KOMİSYON KONUŞMASI

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Direkt sizlere değil ama sanırım sizin dizinizin de olduğu, ben KADEM'in araştırmasından bahsetmek istiyorum. Siz de farkındasınızdır, KADEM kadına yönelik şiddetle ilgili bu yıl çok güzel bir araştırma yaptı. Siz de eminim vâkıfsınızdır ama ben şöyle hızlıca geçeceğim üzerinden. Burada yüzde 51 psikolojik şiddet, yüzde 11 sözlü şiddet, yüzde 8 fiziksel şiddet, yüzde 4 cinsel şiddet, yüzde 1 siber şiddet uygulandığını tespit etti ve bu veriler zaten çok şaşırtıcı veriler değil ama genel anlamda şey çok dikkatimi çekti benim. Bu şiddet sarmalına düşmüş bir kadının o dizilerde verdiği cevaplar ne, nasıl cevaplar vermiş, nasıl bir tepki göstermiş; onunla ilgili de şöyle söylüyor: "Yüzde 20,5 şiddeti durdurmak için müdahale, yüzde 29,6 şiddete sessiz kalma, yüzde 13,6 şiddete katılma, destek olma, yüzde 4 sadece hukuki sürece başvurma." Yani bunlar aslında bizim rahatsız olduğumuz noktaları çok özetliyor. Evet, hayatın içinde var. Zaten ben Murat Bey'in söylediklerine de katılıyorum dizilerle ilgili. Bizim kendi kültürümüzü, kendi yaşantımızı, değerlerimizi anlatan dizilerimiz aslında yurt dışında ilgi görüyor. Ne zaman başka dizilere özenilen diziler üretilse onlar hem bizim ülkemizde hem dışarıda bir ilgi görmüyor bence. Bilmiyorum, tespitleriniz bu yönde midir ama? Şimdi bunlarda kadınların düştüğü bu durumdan kurtuluşuyla ilgili, kurtulmasıyla ilgili mücadelesini destekleyen şeyler olmadığında bir olumsuzluk, bir çaresizlik algısı oluşuyor ve bence topluma en çok bunlar zarar veriyor. Yine keza, ana haber bültenlerinde anlatılanlar, anlatım şekilleri insanları bir umutsuzluğa sevk ediyor ve bence bu çözümsüzlük ve umutsuzluk toplum olarak hepimizi, Türkiye'yi çok etkileyen bir şey. Yani bu işten bence mutlaka sizlerin, sizlerin eşliğinde bütün ekibin çıkması gerekiyor. Olumsuzluklar anlatılırken de olumlu yönler gösterilebilir. Bir yangın felaketi yaşadık ama bu yangın felaketinin bir daha yaşanmaması için neler yapılır; deprem, biz depremi çok anlatırız ama ne yapmalıyız diye bunlar bence eksik kalıyor ana haber bültenlerinde özellikle anlatırken.

Diğer bir yine sizi çok ilgilendiren bir şey... Ben açıkçası bütün katılımcılara hem teşekkür ediyorum hem de gerçekten duygusal anlamda, işte, kaygılarımız anlamında ortak bir noktada olduğumuzu görüyorum. Hepimizin çocukları var, ailesi var. Bu gerçekten çok önemli ama şöyle bir şey hissettim: Sanki çalıştığınız sektörde genelgeçer ve baştan kabuller bir çelişki içinde olduğunuzu ve böyle bir çelişki hizmet verdiğinizi hissettiriyor ve kendimi sizin yerinize koyduğumda inanın çok üzüldüm ve çok zor bir durumda olduğunuz hissine kapıldım. Bunun da hep beraber, bu kaygılarınızın da sektöre yansıması, hep beraber yansıması bence çok kıymetli. Bu anlamda da sizlerin, en başta kadın hemcinslerimin mücadele vermesini hakikaten isterim. Ben isterdim ki o dijital platformlar da buraya gelsin, hesap soralım. Gerçekten dijital mecralar bu anlamda çok büyük mücadele verdiler, vermeye de devam ediyorlar. Çok zor, işimiz çok zor, hep beraber zor. Bu anlamda mücadele etmeye devam edeceğiz.

Ben bunun çözümünün de şu olduğunu düşünüyorum: "Tabii" gibi platformların -TRT'ye hakikaten çok teşekkür ediyorum- aktif olması, çok iyi işler çıkarması, bu anlamda hem sermaye olarak hem farklı yeni yeteneklere, genç yeteneklere yer verilerek mücadelenin ancak iyi işler çıkararak, güzel işler çıkararak olacağını düşünüyorum. Gassal çok güzel bir örnek. Biz burada Komisyonda da konuştuk Gassal'ı, hatta CHP'li bir vekilimiz dedi ki: "Ya 'şiddet, şiddet' diyorsunuz, bakın neler asmışlar reklam olarak; 'Ben ölünce beni kim yıkayacak.' Bu nasıl bir şeydir falan." Ben hatta dedim ki: İzleyin, inanın gerçekten kadınla ilgili, kadın-erkeğin hayatta birliktelikleri, birlikte mücadeleleri çok güzel mesajlar var. İnanılmaz güzel, başarılı bir çıkarmışsınız. Ben bu anlamda TRT Çocuk'un çok daha önemsenerek daha iyi işler yapılması için yatırım anlamında olsun, başka konularda olsun desteklenmesi gerektiği düşünüyorum. Kendi adıma, bir anne olarak ilk oğlumu yetiştirirken bana -ismini vermeyeyim, bir çizgi filmdeki işte "Onun annesi hiç kızmıyor ama anne?" dediğinden sonra çok şey öğrendiğimi düşünüyorum. Yani çizgi filmler ya da ne bileyim Rafadan Tayfa mesela bence çok şey kazandırabilir eğer güzel işler çıkarırsak, kaliteli işler çıkarırsak. Bence buradaki anahtar şey gerçekten kötüler gibi... Kötüler çok kaliteli oldukları için iş yapıyorlar. "Kalite"den kastımın ne olduğunu açıkçası sektörden biri olmadığım için söyleyemiyorum. İyi oyuncular olabilir, iyi yapımcılar olabilir, iyi reklam olabilir, iyi işler çıkarılırsa bununla da mücadelenin etkili olacağını düşünüyorum.

