Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Profesör Doktor Nurdan Duman, Avukat Burcu Öztürk, Avukat Aslı Çelikağ Özcan, Avukat Aslı Arıhan ve Avukat Nazlı Özlem Atmaca tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 04 .03.2025 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Öncelikle, vermiş olduğunuz bilgilere ve sunumlarınıza da ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Emeklerinizi biliyorum, her kurumdan gelen kıymetli arkadaşlarımızın şimdiye kadarki deneyimlerinden bizlere aktaracağı çok şey var; sağ olun, var olun.
Şimdi, her üç gruba da sorularım var, Nurdan Hocamla başlayayım. Nurdan Hocamın takip ettiğimiz çalışmaları var ve özellikle okul sosyal hizmeti üzerine uzun yıllar çalıştınız, biliyorum. Bu konuda, şiddet konusunda okulların koruyucu, önleyici tedbirler anlamında çok kıymetli olduğunu çünkü çocuğun anneden, ebeveynden ayırt edilemeyeceği, babayı da katmak gerekiyor burada, Aile Yılı'nda aileyi konuşmamız gerekiyor ve aslında aileyi okulda çocukla bir arada eğitmek mümkün. Ben şunu merak ediyorum: Uzun yıllardır üniversite çalışmalarına da mal olmuş bu okul sosyal hizmeti çalışmalarında geldiğimiz nokta nedir, uygulamaya geçirilebildi mi? Çok önemli çünkü bu konu.
Yine, kadına yönelik psikolojik destek mekanizmalarının günümüzde yeterli olduğunu düşünüyor musunuz -şiddet bu kadar artmışken- bu konuda, yaygınlaştırılması noktasında önerileriniz olur mu?
Yine, sağlık kuruluşlarında şiddet mağduru kadınların hizmet alım süreçlerinde karşılaştıkları büyük engeller, sorunlar neler? Onları da sizden duymak istiyorum. Sizin bakış açınıza göre, hastane içinde bu konuyla ilgili özel destek birimleri olması gerekir mi?
Yine, uygulayıcılarda sorunlar görüyoruz biz. 6284, İstanbul Sözleşmesi'yle hayatımıza girmiş gerçekten önemli bir kanun, koruyucu etkisi de elbette var ama işte, uygulama noktasına geldiğimizde Sayın Başkanın da belirttiği gibi yasa var, kurallar koyulmuş ama uygulayıcılarda farklı ve esnek uygulamalar kadınların ve çocukların birlikte mağdur olmasına sebep oluyor.
Diğer kurumlara diğer sorularımı da sorayım mı Başkanım, yoksa Nurdan Hocamı dinleyelim mi?
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Nurdan Hocamızdan yanıt alalım. Ben de bir ekleme yapayım, Hocamızdan epeyce rakamlar dinledik. Kadına şiddetle ilgili bir bulgu var mı elinizde, Türkiye'deki toplam şiddet vakalarında kadına yönelik şiddetin oranı ne kadardır, yüzde 50 midir, yüzde 5 midir, yüzde 1 midir; var mı böyle bir bulgu?
Buyurun.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Teşekkür ediyorum sorular için.
