KOMİSYON KONUŞMASI

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Ben çok teşekkür ediyorum bütün sunumlar için, hepsi çok önemli ve değerliydi. Çok hızlı ilerlediniz tabii, o da bence daha detaylı olabilirdi.

Şimdi, aileyle ilgili konuşmak istiyorum, soru da sormak istiyorum. "Aile Dostu Politikalar" bölümü var. Siz, Türkiye'nin bu sene "aile yılı" ilan etmiş olmasını da önemli bulduğunuzu ifade ettiniz. Şimdi, buradaki şey çok önemli yani daha güçlü demografik dayanıklılık, kadın-erkek eşitliğinin ve kadınların güçlendirilmesinin sağlanmasına destek gibi pek çok şey var. Bir de Birleşmiş Milletlerin tarihine baktığınız zaman bu konuyla ilgili, 1994'te aile yılı ilan etmiş, 1995'te bununla ilgili yapılmış bir çalışma var, 1996'da var ve son olarak 30'uncu yıl kapsamında yine Genel Sekreterin sunduğu bir rapor var yani hepsi çok önemli.

Şöyle bir kıyaslama yapıyorum: Bugün Türkiye'deki aile politikası yani aileci politikalar toplumda sadece kadını evliliğe ve üremeye yönlendiren bir politikayı kapsıyor ve biz bunun aslında özellikle demografik dayanıklılık açısından bir çözüm olmadığını biliyoruz. Birleşmiş Milletlerin otuz yıllık bir külliyatı var, bu konuyla ilgili yapılmış araştırmalara bakıyorum mesela; iklim değişimi, teknolojik gelişmeler karşısındaki değişimlerin ya da demografi, nüfus yaşlanması, ailenin refahını yükseltme, ailenin içerisindeki kadın-erkek eşitliğini güçlendirme gibi pek çok toplantı, çalışma ve rapor var. Ben ikisinin çok böyle şey olmadığını düşünüyorum yani biz çok geriden geliyoruz bu konuda yaklaşım olarak çünkü artık, bu raporlara ve ortaya konan bütün bu sonuçlara baktığımız zaman, biz, meselenin demografi, nüfus yaşlanması ya da genç nüfus oranındaki düşüş ya da iklime, teknolojik gelişmelere karşı ailelerin dağılması ya da göç, kentleşme gibi olgularla -yani pek çok parametre var, şimdi detaylara girmek istemiyorum- yani bunun, sadece evliliğin özendirilmesi, teşvik edilmesi ve çocuk doğurma oranını artırmayla çözülmeyeceğini biliyoruz.

Dolayısıyla bir de şunu da belirtmek istiyorum: Bu, aynı zamanda, ataerkil şiddeti -yani Türkiye'deki şu anda açılan bir kurum var biliyorsunuz; Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulunun ortaya koyduğu çalışmalar tam tersi- ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini de yeniden üretecek politikalara benziyor. Dolayısıyla, bu konuyla ilgili bir öneriniz olabilir mi? Yani hakikaten ikisini yan yana getiremedim, sizden dinlemek isterim.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Peki, teşekkürler.

Bir ekleme yapayım ben bu "müdahale" kavramı konusunda; Sayın Dora da ayrılmadan evvel söyledi, siz de değindiniz: Sizinki icrai ve eylemsel bir müdahale değil, belki o müdahalenin türünü vurgulamanızda fayda var. Siz bilgisel, algısal ya da bir iletişimsel müdahale yapıyorsunuz, proje yapıyorsunuz, ilgili kamu kuruluşuna bildiriyorsunuz ya da birlikte çalışıyorsunuz yani o da bir çeşit müdahale ama fiilî müdahale ya da hukuksal bir müdahale değil sizinki. Her kavramın çeşidi var, bunu bu şekilde not almanızda da fayda var.

ELİF ESEN (İstanbul) - Fiilî müdahale var aslında Başkanım çünkü sahada proje uyguladıkları için fiilî olarak temas ediyorlar sahadaki tüm bireylere.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Ama önleme yetkileri yok.

