| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin (TEDAŞ) 2021 ve 2022 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .04.2025 |
ŞAHZADE DEMİR (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, Sayın, Genel Müdürüm, Komisyonumuzun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
DEDAŞ'ın faaliyet alanıyla alakalı bazı hususlara değinmek istiyorum. Bu faaliyet alanı malum Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Mardin, Şırnak ve Siirt illeridir. Çiftçilerin en büyük sorunlarından biri -sizce de malum çok dile getirildi- elektrikle ilgili yaşanan problemlerdir; her geçen yıl bu sorun daha da derinleşmektedir. 2023 yılından itibaren DEPSAŞ tarımsal sulama için her ay fatura kesmeye başlamış, bu da çiftçileri yüksek borç yükü altında olma durumuyla karşı karşıya bırakmıştır. Aylık ödemeleri yapamayan çiftçiler icraya verilirken hasat dönemlerinde elektrik borçlarına ilişkin faturalara çok yüksek faiz, avukatlık ve icra ücretleri de eklenerek önlerine çıkmaktadır. Oysa, 26 Eylül 2022'de Sayın Cumhurbaşkanı tarımsal elektrik kullanımının mahsul hasadı sonrasında faturalandırılacağını açıklamıştı. Bu açıklamaya rağmen bu karar uygulamada dikkate alınmamış; aksine, çiftçiler için de zorlaştırıcı bir yöntem benimsenmiştir. Elektrik borçlarının ödeme takvimi mahsul dönemine göre yeniden düzenlenmeli diye düşünüyoruz. Örneğin, buğday için haziran, mısır için aralık ayı gibi bir dönemsel faturalandırılmaya gidilebilir.
Borçlu, borçsuz ayrımı yapılmaksızın pek çok çiftçinin devlet tarafından verilen tarımsal destekleme ödemelerine DEDAŞ tarafından bloke uygulanabilmektedir; bu, gelen şikâyetler arasında yer alıyor. Bu uygulama özellikle çiftçinin nakde en çok ihtiyaç duyduğu dönemlerde ciddi mağduriyetlere yol açmaktadır. Vatandaş faturasını geciktirdiğinde günlük faiz uygulanıyor ancak vatandaş desteklemeden gelen ana parasını almak için aylarca uğraşıyor, bazen bu destekleme ücretinin bir kısmını alamadığı da olabilmektedir. Oysa Danıştay 10. Dairesinin 22/02/2017 tarihli kararı da dâhil olmak üzere birçok yargı kararı destekleme ödemelerine bloke konulamayacağını açık bir şekilde belirtmektedir. İlgili kurum bu hukuki kararlara rağmen uygulamalarını sürdürmekte ve hukuk dışı davranma gibi bir durum ortaya çıkmıştır. Borcunu ödeyen çiftçinin desteklemelerine el konulmaması için gerekli yasal düzenleme ve denetimlerin hayata geçirilmesi ve bu noktada çiftçinin sorunlarının görülerek, yaşadığı sıkıntıların hesaba katarak bir uygulama geliştirmesi lazım diye düşünüyoruz.
Elektrik fiyatlarının yüksekliği, özellikle suyun derin kuyulardan çekilmesini gerektiren bölgelerde buğdayın sulama maliyetini ciddi anlamda artırmaktadır. Zaten maliyetler çok çok yüksek, buna çok yüksek elektrik maliyetleri de bindiği zaman çiftçinin ayakta kalması neredeyse imkânsız bir durum hâline gelmektedir. Bu vaziyet elde edilen ürün gelirinin masrafları karşılayamamasına neden olmakta. Özellikle, GAP suyu henüz ulaşmamış olan illerimizde yani Mardin, Şırnak, Şanlıurfa gibi illerde bu sorun çok daha belirgin bir şekilde kendini hissettirmektedir. Daha önce tüm elektrik desteği, 11'inci aydan 5'inci aya denk gelen buğday desteği 2024 yılında tamamen kesilmiş, ilgili Bakanlığımızla yaptığımız görüşmelerde bunun tekrar başlayacağı ifade edilmişti ama henüz başlamamış. Buğday gibi stratejik bir ürünün sulama desteğinden yoksun bırakılması hem çiftçinin hem ülke tarımının geleceğini tehlikeye atmaktadır. Elektrik sübvansiyonu, buğday sezonunu da kapsayacak şekilde tüm yıl boyunca devam etmelidir diye düşünüyoruz.
