| Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Osman Küçükosmanoğlu, Türk Neonatoloji Derneği Başkanı Esin Koç, Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Reşat Bahat, Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkanı Ömer Yavuz Namlı ve Medicana International Ankara Hastanesi Genel Müdürü Gülçin Türkmen Sarıyıldız tarafından yapılan sunumlara ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .01.2025 |
PELİN YILIK (Çankırı) - Teşekkür ediyorum ben de öncelikle tüm sunumlar için, çok daha faydalı olduğunu düşünüyorum.
Burada bir noktaya sadece dikkat çekmekte bence fayda var. Özellikle geçen hafta denetimle ilgili Teftiş Kurulu Başkanınız bir sunum yaptı ama denetimlerin nasıl işlediğiyle ilgili de belki bizim Komisyon üyelerinin biraz uygulama manasında bilgi sahibi olması uygun olacak. Çünkü bir yoğun bakım denetim yönetmeliği söz konusu ve bu belli kriterler çerçevesinde gerçekleşiyor. Şimdi, önden hastanelerin hep haber alması diyoruz, ben de uzun yıllar bir özel sağlık kuruluşunda yönetici olarak görev yaptım. Aynı zamanda akademik çalışma alanım da sağlık yönetimi. Şimdi, bir gün önce alınan haberle yoğun bakımlardan neyi ne kadar değiştirmek mümkün, onu tartışmak gerekir. İkincisi, ruhsata ve hizmete esas denetimlerde bir gün önce haber zaten usulen veriyor, bu bir baskın değil, bir gün önce de değiştirebileceğiniz bir şey yok yani hastaneyi yeniden inşa edemezsiniz çünkü karış karış her şey ölçülüyor, Gülçin Hocam bilir sektördeki işleme sürecini.
MEDICANA INTERNATIONAL ANKARA HASTANESİ GENEL MÜDÜRÜ GÜLÇİN TÜRKMEN SARIYILDIZ - Hizmette verilmiyor, ruhsatta veriliyor Sayın Vekilim.
PELİN YILIK (Çankırı) - İkinci olarak da ben Reşat Bahat Hocama teşekkür ediyorum, bence de Türkiye'de özel sağlık bir endüstri ve bugün Türkiye'de sağlık turizminden de bahsediyorsak özel sektörün sayesinde. Bugün yurt dışındaki hasta, devlet hastanelerini ya da devlette verilen hizmetleri tercih ederek değil, özel sektördeki hizmetlerin başarısından kaynaklı bir tercih gösteriyor. Tabii, benim burada amacım özel sektörü savunmak değil, birçok da burada milletvekili arkadaşım var özel sektörden gelen, buradaki amaç esas olarak konuyu özel sektöre bağlamamak. Yani yine Hocam çok kıymetli bir sunum yaptı, orada birtakım çıkarımlarda bulundu, işte, yenidoğan uzmanı sayımızın yetersiz olduğunu, bunu teşvik edici birtakım uygulamaların olması gerektiğini, yanlış kullanılan yoğun bakım yataklarının "inaktif" edilmesi gerektiği; belki bunları konuşmamız gerekiyor. Dolayısıyla, yani özel sektörün varlığı bir düşman olarak karşımızda bence tanımlanmamalı çünkü Türkiye'de sağlık hizmetleri özel sektör ve kamu eliyle veriliyor, bu bir gerçek. Bugün yatak sayısının yüzde 20,65'i özel sektördeyse veya yine 2022 verilerine göre Türkiye'deki ameliyatların yüzde 29,4'ünü SGK'den ödenen yüzde 9'luk bütçeyle özel sektör yapıyorsa özel sektörün bir kaldıraç niteliği de var. Dolayısıyla, bence burada bakmamız gereken bir sistemin içindeki iyiler ve kötüler. Dolayısıyla, her meslek dalının içinde işini suistimal edenler olabilir. Bu noktada ben Osman Küçükosmanoğlu Hocama bir soru sormak istiyorum. Kendi sunumunda dedi ki: "SGK'nin özel hastanelerden hizmet alımı uygulamasına son verilmelidir." Şimdi, 36 bine yakın hekim, pratisyen hekimlerle birlikte özel sektörde çalışıyor ve bu hekimler sizden belge almadan işe başlayamıyor Hocam. Yani bunu hangi saikle söylediniz, biraz daha açar mısınız? Eminim ki yapıcı olarak söylediniz ya da sizin de kendinize göre nedenleriniz var.
