| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya ve Antalya Milletvekili Atay Uslu ile 133 Milletvekilinin Siber Güvenlik Kanunu Teklifi (2/2860) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .01.2025 |
EYLEM ERTUĞ ERTUĞRUL (Zonguldak) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce Grup Sözcümüz Sayın Özgür Bey'in konuşması esnasında bahsettiği konularla ilgili Başkanım, dediniz ki: "Bunlarla ilgili konuların Meclis çatısı altında çalışmaları yapılıyor, değerlendiriliyor." Bu noktada, tarihe not düşmek adına bir bildirimde bulunmak gerektiğini düşünüyorum.
Şimdi, özellikle 12 adalar veya Ege Adaları konusunda kamuoyunda ciddi bir soru işareti var yani burada Yunanistan'ın egemenliği kendine uluslararası anlaşmalarla devredilmemiş olan adalarda, kayalıklarda ve adacıklarda bazı çalışmalar yaptığı hatta burada belediyeler kurduğu, işte seçimler yaptığı, Yunanistan İçişleri Bakanlığı internet sitesinde bu seçim sonuçlarının yayınlandığı gibi pek çok haber görüyoruz, gözlemliyoruz. Bununla ilgili de tabii, bizim tarafımıza da özellikle Millî Savunma Komisyonu üyelerine çok fazla sorular geliyor vatandaşlardan. Biz de bu noktada bu ihlallerin arttığını gözlemliyoruz. İşte, Yunan Millî Savunma Bakanının Bodrum'un hemen dibinde egemenliği kendilerine bırakılmamış olan adacıklara çıkarak fotoğraflar verdiğini, paylaşımlar yaptığını görüyoruz.
Bu noktada, 7 Kasım 2024 tarihinde biz bir genel görüşme talep ettik; Yunanistan'ın artan faaliyetleri karşısında Türkiye'nin atabileceği adımların değerlendirilmesi, yetkili makamların bu konudaki tepkisizliğinin sebeplerinin araştırılması ve neden bu ihlallerinin gerçekleştiği, bunlara yönelik neler yapılabileceğine dair bir genel görüşme açılması önerim oldu benim. Bu, Cumhur İttifakı’nın oylarıyla, AKP ve MHP'nin ret oylarıyla reddedildi. "Böyle bir sorun yoktur. Bunu konuşmaya gerek yok." denildi ve bu genel görüşme talebi reddedildi. Yalnız, dün, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli grup konuşmasında dedi ki: "12 ada gasbedilmiş, asıl sahibi olan Türk milletinden ayak oyunlarıyla çalınmıştır. Türkiye 12 adasız yaşasa bile 12 adanın Türkiyesiz yaşaması tam bir hayaldir." cümlelerini kullandı hatta "Adaların silahlandırılması Türkiye'ye meydan okumaktır." şeklinde açıklamalar yaptı. Bunun üzerine de Yunan makamlarından buna yönelik karşı açıklamaları tekrar gördük; işte, "Bir Türk devleti yetkilisinin yaptığı açıklamalara karşı -Burada Sayın Bahçeli'den bahsettiğini anlıyoruz- burada bizim herhangi bir savunma hakkımızdan vazgeçmemiz söz konusu değil. Bu adalar bizimdir, biz bunu savunacağız, anlaşmalarla buraların egemenliği bize bırakılmıştır." şeklinde bir açıklaması oldu.
Şimdi, bu noktada, siz dediniz ki: "Meclis çatısı altında bunlar değerlendiriliyor, çalışmaları yapılıyor." Şimdi, burada biz bu konuyla ilgili bir önerge verdik, dedik ki: Meclis çatısı altında bu iddialar konuşulsun ki bu iddialar sizin de tarafınızdan, sizin de tarafınızdan ve yine yetkili makamlar tarafından daha önce bu tür işgallerin, girişimlerin olduğu, ihlallerinin olduğu ve bunların uluslararası hukuka aykırı olduğu defaatle dile getirilmiş durumda. Bununla ilgili burada bir ikilemde kalıyoruz yani biz burada hiç mi doğru bir şey söylemiyoruz, muhalefetin verdiği her önerge yanlış mı? Burada biz bunu görüşelim kardeşim, burada bir problem var, biz bunu açığa kavuşturalım, milletimiz de neyin ne olduğunu görsün diye bir önerge veriyoruz fakat Cumhur İttifakı tarafından direkt reddediliyor ama çok kısa bir süre sonra bu sorunun olduğu Sayın Genel Başkan tarafından, kendi ağzından âdeta itiraf ediliyor yani durum tespitinde bulunuyor diyelim.
Bu noktada, bu çalışmalarda biraz daha samimiyet olması gerektiğini düşünüyorum. Muhalefetin verdiği her şey yanlış değil, her önerge yanlış değil veya kamuoyunda dile getirilen her şeyi yanlış değil, bunların biraz daha tarafgir olmadan değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aynı olay, Sayın Genel Başkan Yardımcımız, emekli Tümamiral Sayın Yankı Bağcıoğlu'nun hakkında soruşturma açılması olayında da karşımıza çıkıyor.
Biliyorsunuz, 2021 yılı içerisinde Montrö'yle ilgili bir sıkıntı yaşadık. O zamanki Meclis Başkanı burada dedi ki: "Nasıl Sayın Cumhurbaşkanı 'Ben İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıyorum.' kararını verdi ve çıktı, aynı şekilde Montrö'den de çekilebilir." şeklinde gerçekten çok kabul edilemeyecek bir açıklamada bulundu. Bunun üzerine de emekli, yani şu an için Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev yapmayan emekli amiraller ve bazı Dışişleri diplomatları bir deklarasyon yayınladılar; dediler ki: "Kardeşim, Türkiye, Montrö'den çekilemez, çekilmemeli; çok büyük bir hata olur." Ve bu insanlara da çok büyük tepkiler ortaya konuldu, yargılanmaya çalışıldı, hakları kısıtlanmaya çalışıldı fakat sonraki süreçte görüyoruz ki söyledikleri şey doğru; Türkiye Cumhuriyeti Montrö Antlaşması sayesinde özellikle Rusya-Ukrayna çatışmaları esnasında... Antlaşmanın ne kadar yararlı olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Aynı şekilde, burada teğmenler mevzusunda kendi grupları içerisinde, herhangi bir resmî görevi olmayan insanların kendi aralarındaki bir grup içerisinde yaptıkları bir konuşma bir delil olarak kullanılarak soruşturma açılmaya çalışılıyor; burada bu noktada da ben samimiyet eksikliği olduğunu düşünüyorum. Muhalif insanların söylediği her şey Türkiye Cumhuriyeti'nin aleyhine değil, iktidarın aleyhine olabilir çünkü iktidarın yaptığı pek çok hata var, biz de bu hataları görüp bunları dile getirmekle yükümlüyüz; seçmenlerimizin bize verdiği görev budur. Bu noktada, biraz daha hakkaniyetli ve tarafgir olmadan değerlendirmeler yapılmasını diliyoruz diyorum, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, sağ olun.