Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Ankara Üniversitesi DTCF Sosyal Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Profesör Doktor Meryem Bulut'un, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık, bu alandaki araştırmaları, sahadaki gözlemleri, kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın nedenleri, sonuçları, alınması gereken tedbirler ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 29 .01.2025 |
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Onun dışında da şunu söyleyebilirim: Mesela, ben Çorumluyum, hani Çankırılılardan bahsettiniz ya. Ankara'ya yıllar önce gelmiş ailem, geleneksel bir aileden daha modern bir aileye doğru -hepimiz gibi- gidiyoruz. Şimdi, şunu söyleyebilir miyiz: Eskiden daha gelenekseldik -ben kendi ailem için söyleyebilirim- şimdi daha moderniz. Eskiden daha çok şiddet ve daha olumsuz şeyler vardı, şimdi yok; bunu söyleyemem çünkü öyle bir durum yok. Coşkun Hocam, ben bunu Ankara için söylerken benim ikinci dönemim milletvekili olarak ve gerçekten teşkilatta artık aile gibi oluyoruz. Mesela, Beypazarı teşkilatıyla, Nallıhan Teşkilatıyla ben aile gibiyim; evlerine girip çıkma, düğünlerine gitme, cenazelerine gitme; hani çok böyle milletvekilliğinin dışına çıktığımız durumlar oluyor. Ankara'nın belli kesimi -Vekilim de bilir Ankaralı olduğu için- daha böyle hani büyükşehir gibi değildir, daha böyle kırsaldır, daha gelenekseldir ve ilişkiler de öyledir. Yani bizim, böyle, ne bileyim, çok samimi olduğumuz, hem teşkilattan hem vatandaştan... Ve üstelik, vatandaş, inanın, bize öyle meseleler getiriyor ki bazen, boşanmasını da getiriyor, aile içindeki sıkıntılarını da getiriyor, yaşadığı şiddet olayını da getiriyor ve bir süre sonra milletvekilliğinden de çıkıyorsun, milletvekili kimliğinle de bakmıyorsun olaya, o yüzden gözlemleyebiliyorsun. Yani benim gözlemlediğim, mesela, geleneklerin hâkim olduğu yerlerde daha az sorun var, daha az şiddet var. Bu, benim gözlemim; mesela, ben bir Sincan'a baktığımda, bir Beypazarı, Nallıhan'a, Ayaş'a baktığımda bu karşılaştırmayı yapabiliyorum. O yüzden, şunu söyleyemiyorum: Geleneklerin hâkim olduğu, geleneklerin daha çok ortaya çıktığı yerlerde işte kadına baskının çok olduğunu, şiddetin çok olduğunu söyleyemem, böyle bir şey olmadığını düşünüyorum ben ama buradan çıkan sonuç sanki öyle gibi.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Hayır, hayır, şöyle: Bir kere kadının aldatması... Erkeğin aldatması da şey değil. Mesela, zaman zaman ben köylere de gidiyorum; Dikili bölgesinde, Yörük köylerine üç yıl gidip geldim. Orada, eş hasta olmadığı süre içinde... Ankara'nın da bir köyü var, turizm kapsamında, şu anda köyün adını hatırlayamadım, Nallıhan'ın bir köyü. Oraya gittiğim zaman, o köyde gördüm ikinci olarak, köyde "Biz bu adamla konuşmuyoruz." dediler. "Niye?" dedim. "Eşi hasta olmayınca, çocuk olmayınca ikinci eşi aldı." dediler. Aynı şekilde 20-25 tane Yörük köyü var, işte Çepniler var, Dikili'nin köylerine gittim, orada da bu kabul edilebilir bir şey değil.
Şimdi, benim kastettiğim şu, belki burada ifade ederken o sıkıntı olabilir: "Gelenekler şiddeti destekliyor." demiyorum. Ben şunu söylüyorum: Aldatma, geleneklerimizde kabul edilen bir şey değil ve namus cinayetleri bu noktada, aldatıyorsa o adamı suçlu bulmuyor. Ama bu "Her geleneksel yaşayanın içinde şiddet vardır, her bir geleneksel ailede şiddet uygulanıyordur." anlamına asla gelmez ve tekrar şunu söylüyorum: Şiddet, hiçbir etnik grupla, hiçbir dinsel kimlikle, mezheple ilişkilendirilemez ve bunun düzeyi farklıdır. Yani "Bu, sadece köyde vardır." gibi... Köylerde olmayan şeyler var yani hiç şiddetin olmadığı, uygulanmadığı şeyler de var. Maalesef, eğitimle de bu şey olmuyor, eğitim yükseldiği noktada düşmüyor, düzeyi değişiyor, farklılaşıyor, kadına ilişkin farklı tehditler oluyor ve yani bana 5 ya da...
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Yöntemi değişiyor diyorsunuz.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Tam hatırlamıyorum, Avusturya Büyükelçiliğinden birisi buldu ve "Ortak bir proje yapalım kadına yönelik şiddetle ilgili." dedi. Nasıl yapacağız dedim. "Biz Viyana'da bir otobüsü koyduk, oraya da uzmanları getirdik, farkındalık yaratmak için her mahallede yaptık." dedi. Ben bunu kabul etmedim. Kabul etmeme nedenim şuydu: Daha önce işte ben Mamak bölgeye falan da bu araştırmada gittiğim zaman "Arabanız varsa arabanızla gelmeyin." dediler, sadece araştırma yapacağım, böyle bir yerde oradaki bir kadının gelip orada şiddete yönelik farkındalığa ilişkin otobüse binse sonucu daha fazla şiddet olacak. Ha, belki Çankaya'da, belki daha başka yerde üniversite mezunu bir kadının da zaten "Ben üniversite mezunuyum, eşimden de şiddet görüyorum." demesi çok zor, o da onuruna yediremeyecek yani burada biz nitel araştırmayı yaparken bunlara dikkat çekmek istiyorum.