İkinci olarak da yine, Ömer Yavuz Namlı Hocama sormak istiyorum. SGK'yle özel hastanelerin bağının koparılması, bilmiyorum, bir meslek kuruluşu olarak ve onların düşüncelerine tercüman olan bir meslek kuruluşunun yöneticisi olarak aslında birazcık daha sorunlara el atmanızı düşünürdüm, hani, tamamen kaynağında kesmek değil.
Bir de burada şöyle bir şey var: Özel hastanelerin herhâlde çok ciddi rakamlar aldığı düşünülüyor. Mesela, ben size göz muayenesinden örnek vereyim: Göz muayenesine ödenen ücret 119 TL yani öyle astronomik rakamlar dönmüyor. SGK burada sunum yaptığında Kurum Başkanı da ifade etti, dedi ki: "Yani Anadolu'da da bu ödenen rakamlarla ve hukuki sınırlar çerçevesinde kalarak hastanelerini döndüren kurumlar var." Dolayısıyla, özel sektör bir endüstri, işini çok iyi yapanlar da var içinde ama bizim çözümümüz, bence bu Komisyondan çıkan çözüm "Özel sektörü kapatalım, yok sayalım, işi çözelim." değil yani insan zihniyetindeki kötülüğü çözmediğiniz müddetçe ister özel sektörü kapatıp ister sağlık hizmetlerini tamamen özelleştirin, biz bu problemi bence çözemeyiz. Amerika belki doğru bir örnek değil sağlık sistemi açısından ama neredeyse tamamen özel sektör eliyle yürütülüyor ve yaptığı işi de ciddi bir şekilde yapıyor; pahalı, cepten para ödeniyor ve sağlık hizmetinin de bir bedeli var.
Benim genel olarak söyleyeceklerim bunlar.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Çok teşekkür ediyoruz Sayın Vekilim.
Buyurun Sayın Başkanım,
İSTANBUL TABİP ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI OSMAN KÜÇÜKOSMANOĞLU - Şimdi, şöyle tabii, bizim şöyle bir sloganımız var, ben onu söylemedim: "Özel hastaneler özelleştirilsin." diyoruz biz; özel hastaneler özel gibi çalışsın. Tabii ki bu, bir an önce, birden kapatılması -dediğiniz gibi- hem istihdam, çalışanlar açısından hem de kadar yatırım yapmış bir sektörün kapısına kilit vurma gibi bir şey değil önerdiğim yani yatırım yapılarak, özellikle bu paket program işlerinin yürüdüğü şeyler... Çünkü -yine Kayıhan Hocam da söyledi- bunun münferit bir olay olmadığını biliyoruz, sadece yenidoğanlarda olmadığını da biliyoruz. Ben size bunu söyleyeyim, bilgi olarak da söyleyeyim. Duruşmalarda, ifadelerde, hem sanık ifadelerinde geçiyor hem iddianamede geçiyor hem dinleme kayıtlarında geçiyor; bunun sadece yenidoğana özgü olmadığını, özellikle "ayırmak, tenzih etmek" denir ama bu hastanelerle ilgili, özellikle bu kapatılan hastanelerin diğer bölümlerinde, diğer yoğun bakımlarında da, koroner yoğun bakımlarda falan olduğu için... Ama şöyle de bir durum var: Yani özel hastanelere şu anda -siz dediniz- 119 lira ödüyor, bu 119 lira, işte, özel hastanelerin -buradan hastadan aldığı- yüzde 200'ün çok üzerinde şu anda aldığını hepimiz biliyoruz. Zaten arkadaşlarımız da söyledi "Bu olmasa mümkün değil." diye. Bu yasaya aykırı duruma bile bile devam ediliyor yani bu, sonuçta mevzuata aykırı olarak ilave ücret, yüzde 200'ün çok üzerinde başka isimler altında alınarak devam ediyor.
