KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; Sayın Bakan, sözü en baştan söyleyeceğim; hiç, biraz önce kıvırmadandı ya, onu yapmadan, istifa etmeniz gerekiyor. Yani, bunu şimdiye kadar ben hiçbir bakan için söylemedim ama eğer ahlak, vicdan gibi değerler varsa, insani değerler, buna inanıyorsak benim bunu söylemem gerekiyor. Neden? 301 kayıplı Soma faciasının, 301 insanın öldüğü Soma faciasının baş siyasi sorumlususunuz bir kere, baş siyasi sorumlususunuz. 301 kişinin ölümünden siyasi olarak en başta sorumlusunuz.

İkincisi, burada, aynı bölgede, Soma'da usulsüzlük ve yolsuzluk yapılarak en az 4 milyar lira yani en az 2 milyar dolarlık bir usulsüzlüğün ve yolsuzluğun da siyasi olarak sorumlususunuz yine, ikinci olarak. En az 2 milyar dolar... Bakın, bunun çok daha üstünde bir rakam da olabilir. Her vesileyle Sayın Çalışma Bakanının da söylediği aşırı kâr ve kazanma hırsı, üretim yaptırma hırsı, kazanç elde etme durumunun da baş siyasi sorumlusu sizsiniz. Bu sebeplerle bunun teşvikçisisiniz. Bütün bu sebeplerle, bu üç sebeple istifa etmeniz gerekir. Akıl, vicdan, insanlık bunu gerektiriyor Sayın Bakanım, kusura bakmayın lütfen ama bu söylediklerim bir gerekliliktir. Zannediyorum iktidara mensup arkadaşlarım da aynı fikirdedirler, aynı şekilde düşünüyorlardır.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, siz kendi görüşlerini belirtirseniz...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kendi görüşlerimi... Kimsenin özel olarak görüşünden bahsetmedim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ama ortak etmeye böyle...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Lütfen...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Müdahale etmeyin, bir şey söylemedi. Düşüncesini belirtiyor, niye müdahale ediyorsunuz?

VAHAP SEÇER (Mersin) - Duygularımıza tercüman oluyor.

BAŞKAN - Ama o zaman herkesi ortak etmeye gerek var mı?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakan, cenazeleri kaldırmakta, cenaze yakınlarını teskin etmekte çok ustasınız. Gidiyor, cenaze yakınlarını en iyi şekilde teskin ediyorsunuz, teselli ediyorsunuz.

SALİH KOCA (Eskişehir) - Bu kötü bir şey mi? Yazıklar olsun...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Devlet imkânlarıyla, himmet severlerin, yardımseverlerin verdiği yardımlarla onları teskin ediyorsunuz ama Bakanlık görevinizi yapmıyorsunuz. Teskin tarafını takdir ediyoruz ama Bakanlık görevini yapmıyorsunuz.

Size ben 19 Eylülde dokuz sayfalık bir mektup yazdım. Bu mektubu Sayın Çalışma Bakanına da gönderdim, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerine de, KİT Komisyonu Başkan ve üyelerine de, Sayıştay Başkanına da gönderdim bu mektubu. Dokuz sayfalık bu mektupta biraz önce söylediğim hususları tek tek anlattım çok ayrıntılı olarak. Aradan iki ay geçti, iki aydan beri cevap vermediniz, olumlu veya olumsuz. Siz Bakan olarak bir milletvekiline, bu kadar önemli iddialarda bulunan bir milletvekiline cevap vermekte zorunlusunuz, cevap vermek zorundasınız.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Tenezzül etmiyor, tenezzül.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Siz Bülent Kuşoğlu'nu hiçe sayabilirsiniz, hiç önemsemeyebilirsiniz ama bir milletvekilini kabul etmek zorundasınız, ona cevap vermek zorundasınız, ona oy veren insanları takdir etmek zorundasınız. Nasıl cevapsız bırakırsınız iki aydan beri? Üstelik bunlar çok önemli iddialar ve bunlar sizin imzanızla bana verdiğiniz, daha önce soru önergelerime verdiğiniz, burada torba kanun görüşmeleri sırasında yaptığımız tartışmalar sırasında yazılı olarak verdiğiniz cevaplarla da kanıtlanmış iddialar. Nasıl böyle bir şeyi cevapsız bırakabilirsiniz, sessiz kalabilirsiniz?

