KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de sunum için teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, mütevazı olamayacağım, tutanaklarla da sabittir; resen harekete geçme yetkiniz olduğunu söylediniz birkaç kez; onu benim Genel Kurulda yaptığım konuşmaya borçlusunuz, tabii ki o zamanki Grup Başkan Vekilimiz olan, şimdi Genel Başkanımız olan Sayın Özgür Özel'in de desteklemesine çünkü böyle bir yetki yoktu kanunda ve o dönem illa bir başvuru gerekiyordu. Yaşanan, bugün de hâlâ devam eden yine çocuk istismarları vardı. Kocaeli'de yaşanan maalesef küçük bir bebeğin annesinin erkek arkadaşı tarafından istismar edilmesi neticesinde bağırsaklarının yırtılması ve ölmesi olayını hatırlatarak ailelerin de çocukları istismar edebileceğini, bu yüzden bu kurumun resen harekete geçmesi gerektiğini hatırlatmıştım, Grup Başkan Vekilimiz de bunu tekrar vurgulamıştı ve tekririmüzakereyle böyle bir yetkiye sahip oldunuz.

Şimdi, sizin çalışmalarınızdan anladığım kadarıyla bu yetkinizi olumlu bir şekilde kullanıyorsunuz fakat sizden önceki Başkan, küçük yaştaki kız çocuklarının evlenmesinin engellenmesinin insan haklarına bir aykırılık olduğunu beyan etmişti. Ben isterdim ki Kurum tam olarak işlevini yerine getirsin ve siz, çocuklarla ilgili bu beyana karşı, çocukların haklarını ihlal eden bu beyana karşı resen harekete geçin ve o şahıs hakkında, Süleyman Arslan hakkında da bir yaptırım yani daha doğrusu bir idari ceza uygulayın ki gerçek anlamda bu Kurumun işlevini yerine getirdiği anlaşılsın, toplumda bir farkındalık oluşsun. Çünkü çoğunlukla benim kamu kurumunu temsil eden insanlarla yaptığım görüşmelerde, bu mülki amirden tutun bakana kadar her bir beyanına şahit oluyoruz birçok yerde, toplantılarda ve onlar daha toplumsal cinsiyet eşitliğini kavrayamadıkları için, o zihniyet dönüşümü gerçekleşmediği için, maalesef, biz bu dönüşümü gerçekleştiremediğimiz için kadına yönelik şiddet hiçbir şekilde sona ermiyor ve bu gidişle de bu temelleri atmazsak, bu tohumları yerleştirmezsek yüzyıllarca daha sürecek bir şiddetle karşı karşıya kalacağız, bu anlaşılıyor. Onu belirtmek istedim. Bu konuda daha hassas olmanızı temenni ederim.

Bir de partimize yönelik bir sataşma oldu. Şimdi, bu Komisyonun amacı, kadına yönelik şiddeti önlemek yani burada samimi olmak lazım. Burada hani "Benim mağduriyetim daha üstün, biz mağduruz." Öyle bakarsanız, bu mağduriyetleri yarıştırmakla bu Komisyon işlevini yerine getirmez. Neden getirmez? Şimdi, öyle bakarsanız, daha birkaç hafta önce Gazze protestosu yapan başörtülü kadınlar, maalesef, kötü muameleye maruz kaldılar. Yani buna ilişkin bir şey söylemeyip ta geçmişte kalmış 28 Şubata giderseniz... Ama hep beraber, hepimiz başörtülü kadın da olsa, başı açık kadın da olsa bir hak ihlaline maruz kalıyorsa hep birlikte buna karşı durabiliyorsak o zaman gerçekten bu ülkede insan haklarını yerleştirebiliriz, o zaman gerçekten kadına yönelik şiddete karşı birlikte mücadele edebilir ve bunları sonlandırabiliriz diye düşünüyorum.

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Hiç öyle geçmişte kalmadı ya. Siz unutmuş olabilirsiniz ama biz unutmadık, unutturmuyorsunuz zaten.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Tamam da Asuman Hanım...

