili yaptığı değerlendirmelerden sonra biz 23 milletvekili Tunceli'ye de gittik. İlin Valisi bize son derece güzel bir sunum yaptı, aldığı tedbirleri, yapılacak işleri, bakanlık katkısıyla ve kendi yetkisiyle neler yapıldığını ve yapılması gerektiğini anlattı. İlin Valisine de teşekkür ederiz ev sahipliğinden dolayı. Tunceli'yi gezdik, sivil toplum örgütleriyle toplantı yaptık, öncelikli sorunlarla ilgili tespitler yaptık. Sonra, yine ilimizin, Tunceli'nin Valisi ile biz Sayın Bakanımızı ve TOKİ Başkanımızı ziyaret ettik. Elâzığ'da yapılan işlerle ilgili aynı ölçüde bu sefer Tunceli Pülümür'de ihale konutları yapıldı, Tunceli'de yapıldı, şimdi belediye binamız yapılıyor, yeni alanlar açılıyor ve Tunceli'yi de ayağa kaldırmakla ilgili girişimlerimiz oldu.
Sayın Başkanım, Sayın Başkan -hem Komisyon Başkanımız hem TOKİ Başkanı- tabii, doğal olarak siz bürokratsınız, siyasi iradeye müdahale etme şansınız yok ama bence, Türkiye'de siyasi iradenin yapması gereken, bir bölgede deprem yaşanmadan deprem öncesi tedbirleri alarak o bölgenin depreme dirençli kent hâline getirilmesi lazım çünkü -işte, teknik olarak siz konuya daha hâkimsiniz- depremden önce bir yapıyla ilgili alacağınız önlemin maliyeti 1 liraysa, depremden sonra onun maliyetinin devlete 7 lira ile 10 lira arasında değişken bir fiyatı var. Onun için, deprem öncesi bu tedbirlerin alınarak ve bu tedbirler alındıktan sonra -Elâzığ bunun güzel örneğidir- hem can kaybını engelleyici hem mülk, bina kaybını engelleyici tedbirler, olası çevre illerde deprem olduğu zaman o il de can suyu verecek bir potansiyele sahip olur.
Bu anlamda, Sayın Başkan, arkadaşlarımızın eleştirileri, beklentileri ve talepleri kendi seçim bölgelerindeki seçmenlerin talepleri açısından son derece doğal ve haklıdır. Tabii, Deniz arkadaşımızın özellikle Sayıştay raporları ve bütçe tekniği açısından bir uzmanlık alanı vardır, onun da tespitleri kendine göre son derece haklıdır ama ben, TOKİ bürokrasisinin çok başarılı olduğunu, bu işlerde çok pratik olduğunu, iyi işler yaptığını biliyorum. Arkadaşlarımızın da benim gibi düşünmesiyle ilgili, o noktaya gelmesiyle ilgili kendilerini ikna edecek bilgileri vereceğinizi düşünüyorum.
Hepinize teşekkür ederim, saygılar sunarım.