KOMİSYON KONUŞMASI

MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın Başkanım, Devlet Hava Meydanları İşletmesinin değerli yöneticileri, milletvekili arkadaşlarım, Sayıştayımızın kıymetli denetçileri; çok kıymetli bir kurumu denetliyoruz başta da söylediğim gibi. Söylediğimiz şeylerin kurumun daha iyi yönetilebilmesi için bir itibarının olması ve tarafınızdan dikkatle dinlenip ciddiyetle bize geri dönüşlerinin yapılması gerekiyor, alt komisyondan bugüne maalesef böyle bir şey görmedik. Alt komisyonda Zafer Havalimanı'nın garanti ödemeleri noktasında yüzde 97 hata payıyla devlete ciddi bir yük getirdiğini, bunun neden öz kaynaklarla yapılmadığını sormuştum, Devlet Hava Meydanları İşletmesinden aldığım cevap kafamı tümden karıştırdı. Cevapta deniyor ki: "Şirket havalimanını inşa etmek için 41 milyon euro kredi çekti." Maliyeti 84 milyon euro olmuş. Şimdi, Devlet Hava Meydanları Zafer Havalimanı için fizibilite yapmış ve kamu-özel iş birliği kapsamında yapılıp işletildiğinde 2012-2044 yılları arasında işletme maliyeti de dâhil 206 milyon euroya mal oluyor fakat Zafer Havalimanı bizim de bildiğimiz gibi, Devlet Hava Meydanları tarafından öz kaynaklarla yapılmış olsaydı 2012-2044 yılları arasında işletme maliyeti de dâhil 254 milyon euroya mal olacakmış. Yani cevabı okuyunca hem şaşırdık hem de sevindik çünkü bu hesaba göre zarardan kâr etmişiz, hem de 47 milyon euro yani şirket bu projeden kâr etmiyor, aksine cebinden devlete para ödüyor gibi bir trajikomik cevapla karşı karşıyayız. Sizin de verdiğiniz cevaptan zaten fizibilitenin yapıldığı ve yüzde 97'lik sapma payının öngörüldüğü ve buna rağmen bu havaalanının yapımı için şirkete bu ödemelerin tıkır tıkır yapılacağını bile isteye kamunun zarara uğratacağını biliyordunuz. Bu havalimanının işlerlik kazanamayacağı zaten fizibilitesinde de belliymiş. 2042 yılından sonra bu havaalanının da diğerleri gibi atıl olacağını anlıyoruz. Bunu nereden anlıyoruz? Yıllar itibarıyla yolcu sayısında bir artış öngörüyorsunuz fakat 2023 ile 2024 arasında, baktığımızda, yolcu sayısında düşüş var. Bu düşüşü nasıl açıklıyorsunuz? Hata payında bile yüzde 96'dan yüzde 97,5'e çıkmayı başardık. Hedefimiz 2042 yılında hata payını yüzde 100'lere ulaştırıp atıl hâle mi getirmek bu havalimanını? Kusura bakmayın ama durum gerçekten bu havalimanı özelinde trajikomik bir hâl almış durumda ve eğer böyle devam edip müdahale edilmezse biz bu Zafer Havalimanı'nı çokça konuşmaya başlayacağız ve kamuoyunda da sizin başınız başta olmak üzere ve milletimizin başını ağrıtacak bu konu. Tabii, şu soruları sormadan geçmeyeceğiz: Özel bir şirket nasıl oluyor da bu projeyi Devlet Hava Meydanlarından daha ucuza mal ediyor? Devlet Hava Meydanları yaptığı fizibilite çalışmasında özel şirket için bir kâr öngörmüş müdür, öngördüğü ise bu tutar ne kadardır? Zafer Havalimanı kamu yararı gözetilerek daha düşük maliyete yapılabilecekken özel şirketin kâr amacı güden faaliyetleriyle kamuya daha düşük bir maliyete sunması nasıl mümkün olmaktadır? Ayrıntılı bir izahat istiyoruz bu konuda. Garanti altı yolcu ödemeleri kapsamında 2024 yılında ödenen tutar ne kadardır? Hangi hava limanları için ne kadar ödeme gerçekleştirilmiştir? Bunu da öğrenmek istiyoruz.