ELİF ESEN (İstanbul) - Politikaları önerme...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Siz söz istemiştiniz, en son size gelecektik üye olmadığınız için; kullanmış oldunuz mu?

ELİF ESEN (İstanbul) - Ben de üyeyim artık ama... Ben de üye oldum Başkanım.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Siz zaten üye olmadan da katkıda bulunuyordunuz, teşekkür ederiz. Genel Kuruldaki yazının Komisyonumuza gelmesiyle siz başlıyorsunuz ama her zaman katkınız oldu.

Teşekkür ederiz.

Sayın Kaya'nın sorusuna yanıt için buyurun.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM KOORDİNATÖRÜ AYSEL YÜKSEL - Kısaca söyleyeyim: Evet, baktıklarınızın hepsi doğru. Normalde UNFPA'in önümüzdeki dönem için yaptığı, bundan önce 1994 ICPD Konferansı'yla normalde nüfusun yapısındaki değişikliğin aslında kalkınmayı etkileyen bir faktör olarak alınmasına, nüfusun kendisinin büyüklüğünün ya da küçüklüğünün kendisinin bizatihi rakam olarak önemli olmadığına fakat bunu güçlendirebilecek alanlarda en çok çalışılması gereken kısmın kadınlar ve kız çocukları olduğuna dair bir deklarasyon; en özü itibarıyla budur.

Onun üzerine, Türkiye'de çok büyük çalışmalar yapıldı, özellikle üreme sağlığı programları... Sağlık Bakanlığının o zaman kendi görev alanına düşen kısımlarla ilgili yürütülmüş çok büyük programlar var; bir kısmı, hatta çok büyük bir kısmı UNFPA'in de katkısıyla beraber. Fakat esas efor Sağlık Bakanlığına ait olmak üzere, kadının özellikle üreme sağlığıyla ilgili programlardaki etkinliği, bunun sonucu olarak anne ölümünün, bebek ölümünün düşürülmesine ilişkin aşamaya gelecek kadar çok büyük bir program yürütüldü.

Şimdi, bu, kendi içerisinde ilerleyen bir seyir normalde. Dünyadaki ülkelerin çok büyük bir kısmında, hatta üçte 2'sinden fazlasında yani nüfusun üçte 2'sinden fazlasını kapsayan ülkelerin içerisinde doğurganlığın ciddi anlamda düşüşü görüldüğü için tekrardan önümüze üzerinde tekrar düşünmeye başlamamız gereken bir alan hâline geldi. Şimdi, doğurganlığın düşüşünün gerçekleştiği ülkelerin bir kısmı zaten çok uzun zaman önce gelişmesini tamamlamış, belli bir gelir seviyesini, gelir birikimini elde etmiş ülkelerdi fakat esas, ciddi anlamda kısa dönemli ve çok hızlı düşüşü gördüğümüz yerler, Türkiye gibi aşamasını tamamen tamamlayamamış belki ya da daha hâlâ kalkınma "path"inin içerisinde, daha başlangıçta olan ülkeler yani belli bir gelir birikimi, yaşlanan nüfusu karşılayabilecek bir yapısı oluşmamış ülkelerden oluşuyor. Hâliyle bu, insanların ya da ülkelerin bir kısmında bir krizmiş gibi algılanıyor, çözülmesi gereken bir problemmiş gibi düşünülüyor. Herkesin bu olaya yaklaşımı birbirinden farklı; daha agresif davranan ülkeler olduğunu da görüyoruz, bunun bir demografik yıkım, demografik tehdit olarak algılandığı. İşte "Askere gidecek insan sayımız kalmadı." diyen ülkeler de görüyoruz, bunu "Acaba önümüzdeki dönemi nasıl kotarabiliriz, nasıl güçlendirebiliriz, yapıyı nasıl sağlayabiliriz?" diye düşünen ülkeler de var; bu genel bir spektrum. Biz bunun içerisinde UNFPA olarak ülkelere diyoruz ki: Hepsini aynı anda çalışabilirsiniz, önceliklendirebilirsiniz de. Bazı ülkelerde nüfusun sayısının artması için bir şeyler yapabilirsiniz; bazı ülkelerde bunu veri kabul edersiniz, göçmenlerle çalışmaya çalışabilirsiniz; bazı ülkelerde bunu veri kabul edersiniz, dersiniz ki: "Ben elimdeki yapının güçlendirilmesi için çalışacağım." Ve hepimizin, her ülkenin buna ilişkin tercihleri var.