Şimdi, öncelikle baştan başlayarak cevaplayayım. Okul sosyal hizmeti konusu benim yıllardır çalıştığım bir konu. 2000 yılında ilk sosyal hizmet alanındaki okul sosyal hizmeti tezini hazırlamış olan kişiyim ve aynı zamanda bu kavramın Türkiye'ye girmesinde de bu tezle birlikte çok fazla o günden bugüne yol alındı. Ama tabii, şöyle bir açıdan tam bir yol alamadık: Millî Eğitim Bakanlığı henüz bu hizmeti başlatma konusunda somut adımlar maalesef atamadı. Bunun tabii ki dönemsel, farklı gündemler olmasından kaynaklandığını düşünüyoruz; bazen deprem olayı, bazen seçimlerin araya girmesi. Defalarca aslında Millî Eğitim Bakanlığında bakan yardımcısı, genel müdürler düzeyinde görüşmeler yaptık ama hepsi bunun gerekliliğine inanmasına rağmen bunun önce kadro talebinin olması, Maliye Bakanlığının kadroları ihdas etmesi ve bunun sonrasında ancak açılabileceği söylendi. 600 kişilik bir kadro, eğer diğer kadrolardaysa geçiş yapılması hakkı verildi ama kurumlarda o anda sosyal hizmet uzmanı kadrosuna geçmek isteyen başka mesleklerden sosyal hizmet diploması olan kimse olmadığı için sadece üç beş kişinin geçişiyle sonlandı ve gerçekleşmedi. Normalde AK PARTİ'nin 2013 yılı parti programında, okul sosyal hizmetinin okullardaki sosyal sorunların ve risklerin azaltılması anlamında başlatılmasıyla ilgili de bir şeyi vardı seçim öncesindeki programında. Ama dediğimiz gibi, o günden bugüne kadar, 2025 yılına geldik ve maalesef, henüz bu konuda somut adım atılamadı. Aslında burada da gündeme getirme nedenim kadına şiddet vakalarıyla ilgili de çok olması nedeniyle ve aynı zamanda da bu işe dikkat çekmek amacıyla... Bu konudaki takibinizden dolayı teşekkür ederim. Yani bunun 2000 yılından bugüne kadar, yirmi beş yıllık hele öncesini de katarsak otuz yıllık bir geçmişi var ama artık bunun biz somut olarak hayata geçmesini istiyoruz. Çünkü okullarda sadece kadına şiddet vakaları yok, madde bağımlılığı son derece yükselmiş durumda. Yani bunun dışında akranlar arasındaki şiddetler, yine suça bulaşmalar çocuklarda, madde satıcısı ve kullanıcısı olarak maalesef mağdur olması, bunun ötesinde yoksulluk problemi yani çocukların bu durumlar ve dezavantajlarıyla baş etmesinde bizlerin orada olması ve çocukları korumamız çok önemli. Çünkü aslında bu bir çocuk koruma politikası. Çocuk koruma politikasının bir parçası olarak bizim çocuklarla ilgili ağımızı çok güçlendirmemiz gerekiyor. Çocukları koruyamadığımızda o çocuklar mağdur çocuklar olarak sosyal hizmetlere geliyor. Sosyal hizmetlerde artık o çocuklarla istismar edilmiş, suça bulaşmış ya da ailesi parçalanmış olan çocuklar olarak karşılaşıyoruz. Yani önlemeyle ilgili çalışmaları maalesef sekteye uğratıyor bu. Umut ediyorum bu toplantı ve sizin gibi duyarlı vekillerimizin ve başkanlarımızın aracılığıyla bunu birinci ağızdan iletmiş oluruz ve hep birlikte bunun kuruluşu konusunda yol alırız. Bu konuda gerçekten desteklenmeye çok ihtiyacımız var.
Şimdi, kadına şiddet vakalarıyla ilgili çalışmalar ve bunlardaki acaba çalışmalardaki farklılıklar, farklı meslek elemanlarının yaklaşımları, buna biraz vurgu yapmaya çalıştım aslında. Süreyi çok kullanmama rağmen, sağ olsun Başkanımız Hulki Bey de bu konuda son derece anlayışlı davranmasına rağmen belki tam olarak ifade edememiş olabilirim. Şunu söylemek istiyorum ki: Burada gerçekten kadına şiddetin önlenmesi kadar yakalanan vakalarla ilgili müdahale noktasında da bizim çok etkin çalışma yapmamız lazım. Biraz önce önerisini sunduğum -tabii daha geniş anlatmak isterim bunu- sistemde aslında kadının ya da çocuğun şiddet mağduru olan ya da risklerle karşılaşmış olan çocuk ve kadınların korunmasında yakalandıktan sonra yapılan müdahaleler birinci derecede önem taşıyor. Çünkü ya o ağdan onu kaçıracağız, hani tutulan bir balığın ağdaki herhangi bir deformasyon nedeniyle tekrar denize düşmesi gibi ya da onun kapsayıcı bir şekilde artık şiddetle buluşmaması için elimizden geleni yapacağız. Bunu yapabilmenin bir yolu, birincisi, bu konudaki gerçekten üniversitelerde tam olarak bu iş için yetişmiş olan kişilerin yapması. Şimdi, bizim sistemimizde şu anda kadına şiddet vakalarıyla özellikle psikososyal çalışmalar anlamında çok farklı meslek elemanları çalışıyor, sosyolog da çalışıyor, psikolog da çalışıyor, sosyal hizmet uzmanı da, PDR uzmanı da. Bakın, bunların her biri ayrı meslekler, hatta biraz önce şunu vurguladım: Bir branş öğretmeni başka bir branş öğretmeninin dersine girdiğinde acaba etkili bir şekilde o dersi verebilir mi? Yani aynı bilim dallarından da olsa, mesela sosyoloji mezunu birisinin sosyoloji dersi vermesi ile sosyal hizmet bölümünde kaç yıl geçiren birisi olarak benim sosyoloji dersi vermem arasında mutlaka fark olacaktır. Çünkü onun oryantasyonu o, benimki bu. Sosyal hizmet uygulamalı bir bilim dalı. O yüzden üniversiteler de açık öğretimler de bizim en önemli sorunlarımızdan biri.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Hocam, sosyal hizmet bölümünde okuyanlar sadece sosyal hizmet dersi almıyor.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Mutlaka.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ben de Nişantaşı Üniversitesinde sosyal hizmet bölümüne sosyoloji dersi verdim yani o bölümde okuyanlar pek çok disiplinden ders alıyorlar.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Özellikle onu istiyoruz, evet. Tabii ki.