Sayın Başkanım, DEDAŞ'ın sorumluluk sahasında yani Diyarbakır, Mardin Şırnak, Batman, Siirt, Şanlıurfa illerinde çiftçiler yoğun şikâyetlerle önümüze gelebilmektedir. Bu noktada maillerimiz neredeyse kilitlenmiş, bu, sanırım birçok vekil arkadaşımız için de söz konusudur. Aynı köydeki borcunu ödemeyen birkaç kişi yüzünden borcunu ödeyen çiftçilerin dahi elektriği kesilebilmektedir; ön plana çıkan şikâyetler anlamında söylüyorum. 50 kuyu sahibinden 25'i borcunu ödemiş olsa bile tamamının elektriğinin kesildiği durumlar ortaya çıkabilmektedir. Planlı kesintiler neredeyse her gün görülebilmekte, bu kesintiler uzun saatler sürmekte ve üretimi ciddi anlamda aksatmaktadır; vatandaş âdeta canından bezmiş bir durumdadır. Vatandaş kurumu aradığında ise "Arıza var." denilerek tatmin edici ya da çözüm odaklı bir cevap verilmemektedir. Bazı çiftçilerin borçlarını ödeyememesi nedeniyle arazilerinin icra yoluyla satışa çıkarıldığı -iddiaları söylüyorum altını çizerek- iddiaları ise ciddi bir toplumsal huzursuzluk oluşturmuş oralarda.
Sayın Başkanım, son olarak şunu da ifade etmek istiyorum: Elektrik desteğinin kademeli olarak yüzde 50'den yüzde 30'a düşürülmesi, daha sonra bunun tamamen kesilmesi ve başlatılmasının geciktirilmesi çiftçiyi çok daha zor durumda bırakmıştır. Bugün, özellikle bu DEDAŞ faaliyet sahasında en yüksek maliyet kalemi elektriktir ve bu yüzde 30 oranında sübvanse ediliyordu; bunun da kesilmiş olması neredeyse çiftçiyi tamamen çiftçiliği terk etmeyle karşı karşıya bırakmış; bu bir realitedir. Elektrik, tohum, gübre, mazot, ilaç ve ekipman gibi temel tarımsal girdilerdeki artış çiftçilerin maliyet yükünü ciddi anlamda artırmaktadır; devletin sağladığı destekler ise bu yükü hafifletmekten uzaktır. Yapılması gereken elektrik desteğinin artırılması ve süreklilik arz etmesi durumudur. Bunlar sık sık önümüze çıkan sorunlar ve özellikle bu bölgeden gelen şikâyetlerdir, bunları Sayın Genel Müdürüme ve Komisyon üyelerine arz etmiş olayım. Özellikle çok ağır faturalandırmalar ve cezalandırmalar, elektrik kaçağı ya da işte izinsiz kullanım anlamında kesilen cezalar çok fazla ön plana çıkmaktadır. 80 bin, 100 bin, 120 bin gibi cezalar kesilebilmekte ve bunların neye göre, hangi maddeye göre, hangi esasa göre kesildiği noktasında da ciddi bir muallaklık var, en azından, vatandaş bunu bilmiyor, bu anlamda da çok ciddi anlamda şikâyetler ve talepler var.
Şimdi, affınıza sığınarak, Sayın Genel Müdürümü ve Sayın Bakanımı tenzih ederek oralardan çok söylenen bir cümleyi ifade etmek istiyorum. Keyfî uygulamalar, keyfî kesintiler, vatandaş ile dağıtım şirketi arasındaki sorunlar nedeniyle şirkete konulan bir isim var. Orada söylendiği için söylemek durumundayım, belki durumun vahametini ortaya koyma anlamında önemlidir. Tırnak içinde söylüyorum, "DEDAŞ terör örgütü" şeklinde bir tanımlama söz konusudur. Vatandaş ile dağıtım şirketi arasında çok ciddi sorunlar var. Bu noktada, elbette kaçak kullanım ve benzeri suistimaller de vardır; bu hepimizce malum olan bir durum çünkü istatistiklerde de o bölge kaçak elektrik kullanımının en yüksek olduğu bölge olarak biliniyor. Fakat sorunların çözümü noktasında daha yapıcı, vatandaşın maddi durumunu ve çiftçilerin durumunu hesaba katacak daha makul bir yol geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Saygıyla bitiriyorum.