UNFPA burada ne yapıyor? Ülkenin kendi seçimlerini doğru veriye dayalı bir şekilde ilerletmesi konusunda destek olmaya çalışıyor. Birincisi, veri sağlamakla ilgili kısımları var. Aile Bakanlığının aile yılı hazırlık aşamalarında da bulunduk; geçen seneki programlarımız, onlarla yaptığımız sempozyumlarımız da var, Aile Bakanlığıyla bu alanda çalışabilmesi için.

Kritik olan -Yasemin Hanım'ın burada kısaca üzerinden bahsettiği- bu "Family-Friendly Policies" dediğimiz yani "Aile Dostu Politikalar" dediğimiz kısım aslında şu: Aileci -sizin tabiriniz için söylüyorum- bir yapı değil de normalde bakım yükümlülüğü olarak bakabilirsiniz bu işin içerisinde, bakım yükümlülüğünün ağırlıklı olarak Türkiye'de kadın üzerinde kaldığını, çalışan ya da çalışmayan kadın arasında aslında bunun çok da fark etmediğini, çalışan kadının da bakım yükünün çalışıyor olmasına rağmen hâlâ erkekten çok fazla olduğunu bildiğimiz bir ortamda insanlardan biraz daha fazla çocuk yapıp yapmama konusunda bir beklentiye girme şansı yok. Her durumda veriye dayalı konuşmak gerektiği için 2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması'nda kadınların idealde sahip olmak istedikleri çocuk sayısı ile yaptıkları çocuk sayısı arasında bir miktar fark var ama bu, gruplara, yaşa, çalışma durumuna göre falan çok değişebiliyor. Bunun içerisinde görüyoruz ki normalde çalışma hayatının içerisinde bulunan kadınların doğurganlığı diğerlerine göre daha düşük fakat bir yandan da kadınlar diyor ki: "Belki daha çok çocuk sahibi olmak isterdim." Burada bir "gap" var. Bu, aile dostu politikalar kadının eline acaba ne gibi bir fayda sağlayacak bir hizmet sunumu yaratılabilir ki? İşte, sadece kadın için de değil... Tabii, biz hep bunu -ne diyeyim- aile olarak algılıyoruz yani kadın ve erkeği beraber söylüyoruz bunların içerisinde. Diyoruz ki kadının ve erkeğin çocuk sahibi olmakla ilgili yaşadıkları sıkıntılar içerisinde iş hayatında uzun süre kalıyor olmaları mı, çok uzun süre mesai yapıyor olmaları mı ya da yeterli ücrete sahip olamamaları mı, bu ücretten elde ettikleri aradaki farkı çocuğun bakımı için kullanamıyor olmaları gibi mi... Bir sürü liste var. Bu "Family-Friendly Policies" büyük bir program, bu programın içerisinde iş-yaşam dengesinin korunmasına ilişkin çabalar var yani burada, insanları daha fazla evlenmeye yönlendirmek anlamında düşünülmemesi gerekiyor. Burada esas yapılması gereken kurulmuş bir aile birliği içerisinde hem çocuğun erken yaşta, çocukluk gelişimi safhasındaki hayatını daha iyi ve daha kaliteli hâle getirebilmek hem de arzu ediyorlarsa, daha fazla çocuk sahibi olmak gibi bir hedefleri varsa bu konuda yaşadıkları sıkıntıları çözebilmek için "Özel sektör ne yapabilir, kamu acaba ne yapabilir?" tarzında yapılmış olan çalışmaların bir paketidir aslında. Daha aileci değil ama aile birliğini korumanın ve aile birliği içerisinde hayatını devam ettirmek isteyen insanların hayatı acaba nasıl kolaylaştırılabilir, nasıl yardımcı olunabilir ve bunu iş alanı, istihdam alanı üzerinden çalışmak üzere kurgulanmış bir politika. Yani yoksa daha fazla evlendirmek ya da insanları daha uzun süreli evli tutmak gibi bir şey anlamında değil.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Yok, ben sizin programınızı biliyorum zaten, Türkiye'deki uygulama başarısız diyorum yani.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM KOORDİNATÖRÜ AYSEL YÜKSEL -