Bakın, mektubumda diyorum ki: "Soma'da, 301 kişinin öldüğü yerde özellikle iki firmaya usulsüz, ihalesiz ve yönetim kurulu kararı olmaksızın en az 4 milyar liralık iş verilmiştir." En az 4 milyar liralık, 2 milyar dolar; bakın, bu her yerde büyük paradır, çok büyük para. Önemli değil ama önemli olan yolsuzluğun ve usulsüzlüğün olmasıdır, bunlara cevap vermiyorsunuz ve onun haricinde, bu usulsüz ve yolsuz bir şekilde iş verilen firmaların ben tek tek hasılatlarını açıklıyorum. Bunlara göre normalde 1 milyon, 1,5 milyon ton üretim yapmaları gereken bu firmalar, bakın, 5 milyon, 6 milyon ton üretim yapıyorlar yılda ve bunu siz teşvik ediyorsunuz. Ermenek'teki firma TKİ'den iş almamış. Ermenek'teki firmaya her türlü şeyi söylediniz ama Soma'daki firmaları sürekli olarak kayırdınız. Sayın Kılıçdaroğlu, Genel Başkanım oraya gittiğinde "Firmalar çok iyi firmalar Sayın Genel Başkan, çok iyi firmalar, çok iyi teknoloji kullanıyorlar, çok yazık oldu." dediniz. Sürekli olarak o firmaları kayırdınız, daha sonra da sürekli olarak kayırdınız ve bugün yine tam olarak bilmiyorum, size soracağım sorular bölümünde ama o firmaların yöneticileriyle ilgili yapılan soruşturmada, o 301 ölümlü soruşturmada TKİ yöneticileri sorumlu tutulurken siz onlara da soruşturma izni vermiyorsunuz, bunu da ayrıca sormak istiyorum.

Sayın Bakanım, bakın, kolladığınız sayın genel müdür, Soma'yla ilgili soruşturma komisyonuna şöyle cevap veriyor. Sayın Selçuk Özdağ, Manisa Milletvekili diyor ki: "Sayın Genel Müdürüm, işçi kardeşlerimizi komisyon olarak dinlemeye gittiğimizde Soma'ya, orada bir işçi kardeşimiz Işıklar ve Ata Bacası adlı firmaların veya kömür ocaklarının ihalesiz verildiği iddiasında bulundu. Ben zatınızı telefonla aradım, size ulaştım, siz bana orada genel müdür yardımcınızın olduğunu söylediniz. Genel müdür yardımcınızın bu soru sorulduğu zaman, kurumunuz itham altına alındığında en azından Komisyon Başkanına bir bilgi vermesi gerekirdi. Komisyon Başkanına bilgi verilmediği gibi, ben sizi aradım, siz bana döndünüz, genel müdür yardımcınızın bilgi vereceğini, ayrıca Pazartesi günü de bana bilgi vereceğinizi söylediniz. Ben unuttum, bana bilgi vermediniz. Niçin bilgi vermediniz?" diyor sadece bana değil bu.

Aynı şekilde, Komisyon üyesi Değerli Akçay da burada, Manisa Milletvekilimiz. O da diyor ki: "'Işıklar ve Atabacası ihalesiz mi verildi?' sorusu önemli çünkü yaygın öyle bir kanaat var; doğru mu, değil mi bilmiyoruz, bir.

İkincisi, ilave sahalar veriliyor. Bu maden firmalarına, İmbat'a, işte Soma Kömürleri AŞ'ye belli... Bunların verilme şartları nedir? Bunlar hangi süreçler içerisinde ihale edilmiştir? İhale yapılıyor mu? Nasıl veriliyor? Bunları öğrenmek istiyorum."