Şöyle: Aslında haklısınız, bunlar bizim giriş niteliğinde dediğimiz dersler. Mesela, antropolojiye giriş, hukuka giriş, sosyolojiye giriş, dediğiniz gibi, özellikle branş uzmanlarından almayı tercih ediyoruz. Biz de mesela bu derslerimizde sosyoloji mezunlarını, antropoloji mezunlarını, hukuk mezunlarını talep ediyoruz ve üniversitemiz görevlendiriyor; gerçekten öğrencilerimize çok büyük katkılar veriyorlar. Yine, ekonomi bölümü de öyle. Çünkü sosyal hizmet multidisipliner sorun alanlarıyla ilgilenir yani bunun içinde kadına şiddet de vardır, yoksulluk da vardır, engellilik de yaşlılık da vardır. Bu nedenle, daha sonraki derslerimizde biz uzmanlaşmaya geçeriz yani yaşlılık ve yaşlılarla çalışma, kadına şiddet vakalarıyla çalışma. İşte eğer bu tür dersler alıyorsa sosyolog ya da işte tabii, uygulamalı bir bilim dalı olması da gerekir. Sosyoloji bize gerçekten çok ciddi bir veri tabanı sunabilir yani bu konuda Türkiye genelinde araştırmalar yapıp o verileri bize sunduğunda biz onun üzerine uygulamalarımızı yapabiliriz ama burada roller birbirine karışmış durumda çünkü bir defa, her şeyden önce Aile Bakanlığında ya da başka bakanlıklarda istihdam edilen meslek elemanları ya da... Tam onu söyleyemiyorum çünkü o kadar aykırı geliyor ki bana. Yani bir işi birden çok kişiye yortuyoruz yani mesela "hekim" diye, sadece adı "hekim" diye, "pratisyen hekim" diye hem onu cerrah olarak kullanmaya hem onu, işte ne derler, çocuk sağlığı uzmanı olarak kullanmaya hem psikiyatrist olarak kullanmaya benziyor. Hâlbuki, bunların hepsinin bir branşı var. Aynı şey sosyoloji için, sosyal hizmet için, PDR için de geçerli. Hepsi çok kıymetli meslekler, biz onlarla ekip çalışması yapıyoruz zaten. Sosyolojinin yaptığı araştırmaya göre toplumdaki sorunları belirliyor ve onların üzerine gidiyoruz, onlarla ilgili çözümler arıyoruz. Eğer iş ehline bırakılırsa yani buradaki müdahale işi sosyal hizmetin işi yani o sosyal hizmet bu müdahaleyi ama diğer meslek elemanlarıyla ekip çalışması olarak yapar. O zaman çok daha güzel sonuçlar alabiliriz çünkü bunlar kritik vakalar ve risk altındaki vakalar. Yani biraz önce söylediğim gibi, kadına şiddet mağduru olan bir kadının travmaları kadını intihara da götürebilir ama yapılan psikososyal çalışmalar onu topluma da kazandırabilir. O nedenle, bu branşlaşmada ve bu meslekler arasındaki artık sınırları iyi bir şekilde çizip ekip çalışmasına yönlendirilmesinde büyük yarar görüyorum. Bunu söyleyebilirim.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Oran var mı benim sorduğum?
