| Komisyon Adı | : | (10/696, 1831, 1832, 1833, 1834, 1835) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Kamu Başdenetçisi Mehmet Akarca ve Kamu Denetçisi Fatma Benli Yalçın tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .01.2025 |
SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Teşekkür ederim.
Öncelikle sizlere sunuşlarınız için teşekkür ediyorum, 2 değerli meslektaşımı dinlemekten büyük mutluluk duydum.
Ben biraz spesifik bir soru soracağım: Bu yılın "Aile Yılı" olarak ilan edilmesini olumlu buluyorum çünkü asıl olan ailenin korunması. Aile birliğinin korunması sağlanırsa -tabii, kâğıt üzerinde değil, huzur içinde, saygı ve sevgi ortamı içinde o birliğin sürdürülmesi önemli- belki şiddet kaynaklı sorunların da önüne geçmek mümkün olabilir.
Şimdi, aslında bu yılı "Aile Yılı" olarak ilan edilmeseydi de Anayasa'mızın 41'inci maddesinde aile birliğinin korunması biçiminde bir hüküm var, sizler de biliyorsunuz. Sağlık çalışanlarıyla ilgili çok önemli bir sorunu dile getirmek istiyorum bu bağlamda. Tıp hekimi olmak oldukça zor bir iş, gerek o tıp fakültelerinin kazanılması için verilen mücadele gerek altı yıl süren çok zor tıp eğitimi ve ardından gelen TUS sınavı ve onunla birlikte gelen uzmanlık eğitimi başlı başına mücadeleyi ve sabrı test eden bir süreç ve bunun hemen ardından da mecburi hizmet yükümlülüğü başlıyor. Kadınlarla ilgili olarak da kadın hekimlerimizle ilgili olarak da bu noktada ciddi bir sorun var çünkü kadının belli bir doğurganlık yaşı var. Bu zor süreçlerden geçerken evli kadın aynı zamanda çocuk dünyaya getirip çocuklarını büyütebilme mücadelesi veriyor ama bu mecburi hizmet yükümlülüğü düzenlenirken aile birliğinin korunmasına dikkat edilmiyor Anayasa'da böyle bir hüküm yer aldığı hâlde. Böylece kadın hekimler eğer hekim bir meslektaşlarıyla evli değillerse, eşleri de buna anlayış göstermiyor ve aslında çocuğu, eşi, mesleği arasında sıkışarak bir tercihte bulunmak zorunda kalıyor. Bu kimi zaman da huzurlu bir aile birliğinin bozulmasına sebep olabiliyor. Şimdi, Anayasa'mızın 10'uncu maddesine 2010 yılında eklenen bir hüküm var "kadına karşı pozitif ayrımcılık" kuralı. Acaba size kadın hekimler herhangi bir başvuruda bulunuyorlar mı, onların bu mecburi hizmet yükümlülükleri ve aile birliğinin korunması bağlamında bir çözümün bulunabilmesi için? Böyle bir başvuru olmasa da size bu başvuru yapıldığında ne tür bir çözüm önerirsiniz? Bu sorunla hiç karşılaştınız mı?
Teşekkür ederim.