KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, değerli katılımcılar; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum ki önceki gün yine AKP iktidarı tarafından demokrasiye yapılan bir darbe var. Bu, ülkemiz ve demokrasimiz için artık bir utanç hâline geldi. Beşiktaş Belediye Başkanımız bir soruşturma kapsamında şafak operasyonuyla gözaltına alındı. Çağrılsa ifadeye gelecek bir Başkanı daha itibarsızlaştırmak için operasyonla gözaltına alıyorsunuz. Sizin derdiniz belli; siz aslında CHP'li belediyeleri itibarsızlaştırmaya, buradan siyasal rant sağlamaya çalışıyorsunuz fakat olmayacağını da çok iyi görüyorsunuz. Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat'a yönelik bu muamele, yargıya, hukuka, adalete, insan haklarına uygun bir muamele, uygulama değildir.

Değerli arkadaşlar, AKP iktidarı hezimete uğradığı yerel seçimlerin ardından şu ana kadar 9 belediyeye kayyum atadı, hâlâ daha "Nereye kayyum atarım?" çabası içerisinde. Bu, doğru bir yaklaşım değil; bu, demokrasiyi yok saymaktır; bu anlayıştan vazgeçilmelidir. Seçimle kaybettiğiniz yerleri şafak operasyonlarıyla geri alamazsınız. Türkiye'de bu antidemokratik uygulamalar olduğu sürece bu ülke zarar görmeye devam edecektir. Ekonomide, demokraside, adalette geri kalmış ülkeler durumuna düşeceğiz. Bugün yapılan bu yanlışların yalnız bize değil bütün ülkeye zarar verdiğinin bilinmesini isteriz. Bu anlayışı buradan bir kez daha kınıyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, yirmi üç senedir bu ülkeyi yöneten AKP iktidarının gerçeklerden tamamen koptuğunu düşünüyorum, bunu siyaseten söylemiyorum. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere kabinede yer alan bakanlar, bunların talimatlarıyla bürokratlar, milletvekilleri, parti yöneticileri yani bugün ülkeyi yöneten iktidarın tüm mensuplarının yaşadığımız hayatı algılayamadığını, insanların sorunlarını anlayamadığını, sokaktan, çarşıdan, pazardan, okuldan bihaber olduklarını düşünüyorum. Yoksa bu kadar adaletsiz, haktan, hukuktan, eşitlikten uzak, insanların sefalet içinde yaşadıkları bir ülkeyi bilerek görmezden geldiklerini düşünmek istemiyorum.

Değerli milletvekilleri, kendilerini ekonomist sananlar sayesinde bu ülkenin işçisinin, emekçisinin, emeklisinin, yıllardır neler yaşadığını geçtiğimiz yıl her toplantıda anlattık. İnsanların temel ihtiyaçlarını karşılamada zorlandıklarını, uydurma enflasyon rakamlarının bile altında verilen ücret artışlarının kabul edilemez olduğunu her fırsatta söyledik. Bütçe görüşmelerinde de bire bir aktardık. Sadece ekonomi alanında da değil özgürlüklerden demokrasiye, adaletten sağlığa, eğitime, her konuda uyardık ama dinlemediniz. İşte, ben bu kadar kötülüğü bu ülkenin insanına bilerek yaptığınızı kabul etmek istemiyorum çünkü bu ülke de bu halk da hepimizin.

