KOMİSYON KONUŞMASI

VAHAP SEÇER (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum ben de.

Tabii, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı... Enerjiyi konuşmamız lazım, doğal kaynakları konuşmamız lazım. E Türkiye için de enerji çok önemli, sunumda da vardı. Özellikle dışa bağımlı bir ülkeyiz enerjide. Cari açığımızın önemli bir sebebi yaptığımız enerji ithalatı ama kazaları konuşuyoruz. Aslında Sayın Bakan, mayıs ayından bu yana Plan ve Bütçe Komisyonunda Türkiye'de yer altı madenlerindeki kazalar konuşuluyor. Soma'da meydana gelen kaza, ardından Ermenek, o süreç içerisindeki irili ufaklı birçok kaza oldu. Bugün de az önce, akşamüzeri Edirne Uzunköprü'de yine bir grizu patlaması sonucu bir kaza meydana geldi ve 3 işçi yaralı.

Şimdi, yer altı madenlerinin maalesef durumu, pozisyonu bu. Şimdi, tartışmalar nerede yoğunlaşıyor? Çok net, kendi dinlemelerden ortaya çıkan sonuçları, önceki gün de burada çünkü Çalışma Bakanlığıyla ilgili bütçe görüşmelerinde de bu konular müzakere edildi. Şimdi, Hükûmet kanadına bakıyorum Sayın Bakan, sayın bakanlar, Sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı, tüm Hükûmet üyeleri ve Cumhurbaşkanı patronlara yönelik eleştiriler yapıyor. Örneğin burada önceki gün sunumda Sayın Çalışma Bakanı diyor ki: "Bu yaşadığımız acıların sorunu mevzuattan ziyade farkındalık eksikliğinden kaynaklanıyor. İnsan hayatını hiçe sayan -bu çok enteresan- kâr hırsından -bunu bir muhalefet partisine mensup milletvekili söylese kabul edilebilir- ve işçi sağlığı güvenliği tedbirlerini gereksiz bir maliyet olarak gören zihniyetten kaynaklandığını bize göstermektedir." diyor ve daha ironik bir durum var, diyor ki: "Maalesef daha fazla kazanma hırsı vicdanları âdeta kömürden daha kara bir hâle getirmiştir."

Diğer taraftan Cumhurbaşkanı diyor: ki "Düzenlemeleri yaptık ama hazmeden, hazmedemeyen. Hazmedemeyen işte bu sorunları yaratıyor." İş adamlarını yani bu yer altı madenlerini verdiğiniz redevans ya da hizmet alımı yöntemiyle işleten patronlar için bu suçlamayı yapıyor.

Diğer taraftan bakıyoruz son kazada madeni işleten patronun avukatı diyor ki: "Burada devlet suçludur." Sayın Bakan, bu sizin Bakanlığınızı da ilgilendiren bir konu. "Devlet uyarmalıydı." Madenin imalat planı ve haritası yok. Bu maden daha önce de 90'lı yıllarda başka bir işletme tarafından, şirket tarafından işletilmiş. Bugün bu madeni işleten firmaya verilmemiş bunun üretim imalat planı ve haritaları, dolayısıyla "Tepenizde su var, eski imalata gitmeyin, tehlike var diye niçin uyarılmadı?" Maden İşleri Genel Müdürlüğünü suçluyor ve bunun ne iş yaptığını soruyor.

Şimdi, böyle bir çelişki. Peki, netice itibarıyla nedir tablo? Biz bunları konuşmaya devam edeceğiz. Önceki gün de, dün de Sayın Başbakan, Sayın Çetin'in de söylediği gibi sanki yeni birtakım düzenlemeler yapıyormuş gibi, aslında mevcut olan kanunlarda bu ya da buna benzer düzenlemeler olmasına rağmen, sanki çok önemli tedbirler alınıyormuş gibi birtakım önlem planları açıkladı ve bunların da kısa süre içerisinde Meclise geleceğini söyledi.

