KOMİSYON KONUŞMASI

AYLİN YAMAN (Ankara) - Ben de teşekkür ederek bitirmek istiyorum.

Tek şey soracağım: Acaba Sosyal Güvenlik Kurumu bu geri ödeme modellerinde, şimdi, üniversitede bir global bütçe var biliyorsunuz, özelde günlük ödeme yapıyor. Son dönemde maliye çalışmaları yapılıyor mu, sizlere soruluyor mu, danışılıyor mu, geri ödeme modelleri konusunda fikriniz alınıyor mu? Ne düşünüyorsunuz bu konuda diye soracağım size.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANELER BAŞHEKİM YARDIMCISI PROF. DR. ÖMER ERDEVE - Üniversitede hastane yöneticisi olan birisi olarak şöyle söyleyeyim: Global bütçenin belirlenmesinde faturalandırma miktarları dikkate alınıyor. Buna yönelik olarak artış yapılıyor ama yoğun bakımlar zaten faturalarda en önemli gelir kaynaklarından bir tanesi olarak gözüküyor. Yani bir üniversite hastanesinin ya da bir kamu hastanesinin yoğun bakımda ne kadar çok çalışıyorsa aslında global bütçe miktarı o kadar yüksektir ama bu seviye ücretlendirmelerini etkiliyor mu diye ben anlıyorum soruyu, orada hani, bu direkt bizim hastanelere bağlı ya da global bütçedekilere göre yapıldığını düşünmüyorum. Zaten şu anda herhâlde pek maliyetleri karşılamıyor artık.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Evet, artış yapılıyor global bütçede, fatura bazında bakıldığında bir artış yapılıyor. Bu da sanki hastanelerin en kârlı, en geliri yüksek yerler gibi gözükmekle birlikte maliyet çalışması yapılmadığı için doğru dürüst hani kârlılık ve yüksek gelir oranındaki zıtlıklar anlaşılmıyor. Yani aslında şimdi, bu tabii, özel sektörün iştahını kabartan bir durum, aslında üniversiteler açısından değil de özel sektör açısından sordum daha çok, konumuz da özel sektördeki sıkıntılar ve biraz da bu çeteleşmenin altında yatan nedenlerden biri de biliyorsunuz, burada bir kâr amacı güden gruplaşmalar. Burada merak ettim -ben de uzun yıllar sağlık yöneticiliği yaptım- Sosyal Güvenlik Kurumu sizlere danışıyor mu yani akademisyenlere, işte, üniversitede "Bu işin gerçek maliyeti nedir?" diye. Çok talep ederdik biz, maliyet çalışmaları bir dönem çok hareketlenmişti Sosyal Güvenlik Kurumunda, sonra durdu. Hatta maliyet bazlı bu DRG çalışmaları filan vardı -sizler de yöneticilik yaptığınız için bilirsiniz- sonra durdu. Yani bunu şunun için... Hani, geliri çok yüksek gibi gözüken şeyin aslında gideri de çok yüksek yani bu şeyi teşvik edecek bir durum da değil aslında. Yani size soruyorlar mı, bunu merak ettim.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANELER BAŞHEKİM YARDIMCISI PROF. DR. ÖMER ERDEVE - Şöyle cevap verebilirim: Bizim Türk Neonatoloji Derneği içerisinde bu SUT uygulamalarına yönelik olarak bir komisyonumuz var. Onlar sormasa da biz onlara gidiyoruz çünkü sahadan bu geri bildirimi yapmak zorundayız. Sonuçta, bu hastanelerin -hani, kamu hastanelerinin de- yaşayabilmesi için bir gelir elde etmesi gerekiyor. Bizim -Ankara Üniversitesi için söyleyeyim- gelirimizin gideri karşılama oranı yüzde 48'dir.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Gelirin gideri karşılama oranı...