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Oranları söylemiştiniz. Şu anda hani hatırımda "şu oran" diyebileceğim bir şey yok ama mutlaka yani bununla ilgili oranları isterseniz araştırıp size iletebilirim.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ama bu çok önemli bir nokta, değil mi?
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Tabii ki.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Yani biz neyi tartışıyoruz ve neyi araştırıyoruz, onu bilmemiz gerekiyor.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Mutlaka.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU -
Toplum içinde yüzde kaçlık bir problem bu? Yani yüzde 50'lik bir problemse farklı, yüzde 1 ise farklı. Yüzde 1 bile olsa önlememiz, engellememiz gerekir ama bilmemiz lazım. Bir kere, tanım şart bize kapsayıcı olmak adına.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - İşte bunun için sosyolojik araştırmalara ihtiyacımız var aslında.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - İşte var mı elimizde?
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Evet, işte onlarla ilgili Türkiye genelini kapsayan çalışmaların daha periyodik olarak yapıldığını görüyoruz.
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Aile Bakanlığının açıklaması gerekiyor.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Evet, Aile Bakanlığının verilerinde olabilir, hatta ben gelmeden önce, Aile Bakanlığında da doğal olarak master, doktora öğrencilerimiz var, onlardan son istatistikleri istedim. Dediler ki: "Biz o komisyona ilettik, o yüzden size bu şekilde veremeyiz bireysel olarak." Yoksa onları da doğrusu getirip sizinle paylaşmak isterdim ama şu anda tekrar bir araştırıp size iletmeye çalışacağım.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Uzman arkadaşlar...
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Aile Bakanı burada sunum yaparken 2026'nın Ağustosunda yayınlayacaklarını, kamuoyuyla paylaşacaklarını açıkladı.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Evet, henüz yayınlanmadığını söylediler.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Uzman arkadaşlardan rica edelim; Aile Bakanlığının sunumunda ve TÜİK'in sunumunda böyle bir rakam vardı galiba, hatırlıyor musunuz?
ADALET KAYA (Diyarbakır) - Evet, 2026.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - O önümüzdeki yıl için.
Bir rakam vardı, uzman arkadaşlardan rica edelim hatırlayan varsa.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Bir de çok küçük bir şey daha söyleyebilir miyim hani sözlerimi tamamlamadan önce?
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Buyurun Hocam.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Az önce sunumun son kısmına denk geldi. Bunun hani mümkünse raporlara geçmesini rica ediyorum; toplum ruh sağlığı alanındaki çeşitli yasa çalışmaları var ve bu çalışmalarda özellikle ekip üyeleri arasında sosyal hizmet uzmanı bu ekibin ayrılmaz bir parçasıdır, klinik sosyal hizmet boyutundaki çalışmalarımızdır psikiyatrik sosyal hizmet boyutundaki. Buna da yer verilmesini, hani özellikle kayıtlara geçmesini ve bunu talep ettiğimizi iletmek istiyorum.
ELİF ESEN (İstanbul) - Peki, özellikle nerede konumlandırıyorsunuz sosyal hizmet uzmanını? Okul mu, aile hekimliği mi, neresi?
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Bunların hepsi var çünkü biz çok fazla alanda çalışıyoruz. Şimdi, yoksulluk alanında sosyal yardımlarda da varız, okullarda yokuz şu anda, okulda olmamız lazım çünkü aileye ulaşamıyoruz aslında, sadece sorun çıktıktan sonra ulaşıyoruz. Aynı zamanda, ruh sağlığı merkezlerinde olmak durumundayız çünkü ruh sağlığı tedavisi gören kişilerin toplumla entegrasyon çalışmaları ve aile çalışmalarını uzman yürütür. Tabii ki klinik boyutlarında psikiyatrist, psikolog ve klinik hemşireler bu konuda çalışırlar. Her alanda biz ekibin bir parçasıyızdır. Bu nedenle hepsinde olmak durumundayız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Önceki toplantılarda olsaydınız bir tepki alırdınız Hocam çünkü ben de daha önce bir sosyolog olarak şunu söylüyorum demiştim önceki toplantılardan birinde: Bu işin toplumsal temelleri var, nedenleri var, kışkırtıcıları var toplumsal olarak ama psikoloji ve psikiyatri olmadan bunu anlamak, suçu anlamak, şiddeti anlamak mümkün değildir. Bu görüşe katılmayan uzmanlar oldu. İyi ki o toplantıda değildiniz, Allah sizi de korumuş.
