KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Teşekkür ederim Başkanım.

Hoş geldiniz arkadaşlar.

NETFLIX KAMU POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ PELİN MAVİLİ - Hoş bulduk.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Siz uluslararası bir şirketsiniz değil mi? 190 ülkede yayın yapıyorsunuz, yaklaşık 33 milyar doların üzerinde bir gelir elde ediyorsunuz. EBITDA sonrası net kârınız dünyada 10 milyar dolara yakın, Türkiye'deki kârınızı da şöyle hesaplıyorum... RTÜK payını ne kadar yatırdınız 1,5?

NETFLIX KAMU POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ PELİN MAVİLİ - Onu da basının olmadığı ortamda paylaşayım Sayın Vekilim.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Şöyle baktığım zaman 200 milyon doları aşan bir gelir elde ettiğinizi var sayıyorum. Bu yaptıklarınız yetmez, sizin Türkiye'ye yapacağınız yatırımın daha büyük boyutlara ulaşması lazım. Bunları bize bir iyilik diye yapmıyorsunuz. Bunların tamamı; karşılığını aldığınız, Türk insanına ödemeniz gereken, yapmanız gereken şeyler. Pek çok yayın kuruluşundan daha iyi, daha duyarlı bir yayın sistematiğiniz var, tebrik ederim ama siz kurumsal iletişimi tek kanatlı olarak yönettiğiniz için hiç eleştirilmeden bugünlere kadar geliyorsunuz. Sizin Türkiye'de veya dünyada "Destekliyoruz." dediğiniz kültürel çalışmalar için binlerce yıldır insanlar kendi hayatlarından her bir saniyeyi veriyorlar. Siz onlara değer katmıyorsunuz, o değerli şeyleri insanlara ulaştırarak bundan da gelir elde ediyorsunuz. Şimdilik reklam yayınlamıyorsunuz ama abonelik gelirlerinin üzerinden reklama yönelik çalışmalarınız devam ediyor. Bütün bunlarla ilgili olarak yaptıklarınız için teşekkür ederim ama yeterli görmediğimizi söylemek isterim.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - "Evet ama yetmez." mi diyorsunuz?

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Yetmez, asla yetmez çünkü siz çok uluslu bir şirket olarak Türkiye'nin kültür hayatına öyle müdahale ettiniz, dünyanın kültür hayatına öyle müdahale ettiniz ki sinema endüstrisini yok ettiniz. Evimize kadar girip bize her şeyi sunmayı bir "Ya, bak ben de sana çok büyük bir şey yapıyorum." diye anlatmayın. Evimize kadar geliyorsunuz; çocuklarımızı, kadınlarımızı, insanlarımızı evlerinde yataktayken, otururken en zayıf anında yakalıyorsunuz ve ona karşı bir kültürel etki yaratıyorsunuz. Bunun ölçülmeyeceğini, bunun denetlenmeyeceğini, bunun daha iyisinin istenmeyeceğini düşünüyorsanız aldanıyorsunuz.

Buraya gelirken tüm yabancı şirketlerin, tüm çok uluslu şirketlerin yaptığı şeyi yapıyorsunuz. RTÜK buranın bir kuruluşu, biz bütün bu rakamı... Türkiye Büyük Millet Meclisinden veri saklamak ya da Türk medyasından veri saklamak size bir şey kazandırmaz çünkü zaten biz o verileri, her şeyi Amerika'daki borsadan alabiliyoruz. Yani bütün bunlarla ilgili çalışmalarımızı yapabiliyoruz ama burada böyle bizi küçümser bir uluslararası şirket tavrıyla durduğunuzda, bu verileri sunmadığınızda bu sizin için iyi bir şey değil. Burası Türk milletini temsil ediyor. Ben şahsen pek çok şey söyleyebilirim ama beni frenleyen Türk milletinin sorumluluğu var, o kapsamda size birkaç şey sunmak istiyorum sormak istiyorum.