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANELER BAŞHEKİM YARDIMCISI PROF. DR. ÖMER ERDEVE - Aynen öyle. Yarı yarıya yani böyle. Biz destek almasak mümkün değil yani bu fiyatlarla yaşamamız mümkün değil. Bir kalp nakli yapsanız... Hani, yapmayalım mı diyeceğiz? Böbrek nakli yapmayalım mı? Yenidoğan yoğun bakımda hasta bakmayalım mı? En üst seviyeyiz. Her yaptığımız işlemde zaten zarar ediyoruz. Bu artık, herhâlde daha küçük hastaneler ve daha stabil hastalara bakan hastanelerde de böyle olmaya başladı. Zaten biraz da yenidoğan yoğun bakım cazibesini kaybetmesinin ya da bir ara korkunç cazip olmasının sebeplerinden bir tanesi de buydu. On dört yıl SUT fiyatlarında bir değişiklik olmadı. Şimdi, bir şey on dört yıl önce "x"se ve çok değerliyse... Yenidoğan 1 kiloluk, 2 kiloluk çocuklardan bahsediyoruz, aynı fiyat çocuk yoğun bakım ya da erişkin yoğun bakım için de geçerliydi. Erişkin yoğun bakımda 75-80-100 kilo yatan bir hasta var. Yani ben bir ilaçla tüm servisimi ilaçlayabiliyordum, benim maliyetim ne kadar düşüktü ama o büyük hastaya 10 tane flakon kullanılması gerekiyordu. Ne oluyordu burada? Aynı fiyat olduğu için yenidoğan yoğun bakım üniteleri daha kârlı, gelir getirici bölümler olarak... Özel hastanelerde bu kadar çok artış sebebi zaten buydu yani 100-150 yataklı yerlerin, 100 yataklı yenidoğan yoğun bakım ünitesini açmasının sebebiydi. 1,5 milyon dolayında da doğum vardı sonuçta, hani, bir hasta akışı da vardı bu süreçte. On dört yıl fiyat sabit kalınca bu değer tabii ki tık, tık, tık düştü, doğum sayısı üçte 1 oranında azaldı. Ne oldu? Hani, bir cazibesini kaybetmeye başladı. Bugün özel sektörde herhâlde doluluk oranı yüzde 50'nin altındadır diye düşünüyorum; genel, ülkeyi biliyorum yüzde 57 diye. Bunun önemli bir kısmını boş kısmını da özel sektör... Yani artık hani özel sektörde, hatta kamu hastanelerinde hasta yatırmasak daha kârlı oluyor hâline geldik açıkçası.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Peki, özelde günlük ödeme var biliyorsunuz yoğun bakımlarda. Yani bunun kaliteli sağlık hizmet sunumunun önündeki engellerden biri olduğunu da düşünür müsünüz? Çünkü o maliyete sığma çabası vardır özelde. Çünkü kaliteli bakmak istiyorsanız sizde de... "Duyduğum yüzde 48." diyorsunuz ama en azından siz yapılabilecek her şeyi yapıyorsunuz, bilimsel standartlarda yapıyorsunuz, bir şekilde açık kapatılmaya çalışılıyor. Oysa özeldeki model yani baştan orada da kopuyor ip, o yüzden kayda geçsin diye de söylüyorum.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANELER BAŞHEKİM YARDIMCISI PROF. DR. ÖMER ERDEVE - Aslında özelde, kamuda, üniversitede farklı değil. Sadece üniversitede ya da seviye 3 eğitim araştırma hastanelerinde ve üniversite hastanelerinde yüzde 40 ekstra bir ödeme şeklinde var. Seviye ücretlendirmesinin ben kişisel olarak doğru olduğunu düşünüyorum açıkçası çünkü bu paket ücretlendirmesini yapmadığınızda -sağlık yöneticiliği yaptığınızı da söylediniz- hakikaten bunun kontrolünün devlet açısından ve SGK açısından da çok güç olacağını, diğer yandan da suistimale daha açık olacağını düşünüyorum; bu benim şahsi fikrim.

AYLİN YAMAN (Ankara) - Teşekkür ediyorum.