| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 13 .11.2014 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, bugün burada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2015 yılı bütçesini görüşüyoruz.
Ben aslında daha önceki yıllarda da yaptığım gibi bir genel perspektif çizmek, Türkiye ekonomisi içinde enerji sektörünün durumunu ortaya koymak, sonra enerji kaynaklarının çeşitliliğine geçmek, oradan üretim ve tüketim yapılarını analiz etmek üzerine daha öncesinde bir konuşma tasarlıyordum ama bu yaşadıklarımız aslında benim bu konuşmamı yapmamı anlamsız hâle getirdi. O yüzden öyle bir konuşma yapmayacağım ama özellikle Bakanlığınızın görev alanına da giren bu tabii kaynaklar, doğal kaynak ekonomisi üzerine birkaç söz söylemek istiyorum.
Tabii, doğal kaynak ekonomisi bir ülkenin sahip olduğu en temel zenginliklerden, bir ülkenin ya da bölgenin yerküre üzerindeki coğrafi konumu, arazi yapısı, ekonomik faaliyet biçimleri, geçmişte orada yaşayan insanlar, uygarlıklar, hayvan ve bitki çeşitleri, bunların hepsi aslında o doğal kaynak ekonomisinin oluşmasında ciddi bir katkı sağlıyor.
Tabii, çok eskiden beri, özellikle daha tarıma dayalı olan ekonomilerde de doğal kaynak ekonomisi yani mevcut kaynakların işte, altın, gümüş gibi, diğer madenler gibi işletilmesi, üretilmesi, çıkartılması, önemli bir faaliyet alanı olmuş. Emek yoğun bir alan yani emek üzerinden kurgulu. Elbette tabii, bu süreç içinde, doğal kaynak ekonomisi içinde belli birtakım makine teçhizatı da kullanılıyor ama temel anlamda emeğin üzerine dayalı ve yoğun bir sömürüye de dayanmış. Taa eski zamanlardan beri baktığımız zaman doğal kaynak ekonomilerine, hep insanların çok uzun zamanlar içinde, zor koşullar içinde...
Sayın Bakan...
BAŞKAN - Ama siz devam edin, yani beşeri...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bakana hitap ediyorum.
BAŞKAN - Ama beşeri ihtiyaç yani hepiniz kalkıp gidiyorsunuz geliyorsunuz.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır anladım da burada Sayın Bakana hitap etmek istiyorum.
BAŞKAN - Beş saat, altı saat bir insanda da bir ihtiyaç var yani ya.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Neyin, hangisinin ihtiyacı?
BAŞKAN - Diğer kadrolar, bürokratlar dinliyor.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ya bırak lütfen!
BAŞKAN - Yapmayın, devam edin lütfen.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir bitireyim, konuşmamız zaten bitiyor ve ondan sonra varsa bir ihtiyaç ara verin.
BAŞKAN - Allah, Allah!
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, emek yoğun ve sömürüye de dayalı olduğunu söyledim; geçmiş dönemlerde bu çok daha yoğunmuş.
Tabii, zaman içinde artı baktığımız zaman doğal kaynak ekonomisi, bu yer altı kaynaklarının çıkartılması, madencilik alanlarında bugün ciddi anlamda da teknoloji var ve sadece emek gücü kullanılmıyor, o teknolojinin de kullanıldığını görüyoruz.
Tabii, burada bazı kriterler var, bu kriterlere dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Birisi, bugün de en önemli kavramlardan biri olan, Sayın Bakan, bu sürdürülebilir kalkınma kavramı. Bugün artık uluslararası kuruluşların, Birleşmiş Milletlerin de bütün raporlarının içine geçmiş ve ciddi anlamda dünyada da tartışılan bir alan. Yani hem kalkınacaksınız, elbette bir enerji ihtiyacı da onunla olacak ama bu kalkınma süreci ve ona dayalı olarak enerjinin çıkartılması örneğin, ilk anlamda baktığımızda ekosisteme kalıcı anlamda bir zarar vermeyecek çevreye. Yani çevre kaynaklarını tüketmeyeceksiniz kalıcı anlamda geriye çevrilemez biçimde.
Yine bugün demokrasinin de en temel özelliklerinden biri olan, bölgede yaşayan insanların, oradaki kişilerin, sivil toplum örgütlerinin düşüncelerini alacaksınız, meslek odalarının bilgilerinden yararlanacaksınız ve böyle bir sürecin içinde doğal kaynak ekonomisini işleteceksiniz. Yani bu şu demek: Bir tarafta doğal kaynak, bir tarafta emek sömürüsü ve insan hayatı olmayacak. Yapacaksınız, doğal kaynakları elbette işleteceksiniz ama bunu yaparken de, dediğim gibi çağdaş çalışma hayatını oluşturmak zorundasınız ve emeğin de hakkını vermek zorundasınız. Bu da aynı zamanda Bakanlığınızın da en temel görevlerinden biri.
Şimdi, tabii önce Soma'da, sonra Ermenek'te, bugün de biraz önce Edirne Uzunköprü'de bir maden kazası meydana gelmiş. Aslında bunlar kaza da değil, baktığınız zaman ciddi anlamda iş cinayetleri ve Bakanlığınızın görevlerini gerektiği gibi yapamadığını açık bir biçimde ortaya koyuyor. Buna ilişkin olarak burada tabii sorumlu aranabilir ve değişik sorumlular bulunabilir ve onların üzerine sorumluluk yüklenebilir ama bu sorumluluk en üst düzeyde bir siyasi sorumlu olarak, bir Bakan olarak sizin sorumluluğunuzu ortadan kaldırmaz diye düşünüyorum ve kanımca yapmanız gereken, bu siyasi sorumluluğu üstlenmektir ve siyasetin etik çerçevesini de oluşturan istifa mekanizmasını işletmek ve kanayan vicdanları bir nebze olsun dindirmektir diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.