Şimdi, yeni bir yıla girdik, vatandaşın dayanacak gücü kalmamış, sorun yumağında boğulmuş ama sizin getirdiğiniz kanun teklifine bir bakın Allah aşkına. Değerli arkadaşlar, emekliye sadaka verir gibi bir düzenleme dışında ne var bu kanun teklifinde? Bundan on beş yirmi gün önce getirdiğiniz ve geri çektiğiniz Anayasa Mahkemesi kararlarıyla iptal edilen düzenlemelerin aynısını noktasına, virgülüne dokunmadan geri getiriyorsunuz. Bir de gerekçede "Son dönemde vatandaşlarımızdan gelen talepler ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçlarının karşılanması ve Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının oluşturacağı hukuki boşluğun doldurulması ve uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla çeşitli konularda kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır." diyorsunuz. Sizin vatandaşın taleplerinden haberiniz yok, siz sırça saraylarınızdan vatandaşı göremiyorsunuz. Sizin Anayasa'dan da haberiniz yok; olsa, mahkemenin iptal ettiği gerekçeleri bilir, anlar, bu teklifteki maddeleri tekrar geri getirmezdiniz. Meclisi ve Komisyonu vatandaşın hiçbir sorununa çözüm olmayacak işlerle meşgul ediyorsunuz. Vatandaş size sormuyor mu "Mecliste bizim sorunlarımızla ilgili ne yapıyorsunuz?" diye değerli arkadaşlar. Hadi çarşıya, pazara çıkmaktan korkuyorsunuz; emekli, memur, işçi, öğrenci size hiç mail de mi atmıyor? Aramıyor mu "Bizim için hangi çalışmaları yapıyorsunuz?" diye. Siz halktan kopmuşsunuz, sizin sokakla, vatandaşla bağınız kopmuş ama bu halk size bunun hesabını sandıkta soracak; bunu da biliyor, ondan dolayı sandıktan kaçıyor, türlü oyunlara başvuruyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, biz bu iktidara yılın son gününe kadar sesimizin çıktığı her yerde "Yarattığınız krizin faturasını halka kesmeyin." dedik. "Uydurma TÜİK rakamlarıyla, IMF reçeteleriyle çalışanın, emeklinin emeğini çalmayın." dedik, dinlemediler. Bu iktidar yüzünden işçiler 2025 yılını yüzde 30'luk asgari ücret zammıyla karşıladı. Kamu emekçileri ve memur emeklileri yüzde 11,54; işçiler ve işçi emeklileri ise reva görülen yüzde 15,75'lik sefalet zamlarıyla 2025'e girdi. TÜİK'in uydurma rakamlarına göre bile enflasyon yüzde 44,38 değerli arkadaşlar. Bugün ülkede açlık sınırı 21.083 TL, yoksulluk sınırı 68.675 ve AKP iktidarının emekliye, emekçiye verdiği zam ortada. Yazıklar olsun!

Vatandaşa zam konusunda eli korkak olan iktidar, 1 Ocaktan itibaren vergi ve harçlara yüzde 44 zam yaptı. Hükûmetin kendi alacaklarına yaptığı zam oranları ortada iken kamu emekçilerine ve emeklilere reva görülen maaş artış oranının sadece yüzde 11,54 olması, en düşük emekli maaşının 14.464 lira olması utanç verici bir durumdur. Asgari ücrete, gerçekleşen enflasyonun altında zam yapılırken köprü ve otoyol geçiş ücretlerinin son bir yıl içinde yüzde 288 ile yüzde 453 oranında zam yapılıp artırılması kabul edilir bir şey değildir.

Alkollü içeceklerden alınan ÖTV artışı son bir yıl içerisinde yüzde 61,44; sigaradan alınan ÖTV ise yüzde 74,58 oranında olmuş. Yüksek hızlı tren, ana hat ve bölgesel tren bilet tarifesine de enflasyonu aşan zamlar yapıldı. Vergi cezaları yüzde 43,93'lük yeniden değerleme oranında artırıldı.

Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanı diyor ki: "Fahiş fiyatları boykot edin." Vatandaş kimi boykot edecek Sayın Cumhurbaşkanı? Bu fahiş zamların sorumlusu sizsiniz, siz, ekonominin sorumlusu olduğunuz gibi. O boykotu da sandıkta göreceksiniz, kırmızı kartı size vatandaş sandıkta gösterecek.

Biz buradan tekrar sesleniyoruz: Bu zam oranlarıyla bir yıl geçmez, daha zamlı maaşlar alınmadan maaşlar erimeye başladı. Bu sefer sesimizi duyun, sokağın sesini duyun. Yasal düzenleme ne ise hep beraber yapalım; emekliye, işçiye, memura insanca yaşayacakları bir ücret artışını burada gerçekleştirelim. Asgari ücret 30 bine, en düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyine çıkarılsın. Biz buradan hem asgari ücretliler hem emekliler adına hem memurlar adına bir kez daha sesleniyoruz: Ne bu emekli maaşıyla ne bu asgari ücretle ne de memur maaşıyla geçim olmaz. Bunu yapamıyorsanız getirin sandığı seçim olsun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.