KOMİSYON KONUŞMASI

NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Murtaza Bey ve Çağatay Bey'e de teşekkür ediyorum. Tabii, işin başında siz varsınız algıladığım kadarıyla. Çağatay Bey dinleyince de sıkı bir ekip olduğunu fark ediyoruz ama tabii, geç başlanması sanırım sıkıntıları artırıyor. Yorumun üzerine çok girmeyeceğim, çok yorum yapıldı, sizler de yapıyorsunuz ama birkaç soru sormak istiyorum çok basit, dışarıda konuşulanlardan. 150 kişi Yunanistan'dan iade edildi, biliyorsunuz dün akşam Türkiye'ye geldiler. Acaba bu geri kabul anlaşmasıyla ilgili mi, hangi mevzuata göre? Cenevre Antlaşması sürekli atıfta bulunuyor ama herhâlde bizim Avrupa'dan gelenleri kabul ettiğimiz bir antlaşma, imzaladığımız o. Bu taraf, insani olarak aldık bildiğim kadarıyla Orta Doğu'dan gelen göçlerde.

Onun dışında, özellikle bu konu da biraz daha uğraştığım bir alan... Kayıtlı diyoruz ama Antalya'da resmî olarak sorduğumuzda bize kayıt verilmemesine rağmen bir ilçede bile 2 binin üzerinde insan kaydı gördük. Nasıl bir kayıtlı? Çünkü insani gözlemcilerle, bölgede çalışan farklı gruplarla iletişime girdiğimizde gördük, çoğunluğuna da kendi gözlerimizle gördük. Buralarda yaşanan sorun... Yani bu kayıtların hepsi ayrı bir şey de özellikle ısrarla vurguluyorum, kayıt altına alınması ve bunların elektronik ortama taşınması için bir çalışmamız var mı, ne boyutta, hangi illerde ne kadar insan var, bunların eğitim ve sağlıklarıyla ilgili... Asıl sorunlarımızın kaynağı tabii ki Şanlıurfa'da kaydı yapılmış ama Antalya'ya gelmiş, iş, aş derdinde, geçim derdinde. Bir yerde yaşıyor bunlar toplu bir şekilde ama okula gidemiyorlar yani gitme şansları yok, onun için de bir girişim yapılmış ama yetersiz. Sanırım mevzuat da yetersiz çünkü Kur'an kursu adı altında açmaya çalışmışlar ama o da yürümüyor çünkü ona özgü servis yok, eğitimli, donanımlı eğitici yok; bu konuda iyi niyetle bir öğretmenimizi bulabildim. Bunların elektronik ortama kaydedilmesi özellikle sağlık konusunda bulundukları illerdeki... Yani bir tık yapıp Sağlık Bakanlığı çok ciddi elektronik ortama taşınmış durumda biliyoruz. Yani, Suriyeli göçmenler dediğinde o kişinin kimlik kaydıyla o sağlık hizmetini alabilmesinin sağlanması yönünde bir çalışma yapılabilir mi, var mıdır, nedir? En azından şu anda uygulanabildiğini göremiyoruz sahada. Burayla ilgili en yakın aile sağlığı merkezlerine yine bu kayıtların taşınarak aşılarının mutlaka yapılması...

Önümüzde ciddi sorun yaşayacağız ki son bir ayda aldığımız resmî veriler -hep sizlerden dinliyoruz- 120 bin, 150 bin, bugün 170 bin doğumdan bahsediyoruz. Bu ciddi rakamlar, bu hızla da gidecek çünkü yine resmî verilerden aldığımız yüzde 126,5 gebelik oranı Suriyeli kadınlarda. Çok ciddi korunamadıkları için, belki de eğitilemedikleri için çok ciddi bir şekilde doğum yapıyorlar çünkü bunların çoğunluğu genç nüfus, gelenlerin yani böyle dizi dizi çocuklarla karşılaşıyorsunuz. Bunların bir kontrol altına alınması gerekiyor, yine kayıt sistemi, yine aynı şeyi vurgulayacağım ama dilerim öyle bir şey başımıza gelmez. Bu kayıtsız girişlerden dolayı ne kadar canlı bomba girdiğini bilmiyoruz, hangi örgütlere mensup olduğunu yine bilmiyoruz. Onun için de özellikle bir an önce hele İçişleri Bakanlığına bağlı çalışıyormuşsunuz, bir an önce kayıtların yapılması... En azından karşılaştığınızda sorgulayabilmek gerekiyor, yoksa sorgulayamazsınız, yapamıyorsunuz, bunlar kayıt dışı dolaşıyor. Antalya yasak bölge kabul ediliyor, turizm bölgesi derken hemen çevre illerde kayıt yaptırabiliyor, farklı illerden gelebiliyor, bunların hepsi sıkıntı yaratıyor, ne zaman, nerede ne olacağını bilmiyoruz. Diğer sosyal problemlere girmiyorum, arkadaşlarım dillendirdi. Bir odada 15 kişinin kaldığı, işte illegal evlilikler vesaire, illegal yollara sapmalar ki maalesef Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi bizim bölgemizde de uyuşturucu kullanımı ve ciddi sıkıntılarını yaşıyoruz, bunların oralara düşme olasılığı çok yüksek. Adana bölgesinde de çalışmalar vardı, arkadaşlarımız yürütüyor. Ki bizim ağırlıklı olarak çalışma grupları ki sağlık işte ya da sivil toplum kuruluşları olarak algılıyoruz ki buralarda bunu görüyoruz, resmî yerlerde çok daha sıkıntılıdır diye düşünüyorum.