Şimdi, Hükûmet kanadı tarafından suçlu görülen merci maden patronlarıysa... Bakın, bir yönetmelik var 16 Haziran 2012 tarihinde. Başbakanlık bünyesinden çıkıyor madenlerle ilgili izinler. Oranın oluru olmadan diğer çalışmalar yapılmıyor ve ilginç iddialar var. Bunun nedeni ne? Az önce Sayın Aydın dedi ki: "Yani bunlar, bu değerli yer altı madenleri peşkeş çekiliyor, bunu önleme adına bu yapıldı. Oysa bunun tersi." Yani bu gerekçeyle ya da bu gerekçeyle Başbakanlık iznine tabi tutuldu gibi bir gerekçe ortaya sürdü Başbakanlık ve izni kendine aldı. Oysaki bakıyoruz, tabii ki bunlar iddia niteliğinde ama araştırmaya da değer konular. O şikâyet edilen patronların büyük bir çoğunluğu da maalesef sizin partinize yakın iş adamlarından oluşuyor ve bu konuda da bir havuz oluşturulduğu iddiaları var.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; enerji politikaları ve son gelişmelerde özellikle Yırca'da yaşanan konulara ilişkin değerlendirmeler oldu. Burada arkadaşlarım aslında çok güzel tespitler yaptılar. Türkiye'nin benim kavradığım... Çok güzel bir sunum, tablolar harika, rakamlar kendinizce değerlendirmeye alınmış, yapılmış, tabii kısa süre içerisinde bunların sağlamasını yapma imkânımız yok ama şimdi şöyle bir değerlendirme yapıyor iktidar kanadı, diyor ki: "Muhalefet nükleer yapıyoruz beğenmiyor, termik santral yapıyoruz, HES yapıyoruz. Hangi kaynak olursa olsun bu yenilenebilir enerji kaynakları da içerisinde yani dere tipi HES'ler, hep itiraz ediliyor." Aslında itiraz edilen bir şey yok yani elbette ki istiyoruz. Niçin çevre dostu kaynaklara yönelelim? Mesela, bir nükleer santral çalışması var. Benim seçim bölgem Mersin, 1976 yılından beri, biliyorsunuz oradaki o lisans çalışmaları o tarihlerden yapılmış, alınmış vesaire. Ancak şu ortaya çıkıyor: Az önce Sayın Susam söyledi: Algı kötü yani toplumda algı kötü. Sayın Başbakan da bir dönem söylemişti bu HES'lerle ilgili. Şu anda 400'den fazla biten ya da inşaatı devam eden sizin döneminizde lisansı verilmiş dere tipi HES var, binin üzerinde de lisans çalışması yapılan yine dere tipi HES'lere ilişkin çalışmalar var. Eli çantalılardan bahsetti Sayın Bakan, dedi ki: "Ankara'da HES lisanslarıyla ilgili eli çantalılar yani bunun komisyonculuğunu, aracılığını yapan, simsarlığını yapan insanlar dolaşıyor, bunları ortadan kaldıracağız." dedi. Dedi değil mi bunu Sayın Başbakan? E demek ki bir algı var yani Başbakan bunu söylüyorsa, e yurttaşta da böyle bir algı var. Şimdi siz hukuku hiçe sayar "Efendim, zeytin önemli mi, önemsiz mi?" Yahu, kardeşim, yani burada kamu yararı varsa elbette ki bir değerlendirmeye göre, bir bakış açısına göre değersiz kalabilir. Ama bir değerlendirmeye göre, bir bakış açısına göre, işin nevine göre bir ağaç bile çok değerli olabilir. Burası hukuk devleti, guguk devleti değil. Siz yargıya intikal etmiş bir konuyu yargının, Danıştayın yürütmeyi durdurma kararı vermiş bir konuyu bir iş adamı ve iktidarınıza yakın bir iş adamı Yırca'da bu yatırımı yapacak olan. Toplumsal talebi hiçe sayarak, toplumsal direnci hiçe sayarak, sosyal barışı tehdit ederek, göstere göstere, göre göre bu işi yapıyorsa, kusura bakmayın, yani "Hükûmet olarak bizim elimizden bir şey gelmez." diyemezsiniz. "Bir dakika, yerine otur" dersiniz. Çünkü o izni siz vermişsiniz. Onun önünü siz açmışsınız, siz de durdurabilirsiniz.

Şimdi, hâl böyle olunca, muhalefet bu hukuksuzluğa, kanunsuzluğa itiraz edince muhalefet her şeyi istemez duruma geliyor. Nükleer santral çalışmaları var. Bu arada ÇED süreci devam ediyor, orada inşaat da devam ediyor. Şimdi, yasal olarak ÇED süreci tamamlanmadan orada nükleer santral inşaatının devam etmesi mümkün mü? E bunlara nasıl muhalefet olarak itiraz etmeyelim?

