KOMİSYON KONUŞMASI

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Evet, teşekkür ediyorum Başkanım.

Tekrar hayırlı görevler diliyorum, Komisyonun hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Daha önce İliç Araştırma Komisyonunda görev yapmış bir kardeşiniz olarak da bazı tecrübelerimi paylaşıp hemen noktalamak istiyorum.

AFAD'dan gelen Değerli Başkanımız ve heyetini de saygıyla selamlıyorum.

AFAD'la ilgili tanımların içerisinde, Değerli Başkanım, sürekli risk azaltma kurumu aslında doğru tanımı kullanmamız gerekiyorsa diye bir hatırlatmada bulundular, dolayısıyla ben de buna katılıyorum ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Bu otelin mutfağının yanmaması gerekiyordu, bu otelin mutfağında yangın çıktıktan sonra yayılmaması gerekiyordu, yayıldıktan sonra on sekiz saat yanmaması gerekiyordu. Yani dolayısıyla AFAD'la ilgili, AFAD'ın zaten görevi itibarıyla bir afet durumuna müdahale söz konusu olduğu için risk yönetimi noktasında aslında yani daha fazla bir ağırlığımız, böyle meselelerin önlenmesi noktasında çalışmalarımızın yoğunlaşması gerektiğini söylemek istiyorum. Yani on sekiz saat müdahale şu demek: Oradaki mantolama malzemesi, oradaki ahşap, oradaki halılar, orada yanmaması gereken her şey on sekiz saat itfaiye ekiplerini meşgul etti. Şimdi, dolayısıyla madem AFAD Başkanımız burada, yeni görevinizde de başarılar diliyorum, özellikle risk yönetimi noktasında, 2017'de -hatırlar mısınız, bilmiyorum- Londra'da büyük 25 katlı bir bina yanmıştı, "Grenfell Tower" diye bir bina yanmıştı ve yanma sebebi de mantolama malzemesinin alev almasıydı, yine aynı Kartalkaya'ya benzer şekilde 70'ten fazla insan yangında vefat etti ve -değerli belediye başkanlarımız da aramızda var daha önce görev yapmış- bizim Türkiye'deki ev yapma sistemimiz, Türkiye'de bina yapma şeklimiz aşağı yukarı Grenfell Tower gibi, yani yapmış olduğumuz mantolamanın arasında işte şerit kullanılmadığı için kattan kata sıçrama ihtimalini içeriyor. Dolayısıyla risk yönetiminde sadece otellere şu an yoğunlaşıyoruz ya, yapmış olduğumuz binalar, bina yapma şeklimiz sizin radarınızda mı yani? Dolayısıyla hani riski yöneteceğiz ya, işte, 25 katlı bina yapan belediyemizin 12 kattan öte yangın müdahale aracı yok. Bu araçların her biri 1 milyon euro üstünde, biliyorsunuz, belediyelerimizin de bunu finanse etme gücü yok. Tahir Başkanım da haklı olarak diyor ki: "Belediyenin şimdi parası yok diye böyle bir teçhizatı olmayacak mı?" Yani AFAD, tamam, bu sorumluluğu üstlenmesin ama minimum teçhizat, imarla ilişkili olarak minimum teçhizat noktasında bizim bir öngörümüz olmayacak mı? Yani işte, her belediyenin kendi yetkinliğine ve kendi becerisine göre böyle bir şeyler mi geliştirilecek? Onu da yani özellikle AFAD'dan aslında böyle bir beklentimiz var yani sadece olduktan sonra değil, olmadan önce, risk yönetimi noktasında daha müdahil olması gerektiğine dair benim şahsi kanaatim var. İlginç olan, siz yangından bir ay önce yangın tatbikatı yapmışsınız Bolu'da. Madem öyle bir sorumluluğunuz yok, niye yangın tahliye tatbikatı yaptınız ve yapınca da kız yurdunda yapmışsınız? Yani otelvari bir yapıyı tahliye etme meselesini orada tatbik etmişsiniz; buna niye ihtiyaç duyuldu yani hangi tehlikeye binaen böyle bir çalışma yürütüldü? Daha önce yapılan tatbikatlarda daha ziyade işte, kaybolan kayakçıları kurtarma, işte teleferikte mahsur kalanları kurtarma gibi çalışma yapılmış, Bolu'da yangın tatbikatı yapılmış yani olaydan bir ay önce, buna AFAD yönetimi niye ilde ihtiyaç duyuyor da siz niye böyle bir çalışma öngördünüz; doğrusu ben onu merak ediyorum.

