KOMİSYON KONUŞMASI

DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Merhaba arkadaşlar.

Benim saat 12.00'de uçağa yetişmem gerekiyor. Kusura bakmayın, onun için görüşlerimi ifade edip öyle ayrılmak istiyorum.

Açıkçası çok fazla katılamıyorum, ama takip ediyorum, yakından takip ediyorum.

Açıkçası siz de az önce tüm tarafları dinlenme konusunda özen göstereceğim demiştiniz. Bizim de beklentimiz açıkçası komisyon üyesi olarak bu.

Bugün burada Uçan Süpürge olacaktı. Uçan Süpürge bu alanda çalışan, ciddi çalışmaları olan, uluslararası anlamda da dikkate alınan bir kadın kurumumuz. Maalesef bugün bizimle birlikte olamayacaklar. Olamama gerekçeleri de açıkçası burada görüşlerinin çok fazla önemsenmeyeceği kaygısı. "Bunu da nereden çıkarıyor?" diye belki soracaksınız. Bir önceki oturumda Hülya Hanım buradaydı. Hülya Hanım burada görüşlerini ifade ettiği için komisyon üyemiz tarafından "Gidin, muhalefetin vekili olun, öyle gelin." şeklinde bir ayrımcı, antidemokratik bir tutuma maruz kaldı. Dolayısıyla, bu komisyonda konuşmak için, görüşlerini ifade etmek için illa iktidardan taraf ya da illa muhalefetten taraf, bir yerden görüş ifade etmek gerekmiyor. Burasının çoğulcu, demokratik, herkesin görüşlerini ifade edebileceği ve bizlerin de bu görüşlere tahammül gösterebileceğimiz bir komisyon olması gerekiyor. Dolayısıyla, bir önceki oturumda Hülya Hanım'a yaklaşımın çok antidemokratik, ayrımcı bir tutum olduğunu düşünüyorum. Hülya Hanım, uluslararası alanda bu alanda özellikle çalışan bir kadın arkadaşımız, uzman bir arkadaşımız. Görüşleri eminim ki Komisyonumuz açısından da çok değerli olacaktı, çok ciddi sonuçlarla bizi güçlendirecekti kendi görüşlerini eğer aktarabilseydi. Dolayısıyla, bu tutumun eleştirilmesi gerektiğini ve bir dahaki sefere bizim çağırmak istediğimiz uzmanların da aynı yaklaşımla karşılaşılmayacağı konusunda bir güvence istiyoruz Komisyon tarafından. Onun için, bu konuyu ifade etmek istedim. Tekrardan Hülya Hanım'a olan yaklaşımın ayrımcı ve antidemokratik olduğunu da ifade edeyim.

Diğer bir konu, esasında, deneyimleri dinlerken sorunun kendisi daha çok boşanmadan ziyade boşanma süreci olarak görünüyor. Yani ülkemizde boşanmanın kendisinin ciddi bir problem olmadığını düşünüyorum ki yapılan araştırmalar da açıkçası bunu gösteriyor. Çünkü yapılan araştırmalarda boşanma oranı ülkemizde yüzde 3 oranlarında. Zaten OECD ülkeleri arasında da boşanma oranının en düşük olduğu kategoride görünüyor. Burada açıkçası bizim komisyon olarak üzerinde durmamız gereken boşanma süreci ve bu süreçte yaşanan sıkıntılar. Örneğin, deneyimleri dinlerken göze çarpan en temel sıkıntılardan bir tanesi: Bir kere bu hukuksal süreç problemli. Yine psikolojik anlamda destek almada ciddi sıkıntılar var ve araştırmalar da bunu kanıtlıyor, çünkü boşanmak isteyen bireylerin neredeyse yarısı aslında avukatsız, hukuki bir hizmet ve destek almadan başvuruyorlar. Yine, bu süreçle baş edebilmek için ya da bu sürecin sorunlarının üstesinden gelinebilmesi için psikolojik destek almak isteyenlerin oranı ise yüzde 3. Dolayısıyla, bu da şunu çok açık ve net gösteriyor ki: Boşanmaktan ziyade eğer odaklanacaksak bu boşanma sürecinde yaşanan sorunlara, sıkıntılara bizim bir kere daha yoğunlaşmamız gerekiyor.

Onun ötesinde ise, yine, ben, evet bizim Komisyonun ismi "boşanmayı önleme ve aile ilişkileri". Bir önceki dönemde de bir öneri olarak getirmiştim açıkçası.

BAŞKAN - "Boşanmayı önleme" değil, "önleme" yazmıyor komisyonumuzun adında Sayın Üyem.

DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Pardon.

Yani, açıkçası daha çok boşanma üzerine biz yoğunlaşıyoruz. Ama bir önceki oturumda ben ifade etmiştim: Biz burada daha fazla aile ilişkilerinin nasıl demokratikleştirilebileceğini ve kadına yönelik şiddeti ve cinsiyet eşitliğini biz nasıl sağlarız üzerinden bir perspektifle bizim Komisyon üzerinden daha fazla bir yoğunlaşma ve çalışma yürütmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yine yapılan araştırmalara göre açıkçası bu boşanma aşamasında kadınların yüzde 74'ü şiddet görüyor. Yani burada, biz, daha çok erkek arkadaşların ya da erkeklerin yaşadığı durumları falan dinledik. Mutlaka benzer durumda olan çok fazla kadın da var ama yani istatistikler şunu açık ve net gösteriyor: Bu aşamada kadınların yüzde 74'ü şiddet görüyor. Yani biz bu şiddeti nasıl önleyeceğiz? Bu konuda kadınlara nasıl destek sunacağız ve cinsiyet eşitliği perspektifini açıkçası biz bu aile ilişkilerinde nasıl oturtacağız? Biraz bunun üzerinden yasama çalışmalarını yürütmemiz gerekiyor. O açıdan, bu anlamda çalışmaları olan kadın örgütlerinin, özellikle bağımsız kadın örgütlerinin bu komisyonca dinlenilmesi, bu anlamda çalışmaları olan uzmanların da burada komisyon üyelerince dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum ve bundan sonra bizim de davet edeceğimiz uzman arkadaşlarımız var. Bunların da burada dinlenmesini ve tahammül sınırları içerisinde açıkçası o tahammülün de gösterilmesini bekliyoruz