GÜLHANE SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ SOSYAL HİZMET ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. NURDAN DUMAN - Herhâlde bayağı bir şey geçmiş anladığım kadarıyla.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Diğer konuklara da soru vardı.
Çok hızlıca, buyurun.
ELİF ESEN (İstanbul) - İzninizle, Gelincik biriminden izin rica ederek sıralamayla gidiyorum. Türkiye Barolar Birliğinin aslında şuradaki verisi önemli Başkanım, şöyle diyor: "2024 yılında 20 kadının öldürüldüğü anda koruma kararının bulunduğu, koruma kararı bulunmayan 394 kadın cinayetinin işlendiği ve 259 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiği göz önüne alındığında devletin tüm kurumlarının 6284 sayılı Kanun'u etkin şekilde uygulanmasının sağlanması..." Yani bu çok önemli, siz oran sordunuz ama bizim de bir sloganımız var, bugün sloganlardan yol alıyoruz DEVA Partisinde biz "Bir can bile feda edilemez." sloganı üzerine yol alıyoruz ve 20 kadının koruma kararı olmasına rağmen öldürülmesi çok can yakıcı.
Şimdi, sorularımı kısa tutacağım çünkü süremiz sınırlı. Kolluk ve yargı mercileri arasında 6284 sayılı Kanun'un uygulanması noktasında bir eş güdüm, iş birliği, doğru bir iş birliği, işleyen bir iş birliği olduğunu düşünüyor musunuz?
Yine, adli süreçlerde kadınların en çok karşılaştığı ilk 3 sorun sizce ne? Ve nafaka, velayet davalarında cinsiyet eşitliği perspektifinde ortak velayet konusu geçmedi diye hatırlıyorum sunumunuzda. Bu da önemli çünkü Türkiye bağlı bulunduğu uluslararası sözleşmeler nezdinde bunu, ortak velayeti uyguluyor, bu da toplumda önemli sorunlara sebep oluyor diye duyuyoruz. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum.
Türkiye Barolar Birliği kadınlara hukuki destek konusunda daha etkin nasıl rol alabilir, bize yasa önerileriniz var mı? Bunu da sormak isterim. Kısa kısa cevaplarını rica edeyim, sonra son olarak da adli destek konusunda Gelincik Merkezine...
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Onu da hızlıca sorun çünkü Genel Kurulda oylamalar var, oraya da yetişeceğiz, çok da arkadaşımız bekliyor soru için.
Buyurun.
ELİF ESEN (İstanbul) - Tabii, tabii.
Adli destek konusu anladığımız kadarıyla çok çok önemli çünkü özellikle yoksulluğun ve yoksunlukların arttığı günlerde ailede şiddetin sadece fiziksel şiddet değil, ekonomik, psikolojik pek çok şiddete maruz kalıyor kadın ve çocuklar ve sığındıkları yer de genellikle siz oluyorsunuz. Rehber avukat hizmetinden ve gönüllü avukat hizmetinden bahsettiniz fakat bunların bir maddi karşılığının yeteri kadar da olmadığını anlıyorum. Baronun -evet, yani gönüllü yapılabilir ama- belli bir noktada bu dosya masrafları vesaire, çok da külfetli işler olduğunu da biliyorum, pek çok kadın zaten size nasıl ulaşacağını bilmediği için o şiddet kapanına, döngüsüne yeniden dönüyor ve bir kısmı da ölüyor, çocuklar da ölüyor. Yani haberleri izlediğimizde pek çok haber duyuyoruz bununla ilgili, sizler de pek çok vakayla karşılaşıyorsunuz. Bu noktada neler yapılabilir, size sorum buydu benim?
Atladığım bir şey var mı, hızlıca bir bakmak istiyorum.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ona da sonra bakarsınız, arkadaşlarımız bir tur soru sorsunlar.
ELİF ESEN (İstanbul) - Tabii.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ KADIN HUKUKU KOMİSYONU DÖNEM SÖZCÜSÜ AV. ASLI ÇELİKAĞ ÖZCAN - Öncelikle, ben Barolar Birliği TÜBAKKOM olarak, kadınların adalete erişimindeki üç temel sorun: Ekonomi çok önemli, adalete güven duygusu... Aslı Hanım'ın dediği gibi, güvenmiyorlar ve şiddete daha fazla neden olacağına inandıkları için. Gerçek anlamda uygulanan bir kanun olması durumunda, aslında hep aynı şeyi söylüyoruz, 6284'ün uygulanabilirliğindeki netlik aslında birçok korkuyu da ortadan kaldıracak.