Bir diğer konu, neredeyse hiç uçak inip kalkmayan havalimanlarındaki personel artışları konusu. Bu durumu alt komisyonda sorduk fakat bu artışların nedeniyle alakalı yanıt alamadık. Devlet Hava Meydanları İşletmesinin 2023 faaliyet raporundaki verilere göre Balıkesir Merkez Havalimanı'nda 66 olan personel sayısı bugün 69 kişi, Kocaeli Cengiz Topel Havalimanı'nda 101 olan personel sayısı bugün 102 kişi, Uşak Havalimanı'nda 103 olan personel sayısı bugün 106; 2019 yılının rakamlarıyla kıyasladığımızda bu artış daha da fazla. Yıllardan beri hiç uçak inip kalkmamış, hiçbir firmanın uçuş rotasında yok fakat ilginç şekilde personel sayıları sürekli artmış, faaliyette olmayan havalimanlarında personel sayısı artışları var. Her gün zarar eden birer işletmeye dönüşmüş, faaliyetleri yok ama personeli çok. Havaalanlarında faaliyette olmamasına rağmen personel sayılarındaki artışların nedeni nedir? Gider kalemlerinin artmasındaki nedenler bu havalimanları için nelerdir?

Diğer bir konu, Çukurova Havaalanı. Altyapısı Devlet Hava Meydanları İşletmesi öz kaynaklarıyla gerçekleştirildi, faaliyet raporlarında da bunu görüyoruz. Faaliyet raporlarına göre toplam yatırım tutarı 572 milyon TL. Bana verdiğiniz yanıtta rakamı 33 milyon TL olarak belirttiniz. Bu rakamlarla aslında kamuoyunu da yanıltıyorsunuz çünkü 2022 yılında altyapısı bitmiş olan projenin maliyetini bize 2024 yılı parasının değerine göre veriyorsunuz. O zaman, bu bakış açısına göre, sizin hesabınızla gidersek 2020 yılı kuruna göre hesaplarsak euro kuru o zaman 9,35 TL, bu hesapla 1,5 milyar TL'ye bu iş bitiyormuş o zaman için ama sizin verdiğiniz rakam 3,3 milyar TL. Demek ki üst yapıyı da öz kaynaklarla yapabiliyormuşsunuz. Peki, madem bu iş bu şekilde yapılabiliyordu neden on yıl gibi bir süreyi boşa geçirdik ve niye kamuyu zarara uğrattık?

Yine, Çukurova Havaalanı'nın iç terminali için yolcu başı 3 euro, dış terminali için yolcu başı 15 euro garanti ücret vermişsiniz. Burada da Zafer Havaalanı'nda olduğu gibi fizibilite yaptığınızı düşünerek 2035 yılı sonunda işletmeci firmaya ne kadarlık bir ödeme yapmayı öngörüyorsunuz?

Diğer bir konu, EUROCONTROL konusu; bunu alt komisyonda da konuştuk, her yönüyle uzunca değinmiştik. Hava trafik sayısı rakamlarına baktığınızda, Türkiye'nin trafik sayısının daha fazla olmasına karşın İngiltere, Almanya bizden daha çok gelir elde etti. Mesela, trafik sayısı olarak bize en yakın ülke Fransa, 2023 yılında 1,5 milyar euro kazanç sağlarken Türkiye 497 milyon euro gelir elde etmiş, arada 1 milyar euro gibi ciddi bir kayıp yaşanmaktadır. Hava trafik sayıları bu kadar yakınken gelirlerin arasında bu kadar büyük bir farkın oluşmasının nedenleri nelerdir? Biz de ulusal kamuoyu da bu konuyu ciddi bir şekilde merak ediyor yani siz alt komisyonda da bizi aydınlatıcı bir şekilde bunu cevaplayamadınız, geri dönüşlerde kamuoyunu da bu konuda aydınlatamadığınızı gördük. Alt komisyonda bu konuyu gündeme taşırken de sorduğum soruların ana fikri EUROCONTROL'den daha yüksek gelir elde etmek için organizasyon yapısının güncellenmesi mi gerekiyor, bu konu siyasi bir tercih mi, konuyla alakalı ne gibi girişimler yapılmalıdır ve bunun önündeki engellerin ne olduğuydu.

