Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Türk Tabipleri Birliği Başkanı Alpay Azap'ın, yenidoğanların zarar görmesiyle, bazen ölmesiyle sonuçlanan duruma nasıl gelindiğine dair mevzuat üzerinden bazı bilgiler, Sağlıkta Dönüşüm Programı, denetlemeler, sağlık sektöründe taşeron uygulaması, sorunlar ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 14 .01.2025 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Çok değerli Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz ve çok değerli misafirlerimiz; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum. Özellikle, Türk Tabipleri Birliği Başkanımıza sunumu için teşekkür ederim.
Tabii, burada yenidoğan çetesi neticesinde oluşan olayları ve mağduriyetleri konuşmak için bir Komisyon kuruldu. Tabii, ben şuna inanıyorum ki hiçbir hekim hastasını asla öldürmek istemez ama para kazanma hırsı, sistemin açıklarından faydalanarak para kazanma hırsı bazen diyelim ki endikasyonsuz bazı işlemlerin yapılmasına da neden olabilir. Tabii ki, bunu denetleyecek olan devletimizin kurumları. Bugün, biz böyle bir yapıyla karşı karşıyayız ve neticede benim gördüğüm kadarıyla -tabii hüküm vermem doğru olmaz- para kazanma hırsıyla yola çıkılmış ve neticede de birtakım mağduriyetler yaşanmış. Tabii, burada Sayın Başkanımız yoğun bakımlar ve özel hastanelerle ilgili bazı yönetmeliklerin sık sık değiştiğinden bahsetti. Doğrudur tabii, ilk defa bu Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği'ni 1983 yılında değişmiş, ondan sonra ta 2005 yılında değişmiş; 2005 yılında yoğun bakımların nasıl kurulabileceği tespit edilmiş. Daha sonra 2011 yılında da erişkin, çocuk ve yenidoğanlar için nasıl diyelim ki yoğun bakımlar kurulabileceği, bunların basamaklandırılması yıllar itibarıyla tedricî olarak gelişmelere göre bunlar düzenlenmiş; burada bir sıkıntı yok. Ne zaman ki, tabii ki bizim, 2002'de AK PARTİ'nin iktidar olmasıyla beraber sağlıkta bir değişim, dönüşüm başladı ve yanılmıyorsam 2008 yılında da sosyal güvenlik sistemi özel hastanelerden hizmet satın almaya başladı. Burada hizmet satın alırken -Sayın Vekilimiz de şöyle bir ifade kullandı, onu da belki şey olsun diye söylüyorum- o dönemde yani kim partili, kim partisiz bakmaksızın başvuranlara il sağlık müdürlükleri hastane kurmak isteyenlere hastane -işte, bunun en yakın örneğini Ali Vekilim de bilir- tıp merkezi kurmak isteyenlere tıp merkezi ruhsatı verdi. Daha sonra da bu kadrolar hemen hemen donduruldu ve dolayısıyla da yeni hastane ruhsatı almak imkânsız hâle geldi.
Tabii, şunu da ben vurgulamak isterim: Mesela bizim kamudaki toplam yatak sayımız 270 bin, bunun 172 bini Sağlık Bakanlığına bağlı, 45 bini üniversitelere bağlı, 52 bini özel sektöre bağlı. Şimdi, daha önce Başkanım sanki özelde yoğun bakım, yenidoğan yoğun bakım sayısı çok artmış, sanki kamuda artmamış gibi belki bizim yanlış anlayabileceğimiz bir kelime kullandı. Biz iktidara geldiğimizde Türkiye'deki yoğun bakım yatak sayısı 869'du arkadaşlar, biz bunu kamuda kaça çıkarmışız? 24.700'e. Özel hastaneler kaç olmuş? 16.248. Üniversiteler kaç olmuş? 7.054. Toplam 48 bin. Tabii ki OECD ülkelerine göre baktığımız zaman diyelim ki 100 bin kişiye düşen yatak sayısı bakımından biz neredeyse onları 2'ye katlıyoruz. Burada neden olmuş bu? Tabii ki bunun faydasını Covid sürecinde gördük biz. Şundan olmuş: Burada, işte yoğun bakımlarda paket sistemi uygulandı. Paket sistemi uygulanınca da tabii ki oradan para kazanmak daha kolaylaştı, Sağlık Bakanlığı da bu sistemin açığını gördüğü için bunlarda kısıtlamaya gitti. Tabii, alınan kadrolar da kaldı. Biz burada tabii ki özellikle Tabipler Birliği Başkanımızdan şunu da isterdim ben: Bu sistem sadece yönetmelik değişikliğine mi bağlı? Yönetmelik değişikliği olmasaydı bu sistemin diyelim ki suistimal edilmesi olmayacak mıydı?