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Galiba, önerilere doğru geliyorsunuz hocam, sayfaya bakınca öyle gözüküyor.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Bu, kurumlar arası iş birliğini zaten Coşkun hocam da söylemişti. Standart uygulamalarının geliştirilmesi, var olan uygulamalarda farklılıkların giderilmesi. Kamu kurumlarını zaten hocam da söyledi, iletişimden şey yapması. Yerel yönetimlerin burada etkin olarak katılması. Şiddete maruz bırakılan kadınlarla işte meslek örgütlerinin falan da diğer şeylerin de katılması, belki çok boyutlu olarak hocam da dedi ki zaten sadece devlete bırakılmaması gerekiyor. İyi hâl indirimi belki yeniden gözden geçirilebilir, bunun yeniden değerlendirilmesi. Multidisipliner bir yaklaşım geliştirilmeli diye...
BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - İyi hâl indirimi kaldırılalı çok oldu, yasalarla kaldırıldı.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Onu ben o zaman atlamışım.
Bir de burada dikkatimi çeken, yine burada çok emin değilim ama uzaklaştırma kararı aldıran... Bizim bu görüştüğümüz erkeklerle de ilgili "Bana uzaklaştırma kararı aldıran kadına benden artık iyi bir koca olmaz." şeyiyle karşılaştık. Bunu da belki erkeklerle bunun farkındalık şeyi yapması ve ayrıca bunun üzerinde bir araştırma yapıldıysa da ben bilmiyorum, uzaklaştırma kararının ne tür sonuçları olduğuna dair bu tür ailelerde, ben bilmiyorum yani aradığımda...
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Hocamın var çok güzel bir tespiti orada, ben öyle hatırlıyorum. Gidecek yeri olmayan erkekler, ortada kalan, çaresiz kalan erkeklerden bahsediyor, çok haklı bence. Yani o da çok ayrı bir trajik durum bence.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Belki ama yeniden orada bu erkeklere eğer uzaklaştırma kararı alınıyorsa erkeklere de kadınlara da burada destek verilmesi gerektiğine inanıyorum.
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Evet, kesinlikle.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ DTCF SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. MERYEM BULUT - Yani burada gerçekten bu nasıl işe yarıyor, ne kadar yarıyor, onu bilmiyorum.
Millî Eğitim Bakanlığıyla bunu varsa da çocuklara yönelik akran şiddetinin önlenmesi yönünde üniversitelerin de tüm bölümlerinde genel olarak şiddet ve özelde de kadına yönelik şiddet konusunda çevrim içi dersler koyulabilir. Burada ben artı bir şeyi söylemek istiyorum, ben bu kasım ayında artık tamamladım, öğrenci dekanlığı yaptım ve uyum koordinatörlüğü yaptım. Bizim Ankara Üniversitesinde uyum dersleri var, onlardan 3'üne geldiğim zaman, daha başka şeyler de var tabii, diğer hocalarımızın da çok değerli katkıları var. Sıfır artık, bağımlılık ve "çevrim içi" dememin nedeni bu çok kolay eklenebilir, diğer dersler çok zordur ama- şiddet konusunda bir içerik hazırlatmıştık, rahatlıkla YÖK'le ilişkiye geçilebilir, bu yapılabilir. YÖK zaten bu yıl bağımlılık konusunda zorunlu hâle getirdi, belki bu konuda da bir çalışmayla... Çünkü burada da mezun olacak öğretmen ya da doktor, her neyse, meslek gruplarını bu şekilde donanımla şey yapmak, sadece akademik bilgiyle değil, bu şekilde de öğrenmeleri, farkında olmaları da bize çok şey sağlayacaktır diye düşünüyorum. Gerçekten üniversitelerde bunu koymak, Millî Eğitimi bilmiyorum ama çevrim içi koymak ve içinde yeni şeyler var, dijital içerik üreterek soruların da içinde olduğu çünkü videoyu koyarsak ben de dâhil, atlayarak izliyoruz, dinliyoruz, kimsenin vakti yok. O şekilde bir uygulama yapılabilir.
Diğer yandan, şiddete maruz bırakılan kadınlarla çalışanların -ki siz söylediniz hocam, polis üzerinden örnek verdiniz, her anlamda, biz aslında hangi konumda olursak olalım, buna inanmayabiliriz- düzenli olarak bir eğitimin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Sosyal medya paylaşımlarında cinsiyetler arası nefret söyleminin belki önlenmesi gerekir; bu çok yaygın. Toplumsal cinsiyet eşitliği algısına zarar veren, şiddeti meşru, olağan kılan temaların dizi, gündüz kuşağı programları ve yarışmalarda kullanılmamasının belki sağlanması gerekiyor. Haber olarak sunulan şiddet olaylarının meşrulaştırmaya yer verilmeden işlenmesi, sağlanması belki gerekiyor. Şiddetin önlenmesine yönelik kamu spotlarının küçük yaş gruplarının da algılayacağı biçimde yaygınlaştırılması gerekiyor.
Bir de belki haberlerde çok şey olan küçük yaştaki, 18 yaş altındaki kız çocuklarında da sürekli bu tür şiddeti... "Kız, kız..." falan deyip onu bir yetişkin konumu gibi şey yapmak da rahatsız ediyor. Belki orada çocuk algısının vurgulanması da önemli diye düşünüyorum.
Çok teşekkür ederim beni dinlediğiniz için.
Değerli katkılarınız için çok teşekkür ederim.