Soruma gelirsek, bu KADEM'in araştırmasıyla ilgili siz kendinizi bir gözden geçirdiğiniz mi kanallar olarak? Çünkü bildiğim kadarıyla Show TV'deki bir dizi 1 numara çıktı. Bununla ilgili bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz? Adımlarınızda değişiklik olacak mı? Dizinizde ilerleyen aşamada düzeltmeyi düşündüğünüz noktalar var mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Sayın Baydar, buyurun.

SHOW TV GENEL MÜDÜRÜ ESRA BAYDAR - Yorumlarınız, tespitleriniz için çok teşekkür ederim.

Şunu söyleyebilirim: Biz de ciddi anlamda bir sürü çıkarım yapıp yol alıyoruz yani bu toplantılar inanın ki ego kısmı çok yüksek yani yaratım kısmından kaynaklı egoların çok yüksek olduğu bir sektörde olmamıza rağmen, bunun altını çizmek istiyorum çünkü milyonlara ulaşan bir şey üretiyorsunuz, bir içerik üretiyorsunuz, bu her evde, her ekranda açık ve burada doğru bir şey yaptığınıza kapılabiliyorsunuz veya işin heyecanına, işin şehvetine -yine döneceğim- kapılabiliyorsunuz ama inanın ki buradaki tüm arkadaşlarım için de bu geçerli, ben şahsen de şunu söyleyebilirim: O kadar çok yol aldık ve öğrendik ki gerek RTÜK toplantılarında gerek burada gerek kendi aramızdaki konuşmalarımızda çünkü işin yaratım tarafındaki özel, bire bir projeye gelmeden genelden bahsetmek istiyorum. Bu kaygıların dışında hareket edebilen çok unsurlar var yani burada medya yöneticilerinin sizlerle birlikte aynı sayfada olması ve bu araştırmaları önüne alıyor olması, bu noktada gerçekten görüşlerinize kıymet veriyor ve önem veriyor olması, bence bu sektör adına da insanlar adına yani bu ülke vatandaşları adına da çok kıymetli. İnanın, hepsi bizim önümüzde bir rehber olarak duruyor. Biz kendi adımıza şunu söyleyelim, kanal adına: Diyalog dahi değiştirdiğimiz oldu yani sizin bahsettiğiniz örneklerin son yıllara geldiğinde daha olumlu hâle geldiğini düşünüyorum. Kafamızda bazı sahneler, bazı konuşmalar, bazı örnekler var ama böyle daha hedef odaklı yakın zamana geldiğinizde -en azından kendi projelerimiz için söyleyebilirim ama diğer kanallarda da bunu görüyorum- çok değişiklik var bence dilde; ben bunu çok objektif bir şekilde de söyleme ihtiyacı duyuyorum. Bir olumsuz yorum yapılıyorsa onu da vermek durumundayız çünkü onu söyleyen insanlar da var bu toplumda. Muhakkak karşılığında onun cevabını veren bir diyalog geliştiriyoruz biz yani bunları hep karşılıklı getirmeye ve o eğer öyle düşünüyorsa neden bunun arkasında yani bunu düşünüyorsun ama bunun sebebi senin yanlış düşünceni bu şekilde açıklayabilir mi diye bir karakter sokuyoruz, bir diyalog sokuyoruz. Eskiden bunlar yoktu, o söylerdi, giderdi. Oradaki sahnenin yüksekliği belki hepimizi ele geçirmişti ama şu an bu unsurlara dikkat ettiğimizi düşünüyorum. Ben kendi adımıza sahne sahne, kelime kelime okuduğumuzu söylemek isterim. Örnek "Bir sizin dizinizde." dediniz, oradaki örneği hangi iş, bilmediğim için...

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - 1'inci sırada çıktığını biliyorum ben sadece.

SHOW TV GENEL MÜDÜRÜ ESRA BAYDAR - Kızılcık Şerbeti mi acaba? 1'inci çıkan dizi o.

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Evet.

SHOW TV GENEL MÜDÜRÜ ESRA BAYDAR - Orada çok ciddi bir kadın dayanışması örneği veriyoruz yani ben olumlu örneklerin çok yoğunlukta olduğunu düşünüyorum o proje açısından çünkü sadece kadın dayanışması değil, farklı kesimleri temsil eden kadınların ortak hareket etmesi ve dayanışması. Ha, bunlar da çatışıyorlar çünkü toplumda bunlar da çatışıyor. Evet, bu çatışmaları veriyoruz yani ama o çatışma mutlaka olumlu bir yere bağlanıyor ve karşılıklı bu da sahnelerimize yansıyor fakat geçmişten bugüne geldiğimizde ben daha olumlu yöne... Yani hatalar vardı, hâlen daha da vardır; daha farklı bir bakış açısıyla, mesela dil kullanımında kesinlikle -haber için de söyleyebilirim- kendimizi daha olumlu geliştirdiğimizi düşünüyoruz. Yani, ben, şahsen tüm yöneticilerin, bizim tarafta da RTÜK izleme, takip; bunların hepsinin bu gözle baktığını en azından burada söyleyebilirim, taahhüt edebilirim, öyle yaklaşıyoruz.