Ortak velayet aslında çok çok önemli ama taraflar, maalesef, genelde şiddet, boşanma davalarında erkek, çocuğu kullanarak hüküm kurmak ya da kadını bir şekilde yola getirme diyebileceğim bir tabirle hareket ettiği için ortak velayet mümkün değil çünkü hiçbir şekilde uzlaşma olmuyor. O yüzden, ortak velayete ilişkin herhangi bir şekilde çalışma yapmadık. Bizim, önümüzdeki hafta 15'inde aslında tüm Türkiye'deki TÜBAKKOM, tüm Türkiye'deki baroların genel bir çalıştayını yapacağız, konu başlıklarını bildirdik. Buna ilişkin, aslında, bu çalıştaydan sonra hepinizi tekrar ziyaret edip bir kitapçık şeklinde en kısa sürede getirme planımız var. Ama kadınların adalete erişiminin çok net bir şekilde desteklenmesi devlet bünyesinde çok önemli.
Son soru: Kolluk ve adli yargı arasında aslında çok daha iyi bir... Hâkimler ile kolluk ve savcılık anlamında daha net bir durum var çünkü ben avukat olarak koruma tedbiri talep ettiğim dosyada hâkim delil bildirmediğim için koruma kararını kaldırdı ve gerçekten ciddi bir ölüm tehlikesi vardı. Aynı dilekçemi müvekkile verip ŞÖNİM üzerinden gönderdim, koruma kararını verdi. Şimdi, dolayısıyla, kollukla daha adliye iç içe. Avukatları birazcık daha nasıl görüyorlar, o kısmı bilmiyoruz ama o üç gün içerisinde gerçekten öldürülme tehlikesi çok yakın olan bir müvekkildi. Ki Bolu'daki tek elektronik kelepçeydi, onu da bulana kadar, o da sorunlarda dile getirildi. O anlamda, 6284'ün çok etkin şekilde uygulanması çok önemli.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Çok teşekkürler.
ELİF ESEN (İstanbul) - Gelincik Merkezine de bir sorum vardı, o sorumu da şöyle tamamlamak isterim...
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - İşte, onu dedik ya, arkadaşlarımız bir tur sorsunlar, ondan sonra sorun.
ELİF ESEN (İstanbul) - Bir dakikayı bulmayacak, tamamlayıcı bir soru.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU -
Peki, buyurun.
ELİF ESEN (İstanbul) - Adli yardımın avukatlara rahatlatıcı bir etki sağlayabilmesi ve buna ihtiyaç duyan kadınların da erişebilmesi için önerileriniz neler? Bitirdim sorumu burada.
Ve en son bir de taciz merkezinden bahsettiniz. Hangi bakanlığa ve kuruma bağlı, nasıl bir işleyiş öngörüyorsunuz? Bu şekilde toparlayayım.
Sağ olun.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Peki, teşekkürler.
Buyurun.
ANKARA BAROSU GELİNCİK MERKEZİ BAŞKANI AV. NAZLI ÖZLEM ATMACA - Çok teşekkür ederim.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında adil yargılanma hakkı ve adalete erişimin bir ülkede sağlanmasının yolunun adli yardım hizmetlerinin güçlendirilmesi ve kaliteli hâle getirilmesiyle mümkün olabileceğinden bahsediyor. Hatta, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları sadece ceza davaları için değil, hukuk mahkemelerinde de adli yardım hizmetinin yeteri kadar sağlanamamasının adil yargılanma hakkının önündeki en büyük engel olduğuna vurgu yapıyor. Yani, aslında, dediğim gibi, adli yardım hizmetinin kalitesinin artırılması bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin de artmasıyla orantılı. Dolayısıyla, hani, basit ve önemsiz bir konu değil. Neden? Çünkü kadınların pek çok sebeplerle, yoksulluk sebebiyle veya birtakım toplumsal kalıp yargılar sebebiyle, işte, edindiği çocuklarını bırakıp bazen o başvuracağı makama gitmekte bile zorlandığını biliyoruz. Öyle kadın var ki dolmuş parası olmadığı için bize ulaşamıyor. Yani, hatta, mesela, Ankara Barosu Gelincik Merkezinin Kızılay'da konuşlanmasının bir sebebi de kadınların rahat ulaşabilecekleri bir alanda bulunması.
