KOMİSYON KONUŞMASI

ŞAHZADE DEMİR (Gaziantep) - Sayın Başkan, Sayın Genel Müdürüm, Komisyonumuzun değerli üyeleri; öncelikle sizleri Allah'ın selamıyla selamlıyorum. Bu ilk toplantının da hayırlara vesile olmasını ve önümüzdeki süreçte yapacağımız toplantıların da verimli geçmesi açısından örnek teşkil etmesini istiyorum.

Bizim sorunlarımızı rahat bir şekilde konuşabilmemiz lazım, bunun yapılabilmesi için de bu ortamın ne Hükûmeti dövme ortamına dönüşmesi ne de noter olarak kullanılması gerekiyor. Objektif bir şekilde, samimi bir şekilde bizim her biri birer stratejik kurum hâline gelen teşebbüslerimizin faaliyetlerini, çalışmalarını, eksiklerini fazlalarını konuşabilmemiz gerekiyor. Bu anlamda, Türkiye'de bizim aşamadığımız sorunlarımız elbette ki vardır. Özellikle tarım ve hayvancılık anlamında bizim açmazlarımız var, birtakım sorunlarımız var, bunlar da maalesef her geçen gün biraz daha fazla çözümsüzlüğe mahkûm hâle geliyor. Bu, bu sektörün büyümediği, TMO'nun büyümediği, iş yapmadığı anlamına gelmiyor elbette, çok değerli çalışmalar da yapılıyor. Tarım sektörü aynı zamanda büyüyor fakat hem değişen dünya şartları hem artan ihtiyaç talep anlamında hem de toplumun ihtiyaçlarının her geçen gün artması noktasında tarım sektörünün, hayvancılık sektörünün de her geçen gün kendisini aşması, talep noktasında, arzın da karşılanabilmesi noktasında kendini yenilemesi, güncellemesi gerekiyor. Bu noktada bazı sıkıntılar yaşanıyor. Türkiye'de tarım ve hayvancılık hakikaten çok pahalı, maliyetler çok yüksek ve biz buna bir çözüm bulamıyoruz. Bunu "enflasyon" olarak tarif ediyoruz ama "Enflasyonla mücadele noktasında adil bir mücadele var mı, yok mu?" konusunun aslında konuşulması lazım çünkü bir önceki yılda buğday fiyatı 10 lira iken örneğin geçen yıl belirlenen fiyat 11 liraydı ama enflasyon bunun kaç katıydı? Bunun hesabını yapmamız ve çiftçiyi bu noktada ayakta tutmak, beslemek, daha rahat dünya şartlarına cevap verebilecek, dünyayla rekabet edebilecek bir noktaya taşımak noktasında, özellikle enflasyonla mücadele ve maliyetlerin düşürülmesi noktasında çok etkili adımlara ihtiyaç var.

Domates üreticisi -haberlere de çıktı, hepiniz de izlemişsinizdir muhtemelen- "Domatesin kilosunu 30-35 liraya mal ediyorum ama pazarda 15 liraya satamıyorum. Dolayısıyla -deviriyordu domates kasalarını- ben yapamam bu işi." diyordu.

ÇKS'deki üyelerin sayısının artması bir noktada bana göre çiftçilerin sayısının arttığı anlamına gelmiyor ya da çiftçilerin sorunlarının olmadığı anlamına gelmiyor. Bir kere ÇKS'ye üye olan birisinin oradan çıkması için bir gerekçe yok çünkü çiftçiliğe devam ediyorsa küçük de olsa, önümüzdeki yıllar için de olsa orada kalmaya devam ediyor, yoksa çiftçiliğin, desteklerin ve benzeri diğer avantajlarından istifade etmesi durumu söz konusu değil. Ben yakından tanıdığım kendi ailemden söz edeyim. Babam ÇKS'deydi, o zaman -on yıl önce için söylüyorum- ailemden bir kişi ÇKS'deydi; aynı tarla, aynı çiftçilik, şu anda belki 10 kişi var ÇKS'nin içerisinde fakat aynı alan, aynı üretim.

DURMUŞ ALİ KESKİNKILIÇ (Karabük) - Alan dar Sayın Vekilim, alan dar, kayıtlı alan dar.

ŞAHZADE DEMİR (Gaziantep) - Evet, Sayın Vekilim.

Şimdi, kısır bir döngü söz konusu. Sulama noktasında ciddi sıkıntılarımız var. GAP projesinin tamamlanmamış olması ya da kısmen tamamlanmış olması ciddi bir sıkıntı. Maliyetlerin düşürülmesi noktasında elektrik ve sulama anlamında çok ciddi atılımlara ihtiyaç var. GAP projesinin ana sulama kanalları ta Kızıltepe'ye kadar gitmiş ama bunun sulamaya dönüşmesi, tarlaya ulaşması noktasında gerekli olan yan kanalların hiçbirisi yapılmamış. Elektrik üretimiyle alakalı kısımlar tamamlanmış ama sulamaya tekabül eden kısımları tamamlanmamış. Yani bunları eleştiri anlamında ya da birilerini vurmak anlamında söylemiyorum, bunlar Türkiye'nin gerçeği.

Tarımın daha kolay hâle getirilmesi lazım, mevcut şartlarla daha iyi mücadele edebilecek çiftçilerimizin olması lazım. Türkiye'de tarım çok hassas, çok kırılgan. Bir sel felaketi, bir don, bir kuraklık sektörün dengelerini altüst edebiliyor. Türkiye'de tarımın bu kadar kırılgan olması yanlış, çok ciddi bir eksiklik. Evet, bunlar afetlerdir, bunlar muhakkak yaşanacak ama sektörü daha güçlü, bu tür durumlarla daha güçlü bir şekilde mücadele edebilecek ya da daha az etkilenmesine vesile olacak sektörel adımların, kurumsallaşma anlamında daha sağlam adımların atılması lazım. Bunun aşılması noktasında bu hepimizin eksikliği, ülkenin eksikliği. Dolayısıyla başta siyaset kurumunun eksikliği, icracılarımızın eksikliği. Bunları aşmamız noktasında biraz daha fazla reel, biraz daha sorunlarımızı reel bir şekilde görmeye dönük bir anlayışa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Bu vesileyle, daha fazla uzatmadan teşekkür ediyorum.

Son olarak şunu da söyleyeyim Sayın Başkanım: Şimdi, don meselesine birçok vekil arkadaşımız işaret etti. Birçok sektörü vurmuş özellikle İç Anadolu'da ve Akdeniz kıyılarında. Bununla birlikte, doğu illerinde, Mardin, Urfa, Şırnak, Diyarbakır, Batman gibi illerde de çok ciddi bir kuraklık afeti var. Dolayısıyla hem don hem kuraklıkla mücadele anlamında etkili bir mücadele anlayışına özellikle bu yıl için ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.