Bir diğer konu da birimde görev yapan personelin maaş ve özlük hakları konusu. Bu konu da aslında az önce bahsettiğim konuya çok yakın ilişkili çünkü önceki Genel Müdür Hüseyin Keskin Bey, bu konuda diyor ki: "Bu noktada EUROCONTROL maliyetlerinin en önemli girdisi personeline ödenen ücret. Fransa'nın gelirinin yüzde 70'i personel maaşı, hatta diğer ülkelerde de durum böyle. Biz o noktadan çok gerideyiz. Aynı işi yapan personel Almanya'da 25 bin euro, İngiltere'de 17 bin euro maaş alıyor." Almanya'nın birim maliyeti 2024 yılında 80 eurodan 100 euroya çıkmış, Fransa'nın birim maliyeti 71 eurodan 80 euroya çıkmış fakat Türkiye'nin birim maliyeti 32 eurodan 37 euroya çıkmış. Gelirlerin yüzde 70'ini birim maliyet oluşturuyor ise biz neden bu birim maliyetlerden daha yüksek rakamları çıkaramıyoruz? Bunun önündeki engeller nelerdir? Madem bu işten böyle iyi bir gelir elde etme imkânı var, neden biz ürettiğimiz bu hizmeti bu kadar ucuza satıyoruz? Çünkü burada çok ciddi bir kayıp söz konusu. Maliye Bakanımız ülke ülke para ararken bizim önümüzde böyle bir kaynağın heba edilmesini doğrusu anlamak pek mümkün değil. Dahası, Genel Müdür, bu rakamların artırılmadığını da itiraf ediyor. Personel sadece "10-11 bin liralık ek ödeme verebildik." diyor, bir de 27 Martta yapılan değişiklikle performans priminin ülkemizdeki sivil havalimanlarında gerçekleşen giden uçak trafiğinin sayısının memur aylık katsayısının yüzde 40'ıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarın yüzde 120'siyle çarpımı sonucu bulunacak miktar kadar artırmış oldunuz. Bu bağlamda, EUROCONTROL'den ücretleri alınabilen toplam personel sayısı kaçtır? Personele yüksek ücret neden verilmiyor? Özlük hakları neden diğer üye ülke seviyelerine çıkarılmıyor?

Yine önceki Genel Müdür Hüseyin Keskin Bey'in konuya ilişkin yaptığı açıklamanın devamında "Mevcut, devlet içindeki şartlara baktığınızda başka dengeler var." diyor, bu dengeler nelerdir? Siyaseten buna engel teşkil eden bir durum var mıdır? Var ise bunlar nelerdir? Bu sorulara ilişkin kamuoyuna da bize daha net cevaplar verirseniz seviniriz.

Son olarak, Sayın Bakan Uraloğlu, Türkiye'nin 2023 yılı hava seyrüsefer hizmetleri kapsamında -hava sahasının kullanımının- 13 milyar 141 milyon TL gelir elde edildiğini belirtti fakat Devlet Hava Meydanlarının tarafımıza bildirdiği verilerde 15 milyar 187 milyon TL olduğunu görüyoruz. Bu iki veri arasında 2 milyar TL'lik fark görünmektedir, bu iki rakam arasındaki fark neden kaynaklanmaktadır? Burada doğru olan rakam hangisidir? 2024 yılı EUROCONTROL gelirleriniz ne kadardır? 2025 yılı için gelir hedefiniz ne kadardır?