Az önce bir şey dediniz, adli yardım hizmetinin kalitesinin arttırılması için de adli hizmeti sağlayan hukuk hizmet sağlayıcılarının geliştirilmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Hukuk hizmeti sağlayıcıları da işte avukatlar, adli yardım kurullarında çalışan avukatlar. Hukuk hizmetinin daha kaliteli, daha kalifiye hâle gelmesinin yolu bu avukatların desteklenmesi. Az önce, aslında, Adıyaman Milletvekili sanıyorum, meslektaşımızın da sorduğu bir soru vardı rehber avukatları parasıyla ilgili. Şunu kastettim ben: Rehber avukat ne iş yapıyor? Rehber avukat bu adli yardım sistemini kuvveden fiile çıkaran, işler hâle getiren kişiler yani işte mağdurla ilk görüşmeyi yapan, haftada bir her perşembe Gelincik Merkezi toplantılar yapıyoruz, bu toplantılara katılan, dosya inceleyen... Ne dosyaları bunlar? Çünkü Gelincik Merkezi atama yaptığı dosyalarda atama yaptığı avukatları ve talepçileri başıboş bırakmıyor. O talepçiler ile avukatlar arasında yaşanabilecek sorunlarla veya sorularla ilgili olarak bize danışmaları gerekiyor ve biz de bir avukatın o talepçinin dosyasının ne şekilde takip ettiğini bizdeki dosyadan takip ediyoruz. Yani avukat attığı her adımı bize rapor ediyor. Dolayısıyla biz de her hafta toplantılar yapıyoruz.
Ayrıca, işte, katıldığımız pek çok etkinlik var, bu etkinlikleri planlıyoruz, organize ediyoruz veya katılıyoruz. İşte, bütün bu sistemi ayakta tutan kişiler aslında rehber avukatlar. Dolayısıyla rehber avukatların da desteklenmesi gerekiyor. Bu, zaten, dediğim gibi, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi projelerinde de çok önemle üstünde durulan bir konudur. Bu hizmetin artırılması, daha kaliteli; Türkiye genelinde mesela ben katıldığım pek çok etkinlikte Mersin Barosundan, Kastamonu Barosundan, işte Kars Borusundan bize dediler ki: "Ya, ne güzel, biz de bu tarz bir merkez kurmak istiyoruz." ve araştırdılar. Nihayetinde geldikleri nokta, bu hizmeti ücret ödemeden tamamıyla gönüllülük esasıyla ayakta tutamayacaklarını düşündüler ve kuramadılar. Yani bizler o nedenle şu an -yine söyledim- 147 rehber avukat arkadaşımız, 178 gönüllü avukat arkadaşımız var. O 178, 147 avukat arkadaşımızın gerçekten inanılmaz fedakâr, inanılmaz özverili çalışmalarıyla bu sistemi ayakta tutuyoruz elimizden geldiği kadar ve bu da çok gerçekten özverili bir çalışma. Diyorum ki bu, bu aşamada kalmasın, bunu bu şekilde yürütmek zor. O yüzden, Adli Yardım Fonu'nun artırılması bu anlamda hukuk hizmeti sağlayıcılarının desteklenmesini kolaylaştırır. Yani Fon'un arttırılması bu anlamda önemlidir. Evet, ben şunun da farkındayım: Fon'un artırılması için bizden veriler isteniyor. O verilerle ilgili olarak da biz çalışmalar yapıyoruz ama şu da ihmal ediliyor: Biz verileri sadece atama yaptığımız kişilerin dosyaları için tutuyoruz. Bir de bir sürü başvuran kadın var, ortalama yani bir haftada 45-50 kadın geliyor en az, yani en sakin hafta, öyle diyeyim size Ankara için.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Fonun artırılmasını istiyorsunuz. Strateji paketinde var bu.
ANKARA BAROSU GELİNCİK MERKEZİ BAŞKANI AV. NAZLI ÖZLEM ATMACA - Evet, o zaten var ama bu noktada söyleyebilirim.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Süremiz daralıyor.
ANKARA BAROSU GELİNCİK MERKEZİ BAŞKANI AV. NAZLI ÖZLEM ATMACA - Çok teşekkür ederim, sağ olun.