Sayın Bakan, İGDAŞ ihalesi yapılacak bildiğim kadarıyla, bunun çalışmaları yapılıyor. Enerji Bakanlığının da hazırladığı bir kanun tasarısı var. İGDAŞ'ın abonelerden TL olarak aldığı sistem kullanım bedeli dolara çevrilecek. Bu bir kanun marifetiyle yapılacak. Burada rakamlar da var. TL olarak tahsil edilen bu hizmet sistem kullanım bedeli 0,05 dolardan kullanım bedeli olarak tahsil edilecek, hatta bu tasarıyla da bu fiyat yükseltilmiş, 0,062 dolara getirilmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VAHAP SEÇER (Mersin) - Bu uygulamayı Ankara Başkent Doğalgaz özelleştirmede de bu sistem uygulandı. Şimdi, merak ediyorum. Bu sistem değişikliği yani sistem kullanım bedelinin TL'den dolara çevrilmesi tüketiciye bir zam olarak yansımayacak mı, böyle algılamamız gerekmiyor mu? Yani ihaleyi vereceğiniz firmanın avantajına bir düzenleme değil mi bu? Bana öyle geliyor. Ya da şöyle de gelebilir az önce bahsettiğim algı meselesi: Acaba yine bu ihale iktidara yakın bir gruba, bir iş adamına verilecek de ona yönelik, onun menfaatine yönelik birtakım düzenlemeler mi? Bu konuda açıklık getirmenizi istiyorum.

Orta Doğu'daki hadiseler malum. Orada son dönemde hem bölge ülkelerini hem de tabii ki kara sınırımızın en uzun olduğu bölgede Türkiye'yi de tehdit eden bir örgütle mücadele ediliyor. Bu terör örgütünün adı IŞİD terör örgütü. Peki, bu IŞİD terör örgütü finansmanını nereden sağlıyor? Suriye muhalif kanadının lideri diyor ki Lübnan Televizyonunda...

Sayın Bakan, dinliyor musunuz, keseyim mi burada? Dinleyen var mı beni? Yoksa ara vereyim ya da bir başkasına versin.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Biz dinliyoruz.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Hayır, yani havanda su dövüyorsak, lafımız havayaysa burada kapatalım, siz sunumunuzu yapın, ondan sonra da gidin yani.

Heysem Menna diyor ki: "Ben Birleşmiş Milletlere liste verdim." diyor. IŞİD petrolünü satın alarak örgüte yardım eden ülke, kurum ve kişiler bu listede var. Bu raporun içinde Türklerin de olduğu bilgisi var. Bu iş adamları kimlerdir? Bu konuda sizin elinizde bilgi var mı Sayın Bakan?

Elektrikte kayıp kaçak oranı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayın Sayın Seçer.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Toparlayacağım.

Tabii, kamuoyunda şöyle bir -toplum içerisinde- bir değerlendirme var: Bir tarafta elektriği kullanan dürüst tüketici var. Dürüst tüketici elektrik faturasını ödüyor. Bunu öderken de dürüst olmayan tüketicinin çaldığı elektrik bedelini de ödemek durumunda kalıyor. Bu bir kere vicdana da aykırı, Anayasa'ya da aykırı, ahlaka da aykırı, hukuka da, her şeye de aykırı. Peki, bunu nasıl önleyecek devlet? Elektrik dağıtım işlerini özelleştirdik. Peki, bunu yaparken ana, temel gerekçelerden bir tanesi neydi? Kayıp kaçak oranlarının azaltılması hedef olarak alınmıştı.

Sayın Bakan, elimde liste var, bölgesel birkaç örnekleme yapacağım:

Akdeniz, 2007 yılında -bu sizin bir soru önergesine yanıtınız- kayıp kaçak oranı yüzde 9,72'ymiş 2007'de, bugün 11,32'ye çıkmış.

Dicle Elektrik Dağıtım örneğini veriyorum. 2007'de yüzde 64,81'miş, bugün 2013 itibarıyla 75,03'e çıkmış.

Trakya'dan bir örnek vereyim. Yüzde 7,6'dan yüzde 6,1'e düşmüş. Yüzde 1 gibi bir düşüş var.

Birçok örnek var. Van örneği var 56'dan 65'e çıkmış. Aynı seviyede kalanlar var.

Peki, özelleştirmenin kesemize, Hükûmete, devlete ne gibi katkısı oldu? Bunu sizden öğrenmek istiyorum.

Yine bir şikâyeti dile getirmek istiyorum enerji nakil hatlarıyla ilgili. Özellikle yaz aylarında sıcağın yoğun olarak yaşandığı, klima sistemlerinin yoğun olarak yaşandığı bölgelerde inanılmaz şikâyetler var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlayalım Sayın Seçer, son kez süre veriyorum.

VAHAP SEÇER (Mersin) - Bu konuda acil önlemler alınız.

Ayrıca, yine bu kayıp kaçakla ilgili bir soru yöneltmek istiyorum bu sorunun cevabını ben de bulamadığım için. Mersin Toroslar Sulama Birliği Başkanı şikâyet ediyor, diyor ki: "Elektrik dağıtım şirketleri sulama birliklerine indirim yapıyor." diyor. Bizim kayıp kaçak oranımız doğu bölgelerdeki kuruluşlara göre daha az olduğu hâlde bizden kesinti, indirim daha az yapılıyor, doğu bölgelere daha fazla yapılıyor. Bu sorunun yanıtını istiyorum.

Teşekkür ederim.