Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Banu Katran'ın, Dernekleri ile Komisyonun konusu kapsamı dâhilindeki tespitleri, yoğun bakım hemşireliği, karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 05 .02.2025 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Tabii ki Sevgili Başkanımıza değil sözlerim, son cümleniz üzerinden size. Bir yerde Sağlık Bakanlığının yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı 4.900 iken üniversiteninki 1.600'e inmişken -bu kadar üniversitenin açıldığı bir ülkede- yenidoğan yoğun bakım yatak sayısının özel sektörde 7.144 olması ve bunun idare tarafından bu yataklara bakacak hemşire sayısının takip edilmiyor olması hatta bir hemşire derneğinin maalesef -ben soruyu kasten sordum- kendisine üye olan hemşire sayısı ya da sahadaki, özel sektörde çalışan hemşire sayısını dahi bilmiyor olması buradaki kontrolsüzlüğün, denetimsizliğin ya da buradaki akışın nereye doğru gittiğinin fark edilemediğini net bir şekilde koyuyor. Siz ne kadar işte "200 bin hemşireyi sahaya tekrar, işte, iktidarımızda sürdük." deseniz de burada önemli olan, yaptığınız hizmetin ölçülemediğine, öngörülemediğine ve nereye gittiğine dair bir veri sizde oluşmadığına, kanaati oluşmadığına bakılır.
OTURUM BAŞKANI İSMAİL GÜNEŞ - Kamudaki.
MURAT ÇAN (Samsun) - Yani ben yine söyleyeyim: Kamunun, üniversite ve Sağlık Bakanlığının toplamında hakikaten hayli fazla bir rakam var. Bunun yanında bu rakamı sevk ve idare edecek ya da bu rakama hizmet edecek sayıda personelin aynı kurumlarda, özel sektörde çalışmadığının fark edilmemesi böyle bir defekti ortaya koyar, çeteleşmeyi ve hayata kastı ortaya koyar. Bunun bir kez daha not edilmesini istedim. Her sunumda sorduğum soruyu size sormadım elbette ama yani hakikaten yenidoğan çetesi patladığında, ortaya çıktığında hani şu ortamdaki herkesin, bu mesleğin içinde olmuş olsun ya da yönetici olarak olsun düşündükleri... Ya, bu gelen şeyi herkes görmüştür diye düşünüyorum. Dolayısıyla, vicdan azabı uyandıran, kontrol edilemeyen ve muhtemelen buradaki faaliyetlerimizle de çözülemeyecek kısım da burasıdır.