| Komisyon Adı | : | (10/1899,1900,1901,1902,1903,1904) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Türk Tabipleri Birliği Başkanı Alpay Azap'ın, yenidoğanların zarar görmesiyle, bazen ölmesiyle sonuçlanan duruma nasıl gelindiğine dair mevzuat üzerinden bazı bilgiler, Sağlıkta Dönüşüm Programı, denetlemeler, sağlık sektöründe taşeron uygulaması, sorunlar ve çözüm önerileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .01.2025 |
HALİT YEREBAKAN (İstanbul) - Sayın Başkan, Değerli Komisyon üyeleri, kıymetli misafirler; öncelikle, Kayıhan Hocam da bahsetti, herkes bahsetti; bu yüzde 30 yoğun bakım yatağı kuralı bütün yatak sayılarına baktığımız zaman büyük çerçevede zaten yüzde 30'u aşmıyor, aşağı yukarı yüzde 30'larda, yüzde 28, yüzde 30 bandında. Sadece münferit bazı hastaneler var, buralarda kötü örnekleri görüyoruz yani belki birkaç tane sayabiliriz yüzde 45'ler, 50'ler ama onun dışında büyük oranda... Zaten derneğimiz de burada, onlar da bu konuyu ifade edeceklerdir ama büyük bir hassasiyetle tedavi hizmetlerini yürütmeye gayret eden özel sağlık sektörümüz olduğunu da unutmayalım, onları da incitmiş olmayalım. Ama bu münferit örneklerin kesinlikle kayırılması doğru değildir; bunlarla ilgili biz de en azından bunu hatırlatmış olalım, sizin bize hatırlatmanızdan dolayı müteşekkir olduğumuzu da ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan, sadece yeri geldiği için yani bu bir Komisyon toplantısı ve en azından tutanaklarımız var, not düşülüyor, bunların hepsi kayıt altına alınıyor. Ben, Türk Tabipleri Birliğinin özel hastanelerde bordrolu yerine faturalı çalışan doktorlar için yapmamız gereken uygulama için eğer bunu engelleyeceksek engellememizin yanında durur musunuz, bunu merak ediyorum çünkü bu konuda hem bu masanın etrafındaki herkes kamu faydasına, kamu menfaatine olan ve vatandaş menfaatine olan her şeyde aynı sayfada buluşma kudretine sahip. Dolayısıyla burada bir sürü vergi kaybının gerçekleştiğini, yerinde vergilendirilmeyen gelirin sebebiyle olduğunu biliyoruz. Bir diğer taraftan üniversitelerin, kamu hastanelerinin hekim kaybına sebebiyet verdiğini... Çünkü kâr maksimizasyonunda hekimleri parayla bir şekilde motive etmeye çalışan bir algoritma çalıştırmaya çalıştıklarını görüyoruz ama diğer taraftan da günümüz şartlarında belki ekonomik modelde hak verdiğimiz ölçekler de olabilir.
Ben bir özel vakıf üniversitesi hastanesinde yöneticilik yaptım uzun yıllar. Biz her ne kadar kendimiz uygun görmesek de... Çünkü bir öğretim üyesinin üniversiteye fatura kesmesini hiçbir zaman kabul etmedik, doğru bulmadık bunu, bu yüzden yapmadık ama bunu yapan vakıf üniversiteleri dahi var. Ben burada sadece tarihe ve Komisyona not düşmeniz adını Tabipler Birliğinin net görüşünü merak ediyorum çünkü biz bununla ilgili bir aksiyon alsak muhtemelen aykırı bir cümle kurma ihtimaliniz var. Dolayısıyla samimiyetle, samimi olarak soruyorum bunu.
"Farklı yorum her zaman olacak." dediniz. Bunu sadece denetim mekanizmalarıyla çözmek mümkün değil. Ülkemiz şartlarına baktığımız zaman, sosyal endikasyonuna veya farklı yorumlamalarla, farklı eğitim düzeyiyle, farklı uzmanlık düzeyiyle hastaları yoğun bakımda daha uzun tutmak isteyen meslektaşlarımız olabiliyor. Bazen yeteri kadar sağlık personelinin... Günümüz koşullarında biliyorsunuz hemşire sayılarımız OECD'nin dörtte 1'i düzeylerinde, çok gerideyiz. Doktor seviyesinde belli bir noktaya getirebildik ülkemizi açılan fakültelerle, verdiğimiz mezunlarla ama sağlık çalışanında hâlâ çok gerideyiz. Yeni açılan kamu hastaneleriyle birlikte özeller çok daha fazla sağlık çalışanını kaybetmiş durumda. Dolayısıyla serviste yeteri kadar belki güvenebildiği, kıdemli yani sayısal anlamda değil ama kıdem anlamında güvenemediği mesai arkadaşı olduğunda o yoğun bakımda bir gün yatıracağı hastayı, iki gün yatırıp daha kontrollü bir şekilde servise çıkarmayı tercih edebiliyor. Tabii, bunlar genelde paket programlar olduğu için ekstra bir maliyeti olmuyor ama çocuklarda veya bazı dâhili hastalıklarda günübirlik fiyatlandırma oluyor.
Biz geçtiğimiz Komisyon toplantısında bunu özellikle SGK'ye söylemiştik. Yani SGK de bu yatak monitörizasyonuna sahip olsun, yoğun bakım elektronik bilgi sistemiyle birlikte yatan hastanın kaç saat kaldığını, işte vital bulgularıyla birlikte gerçekten seviyesinin ne olabildiğini SGK sistemi üzerinde görebilsinler ki ona göre faturalandırabilsinler diye bir yorum yapmıştık ama bu seviyeyi belirler, yatış süresini belirlemez. Burada herhâlde yani siz de bizler gibi çok keskin olup bu sefer de vatandaşa zarar verecek bir uygulamanın destekçisi olmazsınız diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum. Ben genel bir yorum yapmak istedim ama o görüşünüzü merak ediyorum.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Evet, çok soru yoktu sanki Başkanım.
Buyurun.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ BAŞKANI ALPAY AZAP - Kayda geçmesini istediğiniz için söyleyeyim. Evet, bizim yaptığımız bazı açıklamalar, aldığımız tutumlar hekimlerin tamamı tarafından da hoş karşılanmayabiliyor. Çok haklısınız Sayın Vekilim, bazıları itiraz edecektir ama söz biz bunun arkasında dururuz. Bunun hekimlerin geneli için daha iyi bir çalışma sistemi olduğunu düşünüyoruz.
HALİT YEREBAKAN (İstanbul) - Yerinde, kadrolu ve bordrolu.
TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ BAŞKANI ALPAY AZAP - Yerinde, kadrolu olarak, bordrolu olarak çalışma.
BAŞKAN İSHAK ŞAN - Evet, teşekkür ediyoruz.
HALİT YEREBAKAN (İstanbul) - Sayın Vekilim, bu arada kendisi de avukat olduğu için muhteşem sorular sordu, teşekkür ediyorum.
Bununla birlikte hem taşeronluk mekanizmasının... Çünkü biliyorsunuz, bir hekimin 6 farklı ilde fatura kestiği ifade edildi değil mi? Bu Komisyonun tutanaklarına geçti bu, şok oldum yani inanamadım. Dolayısıyla...