KOMİSYON KONUŞMASI

YUNUS EMRE (İstanbul) - Şimdi, tabii, çok karmaşık bir konuyla karşı karşıyayız kabul etmek gerekir ki ama uluslararası basında da bu dikkat çeken bir konu olarak görülüyor yani Türkiye'yle ilgili, İsrail-Türkiye ticaretiyle ilgili birçok yayın yapılıyor. Bunlar arasında geçtiğimiz haftalarda çıkan önemli bir yazı var; yazının sahibi, yazarı Hannah Lucinda Smith, çok bilinen, tanınan bir dergide, Foreign Policy dergisinin "web" sayfasında bu yazı çıkıyor. 29 Ocak tarihli bir yazı, önemli bir yazı, kapsamlı bir yazı ve "Türkiye kendi petrol ambargosunu kırıyor mu?" başlığıyla çıkan bir yazı. Şimdi, bu yazıda gündeme getirilen çok konu var, ben tek tek hepsinin üzerinde durup Komisyonumuzun vaktini almak istemiyorum. Ama burada yazıya temel olan görüşleri soykırımın durdurulmasıyla ilgili çalışmalar yapan sivil toplum aktivistlerinin -yani yazıda verilen bilgiyi paylaşıyorum- sağladığı veriler olduğu söyleniyor. Şimdi, iki olayı dikkatinize sunmak istiyorum: Birisi 28 Ekim 2024 günü bizim Ceyhan Limanı'ndan ayrılan Seavigour isimli bir petrol tankeri konusu. Çünkü bu petrol tankeri -yazıda paylaşılan bilgileri hatırlatarak söylüyorum- limandan ayrıldıktan iki gün sonra izleme cihazını kapatıyor ve yedi gün sonra tekrar çevrim içi hâline geliyor ve tabii, deniz izleme verileri, liman kayıtları, uydu görüntüleri, görgü tanığı ifadeleri kapsamında araştırmacılar bu geminin İsrail'e petrol götürdüğünü not ediyorlar.

İkincisi ise yine bu yazıda gündeme getirilen Bakü-Tiflis-Ceyhan Hattı'yla ilgili. Şimdi, tabii, bu da karmaşık bir hukuki mesele. Bir şirket var ve tabii, anlaşmanın tarafları var, burada 11 hissedar var karmaşık bir konu, çok basit bir hadise değil ama şimdi, bir defa, o Bakü-Tiflis-Ceyhan yoluyla İsrail petrol alıyor mu konusu; bu çok tartışılıyor ki bu yazıdaki bilgiler eğer doğruysa -o rezervle söylüyorum- "Bizim hukuki olarak bunun önüne geçme imkânımız yoktur." savunmasının gündeme getirildiği söyleniyor ama Birleşmiş Milletler, insan hakları hukuku ve tabii, soykırım bakımından meseleler değerlendirildiğinde bu yorumların karşı görüşleri de var. Yani sonuç olarak ben bu yazıyı da temel alarak ama birçok başka yazıda çıktı ama bu, olay, isim, gemi adı tarih, doğrultu falan verdiği için, daha önemli gördüğüm için ve tabii, Foreign Policy de en çok bilinen, tanınan, uluslararası planda saygın olarak bilindiği için bunları sormak istedim. Sonra, eğer uygun görülürse Bakanlık temsilcilerine de yazıyı ve ilgili dokümanları ulaştırabilirim.

Teşekkürler.

BAŞKAN FUAT OKTAY - Buyurun lütfen.

DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI NUH YILMAZ - Bu konuda öncelikle Ticaret Bakanlığımız herhâlde gerekli cevabını verecektir ama Türkiye'nin İsrail'le ticaret konusunda dünyada bu konuda en net, en sert ve en kati tedbir alan ülke olduğu konusunda Türkiye dışında başka bir yerde ben tartışma olduğunu hatırlamıyorum, hatta o yüzden Türkiye çok eleştiriliyor. Ayrıca, Türkiye'de bunu sürekli gündeme getiren çok ciddi kesimler var, o kesimler de belli iddiaları gündeme getiriyorlar ama bunların birçoğu -işte, bir tanesi BTC'yle ilgili- doğru değil ya da saptırma ya da sadece bir ucundan alınarak abartılan sansasyonel yorumlar. Türkiye bu konuda elinden gelenin en fazlasını yapıyor. Bu konuda da zaten herhâlde en önemli delil İsraillilerin bu konudaki Türkiye'ye dönük eleştirilerdir. O yüzden, İsraillilerin nasıl bu konuyu ele aldığını kısaca gözden geçirsek aslında biraz daha netleşebilir.

BTC'yle ilgili ise, bu konu, sizin de bahsettiğiniz gibi Sayın Vekilim, biraz detaylı bir konu, burada bir şirket var, sizin de söylediğiniz gibi yine bu şirketin birçok ortağı var. O anlamda da nottan okumam gerekirse net bir şekilde: Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında imzalanan milletlerarası anlaşmayla zaten bu BTC işletiliyor. Burada sadece şunu söyleyeyim: Mevcut anlaşmaların ilgili hükümleri çerçevesinde ülkemizin BTC Boru Hattı'ndan taşınan petrolün transit geçiş özgürlüğünü kesintiye uğratmama veya engellememe; ayrıca, transit geçiş özgürlüğü için gerekli olabilecek tüm önlemleri alma yükümlülüğü bulunduğu, ayrıca, BTC Boru Hattı'ndan taşıtılan petrolün ülkemizin dış ticaret mevzuatından muaf olduğu ve proje iştirakçilerinin petrolü serbest ve kısıtlamalara tabi olmaksızın taşıma ve ihraç etme hakkı bulunduğu, HTKB'nin ise petrolün varış ülkesinin belirlenmesine ve/veya ihracatının yasaklanmasına, kısıtlanmasına veya sınırlanmasına yönelik herhangi bir dahli ya da tasarrufu bulunmadığı, Ekim 2023-Ekim 2024 döneminde Ceyhan Terminali'nden yüklenen gemiler için bildirilen teslimat noktalarının toplamda 20 farklı ülke olduğu; öte yandan, belirtilen tarih aralığında teslimat noktası İsrail olan tanker yüklemesi yapılmadığı, TPAO'nun AÇG Projesi'ndeki yüzde 5,73 hissesi ve Şahdeniz Projesi'ndeki yüzde 19 hissesi oranındaki ham petrol hak edişinin satışının BTC Boru Hattı'ndan taşınarak Ceyhan Terminali'nden yapıldığı, yine, Ekim 2023-2024 tarihleri arasında TPAO'nun 13 adet satışına ait yüklemelerin genellikle Avrupa'ya yapıldığı, petrolü BTC üzerinden taşıtarak dünya pazarlarına satışı yapan şirketlerin Türkiye'nin İsrail'e yönelik ticarete son verme kararına saygı duyduğu ve teslim noktası İsrail olan herhangi bir yükleme gerçekleşmediği belirtilmiştir. Yani bizim çalışmalarımızda durum budur. Hu, bunun dışında bir kaçakçılık, bir illegal faaliyet varsa Türkiye'nin... Yani Türkiye bölgenin polisi değil, o yüzden de bizim görevimiz değil bu kaçakçılık meselesini Türkiye sınırları dışında tespit etmek, bunu bulmak, bunu engellemek, bunu yönlendirmek ama bizim bilgimiz, kontrolümüz, iznimiz dahilinde böyle bir şey gerçekleşmemiş durumda.