Oraya geçmeden önce, Sayın Başkanım -hoş geldiniz kısmı bu- size çok katılarak ve acil önlem isteyerek sanal kumar konusunda ve oyun siteleri konusunda çocuklarımızı, Türkiye'yi koruyacak, dünyanın başına bela olmuş bu uygulamadan ne tür bir çalışma getirirseniz, o çalışmaya bizi davet ederseniz sonuna kadar size destek vereceğiz. Yasal boyutu da dâhildir; kumarın yasa dışısı, yasal içerikli olanı yoktur, kendi kültürünü yaratanı vardır Spor Toto gibi, Loto gibi, Millî Piyango gibi. Dünyada bunların dışındaki her türlü uygulamanın toplumları nasıl çökerttiğini gördük. Üç şeye yol açıyor Las Vegas'ta, Amerika'da yapılan çalışmaya göre. Ki bugün Las Vegas kumarhanelerin merkezi diye gözükür ya, Amerikan devleti oradan kumar gelirini yüzde 25'le sınırlamıştır, "entertainment" eğlence bölümünden gelir elde etmektedir. Toplumun yolsuzluk boyutunu büyütmektedir kumar; kent halkını, var olduğu yerdeki insanları yoksullaştırmaktadır. En çok da yoksulları yoksullaştırmaktadır, onların cebindeki son umudu, son kuruşu sömürerek çok büyük zararlara yol açmaktadır. Biz, sanal kumar ve diğer uygulamalar, oyunlar karşısında halkımızı çaresiz bırakamayız. Bu konuda çok katkı sunmak istiyoruz, halkımız çaresiz değil. Kumara karşı hep beraber mücadele etmek konusunda çağrıda bulunuyoruz. Sizin çağrınıza katılıyoruz ve biz diyoruz ki: Kumar nerede varsa yok etmek üzere bu konuda siz ne getirirseniz katkımızı sunarak size destek vereceğiz.

Ayrıca, Sağlık Bakanlığına buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum: Tıpkı sigarada olduğu gibi uyuşturucu ve kumar konusunda, tedavi konusunda -biliyorsunuz, bu bir bağımlılık sorunudur- bunun tedavisi konusunda hemen bir ücretsiz hat açarak, halkımıza ücretsiz sağlık tedavi hizmeti sunarak bununla mücadele etmeye bir yerden başlamak gerekir. Belki Netflix kumar konusunda, sanal kumar konusunda içeriklerine daha dikkatli bir şekilde bakar.

İnsanımız sahipsiz değil, biz burada onun temsilcileri olarak bulunuyoruz. Mutlaka Türkiye'yi, sizin söylediğiniz o ayarlar konusunda da düzeltmek gerekiyor, katkı sunmak gerekiyor, yeni çağa uyarlamak gerekiyor.

Hollywood yandı, Hollywood'u önce Netflix yaktı. Kavgalar, büyük gürültüler, bir kültürel sorun olarak karşımıza çıktı Netflix ama bugün hegemonyasını inşa eder bir durumda. Ama şirketlerin hegemonyası, biliyorsunuz, daha iyisi çıkana kadar sürer; bu yarın olur, ertesi gün olur, bir şekilde biter. O yüzden, kamusal iletişiminizi doğru yapmanızı tavsiye ederim, yanlış yapıyorsunuz.

İkincisi, Türkiye'nin kültür hayatına yaygınlaşması konusunda yaptığınız katkılar için teşekkür ederiz ama unutmayın, size çok şey katıyoruz. Kültür hayatında sizin kazanmanız için o kadar çok mücadelelerden geliyoruz ki siz bizim hikâyelerimizi anlatarak bizim üstümüzde bir yerde değilsiniz; siz, bizim hikâyelerimizin hiçbir şeyi değilsiniz, bir uluslararası şirketsiniz, bizim hikâyelerimizden para kazanıyorsunuz. Sizden önce de film çekmeyi biliyorduk, sizden önce de gidip ödüller alıyorduk.

NETFLIX KAMU POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ PELİN MAVİLİ - Tabii, tabii.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Netflix falan filan yokken New York Festivali'nden altın, bronz ve platin ödül aldık; siz yoktunuz. Bütün bu süreçleri kendiniz yorumlarken bu birikimlere saygı duyarak yorumlayın lütfen.

Üçüncüsü, sizin doğru yaptığınız şeyleri de takdirle karşılıyorum. Özellikle çocuk, yetişkin ve genç ayrımlarınız, bununla ilgili sınıflandırmalarınız, diğerlerine de örnek olabilecek bir şey ama siz tekele doğru gittiğiniz için bunları zaten yapmak zorundasınız. Dünyada, 192 ülkede bu kadar çok izlenen sizden başka bir şirket var mı? Birkaç tane ardılınız var, geliyor. Ama sizin bu tekel olma özelliğinizin size yüklediği sorumluluklardan kaçamazsınız. Onun için, bütün bu süreçleri yönetirken Türkiye'nin kültürüne, değerlerine ve ekonomisine yapacağınız katkı konusunda buraya net bilgiler vermek zorundasınız. Bu net bilgileri vermeden burada böyle reklam sunumu gibi yapıp gitmek...

Son "teaser"ınız kötü olmuş. Ben bu işleri bilen bir adamım; hem müziği kötü hem tanıtımı kötü, sizden beklemeyeceğim bir amatörlük. Buraya gelirken daha güzel filmler yapın, gelin; böyle kötü filmlerle gelmeyin. Burası reklam filmlerinizin yayınlanacağı bir mecra değil, buraya bilgi vererek gelmelisiniz.