Türkiye'deki uygulama tam bizimkiyle bire bir kesişiyor diyemiyoruz şu aşamada. Niyet belki aynı yere doğru gidiyor, insanların elini rahatlatmak anlamında düşünüyoruz. Politikanın nereden başladığı ve nereye gideceği biraz zaman alacak açıkçası. Yani geçen sene yeni açılımlarında bahsedilen şeyler var; işte, bebek yardımı, doğum yardımına ilişkin şeyler. Ha, bunların bir sonraki aşamada artırılması gereken konular olduğunu en azından biz söylüyoruz, başka şeyler de olmalı bu paketin içerisinde çünkü tek başına bir şey vermek, tek bir atımlık ya da beş yıl boyunca çocuğa destek olmayı sağlamak çok da dünyada fayda gören bir şey değil. Ya çok büyük miktarlarda para verilmesi gerekiyor ailelere ya da dünya örneklerinde açıkçası çok da net, kesin bir sonuca ulaştırma şeyi olmuyor. Biz inanıyoruz ki Aile Bakanlığı bunu sadece bir öncül olarak açıkladı, arkasından diğer politikaların da geleceğini var sayıyoruz -ki Bakan Hanımın da kendi deklarasyonlarında var ama- onlar geldikçe biz gerçekten anlayacağız. Bunun etki analizini de... Gerçekten bir yere varıp varmayacağı, daha yapısal, işte, kreşlerin açılması, kreşlerin yaygınlaştırması, insanların gidip bu hizmeti kullanabilecek yapıya gelmeleri ki kadının tekrardan iş hayatına geri dönebilmesi gibi daha sabit, daha elle tutulur, gözle görülür aşamalara gelmesini bekliyoruz. Umuyoruz ki gelecek ama geldiği zaman bir şey söyleyebileceğiz; şu aşama da bunun için yeterli değil ve dünyada "cash benefit"ler aslında uzun süreli işe yarar.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Sayın Yüksel, daha çok böyle genel konuları konuşabiliriz ama sizin burada bulunmanızın nedeni, Birleşmiş Milletlerin ilgili birimi açısından sorulara yanıt vermeniz yani biz onun peşindeyiz. Yani sizin ait olduğumuz birim sorulara karşı ne yapıyor? O konuda daha spesifik, özel yanıtlar verirseniz hem zaman tasarrufumuz olur hem biz daha çok bilgilendirilmiş oluruz. Yoksa genel ifadeleri hepimiz yaparız, bu Komisyona gerek olmazdı. Onun için dikkatinizi çekmek istiyorum.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Sunumlarda da vardı ya... Yani kadınlar en çok aile içerisinde...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Soru değil de değil de cevaplara özellikle ben dikkat ediyorum, sorular zaten özgür.

ADALET KAYA (Diyarbakır) - Cevaplar da o çerçevedeydi yani.

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER NÜFUS FONU PROGRAM KOORDİNATÖRÜ AYSEL YÜKSEL - Aile dostu politikalar sorusu için milletvekilimizin cevabını...

O zaman, sabit olanını söyleyeyim: Geçen sene Aile Bakanlığıyla sempozyum yapıldı, onun öncesinde de berber yürüttüğümüz çalışmalar var, önümüzdeki dönem de devam edeceğini umuyoruz.