Yine, Devlet Hava Meydanları İşletmesinde İşletme Daire Başkanı olarak görev yapan Cemil Acar konusuna değineceğim. Konuyla ilgili ulaştığımız bilgilere göre Cemil Acar kurumda atamalar konusunda oldukça etkin bir pozisyona sahip ve bu özelliği dolayısıyla da hızlıca zenginleşmiş fakat o dönem bunlar bazı basın yayın organlarında gündeme getirilmesine rağmen, hakkında herhangi bir işlem yapılmamış ve Enes Bey'in göreve gelmesinin ardından galiba kızağa çekilmiş olmalı ki -ya da yaptığı akçeli işler ortaya çıktığından- emekliliğini istemiş ve emekliye ayrılmış. Bakanlık Teftiş Kurulu geç de olsa bu kişi hakkında soruşturma yapmış ve iddiaların doğru olduğunu ortaya koyan raporu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına iletmiş. Bu bağlamda, öncelikle, soruşturma Enes Bey'in talimatı veya talebiyle mi açılmıştır, yoksa Bakanlık Teftiş Kuruluna gelen ihbar ve şikâyetler nedeniyle mi açılmıştır? Teftiş Kurulunun raporunda Cemin Acar'a isnat edilen suçlamalar nelerdir? Cemil Acar'ın kurumda makam ve konumu kullanılarak sebepsiz zenginleşmesine konu olan tutar ne kadardır? Cemil Acar'ın torpil ve iltimasıyla atanan ve yükselen kişiler için hangi işlemler yapılmıştır? Daha önce pek çok kez gündeme gelen bu konuyla ilgili neden zamanında gerekli soruşturma kurum tarafından başlatılmamış, konuyla ilgili ihmali olanlar hakkında hangi işlemler yapılmıştır? Devlet Denetleme Kurulu müfettişlerinin kurumda bir yıla yakın süredir denetleme yaptığı iddiaları gündemde, bu denetlemeler rutin bir denetleme midir? Bu kadar uzun bir süredir yapılan denetlemenin içeriği nelerdir?

Diğer bir konu...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Polat, toparlayalım.

MAHİR POLAT (İzmir) - Sayın Başkanım, şimdi, ben çok kibar bir üslupla kamu adına bir milletvekili olarak denetleme hakkımı kullanıyorum, kesmez ve insicamımı bozmazsanız mutlu olurum.

Diğer bir konu daha var, trafik radar hizmetlerinin İtalyan Selex firması ürünü kullandığı, 24 Şubat 2025 günü de...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Yani, şimdi, bir saniye, Sayın Polat... Sayın Polat... Sayın Polat... Bakın, kesmiyorum Sayın Polat.

Şimdi, belli bir süre var burada, teamül oluştu. Her konuşmacı üyemiz...

MAHİR POLAT (İzmir) - Şöyle yapalım mı Sayın Başkan?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bir saniye, Sayın Polat... Sayın Polat, bir saniye...

MAHİR POLAT (İzmir) - Diğer bulgularda parça parça konuşup konuyu bağlamından saptırarak gidelim. Ama ben de bir yöntemle nezaketimizi koruyarak bu denetleme hakkını kullanırken...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, eğer böyle bu şekilde, bakın, burada geçmişten gelen...

MAHİR POLAT (İzmir) - Böyle tahrik ederek konuyu bağlamından koparmazsanız mutlu olacağımı söylüyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Polat, geçmişten gelen teamüllerimiz var. Kanuni düzenlemeler, artı, Meclis İçtüzüğü'nde yer alan hükümler doğrultusunda, orada da yoksa burada oluşan teamüller var, o teamüller doğrultusunda burada denetim çalışmalarını yapıyoruz.

MAHİR POLAT (İzmir) - Tamam, birkaç konu daha var, değineceğiz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Geçmişten gelen teamüle göre de bir konuşmacı genel görüşmeler esnasında on dakikayı geçmiyor. Sayın Polat, siz bu dönem...

MAHİR POLAT (İzmir) - Başkanım, ben on dakikayı geçmemiştim, iki dakikadır sizinle tartışıyoruz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Hayır, tartışmıyoruz, bir dakika, tartışmıyoruz, biz karşılıklı konuşuyoruz.