Şimdi, siz bize ne söylediniz, ne anlattınız çok uluslu şirket olarak? Kazancınızı söylemediniz, üye sayınızı söyleyemediniz. Yani "İletişim Başkanlığının filmini yayınladım." "Başkanım, ne kadar güzel konuştunuz, o filmi de koydum." falan, öyle değil. Filmlerinizin dili kötü. Filmlerinizdeki o tür özellikleri yapımcılara yüklüyorsunuz, kendiniz herhangi bir sorumluluk almıyorsunuz. Bunları yapsanıza, dilini daha güzel bir Türkçe hâline getirsenize. Niye hiç o konuda yatırım yapmıyorsunuz, Türkçeye katkı anlamında niye hiçbir çalışmanız yok? "Türk 60 tane içerik ürettik." diyorsunuz, bu içeriklerin tamamı sizin uluslararası politikalarınızdan geçerek üretiliyor. Bizim politikalarımız değil sizin politikalarınız geçerli oluyor. Bizim sadece yasaklarımız var ama o içeriklere katkı sunarken kültürel gelişmesini, zenginleşmesini çok düşündüğünüzü zannetmiyorum. Senaryolarında, sizin ürettiğiniz senaryolarda, sizin ürettiğiniz işlerde yereldeki sektörü büyütecek bir şey yok, yaygınlaştıracak bir şey var. Neden buradaki, Türkiye'deki sektörü büyütmeye çalışmıyorsunuz da yaygınlaştırarak daha çok para kazanmaya çalışıyorsunuz? Neden senaryo yatırımınızı sadece belirli ölçülerde tutuyorsunuz da daha güçlü, daha nitelikli bir hâle getirmiyorsunuz? Biraz önce sunduğunuz şeyler, sizin ara eleman ihtiyacınızı karşılayacak eğitim potansiyeli tutumunuzu gösteriyor ama burada senaryo zenginleştirme, Türk diline yatırım, Türk sanatçısına yatırım konusunda sizin çok yetersiz kaldığınızı söyleyebilirim.

Bütün bunlarla ilgili olarak daha fazla konuşacağız ama şimdilik, buraya hiçbir şey vermediğinizi, hiçbir aydınlatıcı bilgiyle gelmediğinizi, bir Netflix propagandasıyla geldiğinizi ve buradan böyle gideceğinizin de çok uygun olacağını da zannetmiyorum. Başkanım, bize bir beş dakikalık kapalı oturum sağlarsınız, arkadaşlar paylaşmak istemedikleri bilgileri paylaşsınlar.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Pelin Hanım, buyurun.

Sayın Tuncay Özkan tecrübeli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır, eleştirileri serttir fakat içerikleri önemlidir; dikkatinize sunarım. Bir savunma mekanizmasıyla zaten cevap vermeyeceğinizi düşünüyorum. Çok kısa bir cevabınızı alayım, sonra Sevilay Hanım'ın, Sayın Sarıgül'ün ve Levent ağabeyin sorularını alacağım. Çok kısa...

NETFLIX KAMU POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ PELİN MAVİLİ - Kısa olsun dediğiniz için sunumda değinmediğim bazı hususlara da -sordu Tuncay Bey- bu vesileyle değinmiş olacağım; bana da fırsat oldu, sağ olsunlar.

Öncelikle, bir kısmı yorumları beğenmediğini de söyledi; takdirle karşılıyorum, not ettim hepsini. Öncelikle -az önce söylemiştik- burası bizim için de bir öğrenme fırsatı; buradan duyduğumuz hiçbir şey sadece bir kenara yazılacak hususlar değil, geri bildirimle sistemin içine girecek hususlar. O yüzden teşekkür ediyorum her şeyden önce.

Bir şeyi çok doğru söyledi, ben de söyledim, herhâlde duyulmadı, bir daha sesli söylemek isterim; Türk dizi ve film endüstrisi bizden önce çok kuvvetliydi, bizi de buraya gelmek de motive eden unsur zaten buydu. O konuda kesinlikle mutabıkız ama nasıl katkı verdiğimizle ilgili... Mesela, senaryodan bahsettiği için söyleyeyim: Biliyorsunuz, bizim -çok basitinden bir örnek olacak ama- dizi ve filmlerimiz biraz uzunca ve iki-iki küsur saat süren içerikler ve bizim senaristlerimiz bu tip senaryo yazmaya alışkınlar ama yeni dünyada, uluslararası arenada rekabetçi olmak için biraz daha farklı yetkinlikler, daha kısa sürede daha etkili hikâye anlatmak gibi hususlar var; bu noktada çok ciddi senaryo eğitimleri veriyoruz. Her birinden tek tek bahsetmedim ama bahsettiği bir husus oldu, sinema ve televizyon bence dijital mecralarla hâlâ çok el ele giden ve birbirini büyüten işler. Bizim en çok izlenen içeriklerimizin ciddi bir kısmı bizden önce Türkiye'de sinemaya çıkmış içerikler ve altı aylık bir pencere var, o altı ay sinemadan sonra bize gelemiyorlar. Dolayısıyla hâlâ sinemanın ciddi bir fırsatı var ve onun da büyümesini çok önemsiyoruz. Oradan alacağımız içerikleri memnuniyetle... İkinci bir nefes olarak kendimizi görüyoruz, üstte görmek gibi bir şey söz konusu değil.

