| Komisyon Adı | : | ÇEVRE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve Bursa Milletvekili Emel Gözükara Durmaz ile 99 Milletvekilinin İklim Kanunu Teklifi (2/2927) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 26 .02.2025 |
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Teşekkür ederim.
Birkaç konuya dikkat çekmek istedim.
İklim Daire Başkanlığı Koordinasyonu oluşturulacak. Her ilde vali başkanlığında ilgili kurum ve kuruluşları, yerinden yönetim temsilcilerini içeren il iklim değişikliği koordinasyon kurulları kurulacak.
Şimdi, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; çok temel birkaç sorunumuz var, burada tam yeri gelmişken paylaşmak isterim. Şu anda illerde ciddi anlamda bir yetki dağılımı söz konusu. Örneğin, organize sanayi bölgelerinin kendine özgü kanunları var, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının kendine özgü kanunu var, büyükşehir belediyesinin kendine özgü kanunu var, kentin genel temizlik vesaire diğer bütün durumları genel olarak yerel yönetimlerin sorumluluğundayken… Örneğin, bir fabrikaya fabrikanın çıkarmış olduğu duman ya da çıkardığı suyla ilgili cezai işlem yapması gereken kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Şimdi, bugün, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı... Örneğin, Bursa'da 20’yi geçen organize sanayi bölgesi içerisinde ne kadar yer altından su çekiyorlar, biz bilmiyoruz. Bunun ne kadarını açık alanlara ya da sisteme, kanalizasyona veriyorlar, bunu da bilmiyoruz. Hangisinin arıtmayı kullanıp kullanmadığını da bilmiyoruz. “Kirleten öder.” üzerinden ne kadar atık su kullandığını da bilmiyoruz. Belediyeler bunlara giremiyor, Çevre, Şehircilik Bakanlığı da bu işin içerisine girmiyor. Sayın Vekilim biliyor, yanı başınızda, çok hukukumuz var. Bugün, örneğin, İnegöl Bursa’nın en kirli ilçesi; hemen arkasından Kestel, yine en kirli ilçelerimizden biri ve maalesef öbür taraftan çimento fabrikası hızlıca perde arkasında kapasite artışı yapıyor; konuşuyoruz, anlatıyoruz, basın açıklamaları ortaya koyuyoruz ve maalesef büyükşehrin fabrikalardan ne kadar su tükettiklerine dair bir veri alma şansı yok. Şimdi, bu koşullarda iyi niyetle çıkarılmak istenen bir çevre kanunu var ve bu çevre kanununda valinin başkanlığında bir koordinasyon, il koordinasyonu oluşturulacak. Hangi yetkiye sahip? Mesela, bu fabrikaya girip bunda ne kadar atık su kullandığını öğrenebilecek mi? Atık suyu nereye attığını, ters deşarjla sisteme verip vermediğini öğrenebilecek mi? Kimyasal arıtma ihtiyacı varsa, bunu yapabilecek mi? Dolayısıyla bugün en çok bunu talep eden sanayici aslında en çok kirleten konumunda, en çok kirleten yani Orhaneli Termik Santrali filtre kullanmaz, geliriz, Büyük Sanayi filtre kullanmaz, geliriz, sadece iş ya Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yıkılmış ya merkezî hükûmete yıkılmış ya belediyeye yıkılmış.
Arıtma... Nasıl arıtma? Biyolojik arıtma. Biyolojik arıtmayla neyi çözüyorsunuz arkadaşlar? Ne çözülebilir biyolojik arıtmayla? Belirli partiküller, belirli ürünler, belirli canlılar çökertme sistemiyle çökertilir, alınır, kurutulur, bu da bir dert, yeniden ihya modeli. Dolayısıyla bu kanunun eğer gerçekten aktif hayata geçmesini istiyorsak bazı ciddi yaptırımlara sahip olması gerekir yani ters deşarj yapan yani kirli suyunu toprağın altına bırakan bir fabrikaya ne yapılacağını söylemeli, yapabilmeli bunu.
Arkadaşlarım söyledi, tekrar ederek bitirmek istiyorum Sayın Başkan. Bu kadar çok işin yapılması gerekir. Bu kadar çok kurum var; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, büyükşehir, tarım il müdürlüğü, hepsinin yetkileri birbirinden bağımsız. O zaman gerçekten bir iklim ve çevre kanunuysa, bu iklim, bu Çevre Kanunu, görevi, net bir şekilde sorunları tespit etmeli, bu sorunları çözecek olan kurumun adını koymalı, ona da bu yetkileri kati bir şekilde vermeli, buna göre de denetimini yapacak bir mekanizma kurmalı. Yoksa gerçekten bugün -bu sanayiciler için çıkarıldı ama- en büyük sorun sanayicilerin kirliliğidir.
Teşekkür ederim.