Tabii ki sağlıktaki tek sorun da bu değil, aynı şekilde -ben yıllarca kamuda, üniversitede de çalıştım, şu anda da var- işte mesai dışı muayene, "özel muayene" falan adı altında zaman zaman bunun suistimal edildiği her alanda var ve bu hizmet benim söylediğim hizmet satın alınması yoluyla geldiğinde bu yola yol açıyor yani finansmanını siz primle yapıyorsunuz ve size ait olmayan kurumlardan hizmeti satın alıyorsunuz. O zaman hem kamuda, işte bu "performans" adı altında yapılan işlemlerde, özel muayene işlemlerinde, fark ücretlerinde sürekli olarak bir suistimale yol açan bir sistem. Sistemin böyle bir bozukluğu olduğu için zaten başka bir sağlık sistemi mümkün, hani tümüyle kamu hizmeti olarak yapılması. Tabii ki özel hastaneler bu sağlıkta dönüşüm öncesinde de vardı, şimdi de olabilecek; işte "Yurt dışına hizmet veriliyor." falan da deniliyor ama bunu özel hastane olarak mevcutta sürdürebilirler tabii ki ama şu yenidoğan... Hep aynı şeyleri konuştuk, söyledik; İstanbul'da bu oran daha da fazla, yoğun bakım yataklarının yarısından fazlası olacak şekilde asimetrik bir büyüme bu tip sorunlara yol açıyor. Şimdi, böyle bir hastane açtığında da tabii ki oraların boş kalmasını istemiyor, hani "rantabl, verimlilik" falan diye konuşuldu, bu özel sektörün kullandığı... Tabii ki bir işletme mantığıyla yürüdüğü için -böyle kınadığım için değil de- zaten böyle. Bu zamanda hani teker dönsün diye böyle birtakım yan işlere giriliyor, aynı zamanda da bir tabii ki suça eğilim, suçluluk durumu da var. İşte söylendi, kaç tane soruşturma açılmış, bakılmış, hastanelerin bilindiğini de söylendi. Bunları söylemek isterim yoksa bir an önce yarın kapısına anahtar vurulsun değil, sistem değişikliğiyle birlikte yapılsın diye benim önerim.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Teşekkür ediyoruz.
Ömer Yavuz Başkanım, buyurun.
ÖZEL HASTANELER PLATFORMU DERNEĞİ BAŞKANI ÖMER YAVUZ NAMLI - Vekilim, aslında benim söylemek istediğim "Bizi SGK anlaşmasından çıkarın." değil, bizim böyle bir talebimiz yok. Aslında temel talebimiz; biz hastadan ücret almayalım, mümkünse hastadan hiç ücret almayalım ama Sağlık Uygulama Tebliği'ndeki fiyatların o anlamda güncel olması gerekir yani mümkünse bu.
HASAN ARSLAN (Afyonkarahisar) - Aslında SGK'ye serzenişte bulunduğunuz için bunu söyledim.
ÖZEL HASTANELER PLATFORMU DERNEĞİ BAŞKANI ÖMER YAVUZ NAMLI - Evet. Sosyal Güvenlik Kurumunun ödeyeceği rakamlar bize, üniversiteye ve kamu hastanelerine aynı yani bu rakam arttıkça -tekrar altını çiziyorum- sadece bizim için değil, bütün kurumlar için artacak. Bu bir.
Ama hani bu anlamda kamu erki, özel hastanelerin varlığından, yoğun bakımdaki bu usulsüzlüklerden de özeli suçluyorsa yani şöyle, işin doğrusu, bu ağırımıza gidiyor. Evet, içimizden birtakım suçluların çıkmış olmasından da son derece utanç duyuyoruz ancak ben yirmi yedi yıldır bütün insan kaynakları yöneticime şunu söyledim: "Maaş verdiğimiz hiçbir elemana babamızın hayrına para vermiyoruz, alnının teriyle bunu kazanıyor, biz de elimizden geldiğince bunu yatırıyoruz." Bizler de emeğimizin karşılığını aldığımıza inanıyoruz. Dolayısıyla, dilenmiyoruz o anlamda, emeğimizin karşılığının verilmesini istiyoruz, karşılığında da objektif bir şekilde her zaman denetlenmeye razıyız. Ama hani bu anlamda, özel suçlu bulunacaksa kamu erki, özelle istediği branşta sözleşmesini feshedebilir anlamında söylüyorum yoksa bizim böyle bir talebimiz ya da restimiz, bir karşı çıkışımız yoktur.