Bir şey söyledim ama sanıyorum duyulmadı, bir daha söylemek isterim: Bugüne kadar Türk kamusuyla paylaştığımız, gerek RTÜK'le gerek Ticaret Bakanlığıyla gerek Maliyeyle gerek Rekabet Kurumuyla farklı vesilelerle bilgi, belge taleplerinde paylaştığımız verileri yüce Meclisin bilmesinde tabii ki hiçbir sakınca olamaz, yoktur da. En başta da söylediğim gibi, bu rakamları paylaşmak bir beis değil ancak borsaya kote bir şirket olmamızdan kaynaklı olarak basınla veri paylaşabileceğimiz dönemler ve paylaşabilecek kişiler çok kısıtlı. O sebeple, basın önünde paylaşamayacağız. Tuncay Bey'in arzu ettiği gibi, eğer kısa, kısıtlı bir kapalı zamanımız olursa ya da yazılı, sözlü, bunu temin etmek mümkün; sanıyorum duyulmadı, onun da altını çizmek isterim.

Ebeveyn kontrolleri ve bu konularda söylediklerini, takdirini duydum, çok da memnun oldum ve bunlar da tabii ki her zaman geliştirilmeye açık. Şunu çok net söylemek isterim: Bir çalışanı olarak Netflix'le ilgili beni en çok etkileyen şey, Netflix öğrenen bir organizasyon, Netflix her şeyi doğru yapmıyor; ilk gün de yapmıyordu bugün de yapmıyordur ama gelişime çok açık; duyuyor, adapte oluyor, öğreniyor. Mesela "Yenileri gelecektir, daha iyileri gelecektir." dedi, çok haklı Tuncay Bey. O anlamda, kendi DNA'sı da zaten bir sektörü yeniden inşa etmekle kurulmuş bir şirket olduğu için Netflix böyle alternatiflerin geleceğini de çok iyi biliyor, o yüzden sürekli kendini yenilemeye çalışıyor. Sizinle yaptığımız bu istişare de yenilenme araçlarından biri, sizden de öğrendiklerimiz bu sisteme entegre olacak. O yüzden, hem eleştirileri için hem önerileri için çok teşekkür ediyorum. Arzu ettiğimiz şekilde bir fırsat olursa daha etraflı bilgi paylaşacağımız da bir kere daha duyulsun isterim; onu da tekrar söylemek istiyorum.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Sayın Başkanım, ben galiba net olarak, açık anlatamadım.

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Buyurun efendim.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Dijital bağımlılık konusunda konuştuk ve siz bununla... Gençlerin zaman yönetiminde, çocukların zaman yönetiminde, yetişkinlerin zaman yönetiminde çok baskıcı ve onları ele geçiren bir tutum var diğer dijital bağımlılık yaratan yayınlarda ve mecralarda olduğu gibi. Örneğin, bu konuda bir planlamanız var mı? Hani "6 diziyi peş peşe izlerim, iki saatten izlerim, günümü bitiririm; ondan sonra gider yatarım, kalkarım, mutfakta bir şey yerim, tekrar Netflix dizisi izlerim." sorununun önüne geçebilecek zaman bağımlılığını nasıl yöneteceksiniz? Yani benim sorduğum şeyler, aslında içerik olarak anlatmak istediğim şeyler sizin burada dile getirmediğiniz ama hepimizin Netflix'te ya da diğer dijital mecralarda gözlediğimiz sorunların aşılması konusunda sizin neler yaptığınız konusundaki bir şey. Örneğin, çocuk oturdu, Son Hava Bükücü Avatar'ın...

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Efendim, onun formülü bulundu mu ki?

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - İşte efendim, ne çalışıyorlar? Biliyorsunuz, sorun, halk açısından endişeyi ortadan kaldıracak, güvenliği artıracak... Örneğin, yirmi dört saat boyunca kendisini izleyen bir adama "Kardeşim, niye seyrediyorsun? Hayat Netflix'te geçmez, haydi git, başka şeyler yap." diyen bir formülasyon üzerinde çalışıyorlar mı?

BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Tamam, formül var, dinleyecek mi vatandaş?

NETFLIX KAMU POLİTİKALARI DİREKTÖRÜ PELİN MAVİLİ - Bizde bir tane var.