Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Türk Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği Başkanı Profesör Doktor Özlem Tekşam'ın, Türk Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneğinin faaliyetleri, çocuk popülasyonu, çocuk ölümleri, istatistiki bilgiler, mevzuat, çocuk acil tıp ve yoğun bakım alanındaki sorunlar ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .02.2025 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum Değerli Hocam sunumunuz için.
Aslında, konunun uzağında değil tam da sebeplerini bizim böyle nokta nokta seçerek alabileceğimiz içerikte anlattınız. Biraz hakikaten belki çok akademik bir sunum oldu. O nedenle, zaman zaman siz de dikkat konusunda bizi uyarma ihtiyacı hissettiniz ama 2 televizyon olduğu için bu taraftan da o sunumu alabiliyorduk.
Benim sorum var ama önce bir tespit yapmak isterim. Her sunumdan sonra özellikle çocuk hastalıkları ve yan dallarıyla ilgili uzmanların burada sunum yaptığında benim aklıma gelen konu yani konunun temelinde, bir kere üniversite hastanelerinin bu Sağlıkta Dönüşüm'le birlikte niteliksizleştirilmesinin, değersizleştirilmesinin sebebi yatıyor yani sebep olarak onu görmek lazım. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin sayılarını daha önceki sunumlarda aldık, bugün de çocuk yoğun bakımlarıyla ilgili sayıları aldık. Sayılar yıllar içerisinde neredeyse hiç artmamış, özellikle üniversite hastanelerinde. Sağlık Bakanlığı bir nicelik değerlendirmesiyle bunu önemseyerek özellikle şehir hastaneleri üzerinden hem çocuk yoğun bakım hem de yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin sayılarını artırıyor ama sahaya konunun uzmanlarını ve özellikle hemşirelik mesleği açısından da çok ciddi anlamda lojistik destek verecek yapıyı göz ardı ettiği için yirmi iki yıldır -belki eskisi de vardır- sonuçta ortaya böyle bir şey çıkıyor. Yani Sağlık Bakanlığı kurumlarında ve özel sağlık kurumlarında logaritmik artan o yatak yoğun bakım sayıları üniversite hastanelerinde olmayınca ona müzahir bir şekilde, o dalla ilgili, çocuk yoğun bakım ya da yenidoğan yoğun bakımıyla ilgili uzman sayısının sahayı besleyecek bir şekilde yetiştirilememesinin sebebini de burada anlıyoruz. Yani siz istiyorsunuz ki sahada çocuk yoğun bakım uzmanı sayısı çok olsun ama hani biz de oralardan yetiştik. 1990'lı yıllarda acilde hep internlik yaparken çocuk hasta geldiğinde bize dokundurulmazdı. Trabzon'da ben eğitim aldım. Onların hemen ilgili tetkikleri alınır ve hasta, hiç vakit kaybettirilmeden çocuk kliniğinde değerlendirilirdi, oranın interni bakardı. Bu kadar önemsenmişken o yıllarda, bugün sahayı besleyecek bu desteğin bu akademik kurumlara verilmemesini ben bir ciddi sebep olarak görüyorum. O nedenle de hani akademik dedim biraz ama eleştirel olarak da bakayım. Sunumunuzun sonunda değerlendirme, çözüm önerilerini -daha acıtıcı bir şekilde- bazı maddeleri bize, bu Komisyona daha sert göstermeliydiniz; hani, en azından dikkat uyarısı kadar sert olmalıydı.
Diğer soracağım soru, bunu hemen hemen her akademik sunum sonrası sordum: Siz ne hissettiniz? Yenidoğan çetesinin varlığı ortaya çıktığında, bundan haberdar olduğunuzda "Eyvah, bu zaten geliyordu." ya da hani uzman bilirkişi olarak kendi değerlendirmenizle ne hissettiniz ve bu çeteleşmenin ana sebebi sizce nedir? Biz, biraz buna da içerik olarak ihtiyaç duyuyoruz.
TÜRK ÇOCUK ACİL TIP VE YOĞUN BAKIM DERNEĞİ BAŞKANI PROF. DR. ÖZLEM TEKŞAM - Yani şöyle: Tabii, konunun kısmen dışındayım ama bir hekim olarak bir kere, bir hekimin böyle bir işe karışmış olabileceğinden çok büyük bir üzüntü ve utanç duydum ben ve etrafımda çalışan birçok hekimin tamamı. Gerçekten çok kutsal bir meslek ve bu mesleğe böyle bir şaibenin karışmış olması gerçekten çok çok çok üzücü yani buraya koyacak kelime bulamıyorum. Ancak "Geliyorum." dedi mi? Tabii, o açıdan bir şey söyleyemeyeceğim çünkü "Geliyorum." demenin şeyi ancak şöyle bir şey olabilir: Hani, benim söylediğim gibi, eğer biz şu anda tescil düzeyini, çocuk acillerin, yoğun bakımlarının tescilini, orada çalışacak hekimleri belirlemediğimiz takdirde çete üzerinden değil ancak çocuk ölümlerinin artacağını, onu ifade etmeye çalıştım. Biliyoruz ancak tabii, mevzuat gereği, örneğin, işte, sürfaktan ilacının... İşte, nasıl bir boşluk bulunur, bir insan bunları nasıl düşünür de böyle bir şeye girer; gerçekten aklım ve mantığım buna yetmediği için çok yorum yapamıyorum ama sistemde yani ben sanki şunu görüyorum: İnsanlar, bazı insanlar eğer varsa bazı sistemlerdeki açıklıkları fark edip onu fırsata çevirmeye çalışıyorlar, belki bunun sonucu oldu bu olay ya da daha hekimlikten başlayarak insan olmak, insan olarak erdemli bir insan olmanın da verdiği bir aileden başlayarak birçok şey kazanıyoruz. Yani bu hekimliğin de ötesinde ya da hemşireler var arasında. Bilmiyorum, hani sorunuza yeterince cevap verebildi mi ama ben bundan tabii ki bir hekim olarak büyük bir üzüntü duydum; üzüntü az kalır, inanmadığımı da söyleyebilirim ilk duyduğumda, ilk haberi duyduğumda "Böyle bir şey olamaz." dedim. Yani yaşatmaya çalıştığımız bir ortamda böyle bir şeyin olması insana gerçekten hiç inanılır gibi gelmiyor o yüzden ama yani ben her zaman şöyle: Kurallara uyan, neyse bunun gidecek yolu oysa, o yol üzerinde hiçbir zaman sağa sola sapmamayı hekim olarak şey yapan birisi olarak hani yan yolları hiçbir zaman düşünmedim, düşünülmemesi gerekir daha doğrusu. Dolayısıyla, herhâlde bunun bir sonucu olarak diye düşünüyorum ama tabii şu açıdan çarpıcı: Yani ben, yenidoğan yataklarının özel hastanelerde bu kadar fazla olmasını beklemiyordum. Yani hani orada... Fakat yenidoğan hastasıyla çocuk, kritik çocuk hasta profili çok farklı. Yenidoğan bebek doğar, kadın doğum ve sonra yenidoğana çıkar. Nispeten -çok özür dilerim, hani direkt söylemek istemiyorum- yenidoğan, başı sonu biraz bellidir ama çocuk hasta biraz daha farklıdır. Yani kısıtlamak istemiyorum o alanı ama yaş grubu da kısıtlı olduğu için... Burada büyük bir yaş grubu var ve her yaş grubunun kendine göre birtakım şeyleri var. Dolayısıyla yani düşünce tarzı çok farklı, hani buradan nasıl böyle bir şey... Ama üniversiteler konusundaki şeyinize tabii ki katılıyorum. Ben geçen hafta katıldığım çalıştayda kendimi gerçekten çok iyi hissettim; dikkate alındık, soruldu, fikirlerimize değer verildiğini gördük. Hoş, orada da dernek olarak bulunuyorduk ama hani yıllardır büyük bir üniversitede çalışan bir hoca olarak gerçekten bunun çok daha fazlasının yapılması gerektiğini düşünüyorum. Üniversitelerde tabii ki eğitim... Üniversitedeki şu anda çalışan, örneğin, bir şehir hastanesi ya da bir büyük hastanede çalışan arkadaşlarımız aslında üniversitelerden eğitim alıp oralara gitmiş ve oraları aslında yükselten, kaldıran, oradaki çocuklara bakım veren arkadaşlarımız var. Bunun hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini de ben de diliyorum. Belki heyecanımdan, kusura bakmayın, onu daha çok vurgulamak belki gerekebilir.
MURAT ÇAN (Samsun) - Bir sorum olsun, sizin cevabınızdan doğan bir soru bu.
Çok özür diliyorum Başkanım.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Estağfurullah, buyurun.
MURAT ÇAN (Samsun) - Çocuk acil ve çocuk yoğun bakım eğitimi verdiğiniz uzmanlaşmış hekim meslektaşlarımızın -daha sonraki takiplerinizde- yüzde kaçı kamu, yüzde kaçı özelde, onu takip edebiliyor musunuz ya da kafanızda şey var mı?
TÜRK ÇOCUK ACİL TIP VE YOĞUN BAKIM DERNEĞİ BAŞKANI PROF. DR. ÖZLEM TEKŞAM - Var aslında, onu söyleyecektim ama şey sırasında unuttum. Şöyle: Genel olarak kabaca 130 çocuk acil, 140-150 de yoğun bakım desek, bunların 50-60 kadarı akademisyen şu anda, doçent ve profesör; merkez olarak ortalama 30 tane Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanesinde akademisyen olarak çalışıyorlar ve yaklaşık 16 tanesi de ortalama acil ve yoğun bakım için eğitim veren kurumlar. Dolayısıyla bunların hepsi tabii ki eğitim vermiyor. Şu anda biz tabii, küçük bir örneğiz hani daha büyük bir örnek belki üniversite modelinde daha farklı ele alınabilir. Dolayısıyla küçük bir kısmımız eğitim işiyle uğraşıyor; üçte 1.
MURAT ÇAN (Samsun) - Çoğunluk özel...
TÜRK ÇOCUK ACİL TIP VE YOĞUN BAKIM DERNEĞİ BAŞKANI PROF. DR. ÖZLEM TEKŞAM - Ha özel için İstanbul biraz farklı. İstanbul'da çocuk yoğun bakımcıların yüzde 30 kadarının özelde olduğunu biliyoruz. İstanbul tabii, farklı bir profil gerçekten yani bizim açımızdan da yani üniversiteler açısından da farklı gördüğüm kadarıyla ancak İstanbul'da herhâlde yaklaşık 30 kadar yoğun bakımcı var. Bu 30 kadar yoğun bakımcının yüzde 30 kadarının -tam bir sayım yok ama- özellerde çalıştığını biliyoruz ama bu özeller içine tabii özel üniversiteler de dâhil yani pür bir özel hastane değil.
MURAT ÇAN (Samsun) - İstanbul dışı için...
TÜRK ÇOCUK ACİL TIP VE YOĞUN BAKIM DERNEĞİ BAŞKANI PROF. DR. ÖZLEM TEKŞAM - İstanbul dışı için mecburi hizmet dışında gidenler genellikle akademik şeylerde görevliler.