Sayın Genel Müdürün cevabı... Bakın, çok akıllıca cevaplar veriyor: "Önce bir özürle başlamak istiyorum. Keşke klonlanabilseydim, çok çalışıyorum." diyor. Ondan sonra da "Siz istediğiniz kadar BMW motoru olunuz -yani kendisi için- bazen üstünüzde Hacı Murat kaportaları, altınızda iki tane Çin lastiğiyle rallide koşturmak durumunda kalabiliyorsunuz. Dolayısıyla bu aşırı yoğunluktan dolayı da arkadaşlarımızın her birisinin kendisine has..." İşte, neyse, mazeretleri falan... "Özür dilerim." diyor. Sonunda şunu söylüyor: "'Bu madenler ihalesiz mi verildi?' denildi. Baştan da ifade ettiğim gibi, bu sözleşmeler 2016 ve 2018 yıllarında süreleri bitecek olan sözleşmelerdir." Hâlbuki, bu sözleşmeler, bunu söylediği anda süreleri uzatılmış, 2013'te zaten süreleri uzatılmış, birisi 2028, birisi 2029'da bitecek olan sözleşmelerdir. Hiçbirisinde ihale kararı yoktur, yönetim kurulu kararı yoktur, ihalesiz verilmişlerdir ve siz buna seyirci kalıyorsunuz Sayın Bakanım. Bu konuyla ilgili olarak benim, Erkan Bey'in ya da Selçuk Bey'in sorduğu sorular da cevapsız kalıyor. Böyle bir şey olabilir mi?

Şöyle diyor: "İmbat ve Soma AŞ'yle yapılan, 2016'da birinin süresi dolacaktır, diğerininki de 2018'de dolacaktır çünkü kurgulanma süreleri birbirinden farklıdır ve 2004'te yapılmıştır. Bunlar daha önce de Enerji Bakanlığı müfettişlerince incelenmiştir, bir şey yoktur." Böyle cevap olur mu?

Sayın Bakanım, bakın, şirketlerden bir tanesi bu yıl dokuz ayda 378 milyon liralık hasılat elde edilmiş dokuz ayda. Kaç ton kömür çıkarmış oluyor? Hiçbir şekilde bunlar gecikmeden, tak diye ödeniyor. Hiçbir gecikme olmaksızın ödeniyor, bütün bu ödemeler yapılıyor. Neden? Bunları size sormak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, ek süre veriyorum, buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bunlarla ilgili Sayın Bakan dedikodular var. Sayın Genel Müdürün "Sayın Bakan akıllı adamdır." Siz burada oturdunuz, şurada yanımda oturdunuz. Ben bütün bunları size anlattım. " Akıllı adamdır, beni görevden alamaz." dediğini de anlattım. Böyle bir iddianın olduğunu da anlattım.

Bütün bunlarla ilgili olarak aylardır cevap vermiyorsunuz, hiçbir şekilde bunları dikkate almıyorsunuz. Allah büyük. Bakın, kaç kere ayağınız dolandı. Olur mu böyle bir şey? Vedat Bey, bunlara itiraz etmeyin. Yukarıda Allah var, bunlara itiraz etmeyin. Allah'tan korkmak lazım.

BAŞKAN - Sadece üslubunuz...

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Konuyla ne ilgisi var? Beddua edilecek şey mi ya? Vallahi çok şaşırdım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Niye şaşırıyorsunuz arkadaşlar? Ufak tefek şeylerden bahsetmiyorum, çok önemli hadiselerden bahsediyorum. 301 kişinin öldüğü bir faciadan bahsediyorum, kazadan değil.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Onu kastetmiyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Çok büyük yolsuzluklardan bahsediyorum, yolsuzluk iddialarından bahsediyorum. Olur mu? Sizlerin de benim yanımda olmanız lazım.

Sayın Bakan, bu konularla ilgili olarak, ilave olarak da daha torba kanun buradan çıkmadan TKİ Genel Müdürlüğü tarafından yani sizin tarafınızdan fiyat farkı maddesi getirildi ve Genel Kurulumuz iktidar partisin oylarıyla onu reddetti, burada çıktığı hâlde. Bu da size karşı büyük bir güvensizliktir aslında. Sizin getirdiğiniz, sizin imzanızla gelen bir fiyat farkı maddesinin kanunlaşmaması da size karşı çok büyük bir güvensizlik. Bu da aslında sizin istifa nedeninizdir.

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, toparlarsanız...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Konuyla ilgili olarak söylemek istediklerim aşağı yukarı bunlar. Bunlara ilave olarak bazı sorularım da olacak sorular bölümünde.

Teşekkür ederim.