Bir de şunu da vurgulamak istiyorum: Diyelim ki özel sektörden hizmet almasıyla insanlar, doğru, para kazanıyor ama bu tıpta gelişmelere neden olmadı mı? Hem kamuda hem de özel sektörde sağlıkta diyelim ki daha kapsamlı ameliyatların, teşhislerin yapılabilmesine imkân sağlamadı mı bu? Neticede bir yarış oluşturdu ve dolayısıyla da bunun faydalarını da gördük biz. Burada şöyle bir şey var: Diyelim ki burada SGK sadece hastaneyle sözleşme yapabiliyor. Bunun altındaki herhangi bir hekimle, herhangi bir şirketle sözleşme yapması mümkün değil. "Bunlara ödeme yaptı." dediniz, ödeme yapması da mümkün değil. Bunlar, sadece özel hastaneler kendilerine gider oluşturabilmek için veya ileride oluşabilecek malpraktislerle ilgili sorumluluktan kaçabilmek için doktorlara şirket kurdurdu, onlardan gider faturası aldı ama kendi faturasını SGK'ye kesti. Şimdi, ben size Türk Tabipleri Birliği olarak soruyorum: Burada siz tabiplerin bu şekilde sömürülmesine niye izin verdiniz? Niye bununla ilgili şimdiye kadar bir açıklama yapmadınız? Yani, ben size soruyorum: Niye mesela bunu... Biz hepimiz biliyoruz, doktorlara şirket kurdurulduğunu ve dolayısıyla fatura kesildiğini, niye bununla ilgili doktorlarının hakkını hukukunu korumadınız? Niye korumadınız yani Başkanım.
İkinci bir şey, burada tabii ki mesela özelde çalışabilmek için muayenehane olsun, özel hastaneler olsun mutlaka sizden onay alınması lazım, değil mi? Dolayısıyla da onay alındıktan sonra bu mesela 2016'daki İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne yapılan şikâyetlerde oradaki müfettiş şöyle bir tespit yapıyor: Buradaki görevli olmayan bir hekim diyelim ki burada ameliyat yapmaktadır, bunu size bildiriyor. Bununla ilgili ne işlem yaptınız Başkanım? Diyelim ki bugün pek çok hekim resmî olarak görevli olmadığı hastanede ameliyat yapıyor, hasta bakıyor; siz bunu biliyorsunuz, bununla ilgili ya yapmasına müsaade edecek kanuni düzenlemeyi yapmak lazım veya yasaksa -yasak gördüğümüz kadarıyla- bununla ilgili herhangi bir işlem yapıyor musunuz? Tabii, ben şunu da sormak isterim. Yani neticede siz Türk Tabipleri Birliği Başkanısınız. Bu resmî bir kurum ve dolayısıyla da bizim Tabipler Birliğinden beklentimiz şudur: Diyelim ki Sağlık Bakanlığı bir politika oluşturuyor ve Sağlık Bakanlığı özel hastaneleri vatandaşın hizmetine açıyor. Sağlık Bakanlığının yoğun bakım yataklarının hepsi tescilli. Bugün, diyelim ki herhangi bir numaralı yatakta hangi hastanın yattığı ve kaç gün yattığı orada da bellidir zaten. Dolayısıyla bunu hekim şöyle suistimal edebilir mi kardeşim, hastanın bulgularını yanlış girerek Sağlık Bakanlığını yanıltabilir mi? Yanıltabilir. Burada daha uzun süre tutabilir mi? Tutabilir. Diyelim ki, siz Tabipler Birliği Başkanı olarak vatandaşın bu yönlerden suistimal edilmesine, devletin bu yönlerden soyulmasını engellenmesine şimdiye kadar herhangi bir öneriniz var mı?