MAHİR POLAT (İzmir) - Burada, kayıtta.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Olabilir, kayıtta olabilir, kötü bir şey söylemiyoruz. Biz size usulü anlatıyoruz, yöntemi anlatıyoruz Sayın Polat.

MAHİR POLAT (İzmir) - Tamam.

İkinci dönemim, usul konusunda yeterince bilgiye sahip olduğumu düşünüyorum. Sayın Başkanım, birkaç konu daha var değineceğim.

Diğer bir konu hava trafik radar hizmetleri İtalyan Selex firması ürününü kullandığımız 24 Şubat 2025 günü de yedek sisteme "reset" atılırken yanlışlıkla ana sistemde de "reset" atıldığını, bunun sonucunda saat 14:20 ile 14:45 saatleri arasında radar ekranlarının gittiği, havacılık tabiriyle hava trafik kontrolörlerinin bu süre zarfında kör olduğu iddiaları tarafımıza iletildi. Bizim ASELSAN'la yapılan "Çok Amaçlı Radar Ekranı" adlı yedek sistemimizin olduğu fakat bunun trafiği yönetecek kabiliyetten uzak olduğu, ekranının küçük olduğu ve fonksiyonel olmadığı iddia ediliyor. Böyle önemli bir konuda yaşanacak arıza veya hata durumunda bu işi idare edecek etkili bir yedek sistemimizin olmadığı görülüyor. Bu çok ciddi bir ihmal. Bu bağlamda, bu kadar önemli bir sistemde böyle bir hata nasıl yaşanmıştır? Olayın yaşandığı gün bu durumdan ötürü yaşanacak bir kaza durumunda bu işin sorumluluğu kime, nasıl yüklenecekti? Konuyla ilgili soruşturma başlatılmış mıdır? Başlatıldıysa sonucu nedir? Başlatılmadıysa neden başlatılmamıştır? ASELSAN'ın yaptığı yedek sistem daha iyi hâle getirilemiyor mu veya böyle kriz anlarında kullanılabilecek daha iyi yedek bir sistem temin edilemiyor mu?

Diğer bir konu, havaalanında körüklerden geçerek veya otobüsle götürülerek uçağa biniş yapıyoruz. Burada bu işlemler için ekstra fiyatlandırma söz konusu fakat bu noktada işletmeci firmaların daha çok para kazanması için önceliğin körüklerin doldurulmasına verildiği ve açık alan binişlerinin ikinci planda tutulduğu dolayısıyla körükten uçağa binişten daha çok ücret alındığı ve işletmeci firmalara daha fazla gelir elde etme imkânı sağlandığı iddia ediliyor. Bu bağlamda, körük kullanım ücreti ne kadardır, açık alan biniş ücreti ne kadardır? 2021, 2022, 2023 yıllarında körük kullanım bedellerinden ne kadar gelir elde edilmiştir? Devlet Hava Meydanlarının işlettiği ve özel firmaların işlettiği havaalanlarının bu ücretten elde ettiği kazancın dağılımının tablo hâlinde tarafımıza iletilmesini istiyorum.

Son olarak, sizin başta söylediğiniz, bence çok hassas olarak değerlendirilmesi gereken bir konuyu not olarak düşmek istiyorum: Bu hafta İstanbul Havaalanı'nda 3 pistte aynı anda iniş ve kalkış yapılmaya başlanacak. İstanbul Havaalanı, bulunduğu konum itibarıyla yoğun yağışlara ve sert rüzgârlara müsait bir konumda. 3 pistin aynı anda kullanımı bir taraftan kârlı ve alanın trafik sayısının artması açısından önemli fakat bir taraftan da olası hava muhalefetleri noktasında da inişlerde pisti pas geçme açısından da pek çok riski barındırıyor. Bu bağlamda hava trafik kontrolörlerine bu konuda yeterince eğitim verilmiş midir? Bu eğitimler nerede verilmiştir? 3 pistinin aynı anda kullanılmasının yeterli şekilde risk analizleri yapılabilmiş midir? Bu konuları da cevaplarsanız sevinirim.

Teşekkür ediyorum.