Ve araçlarla ilgili de verilen dosyada Başkanım, şeyi merak ediyorum, ön tarafta 10 araç var, hepsi de işte merdivenle müdahale yapıyor, arka tarafta 1 araç var, orası da 12 katlı ve doğrusu şeyi merak ediyorum.

RIDVAN UZ (Çanakkale) - Arka tarafa araç girememiş maalesef.

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Ölen insanlar yoğunluk olarak arkada mıydı, önde miydi?

AFAD AFETLERE MÜDAHALE GENEL MÜDÜRÜ SADİ ERGİN - Hemen...

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Yani ben bitireyim, siz zaten cevap vereceksiniz.

Yani neticede resimlerde bile sadece 1 araç gözüküyor, ön taraf araç kaynıyor, arkada 1 tane merdiven var, o da zaten ulaşabildiği yer belli yani netice itibarıyla çok yükseklere ulaşamıyor; sayfa 11.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Oğuz Bey, tamamlayalım lütfen.

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Tamamlıyorum Başkanım.

Dolayısıyla Değerli Başkanım yani ben İliç'te de aynı şeyi yaşadım, Rıdvan Vekilim de vardı, işte, Ömer Kardeşimiz de vardı yani mevzuat noktasında kimin sorumlu olmadığını burada yarıştıracaksak zaten kimse sorumlu değil.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Evet yani kimse böyle sıkıntılı bir süreç yaşanınca hiç kimse üzerine bir sorumluluk almak istemiyor ama...

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Evet, haklı oluyorlar da genelde.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Başarılı bir sonuç alınabilen işlerde de işin sahibinden geçilmiyor. Belki Türkiye'deki en büyük sıkıntılardan bir tanesi de bu.

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Dolayısıyla, benim burada özellikle ricam, Değerli Başkanım, Kartalkaya'da 6 tane otel var, 1'i yandı, 1'i de onun sahibi; o da kapandı, 4 tane oteli de mesela AFAD kapattı mı orayı, çok merak ediyorum ben.

CAVİT ARI (Antalya) - Ne yapıyor değil mi?

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Devam ediyorlar mı onlar?

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - AFAD'ın öyle bir yetkisi yok.

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Yok, yok, yetkisi olduğundan değil hani en azından der ki "Arkadaşlar, bunların yanma ihtimali var yani il özel idare kapatsın." Şunu demek istiyorum yani: Yarın bir gün yine "Eyvah!" dememe adına yani bu yangınla ilgili işte, kısa vadede ortaya çıkan eksiklikler, bizim müdahalemizi zorlaştıran, işte, şimdiden belli olan şeylerin kurumlar tarafından adının konulması bu Komisyonda çok önemli. Yani işte, bizim değerli tespitlerimizi kurumların beklemesi bizi çok memnun ediyor da kurumların aslında bizi yönlendirmesi gerekir "Mevzuatta şurası eksik, teçhizatta şu eksik..." Evet, AFAD'ın sorumluluğunda değil ama "Konya'nın imkânı var." diye sadece Konya'nın değil her bir belediyenin yüksek binalara müdahale aracı şart olması lazım yani bunun belediyenin keyfine bırakılmaması lazım örneğin çünkü biz imarda 25 kata müsaade ettiğimiz yerde yani "Kusura bakmayın, oraya ulaşacak bir merdiveniniz yok." deme şansına sahip değiliz.

BAŞKAN SELAMİ ALTINOK - Veya vermeyeceksin 25 kat.

OĞUZ ÜÇÜNCÜ (İstanbul) - Ya da imarda vermeyeceğiz 25 katı, aynı dediğiniz gibi.

Dolayısıyla, son cümle Değerli Başkanım, 70'li yıllardan bu yana yanan otellerin kroniğini çıkardım; en şiddetli, en büyük yangın Türkiye'de maalesef, dolayısıyla bunun bizi derinden düşündürmesi lazım. Biz turizmden geçinen, turizmin bizim için çok önemli olduğu bir girdi kaynağı olan bir ülkeyiz. Bizimle ilgili şu an büyükelçilikler "Acaba risk var mı?" diye değerlendirmelere başladılar, dolayısıyla otellerimizin güvenli olması noktasında bizim şimdiden ilave tedbirlerle iyi de bir iletişim stratejisi geliştirmemiz lazım yani bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması önemli ama bunun şu an mevcut turizme etkisi, sadece kış turizmine değil, yaz turizmine de etkisini unutmamak lazım diyorum.

Hepinizi çalışmalarınızda başarılar dileyerek saygı ve hürmetle selamlıyorum.