Diğer taraftan yani şimdi aile hekimliğiyle ilgili ben bu konulara çok girmek istemedim ama şimdi arkadaşlar, ben size sorayım asgari ücretin 10 katını hekimine verebilen kaç ülke vardır dünyada?
ALİ KARAOBA (Uşak) - Asgari ücreti bu kadar düşük yaparsan 10 katını verebilirsin.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Önemli değil o, bakın arkadaşlar, öyle bir savunma olamaz.
Türkiye'de, ben şunu söylemek istiyorum, asgari ücret yüksek demiyorum, asgari ücret düşük olabilir ama asgari ücretin bu rakamlarda olmasına rağmen devletimiz hekimlere karşı bir hassasiyet gösteriyor.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Sayın Güneş, toparlayalım lütfen.
ALİ KARAOBA (Uşak) - "Hekimlerimiz çok para alıyor." mu diyorsunuz?
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Sayın Vekilim, lütfen...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Hayır yahu kardeşim, çok para alıyor demiyorum, diğer meslektaşlarına göre daha özverili davranıyor. Şimdi, mesela, son dönemde -Başkanım müsaade edersen- aile hekimliğiyle ilgili Sağlık Bakanlığımız bir yönetmelik çıkardı. Bunu da açıklamak isterim, diyorlar ki burada: "Hekimlerin ilaç yazması engelleniyor, antibiyotik yazması engelleniyor, anestezik yazması engelleniyor, hastaneye sevki engelleniyor." Şimdi, arkadaşlar, biz diyelim ki burada aile hekimine bir ücret veriyoruz. Bu ücretle de nüfusu 4 binden 3.500'e çekmişiz ve burada da daha nitelikli olması bakımından demişiz ki eskiden nüfus çarpı katsayıydı, şimdi öyle yapmıyoruz. Ne yapıyoruz? Nüfus çarpı -diyelim ki yaşlıysa- 80 yaşındaysa çarpı 3, bebekse çarpı 3, diyelim ki 60 yaşındaysa çarpı 2, diyelim ki gençse çarpı 0,5; yani ne kadar gidiyor? Buradaki temel amaç ne? Biz maaş veriyoruz, bunun yanında diyoruz ki, şimdi biz ek bir ödeme daha yapıyoruz ve bu ek ödemeyi niçin yapıyoruz? 60 bin TL ek ödeme yapacağız biz diyoruz. Benim sağlıkta belli politikalara ulaşmam lazım. Diyelim ki antibiyotik kullanımı fazla, bunu düşürmem lazım. Diyelim ki hastaneye sevklerim fazla, bunu düşürmem lazım. Diyelim ki vatandaşı birebir kontrol ettirmem lazım, kronik hastalıkları takip ettirmem lazım. Burada ben size prim veriyorum, bunu canın istiyorsa yap, canın istemiyorsa yapma. Yani istediğin kadar antibiyotik yaz, o paradan vazgeçiyorsan yaz.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Şişli'dekine de aynı parayı veriyorsun, Şırnak'takine aynı parayı veriyorsun.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - "Hem ben parayı alacağım hem de bu işleri yapmayacağım." dersen Sağlık Bakanlığı politikasına nasıl ulaşacak? Diyelim ki dünya OECD ülkelerine göre antibiyotik kullanımımız kat kat fazla; bunu nasıl düşüreceğiz?
(Gürültüler)
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Sayın Güneş, lütfen...
ŞENOL SUNAT (Manisa) - Konu o değil zaten.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Konu o değil ama "aile hekimleri" deyince ben oraya girmek istedim.
ALİ KARAOBA (Uşak) - Doktor olmadan önce insan, 3 defadır iş bırakıyor, bir sor "Niye?" diye ya, Allah'ını seversen bir sor!
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bir dakika Ali Bey.
Başkanım, benim sizden istirhamım şudur: Benim sorduğum sorulara tek tek cevap verirseniz memnun olurum.
Teşekkür ederim.