Avrupa'da tabii, muhafazakâr kesim zaten istemiyor, "Hiç kimse gelmesin." diyor. İşte, solda, bizim muadili sayılacağımız gruplarda yarısı başka bir tartışma yürütüyor, birisi "Kabul edelim." diyor, Avrupa bu konuda çok da samimi değil, bunu görüyoruz. Türkiye'ye 3 milyar avro deniyor, "1 milyarı fondan, gerisi toplanacak." diyor. Bu konuda da hâlâ aslında ayak sürümeler olduğunu biliyoruz. Bu, yetmeyecektir her zaman söylüyoruz. Eğer bu 3 milyon kişi, 3,5 milyon kişi, kayıt dışı da var. Hadi kayıt dışıları Avrupa'ya gönderdiğimizi düşünelim ya da gittiklerini bir şekilde ya da öldüklerini, neyse 1 milyonu düşsek bile 2,5 milyon aktif genç bir nüfus yaşıyor ve hızla çoğalacak bir nüfus burası, kontrolsüz. Önümüzdeki yıllarda 3 değil, örnek de verdiğiniz, bir eyalete 20 milyar avro, bizim için herhâlde 200-300 milyar avro gerekiyor ki bunlara aş, iş, istihdam, sağlık, eğitim verebilelim, yoksa toplumumuz için de bir felakete yol açacak bir durum.

Yani, bu kayıtlar varsa, alabilirsek çok memnun olurum, ne oranda? Ve gerçekten de Türkiye açısından Avrupa'da da dünyanın her yerinde de barışı savunmamız gerekiyor. Ben, Recai Bey'in dediği kadar düşünmüyorum, Suriye toprakları o kadar az falan değil, çok daha büyük ki başkaları bile oraya sarkıyor. Suriye topraklarında bu insanlar kendi vatanlarında, kendi topraklarında özgürce, insanca yaşamaları için bütün dünyaya sürekli çağrıyı barış için sağlamamız gerekiyor. İstihdamlarının orada yapılması için özellikle o baskıyı yapmamız gerekiyor. Yanlış anlamayın, şöyle: "Biz bunu yapalım." dersek derler ki Türkiye'de kalsın, zaten dertleri o. Böyle bir şeyden çok yani Suriye'de barışın sağlanması... Bu insanların tabii ki mülteci olarak duruyorlar ama misafir gözüyle de bir taraftan gönderilebilecek şekilde kendi topraklarına barışın sağlanması için en çok vurgulamamız gereken o. Yani, "Sınırları kapatın." diyor, e bir taraftan bombalıyorsunuz yani insanları. Yani, biliyorsunuz dün akşam Putin'in açıklaması var, diyor ki: "Sınırları kapatın." Tamam, üzerimizden geçiş var da zaten dünyanın bütün uyuşturucusu buradan geçiyor. Yani, gidip Afganistan'ı bombalıyorlar, buradan geçiyor; Irak'ı bombalıyorlar, buradan geçiyor; Suriye'ye geliyor, buradan geçiyor. Yani, bütün buralarda bunların hiç mi suçu yok. Onun için de Avrupa'nın da, gerektiğinde Amerika'nın da bunların tamamının burada sorumluluk üstlenmesi gerektiğini, bu sorumluluğu üstlenirken maddi ve manevi olarak gerekse kabul olarak buralarda ikiyüzlü davranmamaları gerektiğini vurgulamamız gerekiyor diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.