MUSTAFA ALKAYIŞ (Adıyaman) - Bir de aynı şey değil.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Peki, ben size bir şey söyleyeyim mi? Ben Tuncelili olduğum için, Alevi olduğum için 3 kez hâkim, savcılık mülakatlarında sizin döneminizde elendim, 3 kez elendim.

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Ben seninkini de savundum.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ama o zaman onu da söyleyeyim yani bırakalım bunları, biz bunları bırakalım.

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Sen de benimkini savun, sadece onu söyle.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Hayır, ben bunu söylemiyorum, söylemiyorum çünkü...

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Başka bir şeyi baltalamakla...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ve şu anda da hâlâ devam ediyor, bir tane Alevi insan alınıyor mu hâkim, savcı, kaymakam ya? Yapmayın, hâlâ devam ediyorsunuz bunlara.

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Hâkim, savcı, ben sana verebilirim isimlerini, benim kendi arkadaşlarım var.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - "Onlar geçmişte kalmış diyorum." Yapmayın ya! Böyle şey olur mu?

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Benim kendi arkadaşlarım var Alevi olup hâkim olan, ben sana isim verebilirim. Bu söylediklerin yalan! Yalan bu söylediğin!

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Siz Ekrem İmamoğlu'nu kınayacağınıza...

(Mikrofon Başkan tarafından kapatıldı)

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Ben isim vereceğim size, Konya'da. Yalan söylüyorsun!

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Şöyle yapalım...

ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Geçsin kayıtlara, yalan, böyle bir ayrımcılık yok!

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ya, ben sizi dinledim Asuman Hanım.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Kıymetli Vekillerimiz, şöyle yapalım: Genel Kurulda yapacağımız konuşmalar değil Sayın Vekilim, burada TİHEK'i dinliyoruz, kendileriyle ilgili soruları.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Hayır ama bakın, o zaman diyeceksiniz ki oraya da...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Söylediniz, söylediniz.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, aynı şeyi söyleyecektiniz.

Tamamlayacağım, lütfen mikrofonumu açar mısınız?

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Şimdi, kusura bakmayın, Komisyon üyesi değilsiniz, milletvekilisiniz, hakkınız var.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Olabilir.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Bir saniye, bir saniye...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Siz de Meclis İçtüzüğü'nü bilmiyorsunuz Sayın Başkan!

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Biliyorum, bir saniye, bir saniye...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ben Komisyon üyesi olmayabilirim ama oy kullanmak dışında Komisyon üyeleriyle aynı haklara sahibim.

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Bir saniye... Bir saniye... Bir saniyenizi rica ediyorum. Buraya provokasyon yapmak için toplanmıyoruz.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Hayır, bakın, provokasyonu yanınızdaki...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Bir saniye izin verin Başkana... Başkana izin verin bir saniye...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Başkanlığınızı bilin! Ne demek provokasyon?

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Bir saniye...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sizsiniz provokasyon yapan, yanınızdaki arkadaş!

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Burada şiddet uygulamanıza izin veremeyiz.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Şiddet uygulayan sizsiniz!

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Şiddet uyguluyorsunuz, Komisyonda şiddet uyguluyorsunuz. Başkanın konuşmasına bile izin vermiyorsunuz. Sizi Başkan olarak kınıyorum.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Hayır, bakın...

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - İzin verin, ne söyleyeceğimi bilmiyorsunuz daha, ne söyleyeceğimizi bilmiyorsunuz.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Çoğunluğunuzdan kaynaklanan tahakkümünüzü kullanamazsınız!

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - Yok, şu anda Komisyonda muhalefet daha fazla, çoğunlukta değil.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Açar mısınız mikrofonumu, neden kesiyorsunuz?

BAŞKAN MUSTAFA HULKİ CEVİZOĞLU - İzin vereceksiniz.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ne demek izin vereceksiniz?